• kisaca elektron akisi diyebiliriz. aslinda tam olarak ne oldugunu anlatmak guc ama bunu boyle bilmek yeterli.

    izah etmeye calisalim:

    misal bir ampulu yaktiniz. icinde tungsten bir tel var. elektronlar bu telin icinden gecmeye basliyorlar. yani aslinda tam olarak gecmiyorlar da, periyodik olarak o tungsten tel uzerindeki elektronlarla yer degistiriyorlar. her maddenin elektron akisina karsi bir direnci vardir. tungsten de belli bir direnc gosterir. bu direnc yuzunden, elektron akisi sirasinda madde isinir. bunu "surtunme" gibi degerlendirmek mumkun tabi de, aslinda oyle degil elbette. soyle basitce aciklamaya calisayim; tungsten atomu uzerindeki elektronlar, komsu atomdaki elektronun yerine gecmek icin belli bir enerji duzeyine cikilmasini ister. eger, elektron akisini yonunde atoma dogru gelen elektron belli bir enerji duzeyinin uzerindeyse, atomdaki elektronun yerine gecer. atom da, uzerinde fazla elektron bulunduramayacagi icin, en ustteki fazla kalan elektronunu diger atoma yonlendirir. bu sirada bir onceki elektronun enerjisi de bu giden elektrona yuklenmek zorunda kalir ki, yeni gelen elektron atomdaki en ust yorungede yerinde kalabilsin.

    evet, biraz karmasik oldu ama olay boyle... dedigim gibi, yeni gelen elektron bir digerini kovarken enerjisinin epeyce bolumunu ona aktarir ama bu enerjinin bir kismi da atoma gecer. bu da atomun titresiminde bir artisa sebep olur. eger yeterince dikkatli okuduysaniz, bu enerji alisverisi sirasinda bir enerji kaybi oldugunu farketmissinizdir. iste bu enerji kaybi, "direnc" olarak adlandirilir "kabaca"...

    bu elektron alisverisi sirasinda atoma bir miktar enerji gectigini ve bunun atomun titresimini artirdigini soylemistik. iste bu artan titresimi biz isi olarak biliriz. eger bir madde isinmissa, bu isi enerjisini bir sekilde disari atmak zorundadir. ve bu disari atim, genellikle "foton" yani "isik" seklinde olur... boylelikle o ampulun parladigini goruruz. ozetle en kaba haliyle bir ampul boyle isik yayar.

    simdi sizler, elektrik sobalarinin nasil isittigini da bir sekilde anladiniz degil mi? evet, aslinda elektrik sobalari direnci yuksek, daha kalin telli ampullerden baska bir sey degil. e herhalde neden bu kadar cok elektrik yaktigi halde nicin boyle az isi verdiklerini de anlamissinizdir. cunku elektrik enerjisinin cogu bir sonraki elektrona aktarilir ve biz sadece cok kucuk bir bolumunu isi olarak goruruz...

    bilgisayar ekraniniz da buna benzer calisir. eger monitorunuz tuplu ise, tupun gerisindeki elektron tabancasindan salinan elektronlar ekran yuzeyindeki fosforlu yuzeye carpar. bu fosforlu yuzey enerji yuklu elektrolari sogurur. bu yuzden fazla enerji yuklenirler ve bu fazla enerjiyi foton yani isik olarak disari atarlar. bizler de bu isigi goruruz. tipki floeresan lambalar gibi. aslinda ayni seydirler. lcd ekranlarda da goruntu benzer sekilde olusur fakat teknik farkli oldugu icin anlatmasi uzun surer. kisaca, bu sefer elektrik yukunun sivi kristal hucreleri yon degistirmeye zorladigini, hucrelerin uzerindeki polarlanmis filtrenin bu yon degistirmeye bagli olarak arkadan gelen isigi bizlere gosterip-gizledigini belirtmek yeterli sanirim. evet, isigin da bir "yön"ü vardir. bu filtre isigin yatay veya dikey yayilimindaki gorulebilirligini etkiler. cunku isik dalgalari "yatay" ilerler. karsisina dikey bir polarize filtre koyarsaniz arkadaki isik gorulmez. bir polaroid gozlugun iki camini ust uste koyup camlardan birini cevirirseniz bunun ne demek oldugunu daha iyi anlarsiniz.

    ne diyorduk? elektrik elektron yayilimidir. nasili veya nicini su an icin onemli degil. bununla ilgili teoriler veya farkli bir ton anlatimini bulabilirsiniz.

