• bugün ilk defa gittiğim birtanesi, hayatımda gördüğüm en güleryüzlü işletmeydi. içerde dört genç kadın çalışan vardı. hepsi de birbirinden güleryüzlüydü. içeri girer girmez göz teması kurup, gülümsemeler, dört ayrı hoşgeldinizler falan. insan tuhaf hissediyor. ben de mi bir yamukluk var diye düşündüm. ' x'cim ilacını günde iki kere kullanacaksın. şu kadar tutuyor, yoksa da önemli değil ' ile de altın vuruş oldu. çıkarken de yine iyi günler, geçmiş olsunlar eksik değildi.
    çıktıktan sonra sonra düşündüm. asıl olması gereken böyle galiba. alışmamışız biz o ayrı. ama hep güleryüz beklenen bir işe sahip olmak, kırk türlü insanla uğraşmak zor hakikaten. işini hakkıyla yapan esnafı, işletmeleri tebrik, takdir etmek lazım.
  • böyle çarşı pazar gezer gibi içinde dolaşabilmeyi istediğim. hemen yanıma gelip buyrun ne alacaktınız diyen şahısa sadece bakıyorum cümlesini kullanmak istiyorum ben bu mekanlarda. acayip büyüleci bi ortam değil mi lan? bana mı öyle geliyo sadece yoksa?

    mucizevi lahana hapı, en süper diş parlatıcısı, inanılmazzz enerji veren ve aynı zamanda hafızayı kuvvetlendirip beri yandan götünüzdeki tüyleri döken muhteşem ilaç. çeşit çeşit yağlar neyin var. ağzımın salyası akıyo eczane görünce. ağızdan başka salya akan bi organ var mı, neden ağız vurgusu yapılıyor bu ayrı bi konu, moda ikonu. olm esas chloe sevigny moda ikonuymuş ya la. her bağyan dergisindeki orta sayfalardaki mini fotoların yüzde kırküçünde yer alıyor. ben de diyorum o kadar meşhur da olmadı bu kız oyunculukta. bu kız bir mişka bartın iki.
  • zor meslektir arkadaş. devletle yapılan sözleşmede; ithal ilaçların 60 günde, yerli ilaçların 90 gün içinde paralarının ödeneceği maddesi yer alır. ama buna rağmen eczacının nisanda sattığı ilacın ağustosta parasını aldığı çok olmuştur. eczacı yeri geldiğinde değil ecza depolarına yapacağı ödemeyi, devlete vereceği vergiyi nasıl halledeceği derdine bile düşer. dalaveresiz bir şekilde bu işten zengin olmak neredeyse imkansızdır bazı şartlar dışında. velhasılı kelam, demek istediğim, öyle dışarıdan göründüğü ne para basan yerlerdir ne de sahiplerinin para içinde yüzdükleri işletmelerdir.
  • kuran'ın her bir ayeti ve tüm hadisler islam'ın eczanesini oluştururlar. evet orada maddi ve manevi cümle hastalıkların ilacı mevcuttur.

    ancak uzman bir hekimin reçetesi olmadan gelişigüzel ilaç kullanmak tedaviyi sağlamaz. bugün islam aleminin(!) içine düştüğü temel çıkmaz budur.

    falanca ayette bu emredilmiş, filanca hadiste şu tavsiye edilmiş demekle, ortaya sadece muazzam bir karmaşa ve birbiriyle çelişen sayısız sakat uygulama çıkar. tutarlılık tamamıyla yitirilir.

    maneviyatın uzman hekimleri olan insan-ı kamil'ler ise sahip oldukları marifet sayesinde belli bir ekolün kurucusu ve temsilcisidirler. kuran'ı ve hadisleri o ekol çerçevesinde yüksek ferasetleri ile yorumlayıp, tefsir ederler ve ortaya iç tutarlılığı çok yüksek bir sistem çıkar.

    islam'ın tatbik edilebilirlik derecesi insan-ı kamil'in marifeti ile doğru orantılıdır. tersi durumda ise, yani bugünkü gibi herkesin kendine göre bir din uydurduğu demlerde, ayetler ve hadisler havalarda uçuşur ama hiçbir sonuç ortaya çıkmaz. hatta zaman içinde dine karşı bir tiksinti gelişir.

    düşünün, "islam bilimi emreder" deyip zırcahil olmak, rüşveti lanetler deyip rüşveti olağan hale getirmek, hırsızlığı yasaklar deyip...

    yani bir insan-ı kamil ve onun marifetinin katalizörlüğü olmadan islam sadece söyleme hapsoluyor ve pratikte ise işler bambaşka yürüyor. toplum her geçen gün ikiyüzlülüğe ve ahlaksızlığa alışıyor.

