• tsubasa ve benjamin gibi japon futbol çizgi filmleri izlenirken dünyanın küçük hatta küçücük olduğu anlaşılır. ilk önce kalecinin kafasının sonra vücudunun ve ayaklarının görünmesiyle dünyanın yuvarlak (belki de silindir) olduğunu bize öğreten bu çizgi filmlerde dünya yüzeyi öyle bir eğimlidir ki muhtemelen çevresi 20-30 kilometre kadardır.
  • amerika'da bir portekiz'liden isvicre'ye yerlesen turk arkadasinizin gonderdigi selami almak.
  • bazen anlamanın biraz zaman aldığı durumlardır. bundan yıllar evvel bebek kahvede bir arkadaşımla karşılaştım, fethiyeden yeni dönmüş ve 1 sene süren ilişkimi yeni bitirmiştim. tabii muhabbet edildi, ben fethiye de olan biteni anlattım, işte şöyle bi teknemiz vardı, böyle dalışlar yapıyorduk, bi köpeğimiz vardı, adı şuydu, bi ev tuttuk mutfak camından turunç dalları giriyordu vs vs... yine aradan yıllar geçti, bitti dediğim ilişkim yeniden başladı, hatta evlilikle sonuçlandı, istanbul da yaşamaya başladı sevgilim de ve bir işe girdi, bir kaç ay sonra iş yerine yeni biri girdi, çok iyi anlaşıyorlar ve beraber yemeğe falan gidiyorlardı, sohbet esnasında daha önce neler yaptığını sormuş çocuk bizimkisine, o da anlatmaya başlamış, işte bi teknem vardı, dalış falan yapıyordum, bi evim vardı, turunç dalları, bi de köpek... derken çocuk patlamış '' köpeğin adı pegasus muydu'' diye! bir an şaşkınlık yaşayan eşim nasıl olur, nereden biliyorsun diye soruncada '' bu senin hikayen değil, ben bunu ya bir filmde seyrettim ya da kitapta okudum, sen hastasın galiba'' deyince kavga etmişler. eve gelip bana anlattığında ben de şaşkına döndüm ta ki ben iş yerine ziyarete gidene kadar. yıllar önce bebek kahvede arkadaşıma fethiye anılarını anlatırken masamızda bulunan arkadaşımın arkadaşı hikayeyi tüm ayrıntılarıyla hatırlarken maalesef bunun kaynağını unutmuştu ve dünya çok küçüktü :)
  • californianın san diego şehrinde bir benzinlikten içki almak için pasaportumu gösterdiğimde, kasiyer afrikalı arkadaşın aaa türkmüsün benim kuzenimde türkiyede sporcu alvan alvan diye söylediğinde anlamadığım, ardından bana heyecanla kimliğini göstermesi ve abeylegesse soyadını görmem. diğer bütün karşılaşmalarımın anlamsız kaldığı olaydır.
  • hindistan'ın kuş uçmaz kervan geçmez misali bir yerinde, bir cafede otururken ,bir adamın elinde elementary turkish adlı bir kitabın görüldüğü an.
    uzun bir muhabbet sonucu adamın karayolu ile ingiltere'den hindistan a gelen bir iskoç olduğu,türkiye'den geçerken türkçe'ye merak sardığı ve türkçe öğrenmeye çalıştığı ortaya çıkar.hindistan'da ,bir iskoç'a saatler boyunca türkçe dilbilgisi öğretilmeye çalışılınır.aradan uzun bir zaman geçtikten sonra e-mail adresleri ve telefon numaraları alınır,hindistan'da bir daha karşılaşılmaz.
    5-6 ay geçtikten sonra telefonda bilinmeyen bir numaradan çağrı görülür.arayan iskoç arkadaştır.türkiye'ye yerleşmiş ve cihangir de bir ev tutmuştur.
  • sizi tanımayan sevgilinin eski sevgilisiyle dolmuşta karşılaşmak. üstüne sizden parasını uzatmanızı istemesi.
  • manhattan' da metro ile havaalanina nasil gidilcegi sorulan hot dog saticisinin, apis arasini kasiyarak; "ingilizce konuscam diye gasmyin yaau yegenim" demesi.
  • sanırım bu anların en iyisini astronotlar yaşamıştır. düşünsenize o kadar kavga, gürültü, savaş, açlık, tokluk yaşanıyor ve siz bunların yaşandığı yeri dışarıdan küçük mavi bir yuvarlak olarak görüyorsunuz.
  • ev arkadaşının annesiyle kendi annenin ortaokuldan arkadaş çıkmasının örnek gösterilebileceği durumdur.
    annenin yorumu: git arkadaşımın kızıyla aynı evde kal desem kalmazsın...
hesabın var mı? giriş yap