• piramit.
  • battaniyeden daha ince, pikeden biraz daha kalın keten dokuma, yatak örtüsü. boyuna çizgili olur genelde.
  • bir orhan veli şiir'i

    ehram

    ey asilmaz daglarin ardinda,
    ulasilmaz beldelerden uzak,
    hasretin dallarini tutan sak,
    mavi, sonsuz bir takin altinda!

    ey gulusu sabahlardan guzel,
    dunyasi dusuncelerden genis!
    ey gogsunde ilahi gerinis,
    ruyalarima hukmeden guzel!

    nerde iginlen dalindan yere
    portakallarin dustugu cardak,
    kadehe duyarak degen dudak,
    sevgile bakan goz, gecelere;

    yanmis ruhu titreyen ilahi,
    yapraklarda billurlasan seher;
    nerde cam kokan tahta testiler,
    geyik sesile cinliyan vadi?

    yaldiz dallarda cicek yerine
    yildiz acmaz mi artik agaclar,
    yanmaz mi bin ruya ile saclar
    kapanip gunun eteklerine?

    ey gulusu sabahlardan guzel
    dunyasi dusuncelerden genis!
    ey gogsunde ilahi gerinis
    ruyalarima hukmeden guzel!

    hakikate olmaz mi acap ram
    yillardir besledigim dusunce?
    cikilmaz daglardan da mi yuce
    hasretlerin tirmandigi ehram?
  • nam-ı değer peçe.
  • piramit mezar.
  • güzel ülkemin bazı yörelerinde* ihram deyiş şekli..
  • aşkı dizelere işeyen şair orhan* der ki;
    ey gülüşü sabahlardan güzel,
    dünyası düşüncelerden geniş!
    ey göğsünde ilâhi geriniş
    rüyalarıma hükmeden güzel!
  • * arapça herem “piramit”in çoğul şekli ehrâm (dilimizde tekil anlamda kullanılır.),
    1. tabanı üçgen, dörtgen veya çok kenarlı olan ve yukarıya doğru gittikçe daralarak bir noktada sona eren şekil, piramit.*
    örn. --> çıkılmaz dağlardan da mı yüce / hasretlerin tırmandığı ehram (bkz: orhan veli kanık)

    2. bu şekle benzemeleri sebebiyle mısır firavunlarının mezarlarına verilen isim.
    örn. --> kolaylıkla devrilip yıkılmadığı için eski mısırlılar mezarlarını bu şekilde yapmışlardır; bu ehramlar dört beş bin seneden beri yıkılmayarak olduğu gibi durmaktadır. (bkz: celâl esad arseven)

    * arapça ihram kelimesinin “yere serilen yün yaygı ve beyaz yün çarşaf, maşlah” anlamından,
    özellikle bayburt, erzurum, erzincan, gümüşhâne gibi yörelerde kullanılan bir dokuma çeşidi.*

    kaynaklar:
    1- tdk
    2- ehram/lügatim
  • bunu bayburt'a kadınların kıyafetidir.
    sanki yolda patates çuvalı yürüyormuş hissi yaratıyor.
  • arapça çöküntüler ve yıkıntılar gibi manalara gelmekte olup modern arapçada meşhur pramitler için kullanılan bir kelime.

    mısır piramitleri, taşları yığma sistemiyle inşa edildiğinden olsa gerek araplar piramitler için ehram tabirini uygun görmişler ya da aynı manaya gelen kıptice bir kelimeden çevirmişlerdir. konuya yabancıyım bu kısmı bilmiyorum.

    bir arapça hocasından bununla alakalı ilginç bir anekdot dinlemiştim; ancak yazılı bir kaynakta bununla ilgili bir bilgi göremedim.

    rivayeti yıllar önce dinlemiş olmam sebebiyle bazı ayrıntıyı atlayabilirim.

    lafı uzatmadan konuya geleyim. rivayet odur ki sultan süleyman, mimar sinan'ı çağırmış ve "sinancığım! bugünün binaları tüm restorasyon ve güçlendirme çalışmalarına rağmen 300-500 hadi bilemedin 1000 yılda darma dağın olurken bu ehram ne menem bir şey ola ki kaç bin yıllardır dimdik durabilmektedirler? tiz bunu araştır deyu ferman eylemiş.

    koca sinan düşmüş mısır yollarına piramitleri yani ehramı enine boyuna incelemiş ve tekrar dönüp gözlem ve araştırmaları sonucu vardığı kanaati arapça tek bir cümleden oluşan bir rapor ile padişaha sunmuş. raporda şu yazmaktaymış. el-ehram la tuhrem. (yıkılmış olan yıkılmaz.) (ifadeyi yanlış hatırlıyor olabilirim)
    mimar sinan'ın raporuna göre piramitler yığma sistemiyle yapılmıştır. yani en tepedeki taş zeminde gibidir.
    ve yine rivayet olunur ki koca sinan bu çalışmasından sonra yaptığı eserlerde bu yıkıntı tekniğini veya yığma da denilebilir kullanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap