• 26 ekim 2017 tarihli sol haber başlığıdır,

    ekşi sözlük yönetimine ve ekşi şeyler'e ağır eleştiriler içermektedir, sözlük yönetimi ilgili haber'e ne cevap verecek merak konusudur;

    ekşi sözlük’e venezuela yanıtları

    " ekşi şeyler" üzerinden sık sık sosyalizm karşıtı yazılara yer veren ekşi sözlük, bir kere daha venezuela’ya saldırarak halkçı yönetime karşı nefretini kustu. abd yanlısı darbeyi bile savunan yazının kara propagandadan başka bir amacı olmadığı görülüyor.

    ekşi sözlük'e ait “ekşi şeyler”de yayımlanan “venezuela, dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olmasına rağmen nasıl bu hale geldi?” başlıklı yazıda, ülkedeki petrol rezervine dikkat çekilerek abd baskısı altındaki venezuela yönetimi hedef alındı.

    kara propaganda ve yalanlar

    yazının temelini oluşturan şeyin venezuela aleyhine yapılan kara propagandalar olduğu görülüyor. yazıda venezuela için “en basit yiyecekten tutun tıbbi malzemelere kadar her şey karaborsada, tuvalet kağıdı yok, hastanelerde hastalar yeterli malzeme olmadığı için ölümü beklemekte, okullarda çocuklar açlıktan doğru düzgün derslere odaklanamamakta ve yüz binlerce insan bu durumları protesto etmek için sokakta” deniliyor.

    yazıya göre; “günümüzde venezuela'da en temel besinleri alabilmek için bile saatlerce sıra beklemek gerekiyor. sıranın sonunda size verilecek bir şeyin kalıp kalmayacağı ise muamma. %800'leri gören enflasyon sebebiyle ülkenin para birimi olan bolivar artık çuvallarla taşınacak düzeyde”…

    buna karşın yapılan son bölgesel seçimlerde iktidardaki venezuela birleşik sosyalist partisi (psuv) 23 bölgenin 18’ini kazandı. abd destekli sağcı muhalefetin tüm provokasyonlarına ve emperyalizmin ülkeye müdahalelerine karşılık, 15 ekim seçimleri halkın psuv’a desteğinin aynı şekilde sürdüğünü gösterdi.

    venezuela devlet başkanı maduro, seçimin ardından yaptığı konuşmada emperyalist güçlerce yürütülen “psikolojik, siyasi ve iktisadi savaşın kazanıldığını” duyurdu. psuv’un neden hala halkın büyük desteğine sahip olduğunu anlamak içinse ekşi sözlük’ün cnn ve diğer batı medyasından öğrendiği propagandanın ötesine bakmak gerekiyor.

    venezuela gerçekleri

    ekşi sözlük tarafından paylaşılan yazıda, venezuela’nın opec petrol rezervlerinin yüzde 24.8’ine sahip olduğu, ülkenin 1970’lerde “latin amerika’nın en zengin ülkesi” konumunda bulunduğu, ülkenin o yıllarda “demokrasi ve istikrarın kalesi” olduğu öne sürülüyor…

    yazıda venezuela’nın latin amerika’nın en amerikancı ülkesi olduğu yıllardan sonsuz övgüyle söz edilerek, ülkenin 70’lerdeki hali “lüks uçuşlar için kullanılan concord uçağı kullanılabilmekte, insanlar hafta sonu bir miami yapıp dönmekteydi” deniliyor. ancak bakla bir kere ağızda çıkıyor ve “tabii bu ayrıcalıklar toplumun petrolle içli dışlı olan küçük bir kısmı için geçerliydi” deniliyor.

    doğrusu venezuela abd’ye tam entegre olduğu yıllarda, latin amerika’da sosyalist hareketlerin güçlü olduğu ülkelerle karşılaştırılarak, anti-komünistlerin benzer sözcüklerle övgüsünü çekiyordu. anti-komünizmin o zamandan bu zamana kendisini geliştirmediği görülüyor, fakat tarih bize söylenenlerin gerçekliği olmadığını defalarca kanıtladı. venezuela o yıllardan bolivarcı yönetime kadar kıtada eşitsizliğin en yüksek olduğu ülkelerin başlarında geliyor ve halkın neredeyse tamamı yoksul.

