• (bkz: çare freud)

    (bkz: die traumdeutung/@ ge ji kai)

    hakkında daha sonra derinlemesine bir özet hazırlayacağım masterpiece, başucu eseridir. heniz ilk cildini okumuş olmama, hatta tam olarak bitirmemiş olmama rağmen, gördüğüm bir rüyayı sayesinde analiz ettim, şimdilik o rüyayı ve analizi paylaşmak istiyorum:

    bazı özel isimler şahsımın özeli olduğu düşüncesiyle değiştirilmiştir, yerlerine koyulan isimler yasemin, nuray baskın ve çeliktepe'dir.

    rüyamda gri bir arabanın içerisinde yasemin'den kaçmaktayım. ilk başta arabayı kaldıramıyorum, hani rüyalarda birinden kaçmaya çalışırsınız ama beceremezsiniz, bağırıp yardım çağırmak istersiniz de sesiniz çıkmaz ya, öyle bir psikolojideyim. biraz uğraşıp kendimi sakinleştirdikten sonra zar zor kaldırıyorum, bir miktar gidiyorum, arkama bakıyorum mesafeyi çok açabilmiş miyim diye, yasemin görünürde yok. akabinde araba aniden çekişten düşüyor, vitesi düşüremiyorum ve yasemin'e yakalanıyorum.

    sonrasında yasemin'le birlikte sohbet ederek yürüyoruz. varoş bir mahalledeyiz. hani böyle izlediyseniz eğer ağır roman filmindeki kolera mahallesi tarzı bir yer, ya da balat'ın arka taraflarındaki cibali mahallesi. belki de cibali mahallesinden dolayı çok merkezi, çok ucuz ama güvenli olmayan bir yer olduğunu düşünüyorum. tanıdığım bazı kişiler de bu mahallede oturuyorlarmış eski ahşap evlerde. apart desen tam olarak değil otel desen hiç değil tarzı bir konaklama evinin önüne geliyoruz. bakıyorum odaların girişinde isimler var, oradan anlıyorum zaten tanıdığım bazı kişilerin de orada yaşadıklarını. bir tanesinin - yanılmıyorsam 10 numaralı odanın - kapısında çeliktepe ismini görüyorum, çalışmakta olduğum firma. yasemin bana diyor ki annem yukarıda, zilde ismini gösteriyor nuray baskın diye. onunla biraz görüşmek istiyorum, birlikte çıkalım mı yanına? ben hayır diyorum, karnım aç. bir şeyler yemeye gideyim, sen inince ara buluşuruz tekrar.

    arkadaşım ertan da o apartımsı otel tarzı yerde kalıyormuş. onunla karşılaşıyorum, bana binanın arka tarafında bir fırın var, oraya doğru yürümeye başlıyoruz. uzaktan görüyorum vitrininde türlü türlü poğaçalar, börekler var. biz yaklaştıkça neredeyse hepsi tatlıya dönüşüyor. açlıktan midem kazınıyor, soruyorum tezgahtara tuzlu bir şeyler yok mu diye, bana gösterdikleri hep çürümüş, küflenmiş şeyler. çok aç olmama rağmen tatlı istemiyorum diyorum ve uzaklaşıyoruz.

    rüyam bu kadar, şimdi gelelim analizine.

    rüyadan spoiler : rüyamda gri bir arabanın içerisinde yasemin'den kaçmaktayım. ilk başta arabayı kaldıramıyorum, hani rüyalarda kaçmaya çalışırsınız ama beceremezsiniz, bağırıp yardım çağırmak istersiniz de sesiniz çıkmaz ya, öyle bir psikolojideyim.

    analiz : rüyanın analizini anlayabilmeniz için bazı nesnelerin ne anlama geldiklerini ve kişilerin esas özelliklerini açıklayarak başlayayım. yasemin'den kaçmak için kullandığım gri araba annemin arabası, fiat punto. yasemin'den kaçmak istememin annemle bir bağlantısı var, bu zaten düşün ana konularından biri, o noktaya geleceğim birazdan. neden arabayla kaçıyorum ve yasemin beni başka bir arabayla takip ediyor? yasemin bana bir keresinde arabası olduğunu söylemişti konunun gidişatı gereği.

