• parçalara ayrılmış gibiyim.
    olmam gereken yerlere ve yetişmem gereken zamanlara o parçalar bir türlü ulaşamıyor.
    ee o zaman neden parçalanıyorum ben?
    ve neden toplanamıyorum?
  • ah şu beklentiler; sandığını inandığına dönüştüren..

    her şeyin bir anda tepetaklak olabileceğini bilmek şart.
  • -bazı kokular aradan yıllar geçse bile unutulmuyormuş. annanem, meleğim o öldü ama kokusu yadigar kaldı. onu çok özlüyorum..

    -gerçek aşka, saf iyiliğe, paralel evrene ve noel babaya inanıyorum.

    -diş macunlarını ortadan sıkıyorum, ohh..

    -yemek yerken mutlaka üstüme döküyorum.

    -heyecanlıyım, biraz deli ve fazlaca gözü karayım.

    -sevdim mi taparcasına, tutkuyla seviyorum. aşkı iliklerime kadar yaşıyor ve yaşatıyorum.

    -evet insanların ruhu önemli ama dış görünüşlerine de çok önem veriyorum.

    -hayatımdan çıkan bazı insanları ışık hızıyla unuturken, bazılarını bir asır unutamayacak gibi hissediyorum. zamanla herkesin unutulduğunu öğreniyorum.

    -annem üzülmesin diye yaptığı her yemeği çok güzelmiş diye öve öve yiyorum. "bazısı o kadar da güzel olmuyor meleğim, ama elinden zehir olsa yerim" diyorum içimden..

    -çocukluk yıllarımı özlüyorum.

    -hiçbir sosyal medya aracı kullanmıyorum, ohh özgürüm.. sırada telefon var.

    -iltifat duyunca istemsiz kızarıyorum, buna bir türlü alışamıyorum.

    -doğum günümü kutlamaktan nefret ederim, ama insanlar tarafından hatırlanmayı beklerim..

    -arkamdan konuşanların gözlerinin içine derin derin, tatlı tatlı bakıp sadece gülümserim.

    -yalandan nefret ederim.

    -romantiğim ama bu yönümü nedense baskılayıp 'ukala, umursamaz' görünmeyi tercih ediyorum.
  • tekrardan yazmaya korkuyorum.
  • bazı anlar ortadan kaybolup sonra hiçbir şey olmamış gibi geri dönmek istiyorum. lakin dönünce açıklama yapmak durumunda kalmak beni yoruyor.

    kendi halimde bir süre bir şeyleri rayına oturtmaya çalışırken kimseden bir beklenti içinde olmuyorum ve benden de beklenti içinde bulunulması istemiyorum. lakin bu da olamıyor. ara sıra her insan kendi başına bir süre vakit geçirmeli. kendi aklındakilerle meşgul olabilmeli. ya da sadece bencilce bir davranış. bilemiyorum.
  • burda yazılanları okuyup çoğu zaman halime şükrediyorum...
  • fazla kalabalık olmayan bir barda müzik dinliyoruz küçük bir arkadaş grubuyla (ama havalı kişiler, benim arkadaşlarım hep keriz tiplidir benim gibi, bunlar başkaymış.)
    başka bir masada eski sevgilim yeni sevgilisiyle birlikte. sahnedeki solist dostum beni bir şarkı söylemem için davet ediyor. belki bir gün özlersin çalıyorlar. bin bıçak var sırtımda biniyle de adaşsın derken tam gözgöze geliyoruz eski yavuklumla.
    tam o an kıvılcımlar, eski mutlu anlarımızdan sahneler, çığlıklar yardım çığlıkları! allahın belaları! ha ne diyorduk. yeni sevgilisi de görüyor bu sahneyi. adi orospu. zayıf ve kariyerli ama tipi bir yaban domuzuyla çiftleşmiş merzifon eşeğine benziyor. noldu lan? unutmamış senin zımbo beni bak. demet ablamız ne demiş? nereye gidersen git bana ait kalbindeki imza. hah! kıçımı kemirin şimdi ikiniz de.

    şimdi emre aydın dinlerken kurdum bu hayali. çok hoşuma gitti. inşallah gerçek olur bir gün. her fav bir hope bir wish olsun. iyi akşamlar.
  • aptalca egolarınız ve stratejileriniz yüzünden kendiniz olamadan ölüp gideceksiniz.
  • vazgeçtim artık her şeyden
    vazgeçtim bu anlamsız bekleyişlerden
    vazgeçtim üzülmekten, sevinmekten
    vazgeçtim sevmekten, sevilmekten.
    vazgeçtim insanlara iyi davranmaktan
    vazgeçtim başkaları üzülmesin diye kendimi yıpratmaktan
    vazgeçtim artık kendimden ödün vermekten
    ve kendime değer vermekten.

    bırakıyorum her şeyi zamana, neyi nasıl getirirse getirsin.
  • herkesin derdi gerçekten seks ve cinsellik olsa da nasıl bir dünya ise kimse bunu istemiyor gibi davranıyor. mutluluğu kitaplarda daha doğrusu bir şeye kendini adayarak bulan insanlar çok değerli.
    mutlu olmak için illa bir sevgili veya eş gerekli mi? yalnızlık denilen şeyden neden bu kadar korkuyoruz ve bu bizi mutsuzluğa hapsediyor?
    insan doğası gereği bir eşe sahip olmak zorunda mı? bu düşüncelerden sıyrılıp kendini işe veya başka bir şeye vermek bir kaçış yolu mu modern kapitalist dünyada?
    kadınlar ne istiyor? hep daha fazlasını mı? yoksa ne istediklerini bilmeyip gerçekten hislerle mi hareket ediyorlar?
hesabın var mı? giriş yap