    venezuela büyük petrol rezervlerine sahip olsa da, ülkedeki petrolü çıkartmak teknik sebeplerle çok zor ve maliyetli. sürekli olarak ülkenin petrol rezervlerine işaret eden abd yanlıları, ülkenin petrol üretiminin görece düşüklüğünden söz etmiyor. venezuela petrol üretiminde ilk 10’da bile değil ve hiçbir zaman ilk sıralarda olmadı. çünkü rusya, suudi arabistan ya da abd’nin aksine venezuela’nın petrolü yüksek kâr getirmiyor. elbette bu bolivarcı yönetimle uzlaşamayan petrol tekellerinin anti-komünist propaganda araçlarını kullanarak hükümeti yıkmak istemesini engellemiyor.

    hugo chavez iktidarıyla birlikteyse kamulaştırma ve toplumsal reform hamleleri ülkenin eşitsizliğini büyük oranda azaltıyor. yapılan konut projeleri, eğitim hamleleri, yoksulluğu azaltma girişimleri halkın büyük kesiminin psuv’un arkasına geçmesine ve partiyle güçlü bağlar kurmasına yol açıyor.

    ekşi sözlük abd destekli darbeyi nasıl görüyor?

    fakat bu süreç sancısız geçmiyor, ülkede 2002 yılında abd desteğiyle bir darbe girişimi gerçekleştiriliyor. chavez, bu darbe girişimini halk desteğiyle birlikte atlatsa da, ülkeyi yönetmeye alışkın olan sermaye, ekonomiyi kilitlemek için o zaman da her şeyi deniyor ve ülkenin petrol üretimi başta olmak üzere pek çok sektörü durma noktasına geliyor.

    bolivarcı yönetim darbe girişimini atlatsa da, 2002-2003 yılları ülkenin ekonomisine büyük zarar veriyor. yalnızca petrol endüstrisinde yaşanan zararın 13.3 milyar dolar olduğu, işsizliğin büyük oranda arttığı görülüyor. sermayenin bu hamlesinin sebebiyse hiç kuşkusuz bolivarcı chavez yönetiminin, ekşi sözlük’ün düşündüğü tek kesim olan, yazıdaki tabirle “petrolle içli dışlı olan küçük bir kısmın” yani zenginlerin keyfini kaçıran kamulaştırma adımları. ülkenin zenginliklerini halkla paylaşmak istemeyen sermaye sahipleri bunun için ülkeyi felakete götürmeyi chavez iktidarının başından beri göze alıyor.

    ekşi sözlük’te yayımlanan yazıdaysa darbe girişimi süreci “1999 yılında göreve gelen hugo chavez 2002 senesinde ülkenin petrol şirketinde tasfiyelere gitmenin zamanının geldiğini düşündü” gibi tuhaf bir ifadeyle açıklanmaya çalışılıyor. yazıda abd destekli darbe girişimi için söylenenleri ve petrol şirketi pdsva ile ilgili yapılan itirafı yorum yapmaksızın aktarıyoruz:

    “pdsva yöneticileri şirketin petrol üretimini artıracak teknolojilere yatırım yapmasını isterken chavez petrol gelirinin sosyal programlara aktarılması fikrini savunuyordu. bu durum pdsva yöneticilerini chavez'in gözünde bir numaralı düşman yapıyordu. tarihteki ilk kalkışma 15 temmuz'da olmadı. 2002'de venezuela'da gerçekleşen kalkışma (bkz: 2002 venezuela darbe girişimi) chavez'e halkın gözünde büyük itibar kazandırdı. bu itibar ve şirket içinde çıkan tartışmalardan sonra chavez kendisiyle aynı görüşleri paylaşmayan pdsva yönetiminde radikal değişikliklere gitti. chavez bu kişileri şirketten saman altından su yürüterek değil, ulusal kanalda isimlerini tek tek okuyarak uzaklaştırdı.”

    yolsuzluğu kim yapıyor?

