• mahallede erat vardı. 6-7 yaşlarındaydık. oyunlar oynar, takılırdık. saf bi çocuktu. ama satın aldığı cipsten bize ikram ederken kendi eliyle birer tane uzatarak yapardı bunu. garipserdik bu davranışını. erat'ı aldık bigün karşımıza ve dedik ki;

    -erat, götlüğün alemi yok. biz cips aldığımızda paketi uzatarak ikram ediyoruz. sen niye birer birer dağıtıyosun. iki tane alsak ne olacak. böyle arkadaşlık olmaz. bak emre'nin arkasından atıp tutuyoruz. ama o çocuk yapmıyo senin yaptığını. ne aldıysa paketi uzatır kendi elimizle alırız istediğimiz kadar. yapma böyle erat. arkadaşlığımızı deforme etme.

    bi ara inkar eder gibi oldu. isteseniz yine uzatırım farkında değilim gibisinden bişeyler geveledi. ama ikna ettik sonunda ve kabullendi pis huyunu. bi daha yapmamaya da söz verdi.

    sözünde durdu evet. paketi uzatıyordu artık. ama elimizi pakete soktuğumuzda bir tane bile cips alamıyorduk neredeyse. çünkü bizim göt erat yeni bi taktik geliştirmişti. paketi uzatırken cipsleri parçalamayacak kadar narin, bizim de cips alamayacağımız kadar sert tutuyordu. çok ince bir kuvvet ayarı yakalamıştı. ve biz paketten cips almaya çalışırken takındığı donuk ifadeyle gözlerimize bakardı.

    erat hakkında başka ilginç bilgi: bu pis erat düzenli olarak civciv beslerdi. evcil hayvanı gibi gezdirmeye çıkarırdı, oyunlar falan oynardı. hayvan olgunlaştığında da babasıyla hayvanı kesip yerlerdi. kaç civciv büyüttü yedi pezevenk.
  • efsane olmasa da bi hikaye geldi benim de aklıma.(cimrilik değil de tutumluluk demek daha mantıklı bence ama okuyup siz karar verin :)
    orta okul yıllarımda,yaz tatilinde akrabaları ziyarete gitmiştik.pikniğe gitmeye karar verildi,kalabalık olduğumuz için alınacaklar listesi yapıp verdiler dayıma.dayımla ben de gittim markete.meyve sebze reyonuna geldik aldık bişeyler,patatese geldi sıra.dayım “gel beraber seçelim”dedi.bi baktım elini attığını poşete koyuyor.ben de poşetten çıkarıp üzerlerinde kalıp halde kurumuş toprakları döktürüp,poşete geri koyuyorum.dayım “napıyorsun sen sfy?”dedi şaşkınlıkla.”toprağa mı para vereceğiz,patatese mi?” dedim.canım dayım bi kat daha şaşırdı.”kız helal sana sen bu yaşında ev geçindirirsin”demişti.hala anlatır bir araya geldiğimizde..
  • 20 senelik bir dostum var. durumu yerinde. hayatını kira gelirleriyle idame ettiriyor. lakabı süpermarket ömer. donanımhaber ölücüsü diyebileceğimiz bir insan. hangi markette ne kampanya var, ne kadar indirim var bilir. kendisi aynı zamanda (bkz: pahalıya almışsın adamları) onur üyesidir.

    bize geldiklerinde ne ikram etsek hemen fiyatını sorar. fişini aldığımızdan emin olmak ister. şarapla, içkiyle arası yoktur. ona göre bunlar pahalı şeylerdir ikram etsen de içmez. sebebini sorarsın alışkanlık yapar der. kola ikram ederiz "ooo bu coca cola siz zenginsiniz" der. yahu ömer, coca cola bu zenginlikle ne alakası var deriz "le cola daha ucuz ondan alsanız iyiymiş bunlar pahalı" diye cevap verir. ömer'in damak zevki yoktur. coca cola daha güzel dersin "hepsi kola işte siz pahalı almışsınız" der çıkar. ona göre malın markasının bir önemi yoktur. ucuz olsun gelsin kıçımda patlasın der çıkar. biz taneyle alırız, o bidonla kiloyla alır.

    ehliyeti var ama arabası yoktur. ona göre araba gereksizdir. 96 model bir honda kinetic motoru var. muhtemelen marmaris'te sağ kalan ve aktif kullanılan tek honda kinetic onunkidir. bazen takılırım "dostum alsana bir yamaha motor. yenileri çok güzel 4 zamanlı vs. vs." ne gerek var bu hurdaya çıkana kadar kullanırım der geçiştirir.

    bazen şirkete gelir hafif ticari araçlarımızdan ödünç ister. anlayın ki ömer yine bir süper marketi talan edecektir. geçen yaz geldi yine kamyonetlerden birini istedi. hayırdır ömer bu sefer nereyi talan ediyorsun dedim. "süper bir indirim yakaladım dostum istersen sizin eve de alalım 10 litrelik sularda kampanya var bir kamyonet alıyorum" dedi. bir kamyonet suyu napacaksın? sen çayı, kahveyi bile çeşme suyuyla yapan adamsın, içmeyle bitiremezsin o kadar suyu dedim. "bir şey olmaz yarı fiyatına geliyor bu fırsatı kaçıramam" dedi.

