• kendisinin ayrıca cumhuriyet kitap eki sayesinde edindiğim bir adet nasreddin hoca fıkraları antolojisi kitabı da vardır ki genel üsluptan sıyrılmış, nasreddin hocanın keyfini kendi edebi gücüyle birleştirerek nakletmiştir fıkraları.
  • ''bir gün ortaokulda jimnastik dersindeydik.ögretmenimiz ''herkes soyunsun'' dedi.ben ''hastayım hocam, atesim var'' dedim.elini alnıma koydu.''hayır,bir şeyin yok''dedi.''ama hocam'' falan dediysem de inanmadı.''döverim soyun''diyince pantolonumu indirdim.bütün arkadaşlar ''eflatuuun!,eflatuuun!'' diye bağırdılar.çünkü afedersiniz, haminnemin eflatun renkli paçalı donunu giymiştim.o günden sonra herkes bana eflatun dedi''

    kaynak : kacak yayin
  • mehmet cağcağ'ın ağzından leman'ın internet sitesinde ki infosu şöyledir;

    eflatun nuri abimiz dergimizin en yaşlı en genç çizeri... şu anda leman’a çizmiyor olsa da çizmiş ile beraber... bizlere enerji, moral ve esin veren birbirinden olağan üstü efsaneleşmiş, gerçek yaşam hikayeleri ile derginin sayfalarına sinmiş bir sihir, ruh, doku yada kokudur o zaten.

    yeni harman, kaçak yayın’da yazıları yayınlanıyor, bin derece bozuk gözlerine rağmen burnu kağıda değerek de olsa halen çiziyor.
    geçtiğimiz yıl içerisinde de anılarını içeren kitabı benim adım eflatun cadde yayınları’ndan çıktı.
    80 li yıllarını devirmiş olmasına rağmen rağmen halen 2 paket sigarası, dört beş kadeh rakısı yada birası, gün boyu yerinde durmayarak cadde sokak yaptığı kilometresi ile maşallah dedirden abimize biyografi yazmanın alemi yok.
    o zaten cumhuriyet tarihinin yaşayan en kıdemli mizah emekçisi, gazeteci yazarı, ve muhalif tanığı zaman zaman da sanığıdır.

    aşka, arkadaşlığa, çaya, nikotine, sarhoşluğa, muhabbete ve komediye tapar.

    biz de ona taparız.
  • yeni harman'da antik çağ hikayelerini ilgiyle takip ettiğimiz merhum karikatürist. türk edebiyatının başı sağolsun.
  • son yolculuğuna alkışlarla uğurlanmış sanatçı.

    http://www.ntvmsnbc.com/news/445059.asp
  • son aldığım duyumlara göre yazdıkları ve çizdiklerini burada bırakıp aramızdan ayrılan 80'nini devirmiş çınar. en son gördüğümde okumuyorsunuz olum diye hafif sitemi kafamda kaldı.bunun için içim buruk. muhabbet ettiğinde yanından ayrılmak istemez, tarihin tozlu raflarında kendimi dolaşıyor gibi hissederdim.
  • duvardaki delikte tahtakurusu besleyen adam.
    bir gün çalışırken ensesinde bir acı hisseder, bir şaplak atar kendisine ve tahtakurusu masasına düşer. kıvranmakta olan hayvanı alıp duvardaki çivi deliğine yerleştirir.
    arada bir elini çivi deliğinin üzerine koyar, kanını emdirip besler. hatta pazar günleri bile tahtakursunu beslemek için dergiye gider.
    bir gün dergideki arkadaşlarından biri, dergiye gelen birine eflatun nuri'yi tanıştırır; "bak bu eflatun nuri. çivi deliğinde tahtakurusu besleyen adam."
    eflatun nuri, "hayır" der, "tahtakurusu değil. o benim kan kardeşim."
  • kemal aratan'ın pismis kelle'deki bir gece daha sayfasında çizdiği şekliyle aklımda kalacaktır hep eflatun nuri. ingiltere'de parasiz kalınca evinde kalan son yiyecek olan bir avuç pirinci yutar, üzerine musluk suyu içip midesinde büyümelerini bekler. ardından da sigara niyetine çay sarip içer.

    güzel bir kuşağın son temsilcisiydi eflatun.

    nur içinde yatsın.
  • biyiginin oykusu apayri olan bir insan. zamaninda konservatuardayken sonradan guzellik kralicesi de secilecek olan gunseli hanim bunu inciye davet eder. eh abimiz de tabi baliklama atlar. neyse efendim ,bunlar inciye giderken beyoglu'nun iki bickini bunlara laf atar. yalniz lafin manasini degerlendirince ortaya admalarin eflatunu daha cok begendikleri (bkz: kiz gibi) sonucu cikar. eflatun da o gun biyik birakmaya baslar.
hesabın var mı? giriş yap