    fakat net bir sekilde itirafta bulunmak gerekirse, bugunku teknolojimizin dayandigi pekcok sey gibi, elektrik de "teorik"tir... cogu kanitlanamamis fakat isleyisini bildigimiz kurallar uzerine insa edilmistir. elektron'un ne oldugunu tam olarak bilmedigimiz gibi, elektron'un elektrik enerjisini nasil ortaya cikardigini da "tam" olarak bilmiyoruz. sadece teorilerimiz var. fakat bir seyin ne oldugundan emin olmamamiz onu nasil kullanacagimizi bilmememiz anlamina gelmiyor. bizler elektrigi harbi guzel kullaniyoruz. bu, bugun icin bir realite.

    tabi ileride yeni bir dahi veya dahi grubu cikip, simdiye kadar elektrigi "rezil" bir sekilde kullandigimizi, bunu %3580 daha verimli kullanmanin aslinda cok basit bir yolu oldugunu gosterebilir. o zaman saygi duyariz elbette. hatta tesekkur ederiz.

    bunca "belirsizlik" saydiktan sonra, elektrigin aslinda elektronlarin atom cevresinde dolandiklari yorungelerle cok ilintili oldugunu da soylemek zorundayiz sanirim. haaa, az once bilmiyoruz falan dedim de, elektronlarin atom cevresinde dolanmasi ile ilgili cok guzel ve "saglam" teorilerimiz var. bugun hesapliyor ve inaniyoruz ki, elektronlar atom cevresinde oyle don baba donelim "stabil" yorungelerde gezinmiyorlar. enerji duzeylerine gore farkli yorungeleri var ve bu farkli yorungelerde "fantastik" sekilde dolaniyorlar. enerjisi bir sekilde biryerlerden yukseltilen elektron bir usttekinin yerine geciyor. yerine gectigi elektron da enerji kaybederek bir oncekinin yerine geciyor. tabi enerji kaybettigi icin, kaybettigi bu enerjiyi bir foton olarak yayinliyor. biz de bunu isik veya radyo, x isini veya baska bir foton dalgasi olarak hissedebiliyoruz.

    tamam, sacmalamayi kesiyorum. elektrik demistik, karmasik ama bir o kadar da basit bir sey. mesela elektrigi demir cubugun uzerine sarili bir tel sarimindan gecirdiginizde demir cubuk miknatis oluyor. ahaha iste bu da elektromanyetizma denen sey. ya da sadece manyetizma mi desem? eheh tabi degil, bunlar aslinda ayni sey. ya da biz oyle oldugunu dusunuyoruz. ya da gercekten ayni sey ama biz sadece dusundugumuzu dusunuyoruz.

    bu entry'i nasil baglayacagimi bilmiyorum. o yuzden olabildigince mantikli ve duzgun bir laf etme geregi hissediyorum kendi kendime... efenim, elektrik, bugunku medeniyetimizin temel tasidir. enerjinin dogru duzgun kullanmayi bildigimiz tek seklidir.

    ornekleyeyim; hani atom enerjisi falan diyoruz ya. ahah yalan o yahu. yaptigimiz sey cok komik :)) nukleer enerjiyi isi elde etmek icin kullaniyoruz. bu isiyla suyu kaynatip buhar elde ediyoruz, sonra bu buhari jeneratorun ucuna bagladigimiz tribunun dondurmek icin kullaniyoruz. ardindan da jenerator bize elektrik veriyor. nerede kaldi nukleer peki?
  • elektrik tüketimi, neden bilinmez, gelişmişlik ölçütlerinden birisidir.. medeniyyet gelmiş evlerde daha çok elektrik tüketildiği söylenir.
    ben artık faydalı entryler girmeye karar verdiğim için, bu evlerde kullanılan elektrik konusunu elektrik mühendisi olmamama rağmen araştırdım.

