• manyak paralar verip ve kağıt tercih edilmesini anlamadığım düğün geleneği.
  • az önce hemen hemen hiç muhabbetim olmayan bir mesai arkadaşım, düğün davetiyesini çöpte görünce "derinden kırıldığını" ifade etti. götüme soksaydım memnun olur muydu acaba?
  • son zamanlarda sidik yarışına dönüştürüldüğünü düşündüğüm hede. aldığım çoğu davetiyeyi gereğinden fazla şatafatlı, pahalı ve zevksiz olması hasebiyle reddedesim geliyor. nerede mütevazı, amacına matuf bir davetiye ile karşılaşsam yüzüm aydınlanıyor halbuki.

    eskiden 50-100 tl'ye halledilen davetiye işi şimdilerde binleri buluyor. hem gereksiz hem yazık.
  • birkaç dakika önce elime tutuşturulup, ardından "darısı başına ördekçiğim artık" ilavesi yapılan. o "artık" çok manidar oldu, ben de bu cümleyi çok sık duyar oldum.. hayır koca var da ben evlenmiyorum sanki* şaka şaka okuyom ben yaa..

    davetiyeye uzun uzun baktım, aşağıda su savaşı yapıp, sek sek oynadığım, ön dişleri olmayan hallerini bildiğim insanlar sapır sapır evleniyor. benden küçükler bile..

    genellikle beyaz olan davetiye türü.
  • çöpe atarken içimin cız ettiği karton parçaları. arkadaş üşenmemiş kendince güzel bir model seçicem diye kasmış, bi ton masraf yapmış, tonlarca ağacı ziyan etmiş, onun için özel bir gün falan. saklayım diyorum, aile efradının değilse bile yakın arkadaşların davetiyelerini. ama her biri birbirinden farklı ebatlarda şekillerde, hiçbir yere sığmıyor. hem sakla sakla nereye kadar di mi? atabilirim di mi? üzülmiim di mi?
  • onca düğün masrafı arasında bence en cüzzi miktarın ayrılması gereken şeydir .

    malum herkes tarafından çöpe atılıyor, alt tarafı davet için gönderilen kart. insanlar "ay davetiye de çok dandikmiş" deseler noluur demeseler noluur. alt tarafı iki kelamla çağrı yapıyorsunuz insanlara bence yazık günah.. madem birileri hatıra saklasın diye seçiliyor, buna çok fazla bütçe ayrılacağına insaların kullanabileceği nikah şekeri ne daha özen gösterilmesi bence daha mantıklı.

    bir de davetiyeye özlü sözler falan yazıyorlar, şiirler yazıyorlar. ben o kadar uzatılmasına da gerek olmadığını düşünüyorum. "şu şu tarihte evleniyoruz sizi de aramızda görmekten mutlu oluruz." bu yeterli.
  • yarın öbür gün, zıpır ben evleniyorum, bunu cümle aleme duyurmam gerek, aman yar bana bir eğlence medet dersiniz diye na buraya yazıyorum:

    düğün davetiyesi, bir nane yiyip evlenmeye karar veren çiftin, evlenecekleri gün saat ve yeri bildirip kibarca "o kadar davet ettik eşek değilsiniz ya bir takı takarsınız" dedikleri klasik anlamda bir kağıt parçasıdır. her zaman kağıt parçası olmak zorunda değildir. ilaç kutusu, film makarası, padişah fermanı, şişe içersinde mektup, ve hatta film şeklinde olup cd olarak gönderileni bile olabilir. en nihayetinde davettir, çağrıdır.

    düğün davetiyesi başlı başına bir sektördür. ancak ben size modelden, içine yazılan manilerden bahsetmeden önce, davetiye dağıtımının inceliklerinden bahsedeceğim.

    efenim evlenmeye karar verdik. nişan taktık bilmemne, nikah günü aldık. düğün yapacağımız mekanı seçtik. geriye bunu duyurmak kaldı. çokzel. nasıl yapacağız.

    efenim, davetiye seçimi işini, düğünden üç ay öncesi halletmek gereklidir. ideal olanı, gelin ve damat kardeşlerimizin birlikte gidip davetiye seçmesi, beğenmesi, bastırmasıdır. lakin ki öyle değildir. davetiyeyi seçme işi gelinin, davetiyeyi bastırma vs gibi amelelik işler de damadın göreviymiş gibi algılanır. siz öyle yapmayın. birlikte gidin seçin.

    davetiye seçilirken, birkaç matbaa gezilir. buradan örnekler, kataloglar alınır. sonra eve gelinir. maaile bunlara bakılır. kimini gelin beğenir görümce beğenmez. kimini kaynana beğenir baldız burun kıvırır. kimini gelin beğenir de annesi ben bunu eşime dostuma göndericem lan ayıp der. en nihayetinde bütçe ve zevke göre bir tanesi beğenilir. sonra matbaa ile konuşulur. prova baskı alınır. prova baskı eve getirilir, herkes görür, kimi burun kıvırır kimi beğenir vs. sonuçta prova baskı beğenilmişse bastırılır. davetiyeler genelde 100 ve katları şeklinde basılır. bazıları 50 ve katları şeklinde de çalışabiliyor. neyse, günü gelince de damat bey gider basılmış olan davetiyeleri alır getirir. yarısını kendi ailesine, yarısını da gelinin ailesine verir.

