• yansıması "çalışabilir nüfus" tanımı üzerinde olacak, uzun vadede sigorta ve emeklilik şirketlerini kurtaracak ayarlama.
  • insanların beklenen yaşam süresi gittikçe uzadığı için, dünya sağlık örgütünün periyodik olarak yaptığı değişikliğin bir parçasıdır.

    kulağa garip geliyor bu yaş aralıkları farkındayım, burada düşünülmesi gereken bir nokta türkiye'deki 65 yaşında bir insanla, yaşam standartlarının daha yüksek olduğu bir ülkedeki 65 yaşındaki bir insanın arasındaki fark.

    genç - orta yaşlı - yaşlı kriterleri nüfusun dağılımları, o nüfusun sosyal hayattaki rolü ve sağlık açısından karşılaştıkları durumlar üzerinden belirleniyor.

    lisedeki coğrafya derslerinden hatırlarsanız eğer, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için farklı nüfus piramitleri var. gelişmekte olan ülkelerde (örneğin türkiye) üçgen şeklinde, tabanı geniş, genç nüfusu fazla olan bir piramit görüyoruz. gelişmiş ülkelerde ise (örneğin isveç) daha dikdörtgen şeklinde, genç ve yaşlı nüfusun oranında daha az fark olan, nüfusu daha stabil bir şekil görüyoruz.

    bunun pek çok sebebi ve sonucu var, çok detaylı bir şekilde girmek istemiyorum ama kısaca özetlemek gerekirse,

    - sosyal devlet şeklindeki yapıları daha sağlıklı.
    - eğitim sistemleri daha iyi.
    - toplumun genel sağlık bilinci daha fazla.
    - aile planlama sistemleri ve rutin sağlık kontrolleri çalışıyor.
    - daha az sosyal/politik çalkantı olduğu için daha az stres yaşıyorlar.

    burada sağlık hizmeti veren kurumların da önemi var, ama esas önemli olan nokta kişilerin kendi sağlıklarına daha çok önem vermeleri.

    sigara içme oranları, içki içme miktarları, yeme alışkanlıkları, egzersiz alışkanlıkları, rutin sağlık kontrolleri, ailesel baskının az olması, kadınlar açısından daha az doğum yaptıkları için vücutlarının daha az yıpranması vs. gibi faktörler eklenince iki ülkeden aynı yaştaki 2 kişiyi alınca bambaşka tablolarla karşılaşmış oluyoruz.

    bunun sonucunda da sosyal hayatta aktif olan, çalışan nüfusun demografiği ciddi anlamda değişmiş oluyor. "genç" tanımındaki en önemli faktörlerden biri de sosyal roller.

    kendi ailemden bir örnekle somutlaştırmak istiyorum.

    amcam 1961 doğumlu, yani 56 yaşında. hiç sigara içmedi, arada içki içiyor ama sosyal olarak. gençliğinden beri düzenli olarak spor yapıyor (aşkı bisiklet, ama spor salonuna da gidiyor, yüzüyor, koşuyor vs), yediklerine her zaman dikkat ediyor. düzenli olarak gerekli sağlık kontrollerine gidiyor, kendi kendine muayenelerini de yapıyor. vücudunun genel kondüsyon seviyesine baktığımızda kardiyak kapasitesi yaklaşık 30 yaşındaki birinin kapasitesine eşit. alp dağlarına bisikletle tırmanmışlığı var. 20li yıllarından beri aynı sektörde, dünyanın farklı yerlerinde çalışıyor, 50 yaşında master yapma kararı aldı (sınıfındaki en yaşlı kişi bile değildi sanırım), şu an hala çalışıyor ve yakın gelecekte emekli olmak gibi bir niyeti yok.

    diğer taraftan babam, 1962 doğumlu, 55 yaşında. 20 küsur yıldır sigara içiyor, içki arada içiyor. balığa veya ava çıkmak gibi aktiviteler dışında hiç spor yapmıyor, yediklerine hiç dikkat etmiyor, şeker hastası ve kendi çocuğu doktor olmasına rağmen laf dinletip kontrollerine götüremiyorum, ilaçlarını düzgün kullanmıyor. sadece şeker için değil, diğer sağlık durumları için de hiçbir şekilde kontrole gitmiyor, gözleri bozuk ötesi ama kabul etmiyor mesela. 3 kat merdiven çıkarken yorulacak halde. şu an çalışmıyor, emeklimsi bir hayatı var, zaten çalışacak kapasitesi de yok.

    yan yana durduklarında amcam babamın küçük kardeşi gibi duruyor yaşam tarzı farklılıklarından dolayı.

    küresel kriterlerde bunun gibi farklılıklar çok etkili oluyor, 60 yaşında birine genç demek kulağa garip gelse de, 95 yaşına kadar yaşayacak sağlıklı biri için ideal şartlar altında genç olarak değerlendirmek çok doğal aslında.
hesabın var mı? giriş yap