• değer vermeyi, saygıyı, sevgiyi, pozitiflikten beslenmeyi, şikayet etmek yerine çözüm aramayı tercih etmeyen insanların hiçbiri zerre umrumda değil. bundan da hiç rahatsız değilim.

    insanları umursamıyorum. sırf sosyal görünmek için istemediğim ortamlara silah zoruyla bile olsa adım atmıyorum. büyük bir şehirde, küçük ama çapı belli ve mutlu bir hayat yaşıyorum.

    ve itiraf ediyorum, bir çok insandan daha mutlu olduğumu gördükçe diğer zavallı güruha hiç üzülmüyor, hatta içimden gülüyorum.

    n'apayım yani, onlar da insanlara kendilerini harcatmasaydı...

    ya da, harcandıkça harcamamayı/harcatmamayı öğrenselerdi. dimi ama?
  • değer verdiğim arkadaşlarımdan yediğim kazıklar serisine bir yenisi eklendi.o kadar sinirliyim ki,çocukluk arkadaşımdı ama beni defalarca ortada bıraktı.onun yanında olmamı istemedi,neymiş üçüncü sınıfmış sorumlulukları çokmuş,vizelerden beri kafasını derslerden kaldıramamış.gören de tıp okuyor zanneder,okuduğu bölüm alt tarafı radyo televizyon.onun zor günlerinde yanında olmak istedim,o geldi beni bencil olmakla suçladı.yine de seviniyorum bu egoistle muhattap olmayacağım için.beni ortada bıraktığın gibi seni de ortada bırakırlar umarım.
  • artık yeni arkadaşlar edinmiyorum, kimsenin derdini mutluluğunu paylaşmayıp kimsenin arkasından konuşmuyorum konuşurlarsa da yorumsuz gülüp geçiyorum, bi yere mi gidilecek bişey mi yapılacak hepsine katılıp zamanımı güzelce geçiriyorum ve sanırım bu sayede etrafımda sürekli birileri oluyor. her işimi kendim yapıyorum çok zorlansam dertlensem bile halledebilecek gücüm varsa ohh nasıl güzel geliyorum üstesinden. ben bu olayı acaba neden 10sene öncesinden düşünmemişim diye de hayıflanıyorum. bir tatlı huzur ki bu ruh halim.
  • https://youtu.be/9kiowmxsdwc

    ansızın içime bir türkiye özlemi düştü.
  • *”bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir” sözünü duyduğumda aklıma gelen tek şey “iyi de hangi ara?” sorusu oluyor.

    *dinlediğim şarkıya vokalin armonisini bulup eşlik etmeyi çok seviyorum.

    *buradaki ilk itiraf entry’lerimden birinde “çalışmayan bir mutsuz olarak çalışan mutsuzların hislerini merak ediyorum” demiştim, ki tünelin ucu bombok bir yere çıktı. çalışmayan mutsuz olmak daha iyiymiş.

    *bir keresinde ayağı sakatlanan bir abimiz ayağına ne olduğu ile ilgili ödüllü bir tahmin başlattı ve kimse ödülü alamadı. ayağına köpek basmış.

    *metal dinlemeyenlere garip gelebilir belki ama bu müziği dinleyen insanlar “böğürtü” denen brutal vokalden şarkıyı kimin söylediğini çok rahat ayırt edebilir.

    *ağustos böceği ile karınca hikayesinde her zaman ağustos böceği’ni tuttum. enstrüman çalan adama saygım var.

    *allahsız, kitapsız diye sövdüğünüz adamların hepsi allahlı ve kitaplı.

    *bazen durup dururken “benim gibi adam nasıl ingilizce bilmez?” diye düşünüp üzülüyorum.

    *otuz yaşıma geldim ama hiç otostop çekmedim. buna rağmen çok defa gideceğim yere götürdüler.

    *yaz saati uygulamasını bir türlü kabullenemediğim için sabahın köründe kalktığımda ışıkları kesinlikle açmıyorum. kahvaltıyı da o karanlıkta hazırlıyorum.

    *spora başlayalı üç ay oldu ve her ayın sonunda vücuttaki değişimi gözlemlemek için aynanın karşısında fotoğrafımı çektim. fotoğrafların üzerine de çektiğim tarihleri yazdım. muazzam değişimler var: birinde 1. ay; birinde 2. ay ve diğerinde de 3. ay yazıyor.

    *yeni kurduğumuz grupla yılbaşı gecesi bir kafede sahneye çıktık. bildiklerim dışında on şarkıyı son gün çalıştım ve akorlarını ezberledim. son bir tane daha varmış; sahnedeyken öğrendim.

    *lisedeyken sınıftaki gürültümüzü duyup sınıfa gelen tarih hocamız “tavuk kadar sınıftan allah kadar ses çıkıyor” diye bağırmıştı. o andan itibaren bir şeyleri karşılaştırma kıstasım hep o cümle olmuştur.

    *yolda yürürken karşımdan gelen kızla göz göze gelirsek gözlerini kaçıran ilk ben oluyorum. “hay aq yine aynısı oldu” deyip yoluma devam ediyorum sonra.

    *onca stresin içinde hayattan keyif alamıyoruz. her gün yaşadığımız hayata isyan edip ertesi gün tekrarlamak için uyanıyoruz. farkında olmasak da hayatta güzel şeyler de var. meselâ sevgi; iyilik, yemyeşil bir doğada yürüyüş, sakin bir gün batımı manzarası, çocuk gülüşü ve death metal !
  • -kandil mesajına bile razı insanları şu an uyku tutmuyor.

    -insanın dörtte üçü acıdan oluşur, sudan değil.

    -kötü bir şeylerin olduğunu hissedersin ama üzülmemek için öğrenmeye çalışmazsın ya, işte öyle bir şey.

    -25 yaşındayım ve hala sağım ile solumu karıştırıyorum, sonra bir de kazık yememeyi bekliyorum.

    -kalbim kilitlenmiş gibi. ona düğümlenmiş, ona karışmış, ona sunulmuş; o’na.

    -eğer bir duygu sizi ele geçirdiğinde iyisi ve kötüsü arasında fırlatıp fırlatıp atıyorsa o aşk olabilir.

    -tüm kötüler için; yansın bu geceler.
  • neşeli günler filminde adile naşit' in turşucu dükkanında münir özkul'la sahnesinin çekildiği yerden az önce çiğ köfte aldım.istanbul' un bu şaşkınlıklarını çok seviyorum .bir de sarhoşken.
  • yazıp yazıp siliyorum, yazamıyorum.
  • bir sabah bunaltıcı düşlerimden uyandığımda kendimi didem madak'a dönüşmüş halde bulacağım diye çok korkuyorum.
  • mutlu yıllar amk. sen evli ben evli niye hatırlıyorum hala doğum gününü? ne bileyim niye amk.
hesabın var mı? giriş yap