115180 entry daha
  • itiraf ediyorum böyle burda edebi şekilde hüzünlü yazanlara üzülemiyorum be sözlük gülesim geliyor hadi üzgünsün niye edebiyat kasıyorsun kardeşim demi evet.
  • aslında bunu sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar başlığına yazasım vardı ama doğaüstü olaylara inanmadığım için vazgeçtim. neyse, bu sabah resmen ölüyordum lan! nasıl ölmedim hala bilmiyorum ki durumu doğaüstü yapan şey de bu sanırım. olay da şöyle vuku buldu:

    sabah her haftasonu olduğu gibi koşuya çıkayım dedim. kulağımda kulaklık, müzik dinleye dinleye yine her zaman koştuğum parka doğru hızlı adımlarla yürüyorum ve ondan sonra kendimi yerde buldum sözlük. bildiğin arkadan araba çarpmış ya la! bak hala inanamıyorum. gözümü yerde açtım, ben uçmuşum! bildiğin uçmuşum ve herkes beni öldü veya ağır yaralandı falan sanmış. e ben koşuya gidiyordum? ambulans, hastane, röntgen, mr, kan testi, bok testi, ot testi, birkaç ezik ve morluk dışında çizik bile yok! bari kaburgam kırılaydı (?). birkaç saat hastanede kaldım ve şu an evde olduğuma inanamıyorum sözlük!

    işin itiraf kısmı da şu: kendimce ölümden döndüm. şu an kahvemi önüme aldım ve resmen hayatımı sorguluyorum. çok boş şeylere takıyoruz, valla bak. ne saçma şeylere takılmışım ben yahu? bundan sonra herhangi bir şeyi kendimden daha önemli tutarsam tırın altında kalayım. bu kadar da net konuşuyorum. hala şokta olduğum için mantıklı cümle kuramıyor olabilirim ama kendinizi sevin! valla bak, daha önemli bir şey yok şu hayatta...

    son olarak: viva la vida!
  • açım..
  • 1000 entry girdikten sonra hesabımı uçuracağım, bir şey deniyorum çünkü.
  • hem yakışıklı hem bilgili hem kibar
  • bu sözlük ruh hastalarıyla dolu.
  • hepimiz bir kol saatine hapsedilmiş akrepleriz. bir çizgiden diğerine atlayarak saniyeleri, dakikaları, saatleri tüketiyoruz, on üçüncü çizgi olmadığını bilerek. aklımız da yelkovanımız. bizi azat etmekten on iki çizgi kadar uzak bu çılgınlığın içinde delirip yok olmamamız için alıkoyuyor zihnimizi ve hep bileklerimizde, elleri.

    bugün bunu düşündüm. metroda önümde duran kadının kırmızı saatine bakarken. ve hemen inandım buna. aydınlanma ânı gibiydi.
  • arkadaşlarımla telefonda konuşmak istemediğimde meşgule atmıyorum ama açmıyorum da, sonrasında konuşmak istediğim bir saatte görmedim diye mesaj atıyorum veya arıyorum
  • çok yorgunum fakat dinlenebileceğim kimsem yok...
  • buraya içimdeki gerçek duyguları dökmek istiyorum lakin çevremde o kadar çok insan var ki nickimi bilen yapamıyorum işte. o çizgiyi geçemiyorum.

    neler hissettiklerim hakkında tek bir fikriniz dahi yok. hayata benim baktığım açıyla baksaydınız en fazla 1 ay içinde kendinizi yüksek bir binadan aşağıya atmıştınız. diyeceklerim bu kadar.
158838 entry daha
hesabın var mı? giriş yap