    “yolsuzluk” altbaşlığı bulunan yazıda, yolsuzluğu kimin yaptığı konusunda büyük kafa karışıklıkları bulunuyor. chavez tarafından tasfiye edilen, yolsuzluğa karışmış, abd yanlısı pdsva yöneticilerinin paranın sosyal programlara aktarılmasına karşı olduğu kabul edilen yazıda, sonrasında “işe bakın ki, pdvsa yöneticilerinin akrabalarının ve arkadaşlarının kurduğu şirketler kar oranı yüksek olan ihaleleri kolaylıkla alabiliyor” denilerek chavez öncesi durum tarif ediliyor.

    ancak ekşi sözlük bu durumun “chavez dönemindeki görevden almalar sonucu” olduğunu öne sürerek yeni bir yalana daha imza atıyor ve chavez’in petrol gelirini sosyal programlara aktarmak istediği yönündeki kabulünü reddederek yazı içinde de çelişiyor.

    halkla bağları çok sağlam olan ve büyük halk desteğine sahip olan psuv, iktidara geldiği süreçten beri evsizliği azaltmak ve yoksulluğu bitirmek gibi projeler için büyük adımlar atıyor. kırsal kalkınmadan eğitime, barınmadan sağlığa, beslenmeden yerli halkların haklarına kadar pek çok sosyal alanda önemli misyonlara girişiliyor. bunların büyük kısmında da önemli aşamalar kaydediliyor. bütün anaakıım medyayı arkasına almış olan abd yanlısı muhalefet, henüz bolivarcı yönetimin “yolsuzluğunu” kanıtlayabilmiş değil. oysa abd darbesinin başarılı olduğu brezilya’da iktidarı alan michel temer’in sayısız yolsuzluk yapmakta olduğu ortada. fakat elbette ki brezilya’daki sağcı iktidarın suçları, ekşi sözlük’ün ilgisini çekmiyor.

    abd ‘çok küçük bir kısmını’ mı oluşturuyor?

    ekşi sözlük yazısında abd adının geçtiği tek yer, yazının sonu. burada da abd müdahaleleri için “abd'nin venezuela'daki olaylarda parmağının olduğu su götürmez ama tek başına yeterli olamayacak bir gerçek. abd’nin çok küçük bir kısmını oluşturduğu pek çok değişken birleşip ülkeyi bugünkü durumuna getirdi” deniliyor. cümledeki tuhaflıkları bir kenara bırakarak abd’nin yaşananların ne kadar “küçük” bir kısmını oluşturduğunu sormadan edemiyoruz.

    venezuela’nın düşen petrol fiyatlarından etkilendiği kuşkusuz. ancak abd’nin ülkedeki rolü bunun çok ötesinde. abd istihbarat kuruluşlarının petrol başta olmak üzere venezuela’nın pek çok sektörünü sabote etmek istediği defalarca kez belgelenmiş durumda. hatta ekonomik yaptırımlarla bolivarcı yönetimi yıkamayacağını anlayan abd, “bütün seçeneklerin masada olduğunu” açıkça itiraf etti. küba başta olmak üzere halkçı latin amerika iktidarlarıysa venezuela’nın arkasında.

    soğuk savaş’tan beri latin amerika’da sayısız abd destekli darbe yaşanırken, “çok küçük” olan şeyin abd müdahaleleri değil, 2002 darbe girişimini bile sevimli göstermeye çalışan ekşi sözlük’ün kara propagandasının inandırıcılığı olduğunu belirtmek gerekiyor."

    kaynak
  • kirli ve aptal bir diktatörlüğü övmeye yönelik propaganda paçavrası. aç vatandaşlarınızın karnına yemek koyun, doğru düzgün maaş verin, en temel tıbbi hizmetleri ve aşayişi sağlayın, sonra konuşmaya hakkınız olsun.
  • celladına aşık olanların venezuela konusunda sıçması doğal.

