*

  • dergi yetişecektir yazılar eksiktir, deadline çoktan geçmiştir yazar tayfa siklemez koskoca bir ayda bir yazıyı veremez bunun stresi ile dergiye yeni bişey yapılamaz aksine gerileme kaydedilir. feci sıkıntılıdır, stresten cam bardaklar duvarda parçalanır pre-production serverı tekmelenir.
  • editor gazabiyla sonuclanir genellikle
  • metnin kendisi, zaman ve çevirmen ve dahası gibi çetrefilli koşullara bağlı olarak envai şekilde tezahür edebilen azap. kabir azabı'ndan hallice.
  • yazın dünyasındaki şahısların genellikle transatlantik cüssesinde egolar taşımalarından dolayı tedavüle giren, böyle söze dökülmediği zamanlarda dahi, çokbilmiş gözlerin ardında hükmünü süren sanal acılar bütünü. editörlük (yayınevi editörlüğü) ki, dünyanın en güzel, en rahat mesleklerinden biridir; emek verilen kitaplar birbirine eklendikçe, ruhların varsıllığı da büyür. editörlük yazınsal yönünün yanında idarecilik işidir, keza çevirmenin, yayınevi patronunun vs. performansındaki eksikliğin bir kısmını da editöre yüklememek haksızlıktır. hem sormak gerekir, üretim fakiri, kurumlar cehennemi ülkemizde hangi sektörde gençler kendilerini gerçekleştirme, işleyişte söz sahibi olma, bir yapıt oluşturma ve yapıtını halk-okurla buluşturma şansını yayın sektöründe olduğu kadar kolay bulmaktadır? bu özgürlüğü ve fırsatı belki de bilimkurgu ve fantastik edebiyatın gördüğü büyük rağbete borçluyuz, belki "kelli felli" edebiyatçıların bu türlerle uğraşmaya gönül indirmemesi (bereket versin ki, bunun istisnaları mevcuttur: her şeyden önce özenli yayıncılığıyla bülent somay, çocuk kitaplarına can veren uzdiliyle harry potter'ı da aslı kadar haz veren bir metin olarak türkçeleştiren ülkü tamer; yine başarılı ve güzel çevirileriyle sevin okyay ve diğerleri) sayesinde gençler de yayınevi tozu yutabilir oldu. bu dahi başlı başına bir şükran sebebidir, şayet yetmezse şunu da sormak farz olmuş, demektir:

    kömür işçisinin, kışın kör ayazında sokak satıcısının ve cümle bahtsızın yanında editör azabı sahiden azaptan sayılsa mı gerektir?
  • yazın dünyasında, birtakım istisnalar haricinde, pek öyle kimsenin emeğinin karşılığını alamadığı gerçeğine, malumu ilama tekabül ettiğindendir ki, değinilmemiştir.
  • sabahtan aksama kadar tashih yapmaktan dolayı, elinde kalem olmadan ve birseyler duzeltmeden kitap okuyamaz olmanin ve her bitisik yazilmis de ekini gordugunde tuyleri diken diken olmanin kahri.
  • "olmak"tır. olduğu gibi, olan olaylar olmamakla beraber ... olması sebebiyle olağandır.
    açıktır.
  • lohusalık bunalımının ardından geldiğinde (bkz: baby blues) insanı cinnet noktasına getirendir. birisi şu karıdan kurtarsın beni yoksa ben başka yöntemler bulmaya başlayacağım.
  • matbaanın "sizi bekliyoruz. en azından kapağı gönderseniz" baskısı ile dizgicinin "imkanı yok bugün yetişmez" cümlesi arasında sıkışıp kalmaktır. bir diğer üçüncü cümle patrondan gelir "kitabı hala göndermemişsiniz"
hesabın var mı? giriş yap