• allah'tan belediye başkanı dedirtmiştir. mazallah bu zihniyet cumhurbaşkanı falan olsa kendine kaçak saray yaptırır.
  • gerçi bu yazı dincilerin pahalı araba ve lüks düşkünlüğü ile ilgili başlıklara da yazılabilir ama sanırım en uygunu burası, zira gerçekten de büyük bir dram mevcut. şaka yapmıyorum.

    işim gereği, ne yazık ki, çok fazla akp'li az-çok üst düzey yöneticilerle muhatap oluyorum zaman zaman ve bu pahalı arabalara ya da telefonlara takık olma durumu istisna değil, hemen hepsinde var. işin temelinde ise sanırım şöyle bir durum var: bu adamlar, genellikle muhafazakar kenar mahalle-kasaba ya da şehirlerin alt-orta sınıflarından geliyorlar. gençlikleri yoksunluk içinde geçiyor, para anlamında değil, yaşam anlamında. din baskısının yoğun olduğu, muhafazakar değerlerle dolu, sıkıntılı bir ortam, işte dinci vakıflar, sohbet toplantıları, şunlar bunlar, bilirsiniz. ancak genç bir insanın hayatını güzelleştirecek hemen her şey -ki karşı cinsle münasebet, içki, parti ortamları filandan bahsediyorum- din ya da bulundukları ortam tarafından yasaklanmış. o yüzden gençlik enerjilerini ya bastırmışlar, ya da daha zararsız şeylere kanalize etmiş oluyorlar. bir kısmı misal, dövüş sporlarına aşırı düşkün, daha büyük çoğunluğu ise araba, telefon, bilgisayar vesaire, teknolojik oyuncaklara veriyorlar kendilerini. sonra işte az çok bir makam sahibi olunca da, ellerindeki yetki ve parayı da bunlara gömüyorlar. ne zaman bir toplantı olsa, şaşmaz, toplantının ilk ya da son bölümü hep en son çıkan arabalar ya da telefonlar üzerine olur. hatta bir seferinde amcalar toplantıya geç kaldılar, meğer birisi yeni bir cip almış, diğerlerini gezdiriyormuş vesaire. evet, gizlice karı-kız olayına dalanlar da var, ama büyük çoğunluğu ellerinde ve emirlerinde tomar tomar para olduğu halde yasak dünya nimetlerinden uzak durmak zorunluluğu gibi bir dramın içindeler. haliyle bu yasak meyvelerden en zararsız gibi görüneni lüks ve gösterişe düşüyorlar. en yüksekten en aşağıya durum bu. bu saray olayı da aslında bu durumun başka bir sonucu. büyük bir dram gerçekten de. beter olsunlar.
  • düzce'nin nüfüsu 200.000.

    belediye başkanı muhtemelen 1 milyonluk araba istiyor passat falan beğenmiyor.

    1.000.000 tl / 200.000 : 5 tl

    bu da demektir ki fakir zengin demeden her düzceli'nin cebinden 5 lira bu adamın keyfi için çıkacak.

    kışın kar altında okula yırtık ayakkabı ile gelen milyonlarca çocuk varken bu memlekette fakir çocuklarına ayda 60 lira, zengin çocuklarının özel okul taksidi için yılda 5-7 milyar arası destek ayıran devletin belediye başkanıdır bu vatandaş. şimdi saçma salak şaşırmış rollerine girmeyelim.

    bebeler yalın ayak okula giderken, memlekette zenginler banka askerliği yaparken; fakirler 18 bin lira toparlayamayıp evde eşini 6 aylık bebesini bırakıp askere gitmek olan 20 yaşında delikanlılar şehit olurken, arap kralı için 3 günlük yas ilan eden fakat 3-5 mehmetçik öldü diye meclisi mi toparlayacağız diyebilen, diyanet işlerini başkanının trilyonluk mersedesi için 300-500 milyar çerez parası diyen; memlekette bu kadar yoksul insan varken kendine saray yaptırabilen ve cebinde dolmuş parası olmayan sevgili vatandaşlarım bu zihniyeti destekledikçe bu halkın seçtiği temsilciler bizim paramızla alınan passatları dahaa çooooook beğenmez.

    binin ulan binin. mercedeslere binin, düzce'ye mercedes de yakışmaz, ferrari'ye binin, lamborgini'ye falan binin düzceyi daha iyi temsil edebilmek için.

    elin gavur papası bilmem kaç milyar hristiyanı temsil etmiyor ya, o linea'ya binsin, bizim diyanet işleri başkanı koltukları masaj yapan mercedes'e binsin, düzce belediye başkanı audi'ye binsin.

    sen kimin parasıyla, sen evine ekmek götüremeyen hangi babanın 5 lirası ile audi'nin yanına mercedes çekiyorsun, hiç düşünme başkan efendi.

    yiyin efendiler yiyin. bu işin öteki tarafı da var. allah sizi ıslah etsin.
  • (bkz: anlayamazsınız)

    düzce'ye gram hizmet etmemiş başkanın yaptığı konuşma. pardon unutmuşum 745 bin lira maliyetli 10 metre yüksekliğinde bi saat kulesi yapılmıştı. tabi aynı saat kulesi ankarada 110 bin liraya yapılınca yolsuzluk iddaları falan olmuştu ama bunları söyleyenler düzcemizin gelişmesini istemeyen cehape zihniyetidir.
  • vah benim zavallı ülkem.
    bir belediye başkanının serzenişidir. sen adamsan ne pahalı kıyafetlere ne lüks araçlara ihtiyacın olur.

    yılmaz büyükerşen hoca benim arabamın yanına at arabası çekse ben iner yanına gider saygılarımı bildiririm. elini sıkar önünde düğmelerimi iliklerim. bak dostum ben istanbulluyum ama bir anadolu şehrinin belediye başkanının adını biliyorum ve muhtemelen ölene kadar da bileceğim.

    ama sen dostum? senin adını kimse bilmeyecek. değil mercedes, audi, diğer belediye başkanlarının arabasının yanına (bkz: boeing 747) çeksen adını bir an bile bilmeyeceğim. kimse seni hatırlamayacak.
  • konumunun verdiği prestiji arabası çökertiyor diye isyana bürünmüş. isyan ettiği araba da passat. herkesin audisi var ben yanlarına passat mı çekeceğim diyor.

    o da haklı aslında. bunca bolluk içinde benim payıma bu mu düşüyor demekte haklı.

    ayrıca;

    (bkz: iftarda yemek bulamadığı için kendini asan baba)
  • gayrimeşru bir davranışta bulunmuyorum, demesi ile duygulandırmıştır.
    adam haklı, gayrimeşru işlere girmemek bu dönemde büyük meziyet.
    verin adamın istediği marka modeli.
  • partisine yakışır konuşan adam. aksini söylese o partiye yakışmazdı.
  • passatı itin götüne sokan belediye başkanının dramı. bugün 55 dakika otostop çektim fakülteden metroya inebilmek için sinirlerimi bozdu dengesiz.
  • çok üzüldüm yazık adama
hesabın var mı? giriş yap