    halbuki abd suriye'de, libya'da, ırak'ta, ukrayna ve afganistan'da hep demokrasi için çabaladı. ölenler, yok alan şehirler ve geriye bıraktığı silahlı çeteler demokrasi kahramanlarıydı.

    rakka'yı düzlerken ve şehri alt yapısı ile yıkarken ancak aşkı düşünüyordu.

    ypg denen ırkçı emperyalist güdümlü çetenin adını sdg olarak değiştirirken türkiye ve bölgeye zevk-i sefa getirmek istiyordu.link

    türkiye'de yaşanan her darbe de abd parmağı olması sadece şans.

    bolivarcı devrim ve küba elbette abd güdümlü çeteleri ezecek, ezsin zaten.

    (bkz: gıda deposu kundaklayıp 40 bin aileyi aç bırakmak)
  • abd afrika'da bildiğiniz gibi.

    "abd askeri faaliyetinin "bağımsızlık değil daha fazla bağımlılık yaratacağını" söylüyor. abd tarafından eğitilen birliklerinse, sivil yönetimleri daha da güçsüzleştireceği vurgulanıyor." link

    suriye halkından ve venezuela'dan tokat yemekte olan abd yalayıcıların ağlaşmasını izlemek.

    (bkz: venezuela'da bolivar devrim'inin seçim zaferi)
  • "güney kore'nin busan kentinde abd askerlerini taşıyan otobüs güney koreliler tarafından protesto edildi.

    "yankee go home!" ve "kore'den çıkın" sloganları atan koreliler, abd askerlerinin varlığına tepki gösterdi."link

    halbuki abd askerleri kore yarımadasına döviz getirmek için uğraşıyor. kore'lileri karşılıksız seviyorlar.

    (bkz: venezuela'da gm fabrikasının kamulaştırılması)
  • şu dış güçler olmasa yoz diktatörlükler ve yalayıcıları ne yaparmış acaba.

    uyguladığın aptal irrasyonel ekonomi politikalarıyla ekonomiyi mi batırdın? dış güçler saldırıyor.

    demokrasiyi ortadan kaldırıp, diktatörlük mü kurdun? batı bizim gelişmemizi istemiyor.

    halkın artık isyan edip, inmeni mi istiyor? batı operasyon çekiyor.

    ulan kendi memleketimizde aynısını yaşamasak, üçbeş marjinal sosyalist manyağın yaygarasını millet gerçek sanır ha. yediği her boku ab'ye, abd'ye atan akp sözcüleri televizyonda aynı palavraları sıkıyor, diktatör yalayıcıları nasıl da birbirini buluyor.
  • milyonlarca insanı bir ütopya uğruna acımasızca öldüren rejimler, ideolojik renkleri ne olursa olsun, birer vahşet rejimi olmaktan başka ne olabilir? aynı veya benzer şeyleri faşistler tarafından yapılınca kınayan birçok kişi, iş sosyalist cinayet ve katliamlara gelince neden susuyor? bu tavır insanlıkla, ahlâkla, adaletle nasıl bağdaştırılabilir?
    http://serbestiyet.com/…rer-vahset-rejimiydi-825512
  • ne olursa olsun, gerçekler balçıkla sıvanamaz, 20. yüzyıl sosyalizminin tarihi bir kötülük ve başarısızlık tarihidir.
    ..tarihin ve talihin cilvesine bakın ki, sosyalist düşünür ve akademisyenlerin kapitalizme atfettiği bütün kötülükler sosyalist ülkelerde tezahür etti.

    ..özgürlük sosyalist ülkelere hiç uğramadı. sosyalistleşen ülkelerde daha önceden var olan ve sosyalistler tarafından “şeklî” diye küçümsenen özgürlükler de tümüyle ortadan kalktı. sosyalist rejimlerde din, ifade, seyahat, yerleşme, meslek seçme ve icra etme, mülkiyet edinme, basın ve muhalefet özgürlükleri yoktu. sscb’nin ilk yıllarında muhalifler ya öldürülür ya da sürgüne gönderilirdi. stalin’den itibaren başka yöntemler de geliştirildi. sosyalizme muhalif olanların aklı sağlığı yerinde olamazdı. onların tedavi edilmeye ihtiyacı vardı. bu gerekçeyle bazı muhalifler psikiyatri kliniklerine kapatılmaya ve “tedavi edilmeye” bile başladı.

