• olan, daha önce şubat devriminde tahtan indirilen çarın ekim devriminden sonra çıkan iç savaş sonucu tekrar tahta çıkarılmasından korkan bolşevikler tarafından ailesiyle birlikte kurşuna dizilmesi sonucu öldürülen 4 tane kızına olmuştur. o kızlara çok üzülüyorum. hadi çarı öldürdünüz tamam da küçücük kızları neden kurşuna diziyorsunuz ki manyak bolşevikler.
  • lenin'in insanlara devrimin tek bir kişiyle başladığını kanıtladığı devrimdir.

    daha önceki hiçbir devrim, ihtilal, ayaklanma bu kadar net, gerçek ve haklı sebeplerle yapılmamıştı. fransız ihtilali, spartacus ayaklanması; ne derseniz deyin. ekim devrimi şimdiye kadar bir araya gelmiş kalabalıkların en haklı olduğu hareketti.
  • bbc'nin hazirladigi detayli belgesel için

    http://www.bbc.co.uk/…/resources/idt-sh/red_october
  • sovyetler ile alakalı hediyelik seylere ilgi alaka duyanlar varsa, inceleyebilir
  • endüstri 4.0 sonrası anlamını yitirecek olan devrimdir.
  • 28 milyon masum vatandaşın (ki bunların hatrı sayılır kısmı aynı kanı taşıdığımız insanlar) öldürülmesine vesile olan, çarlık rusya'nın da resmi olarak bitmiş olduğu devrimdir. ideolojisini almanlardan alır ki zaten rusların, almanlara karşı hayranlığı da su götürmez bir gerçektir.

    tabi çarlık sistemden gelen (ki rusların babası olan, 1.petro'nun yayılma politikası. sıcak denizlere inme fikrini bulan kişi.) bir çeşit yayılmacılığı, sosyalizm ile bağlayarak devam ettirmiş. bununla da kalmayarak çarlığın bile tarihte yapmadığı bir ilke imza atarak (mesela çarlık dönemde rusya- iran savaşından sonra azerbaycan toprakları rusya'ya geçmiştir. o dönem de bile bu baskı olmamıştır) dil ve kültür baskısı yaparak halkı yozlaştırmaya çalışmıştır.

    size bir anektod anlatayım. mesela rusların tek bir tane destanları vardır. bunun adı "igor" destanıdır. baksanız 30-40 sayfalık, ufak bir kitapçık şeklindedir. ruslar, sovyet döneminde bu destanıyla çok övünürlerdi. öyle ki kırgızistan'da bu destanla, "siz tarih ve edebiyatı olmayan bir topluluksunuz ama bizim bir destanımız var" diye bir propaganda bile yapmışlar. tabi o dönem kırgızistan'da bu tarz söylemlere halk bilgisiz olduğu için kolayca inandırılmış. rusça bilmeyen insanlar (ki bu bir tanıdığımın babası olur) halk arasında utanç duymaya, cahil muamelesi görmeye başlamışlar ve okul yaşını geçtikleri için evlerinde gizli gizli öğrenmeye çalışmışlar. tabi bunu da okula giden kendi çocuklarından öğrenerek. (örnekte anlattığım kırgız baba <ki kendisi 70'li şu an yaşlarındadır> düzenli olarak manevi duygularla anıtkabir'e ziyarete gelir.)

    tabi o dönem bazı şeylerin bir önemi kalmıyordu. mesela dünya'nın en uzun destanının kırgızlara ait olduğu gibi. kırgızlar bunu o dönem bilselerdi şayet ruslar onlara bu şekilde baskı kuramazlardı.
    (bkz: manas destanı)

    (igor destanı ruslar ile kuman türkleri arasındaki savaşı anlatır)

    ben sadece bir anektod aktardım ve bunun gibi dahası da var. öldürülen aydınlar, işgence gören insanlar gibi, sibirya'ya sürgüne yollananlar (ki bir insan en fazla 4 yıl hayatta kalabiliyor), kurşuna dizilenler vs.

    size bir anektod daha aktarayım mesela. bu sefer de can azerbaycan'dan gelsin. sovyet döneminde bahsettiğim gibi halklar arasında kültürel yozlaşma sağlanmaya çalışılıyordu. bir kültüre ait kıyafetler, çalgılar, eşyalar, şarkılar birer birer yasaklanıyordu. bunun en güzel örneğini hayatını sovyete adamış olan, süleyman rüstem anlatabilir.

    süleyman rüstem, kızıl kalemler (qızıl qelemler) adlı sovyetler tarafından azerbaycan'da kurulmuş bir cemiyete mensuptur. kızıl kalemler, sovyet birliğine hizmet eden ve edebiyatçılardan oluşan bir cemiyettir. bu cemiyetin genelini genç şairler oluşturmaktadır. çünkü tanınmış şairler baskıya karşı direnmişler.

    örneğin azerbaycan milli marşı'nın yazarı ahmet cevat, sovyet askerleri tarafından, azerbaycan'ın işgalinin ilk yıllarındayken anında öldürülmüştür. çünkü ahmet cevat gibi milli duyguları yüksek olan kişiler fikir olarak döndürülemezdi (aynı mehmet akif ersoy gibi). bunun yanında azerbaycan cumhuriyeti'nin kurucusu olan (1918), mehmet emin resulzade'yi öldürmemişlerdir. bilhakis öldürülürse tepki çeker diye stalin'le beraber trenle moskova'ya gitmiştir. burada bir ev verilmiş ve yavaş yavaş unutturulmaya çalışılmış. kısacası sovyetler birliği adımlarını dikkatli bir biçimde atıyordu.

