dürüstlük

• dürüstlük bazı karakterlerin yakalarına sabitlenmiş şık bir rozet gibi. göz alıcı, yerine yakışan.. böyle insanların yaşadıkları hemen hemen her olayda çevrelerine karşı sergiledikleri tutum aynıdır. öyle kolayca eğilip bükülmezler. kararlı duruşları değişkenlik göstermez. öfke, üzüntü, endişe, korku hiç fark etmez başlarına ne gelirse gelsin o rozeti asla çıkarıp atmak akıllarına gelmez.
  oysa dürüst rolü yapanlar öyle mi?
  çıkarları uğruna omurgalarından bile kolayca feragat edebiliyorlar. en ufak bir sarsıntı ile patır patır dökülüyor o sahte ve yapmacık pulları. ilk yağmurda akıyor tüm boyaları. ikircikli ve sahte yüzlerini eğreti gülüşleri dahi örtemiyor.
  iyi hal ve kararlı yaklaşım "bir süreliğine, duruma ve kişiye göre" değişkenlik gösteriryorsa orada bir sıkıntı vardır.
  dürüstlük söz konusu olduğunda nabız-şerbet ilişkisi(oranı) uygulanıyorsa ortada bir riya söz konusudur. ve riyakar insanın sahip olabileceği en son sıfat dürüstlüktür.
  
  ne mutlu dürüst olan, doğru yoldan sapmayanlara..
• dürüst insan sevilmez derler. aslında doğru söylerler neden biliyor musunuz?
  diyelim ki bi adam bi kadınla buluşacak ve daha önce saat ve yer kararlaştırılmış. adam evden geç çıkmış olsun trafik falan derken kesin geç kalacak. kadın arayıp nerdesin canım dediğinde evden şimdi çıktım diyen adam dürüsttür. canım saatlerdir yoldayım çok trafik var, 10 dk sonra ordayım diyen adam dürüst değildir.
  ancak kadın evden geç çıkan adama uyuz olur, saatlerdir yolda olduğunu söyleyen adama değil.
  evden geç çıkanı sorumsuz bulur, yalan söyleyeni değil.
  bu en basit örnek dürüst insanın neden sevilmediğine dair.
  genelde iş hayatında da bu şekilde algılanır dürüstlük.
  ben mesela evden yeni çıktım diyenlerdenim. nedenini sorarsa karşımdaki genelde mantıklı bir açıklaması olur zira bir randevuya geç gitmeyi sevmem. ancak nedenini sormazlar, sen sorumsuz olarak akıllarda yer edersin. dürüst olduğunun farkına da varılmaz.
• değerlidir. dürüstlüğünü satanlar hep zengin olmuşlardır.
• sağ gösterip sağ vurmaktır.
• düğünden dönüyoruz. karı-koca içmişiz de koca daha çok içmiş. önde koca, yanında babası arkada ben ve kayınvalidem. karşıda polis aracını ve çevirmeyi farkettik, hemen sağa yanaştı koca. yer değiştik vardık çevirme noktasına.
  
  "ehliyet, ruhsat" dedi cama eğilen polis memuru. ben ehliyeti çantamda ararken de ekledi; "az önce yer mi değiştiniz siz?"
  
  "yooo memur bey" dedik karı koca senkronize. ispatlaması mümkün değil, kamera mı var? değiştiniz, değişmedik, değiştiniz, ne münasebet, değiştiniz, ispatla derken önde yanımda oturan babam atlıyor.;
  
  "evet evet memur bey dürüst olmak gerekirse değiştiler, ben şahidim."
  
  dürüstlük bu işte. polis ağzımıza tükürdü o ayrı ama babam çok dürüst. iyi bir şey.
• aklına her geleni söylemek değildir. onun adı denyoluktur.
• bu ülkede çok az dürüst insan var.
  bayram tatilinde istanbulda bikaç kez otobüse binmem gerekti. tatilden dolayı büfelerin çoğu bilet satmıyor, ayrıca bayram tatilinde ulaşım %50 indirimliydi.
  
  otobüse bindiğimde 2 liramı gösterip (%50 indirimli olduğu için 97 kuruş basıyor ve bu indirimden haberdarım) yerime akbil basabilecek var mı diyorum, veriyorum 2 lirayı. 3 seferin hiçbirinde de akbil sahibi; "birader indirimli, 1 lira versen yetiyor" demedi. (3'ün 1'i kadındı)
• "ilerde ne isterim bilemem" demek dürüstlük değildir. ilerde ne isteyeceğini kimse bilemez. dürüstlük, "şu an bunu istemediğimi biliyorum" diyebilmektir. yanlış olmasın.
• dürüst olmak sadece yalan söylememek olsaydı çok kolay olurdu uygulaması. halbuki aynı zamanda dürüstlük dürüst davranmayı; kendini ortama uyarlamadan, kıvırmadan anlatmayı da kapsar. asıl zor olan taraf budur. karizmaların içine gizlenmek türlü yalancılıktan başka bişi degildir.
• dürüstlük için yapabileceğim tanımlardan biri de:
  
  bir arkadaşınız, başka bir arkadaşınıza hayatının en büyük kazıklarından birini atma yolundayken ona engel olmaktır. engel olmayı geçtim, tepki gösterebilmek, karşı durabilmek, hangisinin daha yakın olduğunu gözardı ederek hakkaniyetli bir tepki ortaya koyabilmektir. onu da geçtim, kazığı atan taraf daha yakın olduğu için oyununa katılma yolunu seçmemektir.
  
  ne insanlar biliyorum etrafımda, çok yakında. arkadaşlarına rütbe verip, kendisi için daha önemli olanın diğerlerine kazık atmasına göz yuman, hatta alet olanlar...
  
  (utanacağını bilsem adını yazardım buraya, herkese duyururdum, ama sanmıyorum ki utansın, ar etsin, haya etsin yediği boklardan. yalan; kişiyi sadece bir an için kurtarıyor arkadaşım, kalan günlerinde riyakar olmana engel olamıyor, arkadan dümen çeviren insan olmana asla engel olamıyor. yalanlarının ortaya çıkmasından sonra günah çıkarmaya gelenlere ne yaptığımı da sen çok iyi biliyorsun zaten...)