• çernobil patlaması sonrası nükleer yakıtın beton ve yoluna çıkan diğer materyalleri eritip, bu maddelerle karışarak soğumaya başladıktan sonra aldığı forma verilen isim. boyutuna göre anormal derecede ağırmış. hala kısa süreli ışımasına maruz kalındığında bile alınan radyasyonun ölümcül düzeyde olduğu söylenmektedir. korkunç bir görüntüsü var, insan elinden çıkmış bir yaratık gibi. medusa'ya benzetilir hatta...
  • 10000 rem civarı bir radyoaktiviteye sahip olduğu görülmüştür ki dünya üstündeki en toksik şeydir. kısa süreyle maruz kalsanız bile birkaç saat içinde ölümünüze neden olacak kadar radyoaktiftir.
  • çernobil'de bulunan nükleer enerji istasyonu'nun 4. reaktöründe meydana gelen patlamayla ortaya çıkan ve reaktörün derinliklerine doğru yayılan, radyoaktif atıklardan ve felaket sırasında ortaya çıkan ısı ile birlikte eriyen materyalden oluşan yığınlara verilen isim. görüntüsü sebebiyle fil ayağına benzediğinden bu ismi vermişler.

    bu yığının yanında 30 saniye kadar kaldığınızda baş dönmesi ve yorgunluk hissi oluşmaya başlıyor, 2 dakikanın ardından iç kanama baş gösteriyor, 5 dakika ve daha fazla maruz kalırsanız da birkaç gün içinde ölüyorsunuz. dolayısıyla insanın bu tür bir güç karşısında çaresiz olduğu bir gerçek.

    asıl tehlike, elephant's foot denilen yığının gittikçe reaktörün temeline zarar vermesi ve içten içe onu yutması. reaktörün altından geçen su kanalları bulunuyor ve oldukça radyoaktif olan bu materyalin su ile teması inanılmaz patlamalar ve yeni facialar yaratabilir. uzmanlar şimdilik reaktörün üstünü kapatarak etrafa yayılan radyasyonu azaltadursun, daha büyük bir felaket kapıda bekliyor. üstelik yer altı sularının kirlenmesi riski henüz kapsam dahilinde bile değil.
  • 20 bin yıl boyunca radyasyon yaymaya devam edecek olan toksik yığın.
  • çernobil nükleer santralinin uranyum çekirdeğinin aşırı ısınıp içinde bulunduğu bölümü komple eritip akışkan bir sıvı gibi santralin alt katlarına doğru aka aka giderek sonunda aldığı şekil. sadece 2 metre genişliğinde olmasına rağmen 100 tonu aşkın ağırlığı vardır.

    yaydığı radrasyon zamanla azalsa da hala dünya üzerindeki en tehlikeli yapay cisimdir.
  • su ile temasi halinde patlama filan yaratmayacak olan yakit-beton karisimi. oyle uranyumu su ile karistirip patlama yaratabilecek olsak zaten devletler nukleer silah gelistirmek icin gotleri yirtmazlardi.

    hatta bakin nasil resmini cekmisler

    sunu oncelikle belirtmek gerekiyor, bir maddenin radyoaktifligi o maddenin yari omru ile ters orantilidir. yari omru kisa madde demek hizlica radyasyon yayip bozulan madde demektir. yani ne kadar radyoaktif ise o kadar cabuk bir sekilde yok olur. sonucta radyasyon denen nane'de bir tur enerjidir ve termodinamigin kurallarina baglidir.

    nukleer kazalarda en cok bas agrisi yapan radyasyon kaynagida iyot-131 dir. kazalardan sonra kansere sebep olan sey budur. keza reaktor cekirdegi eriyip bu fil ayagi olusunca icerisinde onceki reaksiyonlarin yan urunu olan iyot-131 ciddi miktarda bulunuyordu ve radyoaktivite buraya yaklasani oldurecek guce sahipti. ancak iyot-131'in yari omru 8 gun oldugu icin bu miktar giderek azaldi ve kazadan onlarca yil sonra ortamdaki neredeyse tum iyot-131 atomlari bozulmaya ugradi. ve radyoaktivitesi cok buyuk oranda kayboldu. cok buyuk oranda diyorum cunku hala icerisinde stronyum ve sezyum gibi 28-30 yil yari omre sahip izotoplar bulunmakta.

    yani gidip uzerinde uyusaniz birsey olmaz o derece guvenlidir demiyorum ancak korku cigirtkanligi yapmanin da bir anlami yok.
  • inceleme amaçlı parça alma çalışmalarında klasik yöntemlerle başarısızlığa uğrayınca çareyi yığına keleşle ateş etmekte bulmuşlar ve ancak öyle başarabilmişler diye anlatılır.
  • 200 saniye. 1986 yılında çernobil 4 numaralı reaktörün bodrumundaki elephant's foot ile arana 1 metre mesafe koyarak 200 saniyede hızlı bir ölüm gerçekleştirebilirdin. alternatiflerine göre acısız mı? ishal, kusma, baş dönmesi... iç organların kanamaya başlaması, bilinç kaybı ve 200. saniyeye. peki bizde bunun neden fotoğrafı var?