    matbaadan gelen davetiyeler, açık vaziyettedir. üç boyutlu filan, oynar başlıklı davetiyeler kurdeleli bilmemneli şeyler seçtiyseniz, bu parçaları siz evde birleştireceksiniz demektir. ki bu da tüm aile bireylerine düşer. pis bir iştir. küfrettirir. her bir davetiyeyi birleştirir, zarflara yerleştirirsiniz. sonrasında da davetli listesi denen nanenin hazırlanması kısmı gelir.

    bu kısım sancılıdır. "aa yaz kız, nuriser ablanın gelinini de yaz" "aa olur mu, onlar muazzezin eltisiyle küs. yazma" şeklinde geyiklerden içinize fenalık gelebilir. sonuç olarak iş arkadaşları, okul arkadaşları, annenin gün arkadaşları, akrabalar makrabalar derken upuzuuun bir liste çıkar. bunu da aileden yazısı en düzgün olanı zarfların üstüne yazmakla mükelleftir.

    davetiye üstüne simli mimli kalemlerle, teksir kalemleriyle, olmadı dolmakalemle yazmak adettendir. normal tükenmezle yazılırsa, tippexlenirse olmaz. bazen murtaza amcanın soyadını kimse hatırlamaz. sn. murtaza amca ve ailesi şeklinde davetiye üstü yazılmak zorunda kalınır. neyse ki facebook çıktı lan. insanlar nice iş arkadaşını sırf soyadını unuttu diye çağıramadı, yahut üstü yazısız davetiye verdi zamanında.

    her neyse, düğün davetiyeleri düğünden takribi bir ay önce dağıtılmalıdır ki insanlar takı parası toplayabilsin, kıyafet alabilsin, o ayki bütçesinde yahut programında düzenlemeye gidebilsin. zira yaz aylarında bir hafta sonunda üç düğüne birden davetli olabiliyor insan. oldu da.

    pek tabii ki, düğün ve nikah ayrı olacaksa, nikaha çağrılacaklara ayrı düğüne çağrılacaklara ayrı zamanda davetiye dağıtmak gerektir. düğün yemekli vs. olacaksa, lcv kısmı olmalı. yakın akrabalara davetiye postayla yollanmak yerine evlerine ziyaretle götürülmeli. falan da filan.

    ha bunları şuan ancak çok klasik şekilde evlenenler yapıyor. uzun iş bence. aç facebook'tan bi event, davet et arkadaşlarını bitti gitti. ama bunu annene anlatamazsın. o yüzden sike sike o davetiyeler bastırılacak.

    her neyse, onca zaman ve emekle hazırlanmış ve dağıtılmış davetiyeler, düğünden takribi bir hafta sonra çöpe atılmış olur. çok orjinal bir şeyse, saklanır. bazı teyzeler koleksiyonunu yapar.

    bir zipirinsan ile evleniyorum entarisinin daha sonuna geldik. yayında ve yapımda emeği geçen herkese mutluluklar diliyorum. esen kalın.
  • her aşamasından ayrı ayrı tiksindiğim evlilik hazırlığı sürecinin güzide bir öğesidir düğün davetiyesi. kimse alınmasın ama son zamanlarda o kadar manyakça davetiyelerle karşılaştım ki düğün davetiyesine karşı delicesine ön yargılarım var. ne davetiyeler gördüm zaten yoktular, olmaz olsalardı. aslında her şey "yüzyılın en büyük aşk masalının mutlu sonunu görmeye hazır mısınız?" ya da aşağı yukarı bu kadar malca bir soru cümlesinden mütevellit o davetiyeyi görmemle başladı. özelden genele doğru düğün davetiyesinden, evlenenlerden, evlilik kurumundan ve insanlıktan soğumamla devam eden bu süreç sonucu gayet normal düğün davetiyelerine karşı bile kinlenmiş bulunmaktayım. olur da bir gün evlenirsem düğün davetiyemi geri dönüşmüş boş bir kağıt şeklinde tasarlamaya karar verdim. tüm davetliler "fill in the blanks" ekolü kapsamında davetiyeyi kendi cümleleriyle doldursunlar. düğün günü de vekalet verdiğim bir kişi tüm davetiyeleri okuyarak benim adıma en güzel iki davetiyeyi seçsin, bu iki kişi de balonun kral ve kraliçesi olsun. ya da kral ve kralı, kraliçe ve kraliçesi bilemedim açıkçası. evet bu da oldukça gerzek bir fikir ama yine de boş davetiyeyi "aşk gemisine binip uzaklaşmaya" tercih edebilirim, ederim.
  • çiftler için büyük ve anlamlı ama insanlık için hiçbir şey ifade etmeyen tarihleri barındırır.
  • esprili, komikli, karikatürlü olduğu sanılan ama hem çizimleri hem de esprileri herhangi bir uzay evreninde komik olmayan versiyonları türemiş.

    üzülüyoruz.
hesabın var mı? giriş yap