• hmmm. (bkz: why have you forsaken me)

    the last temptation of christ adlı kazancakis romanının çıkış noktasını oluşturan cümledir, o kitap yazıldıysa, isa'nın çarmıhta asılıyken ettiğine inanılan bu sözleri yüzünden yazılmıştır. bu vesileyle, dar vaktimde nacizane iki fikir yazmaktan alıkoyamayayım kendimi, yatsın işler. zamanında merak edip incelediğimde, tek başına alınınca yabancılaşma ya da inkar anlamına gelebilecek bu cümlenin aslında daha farklı yorumlara açık olduğunu düşünmüştüm. en azından, havariler tarafından yazılan kitaplarda bulunmaması, öz sansürden geçmesi çok olanaklı bu lafların niye bu güne ulaşmasına izin verildiğini düşününce, farklı anlamlar içerme ihtimallerinin yüksek olduğu görülüyor.

    matta ve markos'ta yer alan bu sözler, hatırladığım kadarıyla luka ve yuhanna incillerinde yoktu (yok). matta ve markos'ta isa'nın ölümü, hemen hemen aynı kelimelerle anlatılır; isa çarmıha gerilir, saat onikiden üçe kadar ortalığa karanlık çöker, saat üçte isa "lema şavaktani"sini haykırır, ve orada duranlar "bu galiba ilyas'ı çağırıyor" diye koşup ekşi şarap getirir, bir sırığın ucuna sünger takıp (ilyas=şarap=anlayışı kıt halk)ona içirirler. fakat isa bu canlandırma çalışmasına rağmen yüksek sesle haykırarak hemen ölür.

    aha da olaydaki trick, isa'nın hemen ölmesidir. #3210693 no'lu saruman* entrysinde anlatıldığı üzere, çarmıh, bir ölüm aracından çok işkence aletidir, doğrudan el ve ayak bileklerinden takozlar yardımıyla çivilenip asılmaları yetmeyen, kıçlarının altı da oturaklarla desteklenen kurbanlar, bazen günlerce çarmıhta acı çekerler. oysa isa, çarmıha gerildikten üç saat sonra belki acıya dayanamayıp, belki de babasının katına çıkmak için telaş ettiğinden, ona seslenir seslenmez, ruhunu teslim eder. hatta, isa'nın "tanrım beni niçin terk ettin" diye haykırmadığı yuhanna'da, isa ölür, yahudiler de roma valisi pilatus'tan çarmıhtaki adamların bacaklarını kırmasını isterler. çünkü ertesi gün sebt günüdür, bildiğiniz üzere, sebt günü hiçbir şey yapılmaz, hatta çarmıhta acı bile çekilmez, günahtır kardeşim. yahudiler pilatus'tan niçin isa ve beraber çarmıha gerildiği iki hırsızın bacaklarının kırılmasını ister? çünkü bacakları kırılınca kendilerini kol gücü, popo gücüyle kaldırıp nefes almaya devam edemeyecekleri için hemen ölecek, sebt günü çarmıhta acı çekmekle meşgul olup günah işlemeyeceklerdir. its a sin. askerler çarmıhların başına gelir, iki haydutun bacaklarını kırar, ama ölmüş olduğu için isa'ya dokunmazlar. fakat biri böğrünü mızrakla delip o ünlü eylemi gerçekleştirir. isa'nın bacakları kırılmadığı için, "o'nun tek kemiği kırılmayacaktır" yazı'sı gerçek olur, bir taşla iki kuş vurulur.

