• "çocuklarınıza kızdığınız zaman onlara bir şey söylemeden önce ellerine bakın" diyor bir çin atasözü. ben öğrencilerime öyle yapıyorum, ellerinin ne kadar küçük olduğunu görünce öfkesi geçiyor insanın bir de ellerine yalan söyletemiyor insanlar...
  • elleriniz titriyorsa iyi bir çizgi çizemeyebilirsiniz,
    zaten eller'in asıl vazifesi başka eller'i tutmaktır.
  • elime küçük basit bi iz yerleşti kaldı, bana hep herkesin aynı anda aynı çağda yaşamadığını, o yalın adaletsizliği hatırlatacak.
  • ikili iletisimlerde genellikle gozler on plandadir; goz temasiyla edinilir ilk izlenimler. hatta goz temasi kurarak konusan kisilerin ozguvenli, goz temasi kurmaktan kacinanlarinsa ozguvensiz oldugunu savunur kisisel gelisim gurulari. oysa kimilerine gore gozler yanilticidir:

    hannibal: not fond of eye contact, are you? [goz temasindan kaciniyorsun, degil mi?]
    will graham: eyes are distracting, you see too much, you don’t see enough. [gozler dikkat dagitici, cok fazla goruyorsun, yeterince gormuyorsun]

    benim icin kisiyi ele veren sey elleridir. konusan agiz ve bakan gozler ilgi alanimda degil; aklim fikrim ellerde. "eller... turlu bukulusler, buzulusler, acilislar, uzanislarla insan ruhunun en zengin ifadecisi eller... oksayan, tirmalayan, kavrayan, koyveren, yalvaran, yumruklayan, dilenen, sadaka veren, bicaga sarilan, duaya acilan
    eller..."* olduren ve yasatan eller.

    buyuculer ve cadilar ellere bakarak gelecekten haber uydururlar lakin ellerin sakladigi sey gecmistir. yalnizca ellerine bakarak bir insanin ruh iskeletini cizebilirsiniz. korkutur kimisi, guvensizlik verir, kuskulandirir; bakmaya doyulmaz kimine de. fildisinden yontulmuscasina ince ve vezinli, bembeyaz eller... gozlerimi alamadigim, cellat olsa sorgusuz teslim olunacak kadar guzel... inceligi, naifligi, derinligi anlatir baktikca. sarhos olursunuz.

    oysa her guzellik bir zalimlik tasir ve elleri guzel olanlar tehlikelidir; o ellerin buyusuyle dalgidiniz ruyadan yine o ellerin zalimligi uyandirir. unutulmaz; ne yarim kalan o ruya ne de o buyucu eller...
  • büyükanne, ağrı ile nasıl baş ediyorsun?" "ellerinle canım. bunu zihninle yaptığın zaman, ağrı rahatlamak yerine daha da kuvvetlenir." "ellerinle mi, büyükanne?" "evet. ellerimiz ruhumuzun antenleridir. dikiş dikerek, yemek yaparak, resim yaparak, toprağa dokunarak veya onu dünyaya şarkıyla seslendirerek ellerini hareket ettirdiğin zaman, en derin kısmına ilgilenme işaretleri gönderirler ve ruhun sakinleşir. bu şekilde ruhun bunu göstermek için, artık ağrıyı göndermek zorunda olmaz." "eller gerçekten önemli mi?" "evet kızım. bebekleri düşün: dünyayı, dokunmaları sayesinde tanırlar. yaşlı insanların ellerine baktığın zaman, eller onların yaşamlarını bedenin diğer kısımlarından daha çok anlatır. el ile yapılan her şey kalp ile yapılır, çünkü bu gerçekte şöyledir: eller ve kalp birbirine bağlıdır. masörler bunu bilir: başka bir insanın bedenine elleriyle dokundukları zaman, derin bir bağlantı yaratırlar. aşıkları düşün: elleri temas ettiği zaman, birbirlerini en yüce şekilde severler." "ellerim büyükanne... bunları uzun zamandır bu şekilde kullanmadım" "onları hareket ettir kızım, onlarla yaratmaya başla ve içindeki her şey hareket eder. ağrı geçip gitmez. ama o en iyi şaheser olur. ve artık incitmez. çünkü özün ile ilgilenmeyi başardın"
    elena barnabé
  • kıymeti kaybedildiği zaman anlaşılan uzuv.

