• daha önce melekler bahsinde açıklandığı gibi tüm maddi yapılar, sprtüel boyut itibariyle, arka planda bir güç alanı tarafından çekip çevrilirler ve organize edilirler. işte bu güç alanlarına din terminolojisinde "melek" adı verilmiştir. zaten "melek", güç, kudret anlamındaki "melk" kökünden gelir.

    bu güç alanlarının yani meleklerin gerçekte bir sureti yoktur. tüm galaksiyi bir arada tutan ve onu organize eden devâsâ alanın nasıl bir sureti olabilir ki? ancak insan bu güç alanlarıyla ilişkiye girmeyi başarırsa, ona kendi suret veri tabanından uygun bir tanesini giydirmektedir. rüya görme veya yakaza* hallerinin hemen hemen aynısıdır bu durum. mesela rüyada düşmanı yılan, ilmi süt suretlerinde görürüz. insan zihni, öldürücü ve zarar verici olması nedeniyle, yılanı düşmanlık manasının sureti olarak belirlemiştir. hatta yılanın rengi bile düşmanlığın şiddetine göre değişiklik gösterir. siyah yılan şiddetli düşman, beyaz yılan ise zayıf bir düşmandır...

    insanın herhangi bir melekle ilişkiye geçmesi, kendi spritüel bedeninin titreşimini meleğinkiyle eşlemesi ve onunla rezonansa girmesi yoluyla olur. bu esnada iki yapı arasında veri/bilgi transferi gerçekleşir. insandaki hayal gücü de derhal gereken suretleri temin edip bir tür vizyon üretir.

    sanırım bu izahlardan sonra, dünyanın nasıl öküzün boynunda veya boynuzunda durduğunu ve o öküzün altında da devasa bir balığın bulunduğu bilgilerini kolayca anlayabiliriz. yani dünya adlı gezegenin maddi yapısını, spritüel arka planda, kontrol altında tutan güç alanı vardır ve bu güç alanı onunla iletişime girenlerin hayalinde bir öküz veya boğa şeklinde temessül etmiştir. balık suretinde temessül eden güç alanı da titreşimi çok daha yüksek olan ve meleki hiyerarşik yapıda boğa suretindeki güç alanının üstünde bulunan bir yapıdır. elbette balığın üstünde hiyerarşik yapı, artan titreşim frekanslarında devam etmekte ve en sonunda tüm varoluşu kapsayan ve muazzam bir frekansta titreşen tek bir güç alanına ulaşmaktadır.

    sonuç: evet, söz konusu bilgi doğrudur.
  • düz dünyacıların haklılığının yeniden gündeme gelmesinin ardından tartışmaya açılabilecek bir sonraki mesele. (bkz: düz dünyacılar haklı mı çıkacak)

    dünya'nın altında öküz olduğunu reddeden kesimin, depremleri açıklamada başarısız olduğunu biliyoruz. yani sonuç olarak, yerin neden salladığına ilişkin en mantıklı açıklama, gezegenimizin altındaki öküzün, burnuna konan sinekten dolayı kıpırdaması değil mi?

    sonuç olarak bu konu da sanırım artık yeniden tartışmaya açılabilir. günümüzde ülkemizin ve dünya'nın geldiği bilimsel seviyeyi düşünürsek bence çok imkansız değil.
  • üstünde bir sürü var, altında neden olmasın.
    (o değil de dünyanın altı neresi lan, şakacılar sizi)
  • altında var mı bilinmez ama üstünde çok fazla var.
  • küçük düşünmenin alemi yok doğrusu: dünyanın altında kaç yüz tane öküz var ve bunların eti ne kadar eder olan soru
    ha bi de thkya derileri verilir mi
  • sonrasında asıl sorunun şu olması gereken merak cümlesi:

    (bkz: peki öküzün altında ne var?)

    edit: geyik olmayan bir küçük bilgi paylaşayım. ben pek anlamıyorum ama okuduğum kadarıyla, antik çağlarda bu öküz, balık olayı burçları kastediyormuş.

    yani, dünya öküzün üstünde, balığın üstünde derken boğa burcu, balık burcu falan kastediliyormuş.
  • evet dünyanın altında öküz kesin var. dünya üzerindeki sayısız öküzü ancak bir öküz taşıyabilir.
  • evet vardir amk. birde dunya duz oldugundan (tepsi gibi) , okuz bunun tam merkezinden boynuzlayamamis, tepsi devrilmesin misali dunyayi dengede tutacagim derkende dondurmeye baslamis . o gun bugundur donuyormus dunya .
  • şu resimde olay görülebilir.

    öküzün resmi
  • biz çocukken dünyanın bir balığın sırtında olduğunu söylerlerdi. iyi ki yazara bunu dememişler sorgusuz sualsiz inanırmış. öküze göre daha mantıklı ne de olsa.
hesabın var mı? giriş yap