    matta ve markos'ta "lema şavaktani" var, yuhanna ve luka'da yok dedik. luka'da, isa babasına "ruhumu sana teslim ediyorum" gibisinden bir şey söyleyip ölüyordu, yuhanna'da "artık tamam" deyip ve kendi sonunu kendisi haber veriyordu. öz sansür? bilemiyoruz. kuran ve incil arasındaki en büyük fark, kuran'ın doğrudan allahın kelamı olması, ve tek kelimesinin değiştirilememesi iddiasıdır. hatırlarsanız, alah'ın ilk işi, muhammed'e "oku" diyerek onu kendi kelamını iletebileceği bir araca çevirmek olmuştu. isa ise, öğretisini benzetmeler ve hikayeler anlatarak yayardı, ama hayat hikayesinin ve öğretisinin yazılmasını emrettiğine dair bir imare olmasa da, havarilerini okur yazarlar, mesela vergi memurları arasından seçerek çaktırmadan altyapıyı oluşturmuştu.

    son olarak, en büyük yahudi düşmanı'nın bizzat incil olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. "orada karanlık ve diş gıcırtısı olacaktır" lafı en çok yahudiler için edilir incil'de. bu vesileyle, size bir de hangi kitapta, nerede olduğunu söylemeyeceğim bir hadis; hayatını beyin lobuna teneşir (fena yakar) sürülmüş gibi ona buna havlayarak sürdürmeye adamış olanlara gelsin: "birisi için ateş yakın, bir günlüğüne ısınacaktır. birini ateşe verin, hayatı boyunca 'kızgın' kalsın." isteyen, 'kızışmış' olarak da anlayabilir, kapasiteye göre.
  • "bilge, bilge, beni neden bıraktın?"

    hikmet benol
  • isa'nın bu sözü neden söylediğini anlamak için hermeneutics (ya da yorum bilgisi) hakkında bir miktar bilgi sahibi olmakta fayda vardır.

    heretik olmayan hristiyan doktrinine göre isa hem beden almış insan -çöldeki açlıkla denenmesi, yemek yemesi, şarap içmesi vs-
    hem de kutsal üçlü'nün bir parçasıdır.
    bu sözü sarfetmiş olan, çarmıhta hepimizin öldüğü gibi -insan olarak- ölen kişidir, yoksa kutsal üçlü'nün parçası değil...
  • “then, about that time jesus shouted, “eli, eli, lema sabachtani?”, which means “my god, my god, why have you deserted me?”
    matthew 27: 46.
    “saat üçe doğru isa yüksek sesle, “eli, eli, lema sabaktani?”, yani, “tanrım, tanrım, beni niçin terkettin?”
    matta 27: 46.
  • 22. mezmur'un ilk ayetidir. isa çarmıhta bu mezmurdaki peygamberliğin kendisinde gerçekteştiğini göstermiştir.

    teslis inancında sonsuzlukta baba ile oğulun birbirinden ayrıldığı tek yer çarmıhtır, bunun nedeni de kutsal olan tanrı'nın günahla bir arada bulunamamasıdır.
    isa'nın günah olarak yargılandığını, romalılar 3:8 "insan benliğinden ötürü güçsüz olan kutsal yasa’nın yapamadığını tanrı yaptı. öz oğlu’nu günahlı insan benzerliğinde günah sunusu olarak gönderip günahı insan benliğinde yargıladı." ayetinde görürüz. (bu da tanrının günahkarları kurtarmak için seçtiği yoldur)

    dikkat edilecek husus şudur ki; kutsal kitabı okumadan yapılacak yorumlar ne yazık ki havada kalmaktadır.
    örneklemek gerekirse 'isa tanrıysa neden tanrım tanrım beni neden terk ettin desin ki' şeklinde bir soru. teslis hakkında hiç bir şey bilmediğiniz ve hristiyan inancını kendi inancınızın bakış açısından anlamaya çalıştığınızı ortaya koyar..
    bu konuda teologların cevap veremediği bir soru olmadığı gibi, ilk yüzyıldan itibaren bütün hristiyanların bu konulara gayet aşinadır. 'isa insandır sonuçta çarmıhta öldü' yaklaşımına hristiyanlar karşı olmadıkları gibi (çünkü beden almış olan tanrı olduğuna inanırlar ki bu isa'nın bedensel olarak %100 insan ve ruh olarak %100 tanrı olduğunu ortaya koyan bir konudur) aynı zamanda 3 gün sonra isa'nın dirildiğine inanırlar. dolayısıyla öldü sonuçta yaklaşımı eksik bilgi yaklaşımıdır. (kaynak ayet: rom 1:2-4 tanrı, oğlu rabbimiz isa mesih’le ilgili bu müjde’yi peygamberleri aracılığıyla kutsal yazılar’da önceden vaat etti. rabbimiz isa mesih beden açısından davut’un soyundandır; kutsallık ruhu açısından ise ölümden dirilmekle tanrı’nın oğlu olduğu kudretle ilan edildi.)