    1 ayı aşkın süredir sağ elimi kullanamıyorum. sağ el yüzük parmağımın tırnağa yakın olan eklemini kullanılamaz duruma getirdim. nasıl becerdin derseniz, müsabaka sırasında rakibi çekerken tendomumun kopmasına neden olmuşum. sahalarda ender görülen değil, görülmemiş bir olay. bahsettiğim eklemime müdahale edemediğimi yani oynatamadığımı maçtan sonra farkettim. olay sırasında canım az da olsa yandı ama oynamaya devam ettim ve rahatsızlık duymadım. hastaneye gittiğimde röntgenler falan çekildi fakat kırık, çatlak ya da çıkık bulunamadı. el cerrahisi olan bir hastaneye sevk edildim. parmağıma olanları bu hastanede öğrendim. ameliyat dışında bir çözümün olmadığı bildirildi ve ne kadar geç ameliyat olursam o kadar zor olacağı bildirildi. 3-4 gün içinde ameliyat olmaya karar verdim ve oldum.

    elim yüzük parmağının ucundan avuç ortasına kadar açıldı. tendomu bulup tekrar yerine yani ekleme bağldılar. eyvallah ama dirseğe kadar yarım alçı ve oynatmamam gereken parmaklar, 1 ayı geçkin zamandır benimle beraberler.

    insanın eli her şeyiymiş, bunu çok acı bi şekilde öğrendim.

    yalnız yaşamak çok zor. hem de yazı yazmak dışında her işini sol elle gören biri olarak söylüyorum bunu.

    acı tecrübelerim var tek elimle ve içimi dökmem gerek.

    -sevgilimle uzun süre görüşemeyecek şekilde şehir değiştirdim, doya doya sarılamadım vedalaşırken. (özledim)
    -heralde 10 dakikayı geçti bu kadar yazabildim daha.
    -ayakkabılarımı 5 dakkada belki bağlayabiliyorum ve bağcıksız ayakkabım yok. cırt cırtlı ayakkabı kullanmak istemiyorum. kim ister ki? yolda yürürken ayakkabım çözülecek diye ödüm patlıyor ayrıca. hep ayaklarıma bakıyorum yürürken.
    -iki elinizle açtığınız her şeyi ağzım ve sol elim kombinasyonuyla açmaya çalışıyorum. hijyeniklik yerlerde.
    -spor yapamıyorum.
    -yüzümü doya doya yıkamayı çok özledim. ellerimi ovuşturarak yıkamayı da. *
    -giyinip soyununma sürem 3-4 katına çıktı.
    -yüzüstü uyuyan biri olarak 1 aydır sırt üstü uyuyorum.
    -fermuar kapatmak işkence.
    -araba kullanamıyorum.
    -yazı yazamıyorum. (kalemle)
    -bugün bir kargo teslim aldım. ağır bi'şeydi, kargocudan yardım dilendim. o suratsız herifin ta amına koyayım.
    -yemek olayı sıkıntı.
    -dışarda yemek yiyeceğim zaman tek alternatif dürüm.
    -çok sıkıldım artık.