    rüyadan spoiler : biraz uğraşıp kendimi sakinleştirdikten sonra zar zor kaldırıyorum, bir miktar gidiyorum, arkama bakıyorum mesafeyi çok açabilmiş miyim diye, yasemin görünürde yok. akabinde araba aniden çekişten düşüyor, vitesi düşüremiyorum ve yasemin'e yakalanıyorum.

    analiz : freud'a göre düşler, bastırılmış arzuların doyurulmasıdır. bunlar çarpıtılmaya uğramışlardır ve kışkırtıcıları da çoğunlukla güncel geçmişten gelmektedir. kışkırtıcıdan kasıt doyurulacak isteğin nasıl bir senaryo akışında gerçekleşeceğini belirleyen öğelerdir. benim bu düşte doyurulan arzum, yasemin'e yakalanmaktır. peki ben niçin kaçıyorum yasemin'den? yasemin bana ilgisini ve arzusunu çok açık ve tutkulu bir biçimde ifade etti. fakat benim yasemin'le birlikteliğim bilinçaltımın tabusu, bir nevi yasak ilişki. izlediyseniz eğer, blue velvet'taki kesik kulak. ben bu ilişkinin çekiciliğinden kendimi kurtaramıyor ve birlikte olmamız bir günahsa, bu günahın suçunu yasemin'e atıyorum. ben elimden geleni yaptım ama yasemin beni yakaladı. ben ondan kaçsam da o beni kandırdı, tavladı. ilk başta arabayı kaldırmamda yaşadığım zorluk, yasemin'den kaçmadaki huzursuzluğumun metaforu. nefsime ket vurup ondan uzaklaşmayı başarıyorum, arkama bakıyorum, fakat bu sefer de korktuğum başıma geliyor, yasemin'den kaçmakta olması gerekenden fazla başarılıyım, beni yakalayamayacağını düşünerek kovalamaktan vazgeçecek. bu yüzden, doyurulması gereken arzumdan dolayı arabanın çekişi düşüyor ve daha fazla kaçamıyorum. bu sefer yasemin'in elinden geleni yapması ve başarısız olması sonucu gene suçu atacak başka bir sebep buluyorum, o da arabanın arızalanması.

    rüyadan spoiler : sonrasında yasemin'le birlikte sohbet ederek yürüyoruz. varoş bir mahalledeyiz. hani böyle izlediyseniz eğer ağır roman filmindeki kolera mahallesi tarzı bir yer, ya da balat'ın arka taraflarındaki cibali mahallesi. belki de cibali mahallesinden dolayı çok merkezi, çok ucuz ama güvenli olmayan bir yer olduğunu düşünüyorum. tanıdığım bazı kişiler de bu mahallede oturuyorlarmış eski ahşap evlerde. apart desen tam olarak değil otel desen hiç değil tarzı bir konaklama evinin önüne geliyoruz. bakıyorum odaların girişinde isimler var, oradan anlıyorum zaten tanıdığım bazı kişilerin de orada yaşadıklarını. bir tanesinin - yanılmıyorsam 10 numaralı odanın - kapısında çeliktepe ismini görüyorum, çalışmakta olduğum firma. yasemin bana diyor ki annem yukarıda, zilde ismini gösteriyor nuray baskın diye. onunla biraz görüşmek istiyorum, birlikte çıkalım mı yanına? ben hayır diyorum, karnım aç. bir şeyler yemeye gideyim, sen inince ara buluşuruz tekrar.