    --- spoiler ---

    her şeyden önce biraz bilim; nükleer santraller kararlı olmayan bir atomun kararlı olan atomlara bölünmesi ile (füzyon) açığa çıkan sıcaklığı buhara çevirir ve bu buhar türbinleri döndürür. manyetik alan içinde hareket eden mıknatıs elektrik oluşturur. teoride çok basit, temiz ve yeşil. peki uygulamada?

    kararsız uranyumu parçalamak için tek ihtiyacınız olan şey nötrondur. nötron uranyum çekirdeği ile etkileşime girer ve uranyum bozunma serisini başlatır. bozulan her parçacık alfa, beta, gama ve "nötron" saçılmaları yapar ve saçılan diğer nötronlar yeni tepkimeleri başlatır. kontrol edilmezse... hikayeyi biliyorsunuz. kontrol etmek için buharlaştırılacak su ve boron çubuklar, uranyum çubuklarının arasına konulur. su ve boron iyi bir nötron durdurucudur. nötronları kontrol ederseniz çekirdekteki füzyonu kontrol edersiniz.

    --- spoiler ---

    formaliteyi bırakıp kendim oluyorum; radyasyon kazaları ile ruhumu besleyen bir insan oldum çıktım. en çok da çernobil ilgimi çekiyor. umarım bir gün gaz maskem ve geiger sayacım ile "instagram influencerları" gibi gider gezerim.

    kazadan hemen sonra çekirdek 2000 derecenin üstüne çıkıyor. bu güneşin yüzey sıcaklığının yarısı demek arkadaşlar. adamlar 165000 kg uranyumun tepkimesini ve yangınını durdurabilmek için içine kum, kil, boron karışımı toprak atmışlar. çünkü karşılarında bir yangın yok. zaten yangını 8 günde söndürüyorlar ve havadan bu toprak karışımını atan tüm helikopter pilotları yüksek doz radyasyondan ölüyor. hatta bir tanesi havada ölüyor direkt.

    2000 derece öyle bir sıcaklık ki şu linkten koriyumun santral içindeki kurşunu ve betonu nasıl yediğinin simülasyonunu izleyebilirsiniz. koriyum, eriyen çekirdeğe verilmiş bir isim. sadece uranyum ile oluşuyor ve dünya üzerinde "yanlışlıkla" 5 kez üretildi. biri three mile island pensilvanya, biri çernobil ve 3 kere de fukuşima. tabi laboratuvarlarda yapay olarak üretiliyor ama kontrollü bir şekilde.

    işin özü bu koriyumun 2 tonu 4 numaralı reaktörün reaktörün alt tabanını, kurşunları, çimentoyu eriyerek su kanallarından, borulardan vb bodruma kadar iniyor.

    kazadan 8 ay sonra bodrumda çekirdek ve uranyum yakıt tüpleri kalıntıları ararken rastlıyorlar ilk. burada bir fotoğraf yok. denildiğine göre ilk oluştuğunda 10000 r/s lik bir dozu var. röntgen / saat i kısaca şöyle anlatayım arkadaşlar. ben 15 milyon elektron volt enerjili foton üreten bir lineer hızlandırıcıyı 240cm kalınlığındaki bir barit betona (yüksek radyasyon durduruculuğu olan karışım bir beton) doğru çevirip ışınlama yaptığım zaman, duvarın 5 cm sonrasında 0,1 r/s okudum ve odadan koşarak kaçtım. o zamanlar çok tecrübesizdim tabi. aslında pek bir anlam ifade etmese de sonuç olarak vücudumdaki elektronların vücudumda kalmalarını istiyordum.

    kazadan 4 yıl sonra dr william zoller bir fotoğraf çekiyor. "he took one picture and then he came back up. i was told that he died from radiation he received. so this picture, cost a man his life" zoller bodrumda koridorda dolaşıyor. köşeyi dönüyor ve karşısında elephant's foot. bir fotoğraf çekiyor ve çıkıyor. ama o fotoğraf zoller'in hayatına maal oluyor.

    kazadan 10 yıl sonra şöyle daha detaylı bir foto çekilmiş. fotoğrafın kaynağı bilinmiyor. 10 yıl sonunda koriyum gücünün 10da 9unu kaybediyor.

    fakat benim kesinlikle favorim artur korneyev. (bkz: artur korneyev) bu adam biraz deli. gelip gidip foto çekmiş denilene göre.

    ilk oluştuğunda bir insanın "lethal dose" dedikleri geri dönüşü olmayan dozu alması sadece 200 saniye sürüyordu. 2001'de yapılan ölçümlerde bu 1 saate çıkmış. günümüzde ise bir kaç saatten bahsediliyor.

    benim için yeri hep ayrı bunun. bu bir kaza değil, bir felaket. hiç bir insanoğlu şu koriyumun gücünü aşağılamaya kalkmasın bence. günümüzde hala çevresinin saran odadan daha sıcak ve oldukça ölümcül. eskisi kadar değil, ama yine de...
hesabın var mı? giriş yap