• manifaturacı dedem, beyaz eşya bayii babam ve bankacı abim... üçünün de vazgeçemediği ajandadır. dedem artık inzivaya çekildi. 1995'teki sel felaketinde 30 yıldır titizlikle tutulmuş defterlerin hepsi de denize kavuştuğu için sadece son yıllara ait eski defterleri saklıyor: kara kaplı defter-i kebirler. yıllardır ama yıllardır izmir kemeraltı'ndaki aynı kırtasiyeden alırlar.

    peki ya ben? ben o kırtasiyeden alınmış teksir kağıtlarına derste not alıp çıkışta dörde katlayıp kıç cebine koyan hayırsız evladım. ece ajandasıyla da moleskine'le de işim olmadı. hatta birgün dükkanda bu ajandaya borç kaydederken fazladan satır atlayıp 30 yıllık düzeni bozdum diye babamdan çok pis küfür yemiştim. senden adam olmaz, git kitap oku demişti.
  • grafikerinin yerinde olmak istediğim ajanda.
    - 2014 ajandası hazır mı?
    - ha unuttum onu ben ya, dur hemen halledeyim.
    (save as>ece_2014)
    - tamam abi matbaaya mail atıyorum.
    - ok kolay gelsin.

    sonra 1 sene yatış. mis gibi.
  • 1930'lu yıllarda aşk defteri olarak kullanıldığını okuduğumdan beri bana hep nahif gelen ajanlardır,

    geçenlerde gecenin bi saati karaköy mağazasının önünden geçerken, vitrinine kısa bir süre takılı kalıp geceye devam ettikten sonra, hiç beklemediğim anda gelen ajandanın içinden çıkan bilgilendirme notunda şöyle yazıyor;

    "bir rivayete göre mehmet sadık bey'in büyük oğlu ahmed, afganistan'a çıktığı seyahat sırasında bir kadına aşık olur. sevdiğine vermediklerinde hayatı kararan ahmed, aşkına sahip olamayacaksa ölmeyi yeğleyeceğini söyler ve kısa bir süre sonra intihar eder. mehmet sadık kağıtçı uğruna oğlunu kaybettiği kadının da adı ece olduğundan ajandaları aşkın defteri olarak satmaya başlar."

    bugün

    24 cemaziyelevvel

    vade / bade yeli eser

    "her geç başka bir anın erkeni"
  • yillardir hep ayni basilan, siyah karton ciltli, e$antiyon olmayip para ile satilan ajanda. sanirim ermeni birisi sahibi ve basan ki$i.
  • 2014 ajandasının haritasında moğolistan'a "moğalistan" demiş ajandadır.

    her şey iyi güzel de, takılırım arkadaş bunlara ben.

    evet, bazı problemlerim var, doğrudur.
  • babam eski ajandalarını bankada biriktirir biriktirir getirirdi.

    ajandalarım var bir sayfası siyah mürekkeple yazılmış köşeli harflerle kaplı, bir sayfası monami pastellerle boyalı.
  • koca office 1 superstoreda bulunmayan ajandadır. madem bu kadar büyük kırtasiyesin nasıl olmaz arkadaş? sıradan kırtasiyeden buldum. yemişim büyük kırtasiyeyi.
  • web sitesine yazdığı güzel tarihçeyi doğru düzgün yaşatamayan, her yıl ajandaların içerisinde baskı hataları olan ajanda markası.

    örnek mi istiyorlar, buyrun:
    -2018 ajandasının fontları birbiriyle uyumlu değil. ajandanın yarısı başka, diğer yarısı bir başka font ile basılmış.
    -2019 ajandasında mart ayı devam ederken nisan ayı yazmaya başlıyor ve her şey birbirine giriyor. gerizekalı mısınız, 100 yıldır ajanda basan, bununla övünen ve markasını bunun üzerine kurgulamış bir kurum veya aile işletmesi. bu kadar basit ve temel bir şeyi mi beceremiyor? hem de 100 yıldır yaptığı iş. yeni bir şey yok yani, mars'a ev dikmiyor.

    bu arada web sitelerinden hala gözüken, pek bir övünerek açtıklarını ifade ettikleri 5 katlı binaları çoktan bitti gitti. en azından dükkan olan ilk kat. içinde de sevimsiz bir kız çalışıyordur ki muhtemelen aileden. bu kadar müşteriyi önemsemeyen, bu kadar ilgisiz, bu kadar gerizekalı bir insanın markayı temsilen orada tutmaları dahi hataydı ki sonuç ortada zaten.

    hayır, gerçekten bir işletme 100 yıldır aynı işi yapıp, bu kadar beyinsizce hataları birbirini takip eden yıllarda yapmaya devam edebilir? sorsan "bu da işin nazar boncuğu" filan der. ulan ben her yıl kurum için bastıracağım ajanda için bir elimde takvim, ekranda grafikerden gelen tasarım, diğer elimde ekrandaki tasarımın basılı hali, yanımda da asistan 1000 kere bakarak, okuyarak, teyit ederek çalışıyorum; ki bu sadece baskı öncesi onay süreci.

    kısacası asıl işi bu olan bir işletmenin bu kadar basit hataları yapması iş bilmemezlik değil, sadece umursamızlıktır. ya da yüksek ihtimal işletmenin başına getirilen barbour 'un dağıtımcısı olan aile üyesinin kendilerini gördüğü o yüksek, kibirli ve yüce bakış açısı yüzündendir. keşke 125 yıldır, 5 kuşaktır hayata devam eden ve gelişime ayak uyduran bravo, barbour and sons gibi olabilselerdi.

    http://www.milliyet.com.tr/…012/1642324/default.htm
  • tek marka takıntımdır, minik turuncu ece ajandası artık bana yetmese de hala kalbimdeki yerini korur başkadır.
  • atatürk ve inönü gibi tarihsel şahsiyetlerin de kullandığı, logosunu cahit uçuk'un el yazısından alan ajanda. tarihi arka planı şu sayfada ele alınmış.
hesabın var mı? giriş yap