• savaş sonrası antlaşmaların bozuk parası iki toprak parçası. çok el değiştirmiş, follofoş olmuştur. ayrıca (bkz: kartal pendik).
  • ortaokul-lise ders kitaplarinda surekli eflak-bogdan soyle oldu, aldik, verdik gbi laflar edilir ama eflak ve bogdanin bugun neresi oldugu soylenmez. burasinin romanya oldugunu ben cok sonralari anlamisimdir.
  • mekteb-i sultani'de birinci sınıfta açılan "ef 101: introduction to eflak boğdan (eflak boğdan'a girizgah)" dersini padişah adayları aa ile geçmek zorundadır. diğer bölümlerden imparatorluk yönetimi ve uluslararası ilişkiler bölümüne yatay geçiş yapmak isteyenler yine bu dersi aa ile geçmelidirler ki o zaman sadrazam olabilirler.

    bu ikili üstünde, padişahın at koşturma süresi ile harem populasyonu arasında bir ters orantı olduğu da söylenegelir. o ki savaşmamışsa, mala vurmuştur denebilir.
  • neresi bu eflak-boğdan diye yerinde incelemelerde bulunmak üzere romanya'ya gittim. bir amme hizmeti olarak öncelikle şu haritayı şuraya bırakıyorum.

    8 farklı romene eflak neresi diye sordum, çoğu aval aval baktı, kimisi f lock esprisi yaptı, bir tanesi haaaaa valahiya diyebildi. evladım tarih okuyun az, sizin ilberescu hocanız yokumu, bu ne cehalet dedim. ama sonra farkettim ki bu bölge günümüz romanya'sının tamamını kapsamıyor, hemen hemen bükreş ve civarı diyelim, yani güncel romanya haritasının 1/3ü kadar. tarih derslerinde bize eflak dedikleri yer bu haritadaki wallachia bölgesi. tamam eflak ok.

    peki boğdan neresi.. evet haritada bir moldavia var ama, boğdan = moldova mıdır? bu nasıl benzetme diye düşünürken 50 kişiye de boğdan neresi diye sordum. 1 tanesi haaaaaa bogdan deyiverdi. evet dedim neresi bu bogdan? abi bogdan moldavianın kurucusunun ismi. sizdeki osman bey neyse bizdeki bogdan bey de o dedi. hmmmm.

    yani moldavia dediği yer günümüz moldovası artı romanyanın kuzeyinin bir bölümünü kapsıyor. moldova daha küçük. herhalde bizim saraydakiler de burda ufak tefek çok devlet var, sınırları da sürekli değişiyor iyisi mi buna biz direkt boğdan'ın memleketi minvalinde boğdan diyelim demiş geçmişler..

    peki eflak+boğdan= romanya mıdır? o da değildir çünkü bir de batıda kalan transilvanya var, drakula'nın obası, o bölgeyi de ekleyip moldova'yı da çıkarırsan işte o zaman aha sana romanya. al şimdi bu bilgiyi napıyosan yap.
  • olaya coğrafi bölgeler olarak bakarsak, romanya'yı oluşturan coğrafi bölgelerden ikisidir. tarihleri genelde hep paralel geliştiğinden, eflak-boğdan da hep ayrılmaz ikili muamalesi görmüştür. bunlardan eflak, bugünkü romanya'nın güneyidir ve başkenti, xvıı. yüzyıl ortasından beri bükreş'tir. kuzeyde karpat dağları, güneyde ise romanya'nın bulgaristan ile de sınırını oluşturan tuna nehri ile sınırlıdır.
    boğdan ise eflak'ın kuzeyinde, başkenti xvı. yüzyıl ortasından beri yaş kenti olan bölgedir(bkz: yaş antlaşması). güneyde eflak ile komşu olan boğdan batıda karpat dağları, doğuda dinyestr nehri arasındadır ve bugün iki ayrı devlete aittir. karpat dağları-prut nehri arasındaki kısım romen toprağı iken, prut nehri-dinyestr nehri arası, bugün bildiğimiz moldova devleti'dir. iki dünya savaşı arası dönemde bütün boğdan romen toprağı iken, ıı. dünya savaşında sovyetler, az önce belirttiğim iki nehir arasındaki boğdan'ı romanya'dan koparmışlar ve burada moldova sovyet sosyalist cumhuriyeti'ni kurdurarak, burayı ilhak etmişler ve bu durumu romenlere kabul ettirmişlerdir.
  • eski zamanın para birimi.

    bakkaldan bir şey alırsınız, para üstü çıkmaz adamdan, size eflak-boğdan'ı verir. böyle.
  • "...
    fransız diplomasisi, yüz yıldır süregelen bir hayalin, yani mısır'ı ele geçirerek hint ticaret yolunu denetim altına alma hayalinin gerçekleşmesi imkanını kendine sağlayan bu başarıdan sonra*, tuna beylikleri aracılığıyla balkanlara yerleşme yollarını aradı. osmanlı imparatorluğu'nun dilleri latin köklü bu iki vasali (eflak ile boğdan), fransa'nın "uygarlaştırıcı etkisi" için çok isabetli bir seçimdi.

    ikinci imparatorluk (napoleon iii'ün imparatorluk yönetimi), onlara fransız devrimi'nin ülkülerini aşılamaya ve coğrafi konumları itibariyla tuna nehri üzerinde seyrüseferin denetimini ellerinde tutabilecek olan bu ülkelerin bağımsızlığı için mücadele etmeye dünden hazırdı. tuna beyliklerinin ruslar tarafından işgali, kırım savaşını başlatmış olan bu olay, hem paris'teki barış görüşmeleri sırasında, hem de antlaşmadan daha sonra bu iki ülkenin geleceği meselesinin ortaya atılması sonucunu doğurdu.

    paris antlaşması çerçevesine bağlı kalınarak çıkarılan bir ferman, bu ülkelerin özerkliğini teminat altına alıyor ve kendi voyvodalarını kendilerinin seçmeleri hakkını onlara tanıyordu. ama bağımsızlığın elde edilebilmesi için önce iki ülkenin birleşmesini sağlamak gerekiyordu ve bunu iyice bilen padişahlık çıkardığı fermanla böyle bir şeye hiç bir imkan tanımıyordu. o zaman fransız diplomasisinin çabalarını bu yola yöneltmesi gerekliydi ve bu yoldaki teşebbüslerinde ona sadece ali paşa'nın başkanlığındaki bir osmanlı hükümeti yardımcı olabilirdi.

    ne var ki tuna beylikleri ingiltere için de önemli tahıl ambarlarıydı ve stratford canning fransız diplomasisinin bu konuda üstünlüğü ele almasına razı olamazdı. büyükelçi, padişah üzerindeki şahsi nüfüzunu kullanmaya karar verdi. büyükelçinin padişah abdülmecid'e edward iii nişanını sunduğu 1 kasım 1856 günü, ali paşa sadrazamlık görevinden alınarak yerine mustafa reşit paşa getirildi. tabii ingiliz savaş gemilerinin boğazlara demirleyip hazır beklediğini de sözlerimize eklememiz gerekir...
    ..."

    stefanos yerasimos, az gelişmişlik sürecinde türkiye ii. cilt
  • prensi vardı buranın, bahsi çok geçerdi mevzu eflak boğdan olduğunda. fakat sonraları aşağı-yukarı her değerimiz gibi o da unutulmaya yüz tuttu. darülaceze'de olabilir bilmiyorum.
  • aynen musul-kerkük gibi ayrılmaz bir ikilidir.
hesabın var mı? giriş yap