    bu dönem de siyasetçiler, şairler, yazarlar, bilim insanları teker teker susturuldu(1930 ile 1980 arasında neredeyse eser yok). daha sonra sorun azerbaycan'ın milli çalgısı olan tar'a geldi. tar meğerse sovyetler birliğine karşı bir tehdit oluşturuyor imiş. tabi ki bu propagandayı yaymak için sovyet'in şairi olan süleyman rüstem'i kullanmışlardır. süleyman rüstem "oxuma tar, oxuma tar, seni sevmir proletar" diye bir şiir yazar. (okuma tar, okuma tar, seni sevmiyor proletarya)

    tabi buna karşılık olarak mikail müşfik adında cesur bir şair çıkar ve şu şiiri dile getirir:

    "oxu, tar, oxu, tar!…
    sesinden en letif şe’rler
    dinleyim.
    oxu, tar, bir qadar!…
    neğmeni su kimi alışan ruhuma
    çileyim.
    oxu, tar!
    seni kim unudar?
    ey geniş kütlemin şirini, şerbeti,
    alovlu seneti!.."

    (mikayil müşfik, 1938'de öldürüldü.)

    edit: ince e harfi sözlükte olmadığı için düzeltildi.
  • her gün onaltı bin çocuğu ekonomik sistemlerinin vahşiliği ve acziyetiyle açlıktan öldüren liberallerin burun kıvırdığı devrim.
    yıldönümü kutlu olsun.
  • 150 milyon insanın ölümüne ve 400 milyon kadarını da köleleştirilmesine sebep olmuş bir rejimin devrimidir. var mı daha da arttıran?

    türk liberalleri nasıl bu sitede aptallıklarını canhıraş sergiliyorsa rus liberalleri de 1917'de kadet öncülüğünde göstermiştir aynı performansı. şubat devrimi ile rusya'da oluşan savaş karşıtı dip dalgayı göremeyen kadet ve sonraki geçici hükümeti kerenski başbakanlığında oluşturan sosyalist devrimciler ve menşevikler bu konuda bolşeviklere epey alan açmıştır. cihan harbinin ekonomik olarak dümdüz ettiği rusya o tarihlerde bolşeviklerin bile beklemediği şekilde 'sol'a yattı.

    petrograd* eksenli olmak üzere ordu(genelde alt rütbeli) ve işçilerin önemli bir kısmını kendi yanına katan bolşevikler sovyetleri iktidara taşıyarak şubat'ta yarım kalan devrimi tamamladılar.

    sonraki 'günah' olarak addedilen şeylerin önemli bir kısmı stalin sonrasına aittir. ekim devrimi 1789'un yaşadığı thermidor darbesi gibi stalin darbesi yemiştir. devrimi yapan kadronun büyük bir kısmı stalin tarafından tasfiye edilmiştir(genellikle öldürülerek).

    ayrıca türkçüler niye sallar anlamam sürekli. türk ulusal hareketi başarılı olduysa sebebi bolşeviklerdir. doğuda bir ermenistan kurulması kesindi çarlık ayakta kalsaydı rus protektası altında. devrimden önce çarlık ordusu erzincan'a kadar gelmişti. devrimden sonra türkiye diplomasi tahtasında büyük bir ortak kazandı ve bu da lozan'a giden yolu kolaylaştırdı.

    bence ekim devriminin en büyük ironisi şu. devrimden hemen sonra kurulan yürütme organı halk komiserleri konseyinde milliyetler bakanının stalin olması. bunun dışında hata gören yallah çarlık dönemine.
  • sadece türkiye için iyi sonuçlar vermiştir. gerçekleşmeseydi büyük ihtimalle istanbul'da bugün rus bayrağı dalgalanıyor olurdu.

    diğer yandan, komünist diktatörlük rus halkına çar rejimini aratmış, çevre ülkelerin halklarına da felaketler yaşatmış. son 5-6 yılda 3 ukraynalı, 1 moldovalı gagavuz türk, 1 romen, 3 bulgar, 1 macar, 2 çek, 2 slovak, 1 polonyalı, iki litvanyalı, 3 letonyalı, 1 estonyalı, 2 de doğu alman kökenli iş arkadaşım oldu. içlerinde ofisteki ruslara selam veren tek kişi bile yok. bilin bakalım neden?
  • devrimler fakirleri zenginleştirmek ya da daha iyi bir tabirle ülkenin imkanlarına ve zenginliklerine tüm halkın eşit şekilde ulaşması için yapılmıyor muydu? işte ekim devriminin en büyük sorunu da bu oldu. fakir halkın hayatında çok önemli bir değişiklik olmazken okumuş etmiş orta üst kesim ve hatta zengin kesim fakirlerin seviyesine çekildi. etkileri 80 yıldan fazla süren toplu bir fakirleşme gerçekleşti.

    yukarıda da örnekleri verilmiş. benim aslen kırımlı olan babaannemin sülalesinden de bir adam babaaneme anlatırmış.''devrim öncesi küçük bir lahana tarlam ve ineğim vardı. çok fakirdik ama en azından istemeyeceğimiz kadar lahana ve çocuklar için sabahları bol bol sütümüz vardı. devrimden sonra tarlaya ve ineğe devlet el koydu. 6 kişilik aileme sabahları 1 şişe süt hakkı tanıdılar. artık tarlamızdan haftada 2 büyük lahana dışında hakkımız yoktu.''

    uzun yıllardır türkiye de yaşayan bir rus arkadaşım da neden devrimin 100. yılını kutlamıyorsunuz? lafıma şu örnekle karşılık verdi '' devrim tüm şehirleri istanbul, izmir yapmak ve oralardaki imkanların tüm yurtta olması için yapılmıştı ama sonra istanbul ve izmir de dahil bütün ülke yozgat'ın seviyesine indi''
hesabın var mı? giriş yap