• bu istek beni de kendine çekiyor zaman zaman. ama tam olarak dünyadan siktirip gitme olayı demeyelim çünkü şu an elimizde başka yaşanabilir gezegen yok. o sebeple bir zaman makinesine binip kızılderililerin yaşadığı zamanda/ya da ortaçağda kralların elinin uzanamayacağı yemyeşil bir köyde gözümü açmak istiyorum. bütün gün sevdiğim hatunla at binip bir ağacın tepesinde hiçbir şey düşünmeden yaşamak , kafamıza sokulmak istenen seneler önce keşfedilmiş sikko bilgileri değil her şeyi yaşayarak öğrenmek istiyorum. at binmek ne güzel bir olaydır lan.. ne biliyim garip geliyor insanın kendi yaratığı para için kendi arzularından vazgeçerek seneler boyu okumak ve hayat boyu çalışmak , litresini 4 küsür liradan doldurduğum bir arabayla gezmek , mal mal oturduğun yerden yemek için internetten sipariş vermek , damacanadan su içmek , buralara entry yazmak (daha gider bu). ama sonra aklıma o zamanlarda dondurma olmadığı geliyor , susuyorum..
  • giden şahsın giderken kendini de götürmesi halinde çoğu zaman hayal kırıklığıyla sonuçlanacak istektir. kalıp kendini modifiye etmeye çalışmak daha az abesle iştigal olabilir.
  • gidecek yerin muhteviyatının bilinmesi halinde tüm büyüsünün bozulacağı kolaycı duygu. siktirip gidilecek mekana, isteği duyan bünye de götürülecekse, kurtarıcı olarak görünen eylem bir halta yaramadığı gibi, güzelim hayali mekanın da afedersiniz ağzının orta yerine sıçılır.
  • varolmanın dayanılmaz ağırlığından kaynaklanır.

    en büyük yalnızlık insanın kafasının içinde yaşadığı yalnızlıktır. düşüncelerinin kimseyle uyuşmadığını ve uğruna mücadele edilecek anlaşmazlıkları saçma buluyorsan da kafanın içinde yalnızsın demektir. bu noktada dünyadan siktir olup gitme isteği uyanır işte. ama intihar isteği değildir bu. esasesn yaşamak bir mucize, çok güzel. hem ben kendimi bir bitki kadar yalın hissediyorum. ama maskelerle dolaşmak ağır geliyor açıkçası. doğrunun son kalesi olduğumu da iddia etmiyorum hem...

    ne çok güzel yaşayıp öğrenebilirmişim meğer. daha çok bilmeye, en iyi bilmeye olan tutkum hiçbir zaman sönmedi. ama bir türlü olmak istediğim o adam olabilmek için kendim olamadım. şimdi bunca küresel ve entegre olmuş dünyamızda neler kaçırdığımı bu yaşa gelince daha iyi görmeye de başladım. keşke dünyadan siktir olup gidebilsem ve başka bir dünyada tekrar başlasam. cahit sıtkı'nın da dediği gibi, "yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan"...
  • - dünyadan siktirip gitmek istiyorum!
    - iyi bari bana siktirip öyle git.

    (bkz: kasap et derdinde koyun can derdinde)
  • nefret dolu bu dünya, ağzına kadar nefret dolu. sol frame dahi ırkçılık, dindaşlık, yobazlık dolu. sokakta insanlar birbirinin giyimini kuşamını diline dolamış kendine bensetme çabasında. faşistlik her yerden çıkıyor önümüze. solcu-sağcı, dindar-ateist, kürt-türk, yahudi-müslüman hepsi birbirine düşman.

    anlayamıyorum bu nefreti. sanki herkes kendisi gibi olmayandan nefret ediyor, kötülüyor ve onların kadınları üzerinden sövüyorlar. nefret söyleminde bulunuyorlar.

    saçı kısa kişisi, saçı uzunu adam olmamakla, boyu uzun olan boyu kısayla dalga geçiyor. eziyor, hırpalıyor.

    algınıza sıçayım afedersiniz. o kadar yalana boğulmuş ki insanlar artık yalanlar üzerinden birbiri üzerinden insanlardan nefret ediyor. fikirdaşlar onlar gibi düşünmeyenlere saldırıyor, dövüyor. öldürüyorlar.

    sırf ırkını, dinini seçemediği için öldürüyorlar onları. zevk için insanlıktan çıkıp tecavüz ediyor, üstünde tepiniyor. her yerde taciz ediyor, onu eziyor ama ona da ihtiyaç duyuyor. devletin vatandaşına yaptığı zulüm üzerinden vergi alması gibi bu yalan dolan.

    namusu iki bacak arasına yükleyen ata kişilerimiz, iki bacak arası için çocuklara tecavüz ediyorlar.

    aynı fikre farklı açılardan baktıkları için insanlar ayrılıyorlar, siyaset yüzünden küsüyor akrabalar.

    eli yüzü farklı doğduğu için o insanı çirkinlikle itham ediyor ve insan onurunu çiğniyorlar.

    nefretiniz bana da bulaştı.

    hoşçakalınız.
  • mm in 9. katinin insanda biraktigi ozlem, eb de bulunmayan katlar, ne 9 ne 7.5*, icsellesmis yokluklar.

    (bkz: yasayamamak)

    "yes, i'm falling... how much longer till i hit the ground?
    (uc nokta)
    i admit i've lost control"
  • genelde sınav zamanı ya da sevgiliden ayrılındığı zaman insanın içine doğan güçlü ama yusuf istektir. tabi ki herşeyin altından kalkmaktan kaçar insan, uğraşmak yerine kolay çözüm olayına kaçar ancak bilmelidir ki bu o kadar da kolay değldir (kolaydır ama değildir *) "sokarım diferansiyeline, sıçarım hatununa, başlarım hayatın" nidaları ile kreşendo olur bu istek. aman diyeyim, sınavlar, ayrılıklar, boklar püsürler geçicidir. her boka rağmen yaşamak güzeldir. ne bileyim ben öyle işte...

    (bkz: kendimden biliyorum)
hesabın var mı? giriş yap