• insanı durduk yere 3-5 yıl yaşlandıran durum. özellikle de çevreniz oynamaktan, ortamın odak noktası olmaktan çok hoşlanan insanlardan kuruluysa. artık düğünlerde, düğünün başlangıcından itibaren, nikahtır, fake pastanın kesilmesidir, takı törenidir, oynamaya kalan süreyi kafamda hesaplayabilme yeteneği kazandım. 45 dk kaldı, 30 dk kaldı. özellikle de evlenen kişi yakın arkadaş - akraba ise.

    bu konuda çok da öküz sayılmam aslında, halay türü ve senkronize oynanan kalabalıklar içerisinde kendinizi unutturabileceğiniz, takım çalışması ile icra edilen oyunlara kendi isteğimle katılarak, çiftetelli türü oyunlarda oyunlara çağırılınca, "aabi yorulduk be, siz oynayın" diyebilme çakallığını keşfettim kendimce. çünkü göbek atmalı oyunlarda her türlü hırboluğa maruz kalıp kendinizi bi anda el ayak çırpan 8 - 10 kişinin ortasında zenne gibi bulabilirsiniz. düşman başına.

    hayır bir de ailede bu konudaki tek sığır adam benim diğerleri, utanmasalar "düğün olsa da ortada dönsem" diye evde pratik yapan insanlar, sırf bu yüzden bile "lan acaba gerçek anam babam kardeşim mi lan bunlar" diye düşündüm. abim, tam bir disko kralıdır. benimse kenarda el çırpma yeteneğini kazanmam 25 yılımı aldı. adam bi dalar ortaya bi damadı çeker kenarı 1-2 dakika altından üstünden girer ordan burdan fırlar, bi anda yanınızda biter. adam tam olarak şöyle. tövbeler tövbesi, ben bu özgüvene sahip olabilmeyi rüyamda bile göremiyorum lan.

    abim evlendiğinde bile damatlıklarla pistin orta yerinde hani şu romanların mı bilmiyorum tam, yerde dizlerinin üstünde çamaşır yıkarcasına yaptıkları dans figürünü icra edip, müstabel kayınpederini renkten renge sokmuş adamdır. off yazarken bile içim şişti yeminne. adam orda "noluyo lan, kimlere veriyoruz bu kızı, bu nasıl damat, azcık ağır ol lan" demiştir içinden. ama yeni taktik de buldum tabi fotoğraf makinasını kullanıyorum artık, insanlar oynarken ben fotoğraflıyorum, nerden baksan 1 saat kazandırıyo bana, 4 kere de sigaraya çıksam 10'ar dakikadan 40 dakika. 1 kere de telefonla konuşuyorum ayağı çektim miydi. nerden baksan 1 saat falan kalır köşe kapmaca oynayacağım.

    bak gerçekten, yılların birikimi bunlar, biliyorum bizim sayımız çok fazla, sessiz bir kalabalığız biz oynayamayanlar. partisini kursak iktidarı sallarız. örgütlensek, liderler seçim öncesi ziyaret eder.
  • bir arkadaşımın düğünden iki gün önce bacağını yalandan alçıya aldırmayı bile planladığı kabus.
  • sırf bundan dolayı aşırı dindar bir ailenin kızıyla evlenmeyi planlıyorum. en fazla kına gecesinde kadınlar kendi arasında oynar, düğün de dualı mevlidli olur. tertemiz.
  • kolundan bacağından çekilerek oynatılmak da nedir, maymun muyuz kardeşim..
  • gittiğim her düğünde ve hatta kendi düğünümde başıma gelmiş, lanet olası olay.

    abi, uzun saçlı metalci bir insanın düğünde oynama zorunluluğu var mıdır? bence yoktur ve olmamalıdır da. fakat insanların senden beklentisi böyle olmaz. zaten takım elbiseli, tayyörlü, şıkıdım giyinmiş insanların yüksek topuklarla, kösele ayakkabılarla oynaması kadar saçma bir şey yok ama gelgelelim oluyor. neyse, bir süre masanda takılırsın, yemekle, mezelerle falan ilgilenir idare edersin. ama bir dakika gelir ki düğün sahibi gelir ve "haydi bakalım, düğünde oturulmaz hede hödö" diyerek seni ayağa kaldırır. o yerin dibine geçme hissi, gözler senin üzerinde hissi başladıktan sonra da iflah olunmaz. kimisi hiç bozuntuya vermeyerek çıkar, birkaç oyun oynar, göbek atar, oturur. kimisi kraldan çok kralcı olur, en çok o eğleniyor gibi gözükmek için çırpınır durur. dışarıdan ne kadar garip ve iğrenç gözüktüğünü ben tarif etmeyeyim, düğün videosunda zaten çıkıyor. hayır, zaten bilmiyorsun oynamayı, bilmediğin de ortada. nedir bu ısrar yani? sen konser verirken milleti tutup kaldırıyor musun, "a-aa mümkün değil, mutlaka bir davul solo atmalısın, hadi koçum kap ordan bası, gir bir riff" diyor musun? yapmayın, etmeyin. acı çektirmeyin insanlara.
  • en buyuk fobilerimden. "sevgilim turk degil, dugunde halaya girilmez, ciftetelli oynanmaz negzel" diye sinsice sevinirken balkanlar'da da benzer danslarin oldugunu ogrendim ve kabus yeniden basladi.