    en sonunda kemalistler veya türevleri gelip toptan bir temizlik yapıyorlar.

    yani kemalist bile aslında senin eserin, ey kifayetsiz ve çakma islamcı!

    not: günümüzde bahsedilen vasıflarda bir insan-ı kamil mevcut değildir. böyle bir ortamda yetişmesi de düşünülemez. allah aksini dilerse o başka tabii ki...
  • türkiyede her yerde olduğu gibi bu mekanlarda da dikkatli olmanız gerekir. işin içinde para olan herşeyde uyanık olmalısınız. markette, özel hastanede, bankada, manavda, kasapta. bunu bir mesleğe indirgemek ve o mesleğin kötülerini gösterip genele hakaret etmek sizin art niyetli olduğunuzu gösterir. aynen kâr oranlarını yazarken %70 gibi uçuk ve mesnetsiz oranlar verdiğiniz gibi.

    allahtan haberimiz var kâr oranlarından. nerdeymiş %70 veya %40?
  • halkın sevmediği dükkanlar.bu devirde ilacı o dükkanda yapsa eczacı, bu sefer de "o nası steril mi sen çok mu biliyon" diye çemkirilir burda.sgk'nın çilesi, ilaç depolarının çilesi, firmaların çilesi hep burda çıkarılır.insan da rahatlar, mutlu olur çemkirince.
  • para basan yerler kesinlikle değillerdir. bu sıfata haiz yerler ancak ve ancak etik dışı yollarla bu mertebeye çıkabilir. hem bu işletmelerin sahipleri arasındaki rekabet hem de müşteriler tarafından devamlı göz önünde bulunmaları dolayısıyla kural dışına çıkılamaz,sadece etik dışına çıkılabilir. bir ilaç reçeteyle 3. kez alındığında daha ilkinin parası yeni ödeyen kurumlar var olduğu,marjına kadar her türlü esnekliğin dayatmalarla kısıtlandığı bir sektörde para kazanmaktan söz edilemez. bu yüzdendir ki insanların sağlığını kendi cebinden finanse eden bir insana şükretmek gerekir. baştan aşağı kokuşmuş sistemlerin, halkla iç içe olan her uzantısı gibi en temiz kalmış fonksiyonlarıdır.bir işletme olup hiç bir zaman öyle muamele görmeyen yerlerdir.

    para basmaktan öte, para kazanmak zordur eczane açmakla. eczacı dediğin sarhoşuyla,hırsızıyla,travestisiyle,manyağıyla,kokoşuyla toplumun her katmanıyla uğraşmak zorundadır. askerlerden sonra hiç bir can güvenliği olmadan sabaha kadar bekleyen güruh bunlardır. insanın yüzüne gülerken gelen ödemesini nasıl yapacağını, bankada parası kalıp kalmadığını düşünendir. yeri gelir ilacı yağmur çamur demeden felçli insanların ayağına özel arabasıyla götürendir. kesinlikle üniversite mezunu olup genellikle fakülteden kalma bir temizlik takıntısına sahiptir.

    içeriye giren hastanın alıştığı üzere kendisini müşteri olarak görmesinden mütevellit her boku yiyebileceğini sanması yüzünden orta yerde götünü başını açmak, her nevi yarasını göstermek gibi türlü rezilliğe sahne olunabilecek yerlerdir. bunlara rağmen genelleme içerikli tespit yapmayı seven insanlar tarafından para basma özelliği ile nitelendirilmekten kurtulamazlar. eczanelerin kapanıp süpermarket tadında mekanların açılması sonrasında gerçek müşteri kimliğine kavuşan hastanın; kasiyer tarafından sallanmaması,yanlış ilaç yazılması, ilacının verilmemesi,derdini anlatacak adam bulamaması halinde dayanma katsayısı ayrı bir araştırmanın konusudur.

    edit: http://www.milliyet.com.tr/…/11/29/son/sonsiy03.asp
  • kömür karşılığı oy verip ülkenin altına dinamit koyanlardan bin kat daha hayırlıdırlar..
  • özellikle küçük yerleşim birimlerinde hastaların kendilerini yavaş yavaş eczacının akrabası gibi hissettikleri yer.ve eğer bu küçük yerleşim biriminde haddinden fazla eczane varsa ki genellikle böyle olur,ortaya çıkan rekabet ortamında eczacının ayakta kalabilmek için yapamayacağı şey yok gibidir.
    for example:hastaların vergi iade zarflarını doldurmak gibi...
  • kendimi manasızca huzurlu hissettiğim mekan. eczacı falan da değilim. *
hesabın var mı? giriş yap