• lezzeti kalkana benzeyen , kolay bulunmayan dikenli bir balik turu.
  • peygamber balığıda denir..eti kalkan balıgını andırır çok lezzetlidir.
  • tipsiz bir baliktir. latincesi "zeus faber" olan bu baliga halk arasinda"günes" ya da "peygamber baligi" denir.
  • marangoz aletlerine benzer yüzgeçleri ve dikenleri olduğu için dülger denilmiş, fransızların da benzer bir şekilde demirci balığı dedikleri, deniz kişot.
  • bilimsel adı zeus faberdir. faber latince nalbant demektir. bu balık ismini kafatası içindeki kemik parçalarının çekiç , örs, üzengiye benzemesinden solayı almıştır. halk dilinde ise bu isim nalbanttan dülger'e dönüşmüştür.

    bir rivayete göre hazreti isa' nın azizlerinden ve bir balıkçı olan peter aç olan halkını doyurmak için balık tutmaya çalişir. ancak hiç balık tutamaz. birgün sahilde yanına bir dülger balığı yaklaşıp kendisini avlayıp aç halkını doyurmasını söyler. aziz peter bu balığı eline alır ve okşar. " madem ki hiç balık tutamadım bari sende yaşamaya devam et!" dedikten sonra baş ve işaret parmaklarıyla başının hemen arkasından tuttuğu balığı yavaşça suya koyuverir. işte rivayete göre balığın her iki yanındaki siyah beneklerin aziz peter' in parmak izleri olduğu söylenir.
  • sait faik'in öykülerinde sıkça rastlanılan balık çeşidi. çok çirkindir.
  • john dory ismini veren yöreler de bulunmaktadır.
  • tavuk göğsü gibi bir eti vardır. lezzet olarak değil elbet, deriyi alırsınız üstünden, içinden olduğu gibi et çıkar kılçık bulunmaz pek.
  • marmaris civarlarında "peygamber balığı" adıyla bilindiğinden, günah olduğu gerekçesi ile yenilmezdi. hatta küçükken tutmuş olduğum oldukça iri bir tanesini dedemin ısrarları ile suya bırakmak zorunda kalmıştım.

    tabi, nasıl bir lezzete sahip olduğunu sonradan farkettik. şu sıralar balık lokantalarının en makbul balığı. e, iyi para etmeye başlayınca "günah" hadisesi de unutuldu haliyle. zaten adı da dülgermiş. boşver, ye gitsin. lokum gibidir laf aramızda.
  • lise yıllarında edebiyat kitabından zorla okutulan öyküler vardı hani, işte ben sait faik'ten dülger balığı'nı ilk orada okudum. ve dedim ki, iyi ki de zorla okutuyorlarmış. yoksa belki de hiç rastlamayacaktım o muhteşem öyküye.
    öyle etkileyici, öyle dokunaklı yazılmış ki, insan kelimelerin, betimlemelerin içine bir bir işlediğini hissediyor.
    bir de bana kelimelerin nasıl büyülü olabileceğini gösteriyor...
hesabın var mı? giriş yap