• önemli olanın konuşmak kadar konuşanı dinlemek olduğu gerçeğini göz ardı ediyor olmaktır.
  • an itibari ile;

    (bkz: ben butonu)
  • türkiye'nin büyük problemlerinden biri ile aynıdır: tanımların dezenformasyona uğramış olması.

    özellikle de, bu tanımlar, demokrasi, saygı ve hoşgörü olarak sıralanabilir. yazar kontenjanından ben laikliği de katıyorum bunlara; nedenini de aşağıda yazacağım.

    demokrasi demokrasi diye tutturuyoruz, hakkımız diyoruz, şu hakkın diyoruz... lakin, demokrasi denen nanenin kaba göre şekil alabilen, ama yine de, olmazsa olmazları olan bir şey olduğunu unutuyoruz. ve ne ilginçtir aslında saygı ve hoşgörü de bu demokratik tavırdan ortaya çıkıyor.

    lakin, senin demokrasinle benim demokrasim aynı şeyi tanımlamıyorsa ne olacak?

    sanırım, takıldığımız nokta da burası.

    iyi de, senin ayrı, benim ayrı demokrasim olabilir mi?

    elbette olamaz. peki neden böylesi bir durumla karşılaşıyoruz?

    çünkü, demokrasinin tanımı az önce de belirttiğim gibi dezenformasyona uğramış durumda ve bu dezenformasyona uğramış tanım da bir tahakküm ile beyinlerimizin, hayatlarımızın iğfalinde kullanılıyor. yahu, kardeşim, bu memlekette tarikatları adam demokrasi açısından normal karşılıyor; hani şu ekonomik ve siyasal açıdan militarist bir hava ile davranan dini ve kapalı sözde sivil gruplardan bahsediyoruz.

    alo, hocam, farkında mısın bilmiyorum, ama, adam şeyhı, şıhı, hoca efendisi kimi işaret ederse ona oy veriyor, kimi işaret etmezse onu aforoz ediyor.

    sen bu durumda bana hangi demokrasiden, saygıdan, hoşgörüden bahsediyorsun?

    bakın, ricky gervais diye ateist bir komedyen var, politik tek kişilik gösteriler yapıyor. adamın bir ropörtajı var, ropörtajda dindarların dinle alay eden şakaları neden hakeret olarak algılamaması gerektiğini söylediğini soruyorlar, ve adam çok önemli bir cevap veriyor: "onlar dua ettiğinde ben hakaret olarak algılıyor muyum?"

    at iziyle, it izini ayırmadan saygı ve hoşgörü gibi bir şeyden bahsedemezsin. adam gökten indiği varsayılan sözde kutsal kitabı hayattaki tek mutlak gerçek olarak görüp, hayatını, ahlakını ve çevresini, ki bu çevreye inanıp inanmama kriteri gözetilmeden maalesef sen ve ben de dahiliz, bu mutlak gerçeğe göre düzenlemeyi normal buluyor.

    anlıyor musunuz?

    laiklik neden önemli şimdi anlıyor musunuz?
  • o koca beyaz kıçının lanet olası ağzından daha büyük olması.
  • hala çaylak olmamdır.
    edit: ekşi sözlük büyük bir kararlılıkla bu problemi çözmüştür. artık kusursuz bir sözlüğümüz var.
  • kafasının kıçından büyük olmasıdır.

    +dostum senin sorunun ne biliyor musun
    - kes sesini coni, lanet olasıca pislik.
    +o koca kafanın sarı kıçından büyük olması!
  • (bkz: eski sevgili)
  • tek bir düşüncenin, tek bir inancın, tek bir zevkin ürünüymüş gibi algılanması. evet zaten buralar da hep kemalist, ulusalcı, ateist, dine peygambere küfreden insanlardan oluşuyor. ve toptan katlimiz vacip! iyi misiniz gerçekten, akıl sağlığınız yerinde mi?
  • ekşi sözlüğün şu anki en büyük problemi, sözlük açıldığında daha ilkokula başlamamış insanların yazar olmaya başlamasıdır. ahh hevesli gençlik ahh.
    dipnot: biri de benim, acı ama gerçek.
  • yaftalama ve bir sınıfa sokmaya çalışma manyaklığıdır.
hesabın var mı? giriş yap