    analiz : hiçbir şey olmamış, sanki ben yasemin'den delicesine kaçmaya yeltenmemişim gibi güle oynaya birlikte yürüyor, şen şakrak sohbet ediyoruz. çünkü isteğim zaten buydu, ben elimden geleni yaptım kaçtım ama elimde olmayan sebeplerden dolayı - öncelikle yasemin'in azminden ve tutkusundan dolayı - birlikte olduk. yolculuğumuzun ilerlemesinde bir sebep çıkıyor ortaya, aslında bu, bu aşkın bilinçaltımda neden yasak olduğunu, neden tabu olduğunu açıklıyor: yasemin'in annesi, benim için nam-ı diğer nuray teyze. nuray teyze annemin eskiden öğretmen bir arkadaşı. yasemin'le çocukluktan tanışıyoruz, nuray teyze'nin küçük kızı yasemin'le birlikte olursam nuray teyze'nin olası tepkisinden çekiniyorum. bunu destekleyen bir başka metafor da yasemin'in yukarıya annesiyle konuşmak için beni de çağırması ve benim bir bahane bularak bu yüzleşmeden kaçınmam. ayrıca yasemin'den kaçarken annemin arabasını kullanıyordum, bu da yasemin'den kaçmamın sebebinin annemle alakalı olmasından kaynaklanıyor. gelelim neden ucuz bir mahallede ucuz otel tarzı bir yarattığıma. yasemin bana daha önce de bahsetmiş olabilir, nuray teyze'nin bu ara maddi sıkıntıları varmış. ucuz olması bu sebepten, otel olması da şundan ileri gelmekte: şu an bu entry'yi antalya'dan yazıyorum. yasemin ve annesi de antalya'da yaşıyor ama farklı iki ilçede. antalya'ya gelme sebebim de çalıştığım firmanın bayii toplantısı. rüya bir hafta ya da on gün önce gördüğüm bir rüya ve rüyanın senaryosunu oluşturan esas kışkırtıcıların güncel geçmişten geldiğini hatırlayalım. yanlış anlaşılma olmasın, bastırdığınız arzu çok eski bir geçmişten geliyor olabilir, hatta bilinç üstünüzün çoktan unuttuğu bir arzu da olabilir fakat senaryoyu oluşturan büyük çoğunlukla yakın geçmiş belleğinizdir. çalıştığım firmanın bu ara büyük maddi sıkıntıları var, bu yüzden antalya'da ucuz bir otelde yer ayırttığını ve bir odanın kapısında çeliktepe yazısını görüyorum. nuray teyze ile yüzleşmeden kaçmak içinse bir bahaneye ihtiyacım var, gerçekten akşam yemeği yemeden aç bir şekilde uyuduğum için bunun için karnımın açlığından daha güzel bir bahane olamazdı. bu da freud'un rüyayı etkileyen dört ana uyarandan içsel (organsal) uyarılara oldukça uygun.

    rüyadan spoiler : arkadaşım ertan da o apartımsı otel tarzı yerde kalıyormuş. onunla karşılaşıyorum, bana binanın arka tarafında bir fırın olduğunu söylüyoruz. uzaktan görüyorum vitrininde türlü türlü poğaçalar, börekler var. biz yaklaştıkça neredeyse hepsi tatlıya dönüşüyor. açlıktan midem kazınıyor, soruyorum tezgahtara tuzlu bir şeyler yok mu diye, bana gösterdikleri hep çürümüş, küflenmiş şeyler. çok aç olmama rağmen tatlı istemiyorum diyorum ve uzaklaşıyoruz.

