• kanunlarla sağlanır. sahi adalet ne demekti?
    (bkz: #29800155)
  • her ne kadar pembe duvarlar örmeye çalışsanız da bir yol bulup suratınıza tokat gibi inecek gerçektir. her defasında düşündükçe midemi bulandırır dünyanın hali. insan ne kadar çok vicdan sahibi olursa, diğer insanların acılarını hissettiğinde şu boka batmış dünyada yaşaması o kadar yük haline geliyor. en iğrenci de kötü insanlar amip gibi bölünerek çoğalırken iyi insan sayısının azalması. gerçi hoş ya iyilik de çoğu zaman sömürülüyor...

    o kadar çok adaletsizlik var ki...o küçük çocukların kışın ortasında çıplak ayakla dolaşıp incecik kıyafetlerle kaldırım kenarında karton kutu üstünde kıvrılarak uyuması mesela...insanın ilk aklına gelen şey anne babaya sövmek oluyor da kim bilir onlar ne şartlar altında yaşıyorlar.

    artık kendine bakamayacak duruma gelmiş huzur evine huzur(!) bulmak için gitmek zorunda kalan yaşlı insanlara bakıp hizmet etmek yerine darp eden ve eziyet eden hizmetliler mi dersiniz, yetimhanelerde zaten ailesini kaybederek travma yaşamış ve en çok sevgiye ihtiyacı olan çocukların şiddete uğraması mı dersiniz...ya da kendi çocuklarına ve eşlerine şiddet uygulayanlar veya hunharca öldürenler mi dersiniz, 5 dk. zevk almak için acımasızca tecavüz ederek karşısındaki kişiyi hayatı boyunca silemeyeceği bir travmayla baş başa bırakan ya da işi bittikten sonra öldüren canavarlar mı dersiniz.

    ruh hastası bünyelerin sadece o pis egolarını tatmin etmek için hayvanlara ettikleri eziyetlerden bahsetmiyorum bile.

    hele geçmişten bugüne ülkelerin boktan sebepler yüzünden başka ülkelere saldırarak şuçsuz günahsız insanların kafalarına bombalar yağdırıp evlerinden, yurtlarından ve canlarından etmesi. bi rahat verin herkes yaşasın yahu! zaten insanoğlunun üç günlük ömrü var.

    en kötüsü de çoğu zaman elimizden hiçbir şeyin gelmemesi, çaresizce olup bitenlere seyirci kalmamız...dünyada bu kadar adaletsizlik varken insan bazen kendi yaşadığı hayattan utanıyor ama asıl utanması gerekenlerin utanma duygularını kaybetmiş durumda olduğu da aşikar.

    bu kadar karamsar bir bakış açısıyla hem kendimi hem sizi boğmuş olsam bile az da olsa umudum var. hani insanoğlu olarak bu kadar hırsa kapılmasak, egolarımızı bir kenara bıraksak, nefret dolu olmasak belki bir çıkış yolu bulabiliriz. ülke olsun insan olsun tepeye çıkmak için alttakileri basamak olarak kullanmak yerine yükseldiğimizde geride kalanlara el uzatıp onları da kaldırsak daha güzel bir dünyada yaşıyor olabilirdik.

    her şeyi geçtim, en çok ihtiyacımız olan şey sevgi, belki nefret etmek yerine sevmeyi ve sevgi göstermeyi öğrenebilirsek bir gün daha huzurlu ve adaletli bir dünyada yaşayabiliriz. ama o zamana kadar adaletli ve huzurlu bir dünya ütopya gibi görünüyor. dünya da hayat da çelişkilerle dolu...

    (bkz: çok doluyum be sözlük)
  • az önce bir video izledim videoda bebeğin tırnaklarını kesmeye çalışan babası ve çocuğun verdiği tepkiler var ilk başta çok eğlenceli ve tatlı geldi hatta direk arkadaşıma yolladım videoyu bir kaç kez üst üste izledim çok tatlıydı.buraya kadar her şey çok güzeldi.ardından bir videoya daha denk geldim küçük bir çocuk çıplak bir şekilde oturtulup elektrikli bir alet ile işkence yapılıyordu bebek elleriyle kendini savunmaya çalışıyor ama kurtaramıyordu kendini en sonunda pes edip sadece ağladı.iki videoyu aynı dakikalar içinde izlediğim için tepkisiz kaldım sonra ilk videoyu tekrar izlediğimde hiç eğlenceli gelmediğini fark ettim.adalet nerede bilmiyorum ama şuan hiç inancım kalmadı varlığına.
  • son derece kötü insanlar rahatça yaşarken kimseye zararı olmayan ben kaygı krizleri geçirip atomuma kadar sorguluyorsam bu dünya adil değildir arkadaş!
  • adalet artik yalnizca bir isimden ibaret.
  • her zaman karşılaştığım gerçeklik.

    bir örnek vermek istiyorum,

    bir süre önce kıro bir fabrikatörle tanıştım. oğlunu "sadece lise 2'ye kaydetmek için 125.000 tl" harcadığını öğrendim ki her kayıt yılında bu parayı yeniden ödüyor. geri kalan şeyleri siz hesaplayın artık.

    bakın üniversite, yüksek lisans, cart curt demiyorum ha. liseden bahsediyorum amk ya. çocuk 1-2 sene türkiye'de okumuş. son yıl için babası kanada'ya gönderiyor. baba da, çocuğu da daha doğru düzgün türkçe konuşmayı bile beceremiyor ha. cahillik deseniz parçalardan akıyor. yaptığı pisliğin bini de bir para.

