• baktınız tatil olayından ekmek çıkmıyor, öğretmenleri birbirine kırdıralım diyorsunuz. o da güzel.
  • öğretmen olmaya 4 sene önce karar vermiş bir insan hatta belki de öğretmen lisesinde okuyup 8 sene önce karar vermiş insan versus 4 sene fen edebiyatta bölüm okumuş sonrasında işsiz kalmış sonrasında devlet imkanı ile öğretmenliğe itilmiş insan ile aynı kıyaslamadır.
  • zamanında fen fakültesinde okudum. baktım bana göre değil. bilim de yapılmıyor zaten, bıraktım.
    ardından eğitim fakültesine gittim, öğretmen oldum.
    öğretmenin tek yetiştirildiği kurum eğitim fakültesidir. üniversitenin yökün desteğiyle formasyon ve sertifikalar vermesi öğretmenliğin kimin hakkı olduğunu değiştirmez. yapsaydınız yüksek puan kazansaydınız derler. aynı binlik dilimlere girememiş kişilerin aynı sıfatı haketmesi gibi yapılan uygulamalar 20 sene öncesi de vardı. değişen bir şey yok.
    ayrıca iyi bir eğitim fakültesinde okuyorsanız, stajlarınız ve okul hayatınız dolu dolu geçmişse 4 senede öğretilen ve öğrenilenlere 6 ayda ya da 1 ayda sahip olunması kimin ayıbıdır daha iyi bilirsiniz.

    öğretmenliği yanlış biliyorsunuz. öğretmenlik kpss işi değildir. ezber bilgi sınavıyla öğretmen olunmaz. ilk önce kişiliğin, sonra aldığın eğitim uygun olmalı. yanlış eğitim politikaları yüzünden işsizlik az gözüküyor, herkes üniversite mezunu oluyor. alakası olsun olmasın okurken bile kötüleyenler formasyon, sertifika için yarışıyor. akademiye de kırgınım kendi cepleri için böyle saçma uygulamalara devam ettiklerinden.

    bir ülkenin gelişmesini istiyorsanız önce eğitimi düzeltirsiniz. şu an zaten özelleşmiş durumda. nasıl düzlüğe çıkılır bilsek bile gücümüz yetmiyor. çünkü bunları bilenler bile yandaş sendikalara üye oluyor.

    öğretmenlik sadece bilgi aktarmak değil, eğitim işidir. eğitim de insanların ehlileştirilmesidir.
  • çok saçma bir karşılaştırma! pedagojik formasyon alan eğitim fakültesi mezunu öğretmendir. bölüm mezunu olanlar öğretmen değil bilim insanı olmak için okumuştur ama ülkemizde bilim insanındaki bolluktan dolayı öğretmenlik mesleğine geçmiştir(!) eğitim fakültesi mezunu öğretmenler, bölüm mezunu eski öğretmenlerden çok daha donanımlıdır.
  • üniversitede ev arkadaşlarımdan biri edebiyat bölümündeydi. ağzında hep biz de öğretmen olmayı hak ediyoruz serzenişi vardı.

    diğer arkadaşım kimya bölümünde okuyordu ama ağzından biz niye mühendis olamıyoruz, biz de mühendisliği hak ediyoruz cümlesini hiç duymadım.

    hayat. ne garip vapurlar falan.
  • idealist vs. memur zihniyetli karşılaştırması daha doğrudur.

    nereden mezun olursa olsun, karşısındakine ne katmak istediği, vizyonu ve işine olan aşkı ile değerlendireceğim kişilerdir.

    insanları etiketlemeyin abi nolur. bu kendime de not olsun.
  • eğitim fakültesi mezunu öğretmenlik mezunu kişidir. iyi biriyse bölümüne alanına hakimdir öğretmenlik adına.

    bölüm mezunu iş bulamamaktan dolayı mecburen formasyon alan kişidir. sonradan öğretmen olan kişi. sürekli atama bekliyoruz diye cıngar çıkartan kişidir bölüm mezunu öğretmeni. yığılmayı oluşturan kişidir bölüm mezunu kişi. sonradan olma öğretmen kişidir.
  • ingilizce için konuşmak gerekirse aralarında yaklaşık 100 puan fark vardır ve bu nedenle bölümcü 2200 tl yi verip bu farkı kapatır, 6 ayda ben eğitimciyim triplerine girer.
  • anlamsız bir karşılaştırmadır ve genelleme yapmak çok da doğru değildir. öncelikle, fen-edebiyat mezunlarının formasyon alıp “devşirme öğretmen” olmalarına karşıyım. eğitim fakültelerinde 4 yıla yayılmış kuramsal ve pratik bilgiyi 4-5 ayda kimse öğrenemez, öğretmenlik böyle bir şey değil. ayrıca fen-edebiyat öğrencilerinin üniversite yıllarında eğitim fakültelerini ve öğretmenlik mesleğini küçümseyip mezun olunca formasyon almak için yarışıp öğretmenliği eğitim fakültesi mezunlarından bile fazla sahiplenmeleri -gösteriş yapmaları ifadesi daha doğru- paha biçilemez. her alanın uzmanı kendine, öyle bütün üniversiteler ve öğretmenler aynıymış gibi saçma sapan genellemeler yapmak, üstüne alanın mezun olmayan kişileri mesleğinde daha iyi olarak yansıtmak gerçekten çok komik. teorik bilgi başka, öğretmek başka hele pedagojik bilgi bambaşka, 5 ayda öğrenilmez. meb’deki memur zihniyetindeki öğretmenlere bakıp bu genelleme yapılamaz, çoğu öğretmenlik mezunu dahi değil, böylece genelleme kendi kendini çürütür zaten.

    not: öğretmen lisesi + eğitim fakültesi mezunu + doktora öğrencisi*

    edit: bence burada asıl göz ardı edilen durum üniversite kalitesi, o yüzden genelleme yapmak doğru değil zaten.
  • eğitim fakültesinde de derse giren, fen edebiyat fakültesi biyoloji bölümündeki bir profesörden duyduklarımı aynen yazıyorum: "eğitim fakültesindeki öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeyleri daha yüksek. eğitim fakültesindeki öğrencilere sorduğum sınav sorularını fen edebiyattakilerin çoğu cevaplayamaz".

    üniversite sınavı taban puanlarını karşılaştırdığımızda çoğu üniversitede fakülteler arasında eğitim fakülteleri lehine ciddi farklar olduğunu söylemek mümkün. tabi, boğaziçinin fen fakültesi ile gaziosmanpaşa üniversitesi eğitim fakültesini kıyaslama değil söylemek istediğim. aynı üniversitede fakülteler arasında kıyas.

    hemen hemen aynı puana öğrenci alan eğitim fakültesindeki pdr ile fen edebiyat fakültesi psikoloji bölümü arasındaki kıyası ise dersimize giren bir doçent şöyle yapmıştı: "psikoloji bölümü öğrencileri genellikle özel sektörde çalışmayı düşündükleri için öğrenmeye daha fazla hevesliler. eğitim fakültesindeki öğrenciler daha rahat".
hesabın var mı? giriş yap