    "yahu o kadar suyu nerede muhafaza edeceksin burası marmaris. sıcakta çimlenir o sular" dedimse de dinletemedim. adam indirime kilitlenmiş bir kere. şoförlerden al bir anahtar gör işini dedim gönderdim. adam 2 şubeden 2 kamyonet dolusu su almış balkona, çatıya nereye sığdırdıysa istiflemiş suları. yaz bitti ekim ayı gibi ömer'in evinin oradan geçiyorum baktım bizimki 10 litrelik, dibi yosun tutmuş bir şişeyle çiçek suluyor.
  • babam ve annem acayip cimridir. ayda birkez market harcı görürler, kokan peyniri annem dondurucuda saklayip börek çörek yaptıgı zaman içine koyar. annem dolma yapip ici arttigi zaman bir iki hafta sonra yeniden yapmyacaksa kokan iç harçtan çorba yapar. babam 30 yıllık arabası gaz yakacak diye otostopla çarşıya gider. acayip pazarlıkcı ve kavgacıdır. annem ıslak mendilleri yıkar ve tekrar kullanır. bulaşık ilacı bitmeye yakın içine su doldurur ve aynen kullanmaya devam eder. gecen sene iki kurban kestiler biri küçük baş -küçük dediysem horozdan büyük hindiden küçük- digeri de büyük. bu uyaniklar küçük başı dagıtıp digerini buzluga attilar. kimi kandırıyon tövbe tövbe. evin önünde ufak bi bahçe var yeminle içindeki bitkiler çöl şartlarında daha hızlı büyür. neden çünkü su parası çok gelir. benim ufakliklar gidince abur cubur niyetine babamın mevlütlerden topladıgı cikolatalar verilir. elinden tutup markete götüreyim yok. ha bu arada her sene umreye gitmeye kalkarlar. nasıl bi hayat bu anlamiyorum yada ben bunların çocuğu degılim.
  • öğrencilik yıllarında oda arkadaşımdı bu hikayelere konu olan biri. o zamanlar gümüş takılar takardık. bilimsel açıklaması nedir durumun bilmiyorum ama onun cildi gümüşü karartırdı, ben taktığımda ise parlıyordu belli bi zaman sonra.

    o zamanlar kararmış gümüş moda değildi nalet olsun. üç kuruş verip parlattırmak yerine karartıp karartıp bana takardı bi ton gümüş takıyı parlasın diye. çerçi katırı gibi dolaşırdım elim kolum boynum gümüş dolu. hayır da diyemezdim.

    bu da böyle bir anımdır diyerek nokta
  • 1992 yılında, bir doktor ve bir yüksek makine mühendisinin, almanya'dan arabayla isviçre'ye kayak yapmaya gittikleri arabaya, dönüş yolunda daha ucuz benzin gördüğünü söyleyen sevgili yüksek mühendis kardeşimizin bir kaç fenik hesabı yaptığı zihni sinir cimriliğinin sonucunda yanlış benzini, üstelik de pompanın ucuna yerleştirilmiş olan aparatı dahi hiçe sayarak ve bilmem kaç franka aldıkları dergileri huni haline getirerek, zorla arabanın yakıt deposuna doldurması ve yepisyeni arabasının katalizatörünü bozmasıyla sonuçlanan hikaye, duyduğum en efsanevi cimrilik hikayesidir.
    benzinden tasarruf edilememiş, çünkü pompanın ucundaki aparatı sökmeye çalışmalarına rağmen benzini doldurmayı başaramamış, huni olarak kullandıkları dergiler ise erimiş ve benzin yerlere dökülmeye başlamış. biraz sonrasında ise otomat kendisini kapatmak için ışığını yakmaya başladığında, gene yüksek mühendis olan kardeşimiz benzin pompasını havaya kaldırarak almanca "satılık benzin var!" diye bağırmaya başladığında ise isviçreliler korku dolu gözlerle kaçışmışlar.

    ucuza alınan benzin galiba litre başına diğerinden 3 fenik daha ucuzmuş.
    katalizatör içinse zamanın parasıyla 2.600 mark ödenmiş.
  • geç saatlere el feneri ile evde gezinenler olduğunu görüp, hırsız var diye polisi aradık.
    ışıkları açıp elektrik harcamasın diye evde el feneri ile gezen ev sahibi çıkması durumundan vahimi varsa da bilmek istemiyorum.

    edit : imla
  • almanların nesi meşhurdur diye sorarsanız cimriliği derim. şu ana kadar gözlemlediklerim;

    - ısınmaya fazla para vermemek için kış boyunca evin pencerelerini açmamak.

    - işyerine getirilen termosa kaynar su koyup eve götürmek.

    - markette sebzeyi poşetsiz tartıp sonradan poşetleyerek poşet gramajını hesaptan düşürtmek.

    - arabaya yakıt koyarken pompanın hortumunda kalan yakıtı alabilmek için hortumu yukarı kaldırmak. (bunu gördükten sonra ben de uyguluyorum. yalan yok.)
  • küçükken ruffles cips almıştım. paket zaten sik kadardı. mahallede çocuk çoktu benim gibi. bunlara 2 adet cipsi 4 er parçaya bölerek verdim. toplam 8 kişiydiler. biri de yahu bu nedir kardeşim demedi. aldılar yediler. yalnız duyduğuma göre bunun benzeri görüntüler şimdiki çocuklar arasında da görülüyormuş. bence çözüm herkes kendine alsın cipsini falan. zaten harçlık dediğin azcık bi şey.
  • az şampuan gitsin diyr saçlarını kısa kestiren birini taniyorum.
hesabın var mı? giriş yap