    elinizin kıymetini bilin. eli insanın her şeyi.
  • hem ayırandır, hem kavuşturan.
    bi sallarsın; merhaba olur.
    bi sallarsın; elveda.
    bi sallarsın; boşver.
  • osmanlı saray adetlerine göre,
    hiçbir insan elleriyle
    padişahın vücuduna
    dokunamazmış.
  • türkçe ve tarihi ve türkçe kelimelerin etimolojisi ve fonolojisi konusunda uzman kişilerin daha isabetli bilgi verebileceğini sanıyorum ancak, belirtmek gereklidir ki, organ olan "el" ile memleket ve yabancı anlamındaki "el" iki ayrı kelimedir. sanırım ikinci "el" esasen "il" dir. türk illeri derken kasdettiğimiz kelimedir. organ olan "el" esasen, istanbul şivesi dışında genel olarak, türkçenin has bir sesi olan açık e * ile seslendirilir, öyle sanıyorum. kapalı e ile i sesleri ise fonolojik şekil değiştirmeler sırasında bölgeye zamana bağlı olarak kolaylıka birbirine dönüşebilir gibi görünmektedir. yani il i kapalı e dönüşümü ile el şeklinde söylenir hale gelebilir.

    bu nedenle eski türkçe'den gelen bazı sözleri bir kez daha değerlendirmek gerekebilir, mesela "eline diline sahip ol" denirken, el yani davranışlar değil ülkene sahip ol denmiş mi acaba diye bir durup değerlendirmek o olasılığın elendiğine emin olmak gerekir.
  • gövdenin üst iki yanından dışarı doğru uzanan uzuvlarımızın (bkz: uzuv) (bkz: kol) bitim yerindeki özelleşmiş ve günümüzde pek çok memelide ve diğer canlılarda farklı farklı şekillerde bulunan** başka bir uzvumuz. her hangi bir kaza geçirilmemişse veya doğuştan gelen bir bozukluk söz künusu değil ise her insanda iki tane bulunan, 5'er parmak ve bir el ayasından oluşan uzuv.

    bilekteki kemikler hariç 5'i tarak, 14'ü parmak kemiği olmak üzere toplam 19 kemik, kas, yağ, sinir, damar, deri'den oluşmaktadır.

    aşağıda ayrıntıları verirken, sağ el avuç içi aşağıya bakacak şekilde masaya koyduğumuzda soldan itibaren birinci parmak baş parmak, ikinci işaret parmağı, üçüncü orta parmak, dördüncü yüzük parmağı ve son parmak da serçe parmak olarak adlandırılacaktır. sol el için parmakların adlandırılması, avuç içlerinin birbirine bakacak şekilde eller kavuşturulduktan sonra, her parmağın bire bir eşlenmesiyle, sağ el parmaklarına verilen ismin eşleştiği parmağa da verilmesi ile yapılır. parmaklar karışmasın diye başına hangi elde bulundukları belirtilir. **

    günümüzdeki haliyle bir insan eli o kadar gelişmiştir ki, itmek, çekmek, çevirmek gibi pek çok hareketi rahatlıkla yapabilmektedir. parmakların hepsi tepe açısı 40 derece olan bir koniyi rahatlıkla çizebilmesine izin veren eklemlerle taraklara bağlanmıştır. onun haricinde 2'si parmak kemikleri (baş parmak için 1'i) 1'i parmak kemiği ile tarak kemiği arasında bulunan eklemlerle avuç içine doğru muazzam bir bükülme yeteneğine sahip olan parmaklarımız, günlük hayatta yemek yemekten bilgisayar kullanmaya pek çok farklı işi yapabilecek yeteneğe kavuşmuştur.

    elimiz de, diğer istemli çalışan organlarımız tarafından beyin kontrolündedir. yapılması istenen hareket için, kemikleri çevreleyen kaslardan gerekli olana, beyinden başlayıp omurilik, oradan diğer sinirlerle kasa kadar gelen sinir ağının üzerinden bir impuls gönderilerek kasın kasılması sağlanır.

    yapabildiği başlıca hareketleri saymak gerekirse;

    tutmak : elin yaptığı neredeyse tüm işlerde temel teşkil eden el hareketidir. tutulan cismin büyüklüğüne göre sadece işaret parmağı ve baş parmak yeterli olabiliyorken, kimi zaman da tüm parmaklar ***** kullanılmak zorunda kalınabilir.

