• hollanda hastalığı... ekonomik literatürde örnek vaka olarak yer etmiş, kavram halini almış bu durum, hollanda'nın kuzey denizi'nde doğalgaz kaynakları bulmasıyla baş göstermiş. o vakitte var olan hollanda florini'nin değerinin yükselmesiyle ihracat düşmüş ve hollanda doğalgaz gibi ekonomik açıdan olumlu addedilebilecek kaynaklar edinmiş olmasına rağmen ihracatının düşmesi sebebiyle ekonomik anlamda küçülmeye başlamış, tabii bu ekonomik küçülmede gaz dışındaki sektörlerin ekonomik işlerliğinin azalmasının da payı var. turgut özal da zamanında "bizde petrol olsaydı ekonomi şimdikinden çok daha kötü bir durumda olurdu" diyerekten dutch disease'e atıf yapmıştır ayrıca, belirtmek lazım...
  • ben de bu flamanlar niye boyle diyordum, demek hasta imisler. tesekkurler sozluk

    tedavisi yok, o kadar ugrastim hala andavallar.
  • esas olarak yeni kaynaklarin ticari alana mi yoksa ticaret disi alanlara mi aktarilacagi sorunu yüzünden ortaya cikar. bunun ticari alanda kullanilabilmesi için geleneksel ve tradible kaynaklar ticari alana kaydirilmalidir. eski kaynaklar genel olarak bulunan yeni kaynaklar ekonomi acisindan faydalidir ancak bu sirada geleneksel sektörler zarar görür ve bu zarar yüzünden hastalik olarak adlandirilir.
  • az geli$mi$ ulkelerin tek bir urunun ihracatina odaklanmasindan kaynaklanir. ihracatta urun ce$itliligi bulunmadigindan mono-export urunun arzinda ya$anacak ani degi$imler kur dalgalanmasinin etkisiyle ulkenin ihracat rakamlarinin degi$mesine, bunun ithalati koruklemesine, en sonunda da ekonomik bir sikinti ya$amasina neden olmaktadir. care tum ihracatin belli bir urune odaklanmamasini saglamaktir.

    (bkz: export diversification)
  • (bkz: flemenkçe)
  • hollandanın evalüasyon yapması ile sonuçlanmış olay.
  • ingilizce'de dutch içeren deyimler arasinda hollandalilari asagilamak, kötü aliskanliklari, olaylari hollandalilara mal etmek için uydurulmus olmayan tek deyimdir. gerçek bir olaya dayanir.
  • kanada'nin da yakalanmaktan korktugu hastalik.

    http://www.theglobeandmail.com/…ory/front/prairies/
  • ingilizcede dutch iceren deyimler icinde tarihcesi en yeni olanlardandir. bu terimi ilk kez 1977 yilinda the economist dergisi kullanmis.[1] hollanda'da dogal gaz rezervleri 1960'larda bulunmus, imalat sanayi de 1970'lerde dususe gecmis.

    genel mantigi ulke icindeki dogal kaynak sektorune disaridan kaynaklanan talep artisi sonucu reel kur oraninin degerlenmesine ve bundan dolayi disa acik diger sektorlerin dis ticarette dezavantajli duruma dusmesine dayanan bu "hastaligin" gelismekte olan ulkeleri daha kotu etkiledigi iddia edilir. ayni iddiayi alan greenspan, "the age of turbulence" baslikli kitabinda da tekrarlamis ("the universals of economic growth" baslikli bolumde).[2] daha onceden ekonomisi gelismis ulkelerde disa acik sektorel cesitlilik zaten bir derece mevcuttur. bunlar dis soklara karsi daha dayaniklidirlar ve dengeler sonradan daha az sancili bir sekilde tekrar kurulabilir. ama ekonomisi gelismekte olan veya az gelismis ulkelerde, baslangicta olmayan veya zayif olan sektorel cesitliligi hollanda hastaligindan sonra tesis etmek iyice zorlasir. ayrica gelismekte olan ulkeler icin dogal zenginliklerin negatif bir tesvik etkisi (incentive effect) oldugu da one surulebilir. nasil olsa disaridan petrol paralari geliyor, baska alanlarda ne diye kasalim, degil mi hugo pasam? aló presidente! merhaba venezuela!

    bu hastaliga yakalanan diger ulkelere ornek olarak norvec, nijerya, doksanlar sonrasi rusya, opec uyesi bazi ortadogu ve latin amerika ulkeleri gosterilir. greenspan'e gore 80'li yillarin basinda kuzey denizi'nde petrol bulan ingiltere de bundan bir sure olumsuz etkilenmistir.

    hastaligi hafifletmeye dair tedbirler reel kur orani uzerindeki doviz girisi baskisini hafifletmeye ve boylelikle reel kur artisini yavaslatmaya dayanir. doviz girisiyle artacak likiditenin sterilize edilmesi ve ulke ici talebi azdirmamasi arzu edilir. ornegin, norvec petrol gelirlerinin buyuk bolumunu hemen ekonomisinin icine enjekte ederek harcatmamis, artan doviz rezervlerini bir cesit sovereign wealth fund olan hukumet emeklilik fonu havuzuna aktarmis ve bu fonlari orada biriktirmistir. rusya'nin da ayni amacla kurulmus devlete ait bir fonu vardir. bazi ortadogu ve dogu asya devletlerinin sovereign wealth fund'larinin kuruluslarinin ardinda yatan nedenlerden birisi de aslinda budur. bu fonlar ayni zamanda, ileride emtia (dogal kaynak) piyasalarinda yasanabilecek fiyat oynakliliklarinin ve negatif dis soklarin ulke ekonomisi uzerindeki potansiyel olumsuz etkisini de stabilize etmeyi hedeflerler. sakla fonu, gelir zamani. degil mi hugo pasam?

    hollanda'da imalat sanayinin 70'li yillarda dususe gecmesini reel florin kurunun degerlenmesinden cok baska yapisal faktorlere baglayanlar da yok degil aslinda. degil mi wiki kardes? post hoc, ergo propter hoc?

    [1] "the dutch disease" (november 26, 1977). the economist, pp. 82-83.
    [2] "the age of turbulence: adventures in a new world," penguin press.

    imf'nin cikardigi "finance & development" dergisinde cikmis bir yazi: "back to basics. dutch disease: too much wealth managed unwisely" (march 2003, volume 40, number 1). "finance & development. a quarterly magazine of the imf".

    http://www.imf.org/…/pubs/ft/fandd/2003/03/ebra.htm
  • bu sıralarda türkiye'nin de yakalanmış olabileceği iddia edilen iktisadi rahatsızlık

    http://www.gozlemgazetesi.com.tr/…rdetay.asp?id=389
hesabın var mı? giriş yap