    ..sosyalist ülkeler kapitalizmin yaratığı zenginliği daha ileriye taşıyamadı. birçoğu zenginlik bakımından hem mutlak hem de göreli anlamda kapitalist ülkelerin gerisine düştü. sosyalist ülkelerde insanlar çok ağır şartlar altında çalışmak ve yaşamak zorunda kaldı. refah seviyesi yerlerde süründü. bütün objektif ölçütler bakımından sosyalist ülkeler kapitalist ülkelere nisbetle başarısız oldu.

    kısacası, sosyalist teorisyenlerin kapitalizme atfettiği bütün problemler -- hem de daha önceden hayal edilemeyecek ağırlık ve yoğunlukta -- sosyalist ülkelerde yaşandı. ama bu korkunç tablo gelecek nesillerin ibret almasını sağlayacak, geniş kitlelere ulaşacak akademik, edebî ve sanatsal çalışmalara dönüşmedi, dönüşemedi
    .http://serbestiyet.com/…izlik-ve-kotulukleri-826359
    ..
  • amacım sol haberin burada yaptığı eleştirinin haklı olup olmadığını irdelemek değil ama cidden ilgili ekşi şeyler entry'sini sağlam kafayla okuduğunuzda ortada bir sürü çelişki olduğunu fark ediyorsunuz.

    örneğin;

    yazılandan anlaşılıyor ki, chavez öncesi ve sonrası dönemde ülkede ayyuka çıkmış bir yolsuzluk sorunu var.

    devlet yönetimi sosyal yardımlar yoluyla vatandaşı güçlendirmek isterken, petrol şirketleri petrolle bağlantılı teknolojilerin geliştirilmesi yoluyla kendi şirketlerini güçlendirmek istiyorlar.

    venezuela'da gerçekleşen olayların ne olduğu sadece bu yukarıda yazılanlara bakılarak anlaşılabilir.

    o petrol şirketlerinin amacı, gerekli teknolojileri elde edip petrol gelirlerini ve bununla doğru orantılı olarak güçlerini artırmak, sonra da vahşi kapitalizmin onlara verdiği yetkiye dayanarak devletin ve buna bağlı olarak vatandaşın iliğini kemiğini sömürmek. adamlar daha ellerinde yeterli güç yokken, petrol çıkarmanın görece olarak zahmetli bir iş olduğu dönemde bile yolsuzluğun dibine vurmuşlar.
    vatandaşın da ebesiyle halvet olmuşlar ki, chavez'i başa getiren toplumsal olaylar başlayıp güç kazanmış.

    öyle bir anlatılıyor ki, sanırsın chavez başa gelir gelmez tüm petrol üretimini durdurmuş, devletin ekonomisini allak bullak etmiş. halbuki petrol şirketleri halkın güçlenmesini ve devletin büyümesini isteyen iyilik melekleriydi.

    arkadaşlar araştırın bakın, tüm kapitalist dünya tarihinde, gücü kendisi için istemeyen tek bir şirket-mali oluşum var mı?

    bu olaylar dizisindeki sebep sonuç ilişkiler nedir; bu anlatılan karakterlerin motivasyonları nelerdir diye sorun kendinize.
    cevaplar için çok uzağa bakmanıza gerek yok, ülkenin ve vatandaşlarının, birebir kendi sözleriyle "amına koymaya" azmetmiş kişilerin neler yapması gerektiğinin uygulamalı anlatımı içerisinde yaşıyoruz yıllardır.

    chavez ülkeyi batırmak, kendi gücünü artırmak isteseydi, ilk yapacağı iş petrol şirketleriyle anlaşmak olurdu? bir kez seçildikten sonra da sırf sosyal yadımlar için petrol şirketlerini karşısına almazdı.
hesabın var mı? giriş yap