    şimdi efendim elektrik gücü watt ile ölçülür. ama güç tek başına bir şey ifade etmez, o gücü ne kadar süre kullandığınız önemlidir.. onun için evlerdeki tüketim, kilowatt-saat cinsindendir. kilowatt-saat artık güç değil enerji birimidir. (kilowatt = 1000 watt)
    elektrik faturasında yazıyor ki, 1 kilowatt-saat enerji, 0.102 ytl. oha süper!
    1 kilowatt-saat ne demek oluyor?
    mesela ampül 100 wattlıksa, saatte 100 watt-saat enerji harcar. 10 saatte 1000 watt-saat yani 1 kilowatt-saat. 10 saat yanan ampul 10 kuruşa maloluyor. mesela 100 wattlık ampülü 75 lik ile değiştiriym de ekonomik olsun diyenler, bu hesabı bi gözden geçrisin..

    evlerde elektrik faturasını kabartan kalemler, aydınlatma, bilgisayar, televizyon falan değildir. yüklü elektrik faturasının en büyük sorumlusu, ısıtma cihazlarıdır. çünkü elektrik enerjisini ısıya çevirmek, en verimsiz hatta ileri gidiyorum en mantıksız harekettir.
    termik santrali düşünün.. kömür yanıyor ve ısı enerjisi türbin yardımı ile elektrik oluyor. sonra yoldaki kayıplar falan derken eve geliyor, sonra tekrar ısı oluyor. eh evde direk kömürü yaksak tüm bunlarla uğraşmamış olacağız. ama işte bunun bedeli büyüktür, o da elektrik faturasına yansır.

    kettle, 1400 watt civarında elektrik tüketir. tost makinası da o civarda.. yani 14 tane en parlak ampülden yakar gibi.. asıl mesele, kış da geldi şimdi, elektrikli sobalarda.. övünür gibi satıyolar, bizimki 2000 watt, bizimki 2500 watt.. sanki elektrik beleş, adama bak, ne kadar wattsa o kadar fatura, o kadar ısı. bunu özellik gibi neden sunuyosun ki?
    şimdi bir hesap da 2000 wattlık soba için.. saatte 2 kilowatt-saat elektrik harcıyor. günde 5 saat çalışsa, 10 kilowatt-saat, ayda 300 kilowatt-saat eder. bu da ayda 30 ytl demektir.
    soba yanarken, bi de kettleda su ısıt güzel bi çay yap, bi de çift kaşarlı güzel bi tost derken bu fatura işte böyle böyle büyüyor..

    elektrik gücünü tahayyül edebilmek için bir de ek örnek verelim.
    1 beygir gücü, 746 watt'tır. normal bir binek otomobil belli devirlerde 100 beygir civarında güç üretir. yani, 74600 watt = 75 kilowatt!!
    bu, tam 750 tane 100 lük ampülü aynı anda yakacak güç demektir. bu gücü elektrik olarak depolamak tahmin edeceğiniz gibi zor olduğu için, petrol kavgası bugün bu boyuttadır.
  • önemlidir:

    google : ben herseye sahibim.
    facebook : ben herkesi tanıyorum.
    internet : ben olmasam bi hiçsiniz.
    elektrik : konuşmayın lan ibneler.
  • şu videoyu izledikten sonra beni derin düşüncelere iten icat. kıymetini anca kesildiğinde anladığımız elektron akışıyla enerjinin transfer edilmesi sonucu oluşan etki. peki kim keşfetmişti elektriği? hayatımızın vazgeçilmezleri arasında olan bu enerjiyi kim keşfetmişti. yurdum insanının zannettiğinin aksine thomas edison değildir. aklıma 4 kişi geliyordu. 1800lü yıllarda volta pilini icat eden alessandro volta, newyork'ta bir gökdelenin üzerine yerleştirdiği bir aletle 100km ötedeki ampülü yaktığı* idda edilen sırp bilimadamı nikola tesla, elektromanyetizmanın kurucularından michael faraday ve elektriğin + ve - uçlarının belirlenip adlandırılmasını sağlayan benjamin franklin. sonra netten geniş bir araştırma ile elektriğin tarihsel gelişimine birçok bilimadamının katkısı olduğunu öğrendim. ilgilenenler için;

    --- elektriğin tarihsel gelişimi ---

    antik çağ

    mö 500 : yunan filozof thales (m.ö. 625 - m.ö. 545), kehribar, hasır ve buna benzer maddelerin ovalanması sonucu bir değişiklik gözledi. bu statik elektriğin ilk anılmasıdır.

