• aslında gerçek neden, ikiz kulelerin yıkılmasıdır.

    taşak geçmiyorum, ciddiyim.(ilk hali ikiz kulelerin hemen yıkılmasından sonra yazılmıştır)

    yazılı olarak bush doktrini diye bir şey yoktur, ama bush doktrini olarak da geçer durum.

    emre öktem'in bir makalesi daha var konuyla ilgili* ama bulamadım.

    neden 'ikiz kuleler' diyeceksiniz haliyle.

    çünkü ikiz kulelerin yıkılması, dünya çapındaki tüm unsurları etkiledi. abd gibi bir ülkenin bile en merkezindeki binaların teröristlerce yok edilebilir olmasını gördü dünya. sebebiyse insan haklarının gittikçe genişliyor olmasıydı. insanlar daha fazla hak elde ediyorlardı devlet karşısında. denetimler şu anki gibi değildi.

    daha sonra ikiz kuleler yıkıldı. abd'nin ilk işi, saldırının sorumlularını bulmakla birlikte* hakları sınırlama yetkisi oldu. öyle ki birleşmiş milletler şartı'na bile aykırı sayılması gereken ortadoğu harekatı'nı başlattılar. fakat konjonktür harekatı meşru buluyordu. şarta aslında açıkça aykırı olmasa da, yanılmıyorsam bir tane devlet dışında birleşmiş milletler'deki tüm ülkeler tarafından onay aldı abd'nin bu harekatı başlatması. yani insan haklarını geçin, devletler artık risk olduğu takdirde başka devletlere müdahale etme hakkını kendilerinde görüyorlardı. normalde devletlerin hepsi eşittir ve kimse kimsenin içişlerine karışamaz. fakat bu durumda 'önleyici meşru müdafaa' diye bir kavram ortaya atıldı ve başka ülkelere girip potansiyel tehditleri ortadan kaldırma olayı meşruiyet sağladı, bireyler üzerinde de yaptırımların katılaşacağı su götürmez bir gerçekti.

    11 eylül'ün tokadını haliyle hukuk da yedi. tüm ceza kanunu gibi insanların hareketleriyle ilintili olan mevzuat daha katı hale getirildi. güvenlik önlemleri, teknik takipler vs hep güçlendirildi.

    bu yaklaşık 12 senelik bir süreç, 11 eylül 2001'den bu yana. bu da 12 sene boyunca insanların haklarının sınırlarının daralmasını ve bu kısıtlamaların hep sineye çekildiğini gösteriyor.

    türkiye'de ise bu mevzuat değişikliğinin yanında, bir de muhafazakar bir parti iktidara gelince katmerli kadayıf oldu vaziyet. süreç sonunda* çeşit çeşit özgürlük isteyen halk, enerjisini gezi parkı direnişinde ortaya dökecekti...
  • iletişim teknolojilerinin değişimi/gelişimi, bilgiye erişimde kolaylık, özgürlük anlayışının değişmesi, devletin birey için olduğunun farkına varılması, savaşların devletler tarafından kabul edilebilir sebeplere bağlanamaması ve bireyselleşme.
  • genelleme yapmanın yanıltıcı olabileceği konu. teknolojinin getirdiği nimetler araçtır. fazlasıyla kolaylık sağlarlar. lakin işleri geçmişte olduğundan farklı bir konuma taşıdığını sanmıyorum. araştırma, soruşturma yapan kişiler zaten bunu farklı kaynaklar aracılığıyla yapıyor, bir şekilde hayatlarına yön verebiliyordu. öğrenmeyi sevmeyen kişilere ise soruşturmadan bilgi tüketmenin daha da kolaylaştığı bir dünya açıldı. hatta belki gerçekliğe, rasyonelliğe bu yolla darbe bile vuruyor olabilir.

    bana kalırsa buna en büyük örnek televizyondur. eğer bir kesişim kümesinden ve yarattığı çekişmeden bahsedeceksek bu internet ve tv olabilir. internet, tv'ye göre daha fazla emek isteyen bir yapıdır. bu açıdan bakıldığında bilgi edinimi konusunda bir gelişim olduğu görülebilir. zira kaynaklar bollaşmıştır. neredeyse tekel olan tv için açık bir tehdit vardır.

