• soru şahane. biraz inceleyelim. zaman kavramı ile zaman ölçümü aynı şeyler değil. mesela karanlık bir hücrede bekliyorsunuz yıllarca. zamanın aktığından haberiniz var ama ne kadar zaman geçtiği konusunda hiç bir bilginiz yok.

    zamanı ölçmek için dışardan bir referans bulamazsak kendimizden döngülerle ölçmeye çalışırdık heralde. mesela adet döngüsü ay olarak kullanılabilirdi. acıkma döngüsü de günü üçe veya dörde bölebilirdi. kişisel olarak bunlar çok değişse de toplum içinde daha sabit bir ölçüm yakalanabilirdi.

    teknoloji biraz ilerleyince kum saati gibi araçlar açlık, uyku ve adet gibi döngüleri yakalayacak şekilde standartlaştırabilirdi. hamilelik süresi hesaplanırsa 9 ay 10 gün bir yıla takabül ederdi heralde (mevsim döngüsü de yok kabul ediyorum) insan yaşı da buna göre hesaplanabilirdi. kısacası ortalama insanın biyolojik saatini standartlaştırıp biyoljik bir takvim ortaya atardık.
  • zamanın diğer uzay boyutlarından ayrı olarak varlığı, fizikçiler arasında kadim bir tartışma konusu olagelmiştir.. nihayet einstein, görelilik teorisi’nde uzay-zamanın bir bütün; yani aynı kumaşın, aynı dokunun parçası olduğunu göstermiştir. çoğu fizikçi zaman kavramını termodinamiğin ikinci kanunu gereği evrenimizde entropinin sürekli surette artmasıyla ilişkili olarak tanımlar. entropi yani düzensizlik arttıkça nesneler bozunarak daha az düzenli yapılara dönüşür, canlı hücrelerse giderek işlevlerini kaybeder ve ölür.

    bu tersine çevrilemez düzen, varlığına anlam arayan her bilince sanrısal olarak, geleceğe doğru akıp gitmekte olan birşeyler olduğu fikrini düşündürür. oysa zaman dediğimiz şey, entropinin artışıyla nedensellik ilkesinin işlemesinden başka birşey değildir.
    son olarak, şayet dünya dönmeseydi, uzaktaki bir yıldız ışığının yaptığı yalpayı, en küçük zaman birimimiz alarak farklı bir zaman yapılanması kurardık muhtemelen. zira insanın kendini kandırmasının yolları ebediyen tükenmeyecektir.
  • yerçekimi ile ölçmek güzel yöntemdir. yerçekimi sabit (hemen hemen), kullanacağın su ya da kumun özkütlesi, hacmi belli. kullanacağın düzeneğe göre ölçüm yapmak mümkün olurdu.
    sabah - akşam döngüsü olmasaydı bile eninde sonunda uyku - uyanıklık döngüsünü kullanarak yerçekimi saatini ayarlamak mümkün olurdu.

    beyin fırtınası olması için biyolojik saat de düşünülebilir. mesela bir gram taze ekmeğin küflenmeye başlaması için gereken zaman. buna göre 1 gr sonra buluşuruz, 5 gr sonra okul bitecek vs... gibi birim de uydurmak mümkün.

    çobanlar çoğunlukla mesafeleri (dolayısı ile zamanı da) sigarayla ölçer. “dayı bilmem ne tepesine ne kadar yol kaldı?” diye sorarsanız “3 sigara içimlik yolu var” cevabı muhtemeldir. bu da hem mesafe hem zaman hakkında fikir verir.

    çok daha net ölçüm için gökyüzünde bir pulsar bulup bunu saat gibi kullanmak da mümkün.

    sen yeter ki zamanı ölçmek iste, gerisi kolay.
  • başka bir hareket baz alınırdı.hareketin hiç olmadığı yerde zaman durmuştur.
    tıpkı boşa harcadığımız uzun zamanlarda bir çocuğun büyümesi gibi zamanın geçtiğini gösteren birşeye baktığımızda ne kadar hızlı geçtiğini düşünmemiz gibi.aslında çok zaman geçti fakat yerinde sayanlar bunu farkedemedi.
  • zaman sadece dunyanin donmesinden kaynaklanan uretilmis bir kavram olmadigi icin yine ayni sekilde olculurdu.
    a noktasindan b noktasina ulasman 250 saniye suruyorsa,hareket dolayi yer degistirme icinde gecen sure yine saniye/dakika/saat kavramlariyla olculurdu,dogal olarak bir fark olmazdi.
    sadece dunya donmedigi icin gece ve gunduz kavrami olmazdi bir taraf tamamen gece bir taraf da tamamen gunduz olacagi icin.bu sebeple de bir gunu 24 saate sabitlemek yerine(gunesin dogusu ve batisi)daha farkli bir olcu yaratilirdi ornegin 1 gun = 10 saat gibi.bu sebeple de ay/yil sureleri degiskenlik gosterirdi.
  • teknik olarak zaman ölçülebilen bir kavram değildir zaten. bizim ölçtüğümüz şey, dünyanın kendi etrafında, güneşin etrafında dönüşünden vs. veya fiziksel değişimlerden oluşan periyodlardır. bu nedenle zaman bizim beynimiz tarafından ileri doğru akan, tek yönlü bir kavram olarak tasavvur edilir. oysa sabit de dursak zaman vardır ve akışkandır, yerçekimine göre değişir. interstellar'ı seyretmediniz mi hiç. zaman varlıkla bir bütündür ve döngülerden bağımsızdır, döngüye bağımlı olan insandır. saati, ayı, günü, mevsimi zamanın parçası sanar. einstein'ın dediği gibi "geçmiş ve gelecek yoktur, sonsuz bir şimdi vardır." o da zamandır...
  • zaman kavramı koymak için bir döngü lazım, maçın 90 olması gibi değil en başı düşünün, insanoğlu lan bi sıcak oluyor bi soğuk, bi aydınlık oluyor bir karanlık vs vs şeklinde döngüsel olayları görüp fark edip bunu zamanlama ihtiyacı duymuş. döngü olmasaydı zaman diye bir şey keşfedilmezdi, kalıbımı basarım.
  • çok güzel bir sorudur. gece-gündüz, yaz-kış döngüleri olmasaydı "süre"yi ölçmek için çok farklı bir zaman birimi geliştirmek zorunda kalırdı insanoğlu. gündelik olayların isabetli şekilde aktarılabilmesi için bunun her birey tarafından aynı netlikte ölçülebilmesi gerekirdi, kuşkusuz çok zor bir şey.

    "bir süre önce düşman keşif kolunu nehri geçip komşu köye ilerlerken gördüm!" sözü, ne kadar süre önce görüldüklerini açıklamazsa önemini çokça yitiriyor. aynı köyden biri için bu süre "meydandan değirmene yürümek için gereken süre" biriminden aktarılabilir, ama bir yabancı için bir şey ifade etmeyecektir. ayrıca aylar sürecek olayları da anlatmakta yetersiz kalacaktır.

    neticede objektif, tüm dünyada senkronize ve anında erişilebilen bir zaman birimi geliştirmek ancak son 70-80 yılda yapılabilecek bir şey olurdu diye düşünüyorum. üzerinde kafa yorulabilecek güzel bir problem.
hesabın var mı? giriş yap