    modern çağ

    1551 : italyan matematikçi jerome cardan kehribarın bazı hafif maddeleri çektiğini farketti ki elektrik ile manyetizma arasındaki ilk tesbit budur.
    1600 : ingiltere kraliçesi i. elizabeth'in doktoru william gilbert, (1544 - 1603) cam , kükürt hatta elmas gibi maddelerin kehribar gibi davrandığını keşfetti. o bu maddelere latince kehribar anlamına gelen elektron adını verdi .gilbert , ayrıca, dünyanın küresel bir mıknatıs olduğunu ve pusulanın ibresinin dünyanın magnetik kutbunu gösterdiğini ortaya koyarak magnetizma teorisine çok büyük bir katkıda bulunmuş pusula ibresinin, kuzey - güney doğrultusunun yanı sıra düşey yönde sapma gösterdiğini söylemiştir.
    1646 : ingiliz filozof walter charleton (1619-1707) elektrik sözcüğü onun buluşudur.
    1672 :otto von guericke (1602 – 1686), kükürt bir küreyi döndüren alet yaptı. yün parçasını dönen küreye tutarak bir kıvılcım üretti. bu sürtünme yoluyla elektrik yaratan ilk generatördür.
    1729 : ingiliz stephen gray (1696 – 1736) metallerin iletken, ametallerin yalıtkan olduğunu keşfetti.
    1745 : hollandalı peter van musschenbroek elktrik depo edebilen , su dolu cam kavanoza batırılmış metal çubuktan ibaret leyden şişesini yaptı ki bu tarihin ilk sığacıdır.
    1746 :benjamin franklin (1706 – 1790) elektrik yüklerindeki artı ve eksi uçlarını keşfederek elektriğin korunumu ilkesini ortaya attı
    1752 :benjamin franklin gök gürültülü havada bir uçurtma uçurarak ipek bir ip ile şarzlı buluttan leyden şişesini doldurmayı başardı. böylece şimşek ile elektrik arasında bağıntı kurdu. bu deney yıldırım savar (paratoner) in bulunmasına yol gösterdi.
    1759 :franz maria aepinus (1724-1802) paralel plakalı sığacı yaptı
    1770s:henry cavendish (1731-1810) potansiyel fark, sıfır referans nokta, toprak gibi kuramları ortaya atarak , kendisinden sonra coulomb ve ohm'un çalışmalarına ışık tuttu., .
    1777 : fransız fizikçi charles augustin de coulomb (1736 - 1802), yüklü iki metal küre ya da iki mıknatıs kutbu arasındaki itme veya çekme kuvvetini ölçebilen burulmalı tartı aygıtını gerçekleştirdi;
    1785 : coulomb bulduğu tartı aygıtını kullanarak iki yük arasındaki itme veya çekme kuvvetinin, yüklerin çarpımı ile doğru, aradaki uzaklığın karesi ile ters orantılı olduğunu deneysel olarak gösterdi. coulomb yasası, newton'un kütle çekimi yasasının elektrikteki karşılığıdır (kütleçekimyasasından farklı olarak elektrikte iki yük arasında itme kuvvetinin varlığı da söz konusudur).
    1794 : italyan fizikçi alessandro volta (1745 – 1827), çinko ve gümüş plakalar arasına tuz karışımlı sıvı koyarak elektrik akımı elde etmiş oldu. burada çinko ve gümüş elektrotlar, tuzlu su elektrolittir ve aralarındaki kimyasal tepkime sonucu elektrik üretiliyordu. bundan önceki insan yapımı tüm elektrik kaynakları statik idi.
    1796 : john frederick daniell (1790-1845) elektrot yapımında farklı gereçler kullanarak günümüzün pillerine temel olan tasarımlarda bulundu.
    1800 : volta'nın tasarımını geliştirilerek ilk ticari piller üretildi. bilim adamları , kimyasal değişikliklerin elektrik , elektriğinde kimyasal değişiklik yarattığını anladılar.
    1800 : ingiliz william nicholson, (1753-1815), elektrik akımı kullanarak suyu hidrojen ve oksijen gazlarına ayrıştırdı.
    1807: humphry davy (1778 – 1829) özel olarak yapılmış güçlü bir volta pilini kullanarak bileşikler içinden elektrik akımını geçirmek suretiyle potasyum ve sodyumu bileşiklerinden ayırmayı başardı.yeni metaller keşfetti.
    1819 : danimarkalı hans christian oersted (1775 - 1851) bir telin içinden akım geçirildiğinde elektrik akımının telin çevresinde bir manyetik alan oluşturduğu sonucuna vardı. elektrik akımıyla manyetik alan yaratarak elektrik ile manyetizma arasındaki ilişkiyi kanıtladı.
    1819 : fransız matematikçi ve fizikçi andré marie ampére (1775 - 1836), oersted in olgusunu betimleyen ve ampére yasası olarak adlandırılan magnetik alan ile bu alanı doğuran elektrik akımı arasındaki bağıntıyı formüle etti. . elektrodinamiğin de kurucusu olan ampére aynı zamanda elektrik ölçme tekniklerini de geliştirerek elektrik akımını ölçen bir aygıt yaptı. anısına elektrik akımı birimi amperdir.