    öte yandan arap baharı yaşanan ülkelerde halk hareketinin gerçek manada tabandan geldiğini söylemek ne kadar doğru olur bilemiyorum. hatta bunun bir organizasyonel yapı olduğunu söylemek bile zor olabilir. elbette bu konuda araştırma yapan kişiler kanıtlarla, çıkarımlarla elle tutulur sonuçlara ulaşmayı sağlarlar.

    gelişmiş memleketlerde gerçekleşen isyanlarsa zaten senelerdir varlar. kabaca fransız devriminden beri desek yanlış olmaz herhalde. belki daha fazla ilgi çekmesinin nedeni derinleşen ekonomik buhran ve arap baharının getirdiği algıda seçicilik olabilir.

    ülkemizdeyse baskıya karşı, özgürlük yanında bir arayış olduğu fikrine katılıyorum. bunun yanında sosyal açıdan doymuş insanların insanlık namına bir şeyler yapma çabası olarak da bakmak mümkün yaşananlara. maslow'un piramidinde yukarı tırmanma arayışı belki.
  • batı'da 30 senedir konuşulan (ki bir açıdan 1950'den beri de denebilir) şeyi kendi icat etmiş de güya çalınmasından korkan birinin çok boyutlu bir olayı tek pencereden değerlendirme girişimi.
  • neden hep aynidir, baskiya baskaldirmak, daha iyi bir hayat istegi. ve bu nedenle hep bir yerlerde bir isyan oluyordu ama senin haberin olmuyordu. simdi iletisim artti da haberin oluyor. dunyayi saran birsey yok yani bir yerlerden dugmeye basilmadi haydi isyan ediyoruz diye. ha iletisim arttigi icin birbirini daha kolay tetikliyor o ayri. sadece isyana giden surec hizlandi.

    ayni yanilgi deprem olayinda da var. depremler daha sik olmuyor. eskiden atiyorum aydinda 4.5 luk deprem oldugunda haberin olmuyordu simdi haber yapiyorlar. sen de surekli deprem haberi gorunce daha sik oldugu yanilgisina kapiliyorsun.
  • bireyin özgürlük alanı teknoloji sayesinde genişlemiyor. devletin bireye karşı baskısı her zaman vardı, yeni ortaya çıkmış bir şey değil bu. teknoloji sadece bu insanların örgütlenmesini inanılmaz derecede kolaylaştıran bir araç. insanlar kalabalık olduklarını bildiklerinde veya kendilerini kalabalık hissettiklerinde sokağa çıkmak isterler. teknoloji de işte insanların kalabalık olduklarını görmelerini, bu sayede sokağa çıkabilme gücünü bulabilmelerini sağlayan bir araç. teknolojiye "iletişim" ve "örgütlenme" aracı olmaktan öte daha büyük, daha ulvi anlamlar yüklemek yersiz.
  • toplumlar ve gelişimi, sırasıyla şu üç kategori üzerinden anlatılır: tarım, sanayi ve en son olarak bilgi(enformasyon) toplumu. geçişlerin hepsinde belirleyici olan üretim ve tüketim eksenidir. ideolojiler de değerin paylaşımı ve mekaniği üzerine kurulmuştur diyebiliriz.
    en yalın haliyle ifade edilecek olursa bilgi toplumuna gelinceye kadar geçen süreçte biri(leri)nin refahı artarken biri(leri)nin ki azalıyor(du). refahın paylaşımı, belirli bir zümre/zevat ya da devlet/hükümet eliyle oluyordu.
    bilgi toplumuna geçişle refahın paylaşımında söz sahibi olan aktörlerin hepsinin sistemleri mavi ekran vermeye başladı; çünkü bilgi öyle bir şeydi ki artık azalan değil çoğalan bir şeydi. bunun dağılımında adaletsizlikler olmakla beraber her bireye eşit şekilde yayılan/dağılan bir durum söz konusuydu. paylaşımın ne şekilde olacağını belirleyenler artık ne devletler/hükümetler ne de bir zümre/zevattı.
    gerilimler de şimdiye kadar bu ayrıcalıkları elinde tutanların bundan vazgeçmek istememelerinden kaynaklanıyor.
    sansür, yasaklama, kendi ulusal intranetini oluşturma çabalarına karşılık bilgiye ulaşmak ve bunu dağıtmak için dns ayarı değiştiren, vpn kullanan bir topluluk var.
  • (bkz: faiz lobisi)
  • şu makalede biraz değinilmiş olan nedenlerdir.
hesabın var mı? giriş yap