    şimdi bana adaletten bahsedin amk. he amk he bu adam öbür dünyada yanacak ama biz cennete gideceğiz. ya bi siktirin gidin ya.

    neyse konu mankenine dönelim. bu kıro fabrikatör bilgindiniz cahil herifin tekidir. zamanında yurt dışında çalışmış, sonradan kafasını çalıştırmış, şansının da yardımıyla kendini tutturmuş ve buralara kadar gelmiş.

    adamı yolda görseniz "abi şu 1 tl'yi al da simit ye karnını doyur" dersiniz. ha belki bu tip konularda gösteriş olarak insanları rahatsız etmemesi güzel ama diğer konularda kıroyum ama para bende diye bas bas bağırıyor.

    gerçi ekşi sözlük yazarları bu adamı tanısa çoğu sever bundan eminim. zira herif cahil cühela ama işi gücü onu siktim, buna çaktım, şunun ağzına verdim tarzında bel altı muhabbetler. resmen sapığın teki ama dediğim gibi zihinsel olarak ekşi sözlük yazarlarının kafasını, modernliğini(!) yaşıyor.

    mesela dün bir ortamda "bütün dünya sikişsin, herkes rahat olsun, aşın bunları artık yaa, herkes birbirini siksin, ben sadece sikişmek için kendime fazladan gizli bir ev alacağım içini de kadın dolduracağım, yılbaşından sonra da bulgaristan'dan başlayıp, ukrayna, rusya, macaristan, polonya, norveç, isveç turu yapacağım. buralar hep sikişiyor çok modernler" demişti.* yemin ederim adam konuşurken aklıma ekşi sözlüğün modern, madeni gavatları ile modern, medeni kaşarları geldi. bir de bana soruyor "başka hangi ülkeler vardı o taraflarda sen bilirsin" diyor amk çocuğu.*

    bu lavuk erkek ve kız çocukları olan biri. ayrıca evli ama duyduğum kadarıyla karısı da onun kafada imiş. ondan sonra bu zengin züppe piçler ve orospular nasıl ve nereden türüyor diye sorup duruyor, hayatı sorguluyoruz.

    edit: neyse ya biz zaten cennete gidecez. woohhoooooo!
  • şuraya bir sistem eleştirisi döşediğimde üzüntümün biraz azalacağını bilsem
    sayfalarca yazarım sanırım

    siz bir şey yapmıyor olsanız da yaş ilerledikçe alıp götürüyor sizden

    ailenizi sevdiklerinizi gençliğinizi
    bunu bilerek nasıl yaşıyoruz?
  • insanın çok iyi bilmesine rağmen, bazen bazı olaylar sebebiyle iliklerine kadar yeniden hissettiği gerçek.

    tamam mutlak adalet mümkün değil bunu kabul ediyorum ama birazcık olsaydı da incinmeseydi yüreğim bu kadar. çok mu şey istiyorum tanrım?

    ama adaletsizce davrananların illa ki cezalandırıldığına inanıyorum. biz görelim ya da görmeyelim iyi olmuyorlar, mutluca huzurluca yaşayamıyorlar. dilerim bile isteye adaletsizlik yapanın artsın azabı.
  • birilerinden veya bir şeylerden adalet beklemek yerine, onun için çabalamak gerektiğini düşünüyorum.
    adaletsizlik veya başka problemler hayatımız boyunca hep olacak ama bunun sonucunu biz değiştirebileceğimize inanıyorum. çoğu insanın yaptığı gibi oturup şikayet etmek yerine, elimizden geleni yapıp çözüm bulmaya çalışmalıyız
  • çok sevdiğim şikayet türü. keşke sesimi duysanız, böyle acıklı bir tonla ‘ah dünya vah dünya çok adaletsizsin’...

    evdeki kedilerimden biri çok genç, enerji dolu. o yüzden sabah evden benimle çıkıyor. gününü nasıl geçirdiğini bilmiyorum ama akşam eve dönüyorum ya arabayı parkederken kapıya doğru koştuğunu görüyorum. ben kapıyı açıyorum, solumda beni bekliyor beraber bahçeye giriyoruz. sonra iç kapıya gidiyoruz beraber ve eve giriyoruz. bu bizim rutinimiz. son bir haftadır tüm bunlar olurken sağda bir kedi bizi izliyor. ah canım, oy tatlım diyerek ona yemek veriyorum ve görevim tamamlandı sanıyorum.

    dün genç oğlan hastaydı dışarı çıkmadı. ben eve döndüm, arabayı park ederken bir kedinin koştuğunu gördüm. kapıyı açarken yanımda durdu, gözlerini bir an olsun ayırmıyordu benden. tahmin edersiniz ki kalbim bin parçaya bölündü. evde bir kedi daha bakmam mümkün değil ama gelme de diyemedim. geldi içeri ürkek ama meraklı. bir tur attı, sonra koltukta uyumaya başladı.

    evimde yaşayan çocuklar rahat. bunda böyle bir huzursuzluk, her an dışarı atılabileceğini biliyor. kendisine dokunulmasından da hoşlanmıyor.

    benim uyku vaktim gelince, onun dışarı gitme zamanı geldi. e bir kediden nolur???? olmuyor işte. o bir kediyi alamıyorum. zaten ne olduysa bir kediden bir şey olmaz düşüncesinden oldu.

    ben ona çık diyemem. köpeğimle çok iyi arkadaş. aldım köpeğimi eve, sevdim biraz . hadi dedim herkes evine. sadece kediyi atmadım ya biraz vicdanım rahatladı.

    dünyanın adaletsiz bir yer olmasında baya payım var. hadi buyur yüzleş yüzleşebilirsen sevgili kendim.

    şimdi ‘insanın kendini bilmemesi, hep başkasını suçlaması, suçlayacak bir şey bulamadığında topu dünyaya atması’ başlığına gidiyorum.
hesabın var mı? giriş yap