    1827 : alman fizikçi georg simon ohm (1789 - 1854), iletkenlerden geçen elektrik akımına ilişkin çalışmalar yaparak ohm yasası olarak bilinen, bir iletkenden geçen akımın iletkenin uçları arasındaki gerilim ile doğru, iletkenin direnciyle ters orantılı olduğunu formüle etti, anısına elektrikte direnç birimi ohm dur.
    1829 : iskoç asıllı bir amerikalı olan joseph henry (1797 –1878) demir çekirdek etrafında tel sarımı suretiyle yaptığı bobin ile güçlü manyetik alan yaratarak bir tondan fazla metali kaldırmayı başardı.
    1831 : ingiliz fizikçi ve kimyager michael faraday, ( 1791 – 1867) bir buhar makinesi ile bakır bir plakayı bir mıknatısın yarattığı manyetik alan içinde döndürerek elektrik üretti. bu ilk generatördür.
    1831 : joseph henry , faraday'ın buluşunu tersine çevirerek , manyetik alandan elektrik akımı geçirmek suretiyle bir bakır çemberi döndürmeyi başardı. bu bir elektrik motorudur ve tarihte ilk kez, elektrik enerjisi makinelere güç vererek iş yapılmasını sağlıyordu.
    1833 : alman fizikçi wilhelm weber (1804-1891) ve karl friedrich gauss (177-1851) iki bina arsındaki ilk telgraf işlemini başardılar. elektrik ölçüm için ilk uyumlu ünit sistemlerini buldular. gauss jeomanyetik alanın yönü ve kuvvetini kaydetmek için avrupa gözlem ağı organize etti
    1834 : alman fizikçi heinrich lenz (1804-65) akan bir elektrik akımına ters yönde bir direnç vardır. kuramı onundur ki lenz yasası olarak bilinir..
    1841 : ingiliz fizikçi james prescott joule, ( 1818, 1889) isının mekanik iş ile olan ilişkisini keşfetti. bu keşif, enerjinin korunumu teorisine ve oradan da termodinamiğin birinci kanunu'nun eldesini sağladı. iş birimi joule, onun anısına verilmiştir. lord kelvin ile mutlak sıcaklık skalasını geliştirmiştir. joule yasası olarak bilinen bir direnç üzerinden geçen elektrik akımının ısı yaydığı buluşu onundur.
    1844 : amerikalı bulucu samuel morse (1791 - 1872) kısa ve uzun sinyalleri bir hat ile göndermekle ilk elektrikli telgrafı yaptı. kısa ve uzun sinyallerin harflerdeki kodlamasına , samuel morse anısına mors alfabesi denir.
    1845 : alman fizikçi gustav robert kirchhoff (1824-87) devre analizi olan “bir noktaya giren ve çıkan akımların toplamı sıfırdır. kirchhoff i”, “kapalı bir devrede harcanan gerilimlerin toplamı, sağlanan gerilimlerin toplamına eşittir. kirchhoff ii” yasalarını yayınladı.
    1851 : heinrich ruhmkorff (1803-77) çift kat sarımlı indüksiyon bobinini buldu. bu buluş ac transformatörün gelişimine önderlik etmiştir.
    1864 : iskoçyalı matematikçi ve fizikçi james clerk maxwell (1831-79) kuantum fiziği öncesi bilinen bütün elektrik ve manyetik kuramları açıkladı. maxwell denklemleri olarak bilinen dört temel denklem onun tarafından ortaya atılmıştır.
    1869 : william crookes (1832-1914) ve johann wilhelm hittorf (1824-1914) birbirilerinden ayrı olarak katot ışınlarını buldular.
    1876 : amerikalı charles francis brush ( 1849 - 1929) elektrik çalışma akımı üretebilen açık bobin dinamoyu buldu.
    1876 : amerikalı alexander graham bell (1847 – 1922) elektrik titreşimlerini sese dönüştürerek telefonu buldu ve patentini aldı.
    1877 : amerikalı thomas alva edison (1847 – 1931) sesi kaybedip yineleyebilen gramofonu (fonograf) geliştirdi.
    1879 : edison karbon flamanlı akkorlamba için patent başvurusu yaptı. üç yıl sonra new york sokaklarında bu lambalar ışıyordu. edison yaşamı boyunca gerçekleştirdiği hareketli resim kamerası, teyp, projektör gibi çeşitli buluşları için 1093 patent almıştır.
    1879 : brush ark lambaları cleveland caddelerini aydınlatmak için kullanıldı.
    1880 : san fransisko da elektrik satmak için ilk şirket kuruldu. (california electric light company)
    1881 : e.w. v. siemens tarafından elektrikli tramvay yapıldı.