    çevirmek : çevirilecek objeyi iki yanından tutarak, saat yönüne veya saat yönünün tersine çevirme hareketi yapmak. sanılanın aksine çevirme hareketi bileğin bir yeteneği değil, ön kol kemik ve eklemlerinin marifetidir. elin bilek çevresinde yukarı ve aşağı yönlerden başka yöne dönmesi mümkün değildir. kendi ekseni çevresindeki takribi 400 derecelik dönüş tamamen kolun dönmesiyle sağlanabilir.

    küçük cisimler için * sadece işaret parmağı ve baş parmağın cisimi iki yanından tutarak istenilen yönde dönmesini sağlayacak şekilde birini ileri, diğerini geri çevirmesi de çevirme hareketi olarak adlandırılır.

    çekmek : tutulan objeyi, kolun da yardımıyla bulunduğu yerden çıkarmaya, bulunduğu yerden başka bir yere sürüklemeye yarayan harekettir. çekilmeye çalışan objede, obje küçük ise tırnğın sığabileceği kadar bir çentik yeterlidir lakin büyük objeler için elin baş parmak hariç diğer dört parmağının girebileceği ve çekerken kopmayacak kadar sağlam bir sap veya cisim için kaymayacak yan yüzeyler gereklidir.

    itmek : bir objeyi, büyüklüğüne göre tek parmakla veya tüm el kullanılarak, vücuttan uzaklaşacak şekil kuvvet uygulama olayıdır.

    sıkmak : objeyi parmaklarla çevreleyerek, elin kapanma diye tabir edilen içeri doğru parmakların bükmeye zorlanması ile yapılır.

    basmak : aslen ayak için kullanılan bu hareket adı, parmağın herhangi bir tuşa, tele ucu ile itme hareketi yapmasını da anlatır.

    yukarıda sayılmayan pek çok hareket, elin ve kolun koordineli bir şekilde birlikte çalışmaları ile, yukarıdaki herketlerin bir birleşimi olarak yapılır.

    el, devamlı kullanılan bir organ olduğu için temizliğine ve sağlığına azami özen gösterilmelidir. zira yediğimiz şeyi tutan parmaklar, gün içerisinde kirli-temiz pek çok yüzeye temas etmektedir. pek çok hastalık, yeterince temizlenmeyen ellerden bulşmaktadır.

    her an kullanılan bir organ olması, soğuk havalarda dışarı çıkarken onu koruyucu elbiseler * ile sarmamıza engel teşkil edebilmektdir. böyle durumlarda çatlayan, kuruyan el kremlerle beslenmeli, yumuşatılmalıdır.

    çünkü el, insanlar arasındaki iletişimi kurmada çok önemli bir yer teşkil eder. bir enkaz altında kurtarılmayı bekleyen birinin eline değmeniz, ona anlık bir kurtuluş ümidi vermektedir. bir hastanın başında beklerken onun elini tutmak, ona yalnız olmadığı ve kurtulacağı hissini verir. ilk tanışılan birinin elini tutup sıkmanız * ona karşı güven, sevgi, otorite gibi vermek istediğiniz hislerin karşı tarafta doğmasına neden olacaktır. sevgilinin eli, herhangi bir cismin veremeyeceği yumuşaklık, güven, sevgi, sıcaklık hislerini oluşturur bünyede. heyecanlanıldığı zaman tüm vücutta başlayan titreme ellerde maksimuma ulaşır. daha çoğaltabileceğimiz bu örnekler, bir elin sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da hayatımızın olmazsa olmaz bir aracı olduğunun göstermektedir.

    ellerimizi sevelim, onları koruyalım.
hesabın var mı? giriş yap