    analiz : bir süre önce 2-2,5 ay kadar karatay diyetine göre beslendim ve bu süre içerisinde 10-11 kilo kadar verdim. amacım bu beslenme tarzını, kilo verme isteğinden bağımsız sağlıklı bir yaşam amacıyla tüm hayatım boyunca uygulamaktı fakat firmada gerçekleşen son ofis değişikliği sonunda elimin altında bir mutfak yoktu. bilen bilir, dışarıdan verilen siparişlerle karatay diyeti'ni uygulamak pek kolay değildir. kahvaltımı ve öğle yemeğimi hazırlayabileceğim bir mutfağım olmadığı için ya da o mutfağa ulaşmak zor olduğu için karatay diyeti'ne ara verdim ve eski beslenme tarzıma geri döndüm. çok değil sadece 2 kilo aldım ama her sağlıksız beslenmemde özellikle şekerli şeyler tükettiğimde bundan rahatsız olmuyor da değildim. yanımda neden ertan olduğunu da hemen ekleyeyim, ertan beni karatay diyeti'yla tanıştıran ve motive eden arkadaşımdır. fırında tuzlu öğeler her ne kadar gerçekte karatay diyeti'ne uymasa da tatlı kadar büyük bir tabu bir kırmızı çizgi değildir. yaklaştıkça tuzlu gıdalar tatlıya dönüşüyor, ben tezgahtara soruyorum tuzlu bir şeyler yok mu diye, bana küflenmiş ve çürümüş olan birkaç taneyi gösteriyor. karnım da çok aç ve tüm şartlar beni o tatlıları yemeye yönlendiriyor. ama ben o tatlıları yemeyi reddediyorum ve fırından uzaklaşıyoruz. burada da başka bir arzunun doyurulması söz konusu. bu da tüm zorluklara rağmen karatay'ın yasak saydığı besinleri tüketmemem. gerçekte mutfaktan uzaklaşmam sonucu karatay diyeti'ni bozmamın vicdan azabını bastırıyorum ve aslında tüm zorluklara rağmen diyete sadık kalabilen bir adam olabilme arzumu doyuruyorum. rüyanın bu kısmını analiz edememiştim fakat kitapta bugün okuduğum "düşlerdeki çarpıtmalar" kısmında freud'un açıkladığı örnekler, hastalarının onun "her düş bir arzunun doyurulmasıdır" tezine karşıt çıkma argümanları ve freud'un hepsini teker teker aslında rüyada arzulanan bir olayın gerçekleşmemesinin de bir arzunun doyurulması olabileceği doğrultusunda çürütmesiyle bir anda kafamın üstünde bir ampul yandı ve rüyanın analizinde eksik bıraktığım kısım aydınlanmış oldu.

    benden şimdilik bu kadar. her psikanalitik denememi buradan tabii ki paylaşacak değilim fakat yapmak istediğim; freud okumanın, kişinin aslında öz düşüncelerini, egosunu, bastırılmış duygularını, rahatsızlıklarının sebebini ve en önemlisi bilinçaltındaki öğelerin birbiriyle nasıl serbest çağrışımsal bir şekilde bağlandıklarını keşfetmesi, bilinç üstü aracılığıyla farkına varamadığı içsel dirençlerini keşfetmesi açısından ne kadar faydalı olabileceği konusunda bir motivasyon yaratmaktı.
  • ruyada sozlugun sirrina ermek : yakin zamana kadar tepkisizlesecek ve ermis bir adam edasiyla cevrenize kucumser bir havayla bakacaksiniz fakat kendinizi begenmisliginiz 3 vakte kadar ayar almanizla gecicek, titreyip kendinize geleceksiniz.
  • bir sonraki baskısında lütfen rüyada raman amplifier görmenin ne anlama geldiğini de yazsın. iki saattir internette aramadığım yer kalmadı.
  • benim baş ucu sitem bu. rüya gördükçe girip bakıyorum.
  • (ara: ruyada)
  • ruyada sozlugu ezberlemek: belli ki cok deli yatiyorsunuz yorgan kicinizdan siyrilmis, buyuklerimizin guzel tabiriyle gotunuz acikta kalmis* onun icin boyle abuk seyler goruyorsunuz.
  • rüyada sözlüğün domaini çalmak: 3 vakte kadar tamer şahinle akraba olunacağına delalet eder.uyanır uyanmaz gusül abdesti alınmalı akabinde 4 rekat tövbe namazı kılınarak tövbe edilmelidir.
  • ruyada entrynin silindigini gormek :
    uyanikken bile gercek olabilecek bir durumdur, bir anlam cikartilmaya cali$ilmamasi yerinde olur. zira "askerde herkes dayak yemi$tir" cumlesinin sozlukteki kar$iligi*, "sozlukteki butun yazarlarin mutlaka entrysi silinmi$tir." cumlesidir.
  • rüyada "en popüler sözlük yazarı seçilmek":
    en kısa zamanda düzenlenen bir zirveye katılacağınıza ve oradaki insanları ayar ederek okkalı bir dayak yiyeceğinize i$aret eder...
  • ruyada abuk subuk bi ton ukteyi doldurmaya calistigini gormek: cok sıkıntılı bir doneme gireceginize delalettir. yakin cevrenizde ayaginizi kaydirmaya calismakta olan birilerine dikkat etmeniz gerekmektedir.
hesabın var mı? giriş yap