    1882 : dünyanın ilk merkezi güç üretim tesisi doğru akım(dc) güç sistemli the pearl street station new york city de thomas edison tarafından açıldı.
    1882 : wisconsin'de ilk hidroelektrik santral açıldı.
    1883 : nikola tesla tesla bobinini buldu . bu, elektriğin gerilimini dönüştürebilecek ve uzak mesafelere iletmeyi kolaylaştıracak bir transformatör olup tesla’nın alternatif akım projesinin önemli bir ayağıdır.
    1884 : ingiliz mühendis charles algernon parsons (1854-1931) ilk başarılı buhar türbinini yaparak elektrik jeneratör (generatör) lerini döndürmede kullanılmıştır..
    1886 :amerikalı fizikçi william stanley, jr. ( 1858–1916) indüksiyon bobin transformatörünü ve alternatif akım sistemini geliştirdi
    1886 : abd de 40-50 adet su gücü ile çalışan elektrik üretim tesisi hizmette ya da yapım halindedir.
    1887 : sırp asıllı bulucu, fizikçi , elektrik ve makine mühendisi nikola tesla ( 1856- 1943 alternatif akım generatörü buldu. böylece elktrik enerjisi uzun mesafelere kolaylıkla iletilebilecekti.
    1888 : heinrich hertz (1857-94) yıllar önce faraday ve maxwell tarafından bahsedilmiş radyo dalgalarını keşfetti ve ölçtü.
    1889 : abd de üretimlerinin tamamını ya da bir bölümünü su gücünden sağlayan elektrik şirketi sayısı 200 ü bulmuştur.
    1889 : ilk ticari uzun mesafe doğru akım enh portland şehri ile willamette şelalesi üretim tesisleri arasında kuruldu.
    1891 : ilk belediye elektrik sistemi northwest -- ellensburg, washington.
    1892 : italyan fizikçi guglielmo marconi (1874 - 1937) , sinyalleri birkaç km uzağa ulaştırarak telsiz telgraf patentini aldı. daha sonra ilk kıtalararası radyo sinyalini göndermeyi başardı. 1901'de, ingiltere cornwall'dan gönderilen sinyaller, kanada'dan alındı. bu olaydan sonra birçok yerde telsiz telgraf istasyonları kurulmaya başlandı.
    1895 : alternatif akım üreten ilk generatör niagara şelalesine kuruldu..
    1897 : ingiliz fizikçi sir joseph john thomson, (1856 – 1940) electronu keşfetti.
    1900s : charles proteus steinmetz (1865-1923) alternatif akım doğal kompleksi matematiksel analizini yazdı.
    1900 : enh de en yüksek gerilim 60 kilovolt.
    1908 : ilk komplike üretim tesisi columbia nehri üzerine inşa edildi.
    1911 : elektrikli klima yapıldı - w. carrier.
    1913 : ilk hava kirliliği kontrol cihazı. kül tutucu
    1913 : elektrikli buzdolabı - a. goss.
    1923 : rus asıllı abd'li elektrik mühendisi vladimir kosma zworykin ilk kez resim tarama yöntemini tümüyle elektronik olarak yapan ikonoskopu buldu. ertesi yıl da kineskop olarak adlandırılan resim tüpünün patentlerini aldı. bu iki buluş, ilk televizyon sisteminin oluşturulmasına temel oluşturdu. 1950'li yıllarda televizyon artık izlenilmeye başlanmıştı.
    1923 : fotoelektrik hücreler keşfedildi.
    1930 : abd'li elektrik mühendisi vannevar bush (1890 - 1974)'un yönetiminde cambridge'de massachusetts teknoloji enstitüsü (mit)'nde ilk bilgisayar yapıldı.
    1933 : 40 yıl boyunca dünyanın en büyük su santralı ünvanını elinde bulunduracak 6180 mw gücündeki grand coulee barajı ve hes yapımına başlandı
    1942 : ilk elektronik bilgisayarın yapımına başlandı ve aygıtın yapımı 1945 yılında tamamlandı.
    1947 : john bardeen, walter houser brittain ve william bradford shockley abd'deki bell laboratuvarları'nda transistörü buldular. elektrik sinyallerinin yükseltilmesini, denetlenmesini ya da üretilmesini sağlayan bu yarı iletken aygıt nedeniyle bulucular 1956 nobel fizik ödülü'nü paylaşmışlardır. elektron lambalarının bütün işlevlerini çok daha küçük boyutlu ve hafif, mekanik etkilere karşı daha dayanıklı, ömrü daha uzun, verimi daha yüksek, ısı kayıpları daha düşük ve harcadığı güç de çok daha az olarak yerine getirebilen transistörler elektronik alanında bir devrim olarak kabul edilir.
    1953 : ilk 345 kilovolt enh
    1954 : dünyanın ilk nükleer santralı rusya'da elektrik üretimine başladı.
    2000 : deniz dalgasının hareketinden yararlanılarak enerji üretilen ilk santral iskoçya'da işletmeye alındı.

