• (bkz: pipi)
  • göz, kulakta salyangoz, burun içinde mukoza, dilde tat çukurlari, deride basinç alicilari, deride sicaklik alicilari, deride soğukluk alicilari, deride sinirlerin açik uçlari, iç organlardaki sinirler, kas mekikleri, kulak içinde yarim daire kanallari
  • iclerinde iki ayri duyuya (birden fazla duyuya da diyebiliriz) acik olan dil olsa gerek, yamuluyor olabilirim.
    soyle ki: teee yillar once bir milliyet cocuk ansiklopedi fasikulunde okumustum galiba, hafizamin zayifligi yuzunden atiyor da olabilirim. dil tad alma organi olmanin yani sira en hassas dokunma duyusu organlarindan biridir. dokunma duyusuna en hassas yer parmak uclari ikincisi de dilin ucuymus. bir de deney yaptiriyorlardi pergelin ucunu 5 mm acip tenin neresinde bunu iki nokta olarak neresinde tek nokta olarak algiliyorsun falan diye, sadece parmak ucu ve dil iki nokta olarak algiliyordu galiba.
  • adı geçtiğinde (bkz: do you organ) gibi bir espri yapılabilir. "duyu organ" olarak telafuz edildiği için önce çevre tarafından anlaşılmaz. üstüne gidin, bir kaç kez daha söyleyin, vurgu yapın, dayağı yiyin.
  • "ellerim topraktan çıkar,ellerim...
    erir gün yüzü görünce.
    kanatsız kuşlar düşer yere, kanatları ellerimde!

    bir müzik sesi duyar kulak, koşar adım gider melodiye
    sevdiğini öldürürken yepyeni bir hikayeyle!

    yarına bakar göz, bugünü görmez.
    takvim yaprakları yerde,
    hayatı dağınık, dünü süpürmez!

    kanar dudak kanatır,
    söylerken tüm yalanları yaşamak uğruna
    belki inananı bulunur da
    ne uzak kalır ondan ne öpüşür onunla!

    kırılmış bir burun estetik durmaz
    koklar gündelik aşkı, riyayı duymaz!

    hiçliğe bırakmış kendini, düşünce üretmez beyin
    emdirilmiş inançları var, mutlu
    ona hep yalan söyleyin!!!"

    yazmış birisi organları üstüne, sırtını yaslayıp da tahta bir sandalyeye..
  • geçen hafta ödevi duyu organları hakkında bir şiir yazmak olan ilkokul ikinci sınıf öğrencisi bir bebem ile ders çalışıyorduk.. önceki hafta hidro elektrik santrallerini anlattım küçük mücahitime.. bekliyorum ki anadolu, yerel halkın su kullanım hakkı, özgürce akan derelerin şırıltısı ve işitme organımızla ilgili bişeyler yazmak istesin.. ama bazen her şey istediğimiz gibi olamayabiliyor, her beklenti bir hayal kırıklığına gebe :(

    okuyup okuyup gülüyorum, son satırda bir sürü düşündü böyle; "canım at siki ablam" bile ihtimal dahilindeydi, ahaha tamamen konsept dışı olduğuma karar verdik çok şükür de "canım duyu organlarım"da karar kılındı.. aslında neredeyse canım sevgilim bile olurmuş :) süper küçük romantikler yetiştiriyorum, ahah :)

    "gözlerimle gördüm,
    kulaklarımla duydum,
    burnumla kokladım,
    dudağımla öptüm,
    parmaklarımla dokundum,
    canım duyu organlarım"
  • etrafımızda o kadar yanlış ve çirkinlikler olur ki, bazen dış dünyaya kapatmak zorunda kaldığımız alıcılar.
  • sinir sisteminde yer alırlar; göz, kulak, burun, dil ve deri duyu organlarımızdır.

    bu organların kendine has hafızaları vardır, ateşin yakacağını bilmek, daha önceden yediğimiz ve midemizi bulandıran o yiyeceği bir daha yememek gibi. görsel hafıza, ses hafızası ve koku hafızası bize birini, bir yeri ya da bir durumu hatırlatır, anıları canlandırır.

    bazen bir şarkı dönüp durur kulaklarında hatta mırıldanır nereden dilime dolandı bu şarkı dediğimiz çok olur veya bir koku gelir, bir anıyı bir an'ı canlandırır zihinde, kalbe iğne batması gibi bir his verir hafiften acıtır da ama yine de seversin o hissi. dünyayı anlamlandırmak için bu organlara ve hissettirdiklerine ihtiyaç duyarız.
  • duyu organları doğru kullanılmalıdır, çünkü her biri kalbe açılan bir kapıdır. insan neyi duyarsa, neyi görürse, neye dokunursa kalbinde de onlar olur.

    kapı eşiği temiz tutulmazsa, bir süre sonra evin içi pislikten geçilmez hale gelir.

    duyu organlarını bize allah vermiştir, o halde allah'ın onları emrettiği gibi kullanmak gerekir.
hesabın var mı? giriş yap