    son care orkestrayla konusurken "ya soyle ingilizce ve rock agirlikli calsaniz da havamizi bulsak" dedigimde kendileri tarafindan "dugunde muhim olan ciftin degil, misafirlerin eglenmesidir. onlar ne seviyorsa o tarz calacagiz" diye azarlanmam sonucunda mecburen aci gercekleri kabullendim. o halay cekilecek arkadas, dugun esnasinda olsem de cesedimle oynayacaklar.
  • yüzde doksana yakın bir oranla çözülebilir bir sorun. şöyle ki: "düğünde oynama kâbusu yoktur az votka vardır" .
  • sen oynamiyosun, ben oynamıyorum, kim oynuyo o zaman it diyerek dahil olduğum fobi.
    öz dayimin düğününden kaçtım yav ben. anneannem düğünü bırakıp beni çağırmaya gelmese de donmeyecektim amk. iyi melek olm git dayindir ayıp olur diyo, kotu melek skerim ayıbını iki gune unuturlar diyo.
    ayrıca utanma, saçma bulma anlıyorum da, bende bir de becerememe durumu var. çok mecbur kalinma durumunda olay sonrası foto-videolara bakınca vay amk yine hıyar gibi cikmisim deyu triplere giriyom ekstra. zaten yok kabiliyet, bir de stres, tedirginlik off karnın agridi bak yine.
  • kendi kendini yargılamaktan ileri gelir....ben bunları yapacak adammıydım ulan şu halimize bak diye düşünürken ki halini videoya çekseler 5 gün aynaya bakmazsın.
    peki ya kendi düğünün genco? o zaman ne olacak? o oyuna kaldırmaya çalışan adam sen olmayacak mısın? aslında o adam da memnun değil halinden, o da manowar slayer dinliyordu belki...o da civcivleri eziyor,inek götünde dinamit patlatıyordu..hepimiz gençken yaşadık bunları.. ancak aslolan ringo ringo şişelerdir, aslolan aman bulguru gaynatırlardır, aslolan atım araaaaaaaaaaaaapptır.. o zaman ne slayer kalır ne manowar kalır ne heavy metal kalır.... tek benzer yanı enstrümanların "elektro"luğudur.
    kısacası kaçış yok bu kabustan.
  • asıl kabus bu konuda korkulanın basa gelmesidir. allah kullanmasını bilmeyene deli cesareti vermesin.

    ben ki,yillarca dugunlerde oynamamayi basarmis, bir sekilde turlu manevralarla tehlikeleri savusturmusum. icten ice de, ulan soyle 3- 5 arkadas ciksak bir horon kursak, terden islanmis gomlek pantolondan siyrilsa, kravat gotu basi kaybetse, cumle salon kiz erkek tarafi apisip kalsa ve magrur bir sekilde masamiza gecsek diye de icten ice kafamda kursam bile ser verip sir vermemisim.

    kuzenimiz canımızdır dedik, yine bu düşüncelerle ama normal düğünlerden iki tik fazla alkollu olarak salondaki yerimizi aldik. gencler alkol sevkiyatinin aksamamasi icin azami cabayi sarfetmeye devam ediyorlardi. standart dugun salonu ortami olusmustu nihayetinde.

    sonrasinda ansizin alkol duvarini mı astik, pistte dört dönen kalabalığın etkisinde mı kaldık o kısım hala muamma. aklimda bir dusunce donup duruyor." en sevdigim kuzenimin düğününde ben değil de kim oynayacaktı lan bu horonu. benden başka herkes, hısım akraba kolonların arasından tren katarı gibi kıvrılırken ben neyi bekliyordum. gün bugündü.
    o gazla yanimda oturan biradere kalk lan bizde girelim dedim. o da dünden razı gibi tamam falan filan derken bir seklide çemberi yardık, iki götlük yer bulduk, attık kendimizi o halkanın arasına.

    başlangıçta herşey güzeldi herkes gibi biz de omuzlar yapışık, küçük adımlarla sallana sallana donuyorduk.
    bu kısım geçilip olayın hızı hafiften artınca figürler konusunda diğerleri ile fikir ayrılığına düşmeye başladım. ulan benden baska belki 50 kisi var bir ben senkronize olamiyorum. benim yanimdaki benden daha denyo. millet one egiliyor bu yan donuyor. allahtan ben teravih namazlarindan tecrubeliyim. cogunlun hareketlerini cabucak tekrarliyorum. lakin horonun hizi arttikca benim takip mekanizmasi da coktu. arabalarin camina asilan ve kasislerde sallanan maskotlar gibiyim. millet asagi ben yukari, millet yukari ben asagi. artik horon beni tasiyordu. karadenizin dalgalarina kapilmis hamsi gibi biraktim kendimi. bir saga omuz veriyorum bir sola, ayaklar boslukta sallaniyor. birak milletle uyumsuz olmayi kendi icimde de uyum sifir . gömlek kravat konusu dışında hayallerimle örtüşen tek bir an yok.

    "ulan nasil olsa bu kalabilkta kaynariz kim görecek, beni mi izliyorlar olan oldu" dusuncesinden destek alarak anasini sikiyorum horonun. elimi tutan 20 saniye sonra horondan ayrılıyormus kime ne.

    sonra yeni yetmenin biri geldi "abi ilyas amca horondan ayrilsinlar biraksinlar dedi" mesajini kuagima bagirdi. babanin ayiltici etkisi ile noluyoz lan napiyoz burda diyerek, once horonu sonra salonu terkettim. ben horondan kovulacak adam mıydım baba? kütüğü de aydın'a aldırdım, ağır takılcam artık. kayıtları da silemedik amk.
hesabın var mı? giriş yap