    22. mezmur
    1 tanrım, tanrım, beni neden terk ettin?
    niçin bana yardım etmekten,
    haykırışıma kulak vermekten uzak duruyorsun?
    2ey tanrım, gündüz sesleniyorum, yanıt vermiyorsun,
    gece sesleniyorum, yine rahat yok bana.
    3oysa sen kutsalsın,
    israil’in övgüleri üzerine taht kuran sensin.
    4sana güvendiler atalarımız,
    sana dayandılar, onları kurtardın.
    5sana yakarıp kurtuldular,
    sana güvendiler, aldanmadılar.
    6ama ben insan değil, toprak kurduyum,
    insanlar beni küçümsüyor, halk hor görüyor.
    7beni gören herkes alay ediyor,
    sırıtıp baş sallayarak diyorlar ki,
    8“sırtını rab’be dayadı, kurtarsın bakalım onu,
    madem onu seviyor, yardım etsin!”
    9oysa beni ana rahminden çıkaran,
    ana kucağındayken sana güvenmeyi öğreten sensin.
    10doğuşumdan beri sana teslim edildim,
    ana rahminden beri tanrım sensin.
    11benden uzak durma! çünkü sıkıntı yanıbaşımda,
    yardım edecek kimse yok.
    12boğalar kuşatıyor beni,
    azgın başan boğaları sarıyor çevremi.
    13kükreyerek avını parçalayan aslanlar gibi
    ağızlarını açıyorlar bana.
    14su gibi dökülüyorum,
    bütün kemiklerim oynaklarından çıkıyor;
    yüreğim balmumu gibi içimde eriyor.
    15gücüm çömlek parçası gibi kurudu,
    dilim damağıma yapışıyor;
    beni ölüm toprağına yatırdın.
    16köpekler kuşatıyor beni,
    kötüler sürüsü çevremi sarıyor,
    ellerimi, ayaklarımı deliyorlar.
    17bütün kemiklerimi sayar oldum,
    gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar.
    18giysilerimi aralarında paylaşıyor,
    elbisem için kura çekiyorlar.
    19ama sen, ya rab, uzak durma;
    ey gücüm benim, yardımıma koş!
    20canımı kılıçtan,
    biricik hayatımı köpeğin pençesinden kurtar!
    21kurtar beni aslanın ağzından,
    yaban öküzlerinin boynuzundan.
    yanıt ver bana!
    22adını kardeşlerime duyurayım,
    topluluğun ortasında sana övgüler sunayım:
    23ey sizler, rab’den korkanlar, o’na övgüler sunun!
    ey yakup soyu, o’nu yüceltin!
    ey israil soyu, o’na saygı gösterin!
    24çünkü o mazlumun çektiği sıkıntıyı hafife almadı,
    ondan tiksinmedi, yüz çevirmedi;
    kendisini yardıma çağırdığında ona kulak verdi.
    25övgü konum sen olacaksın büyük toplulukta,
    senden korkanların önünde yerine getireceğim adaklarımı.
    26yoksullar yiyip doyacak,
    rab’be yönelenler o’na övgü sunacak.
    sonsuza dek ömrünüz tükenmesin!
    27yeryüzünün dört bucağı anımsayıp rab’be dönecek,
    ulusların bütün soyları o’nun önünde yere kapanacak.
    28çünkü egemenlik rab’bindir,
    ulusları o yönetir.
    29yeryüzündeki bütün zenginler doyacak
    ve o’nun önünde yere kapanacak,
    toprağa gidenler,
    ölümlerine engel olamayanlar,
    eğilecekler o’nun önünde.
    30gelecek kuşaklar o’na kulluk edecek,
    rab yeni kuşaklara anlatılacak.
    31o’nun kurtarışını,
    “rab yaptı bunları” diyerek,
    henüz doğmamış bir halka duyuracaklar.
  • 'ah beybaba! ah be babalık! niye çamura yattın?'