    kaynak: vikipedia ama kopyala yapıştır değil *

    --- elektriğin tarihsel gelişimi ---

    dip not: ister inanın ister inanmayın bu entry girilirken 2 defa elektrik kesintisi yaşanmıştır.
  • ağızda sigara, çıplak elle kabloları tutan ustaya "abi çarpmasın" dediğimizde gayet ciddi olarak; "elektrik korkanı çarpar, korkmazsan bişey olmaz" cevabını verdi...

    köpek gibi bir şeymiş demek ki bu da, hissediyor ona göre çarpıyor.
  • tanrıyı oynamaya kalkışan insanın, eşyaya verdiği ruh.
  • iki kelime...teknolojinin oksijeni
  • bu medeniyetin bu kadar hızlı bir şekilde dönmesini, birbirine bağlanmasını, ve hatta bu medeniyetin ayakta kalmasına yarayan nadide araçlardandır kendisi. şöyle 1 hafta boyunca bütün işlerinizi elektriksiz yapmayı hayal edin ondan sonra da naparsanız yapın.
  • kesildiğinde aile içinde konuşçak hiçbirşey olmadığını farkediyo insan mum ışığı ve sessizlik...
  • kesilmesi ile farkındalık sağlayan oluşum.

    ikinci biram bitmişti,üçüncüyü almak için aşağıya indiğimde artık birlikte yaşadığım ailemin uyanmaması için ışıkları yakmamış, el yordamıyla mutfağı hatta dolabı bulmuş, buz gibi bir adet sonuncu biraya kavuşmuştum. yine el ve ayak yordamıyla çıktığım merdivenlerin sonuncusuna geldiğimde, odamdan sızan loş ışıktan ve loş müzikten hoşlandım. duvarları posterlerle donatmam gerektiğini düşündüm tıpkı bir ergen gibi. odama girdim, zaten az olan ışığın bile gereğinden fazla olduğuna kanaat getirip kapatmak için elimi uzattığımda ışık kendiliğinden kapandı. allahım işte bu sefer ermiştim.

    ermişliğimden emin vaziyette sıradaki mucizemin ne olması gerektiği hakkında kafa yorarken açık perdelerden dışarıdaki karanlığı farkettim. offf.. farketmiştim. ışığı kapatmak için elimi uzattığımda elektrikler kesilmişti. lanet olsun yusuf, yine erememiştim. balkona çıktım, hiç abartmıyorum, gördüğüm sadece gökyüzüydü. insan basitliğinde kendine yer eden gözlerimin seçebildiği yegane ışıltı havadan geliyordu. sadece yıldızlar vardı. karanlık ve yıldızlar, cezmi ersözü aradı gözlerim etrafta korkarak, bulamayınca rahatlayıp, rahvan giden bişey vardı lan diye düşündüm.

    bir kez daha, mucize sandığım şeyin elektrik kesintisi, ermişlik olduğunu sandığım şeyin tesadüf olduğunu farkederek hayal kırıklığına uğradım. ama yılmadım dostum, bir gün mutlaka erecektim, yılmadım.
hesabın var mı? giriş yap