    (bkz: suskunlar)
  • güzel bir soru. gerek olmadıkça teolojik hadiseler gibi yaklaşmamak lazım böyle şeylere. metnin kendisine bakınca az çok anlaşılıyor neden böyle dediği. elde hiçbir şey olmazsa o zaman teolojik olarak yorumlarsın, yorumlayacaksan da bunu 'yok isa şuydu yok buydu, orada aslında bıdıbıdı' vs diye yapmanın bir anlamı yok, hıristiyan değilsen. birtakım düşüncelerini uyumlu hale getirmek gibi bir amacın yoksa gevezelik bu, ya da hadi kelimenin düz anlamında entellektüel faaliyet olsun. yazarın teolojik kaygıları mesele olduğu zaman teolojik yaklaşırsın, neden yazdığını veya neden öyle yazdığını yazarın teolojik kaygılarıyla birlikte ele aldığında anlayabileceğinde. teolojisine uymayan bir şeyi atlar, önemsiz gösterir vs... ama burada öyle bir durum yok sanki, metne bakınca basit bir açıklaması var isa'nın neden böyle dediğinin.

    isa, beni neden terk ettin dediğine göre terkedilmiş hissetmiş olsa gerek. markos inciline baktığımızda isa'nın gerçek kimliğini havariler bile bilmiyor, anlamıyorlar. mucizeler gerçekleşirken "yav noluyor, bu ne biçim adam" modundalar (fırtınayı dindirdiğinde, suda yürüdüğünde....). gethsemane bahçesinde, yakalanmadan önce isa bile kendisinden emin değil, üç kere dua ediyor, tanrım başka türlü olsun diye, belki de şüpheye düşüyor kendisinden. havarilerden biri * ihanet ediyor isa'ya, biri* inkar ediyor duruşma sırasında, tanımamazlıktan geliyor. müritleri adamı terketmiş. yahudi dini liderleri tarafından küfürle suçlanmış, halkı reddetmiş, halkın önünde dayak yemiş, küçük düşürülmüş, işkenceye uğramış. e adamcağız da terkedilmiş hissediyor tabi, hissedince de soruyor işte, beni neden terk ettin diye.
  • şairin bakışı:

    reading zindanı baladı : görsel

    ressamın bakışı:

    james tissot, tanrım, tanrım, neden beni terk ettin? (eli, eli lama sabactani), 1886-1894 : görsel

    ayrıca;
    (bkz: #98173765)
    (bkz: #121288849)
  • tanrının esrarengiz sessizliğine yönelik varoluşçu bir sorudur aynı zamanda. ana rahminden dünyaya fırlatılan öznenin yalnızlığının dinsel seremoni dolayımında dile gelişidir ya da. başından sonuna metaforik bir dille kaleme alınan incillerin en şiirsel anlarından biridir. ve bu korkunç soru bergman filmlerinin de özetidir. oda üçlemesi'nin bütünü ve özellikle de yürek burgusu kış ışıkları filmi.

    isa'nın çarmıhtaki bu sözü şu an yürürlükteki incillerin ikisinde (matta ve markos) yer aldığı halde diğer ikisinde (luka ve yuhanna) yer almaz.
hesabın var mı? giriş yap