• - ramazan denince aklınıza ne geliyor?

    italyan: pide!
    rus: pide!
    ispanyol: güllaç!
    koreli: nihat hatipoğlu!!!

    adsşlkasşldkadls
  • japona devamlı çinli muamelesi yapılan program. çinliler ve çince için sağda solda konuşulan şehir efsanelerini adama soruyorlar, adam da doğal olarak "arrah arrah ne arakası var yaaa" diye tepki veriyor (japonlar l harfini söyleyemiyor veya zorlanıyor çünkü japoncada l yok ama çincede bildiğim kadarı ile var. çinlilerin lee, liu, lang gibi isimleri olduğuna göre... neyse...)

    "siz çatalı bıçağı duvara atıp çıkan sesten isim koyuyormuşsunuz" muhabbeti tek heceli kelimelerden oluşan çince için söylenen bir şehir efsanesidir bre mal herifler!! hatta sunuculardan biri "hani çan çun gibi yeaa" sığlığında da konuştu, yuh dedim. karşındaki adamın adı masataka kobayashi. sence çin çon diye bi isim mi? sence bu kadar uzun bir isim duvara atılan çataldan çıkmış olabilir mi? açın da iki satır japonca nasıl bir dilmiş araştırın. şu adama da çinli muamelesi yapmayın artık rica ediyorum. hayır yakında "köpek mi yiyorsunuz" gibi salak bi soruyu da bekliyorum bu durumda ben. hepten delirteceksiniz japonu be!! ben delirdim burada!!
  • sinan denen arkadas kendisi her turlu takilmayi , hakaret vari konusmayi karsidakini kucuk dusurmeyi yapan sahsiyet gorduk ki kendisi ayni seyi daha azini bile kaldiramayacak bir karakter.

    peki su guzelim programda ne isi var , kizlari etkilemek icin en yakin arkadasini pic eden ergen gibi karsisindakileri dusunmeyen.bir adam.

    en sinir oldugum seylerin bir araya geldigi. nese devam edip sinirlerimi bozmayayim.

    danilo benim favorim bu adam benim gozumde kemal sunalin saban karakteri gibi film gibi bir adam.beni gulmekten oldurdu.

    ıspanyolda cok dehset ama adamin sozunu kesip duruyorlar.

    tanim: sinani ya susturun yada o solistle yer degistirsinler en azindan kemane der geceriz.

    burayi sinana yaziyorum eger okursan belki biseyler ogrenirsin.

    1-karsindaki adamlar yarim akilli veya cocuk degil, yaslari senden buyuk olan bile var sadece dilimize hakim degiller.japon arkadas bir sey anlatmaya calisiyor sen adamin gozune baka baka ellerini kolllarini taklit edip kahkaha patlatiyorsun.ayni seyi bana yapsan seni istemsiz istegin disinda formata sokarim.adam sagir degil bagirarak anlatma olayini bilirsin belki.

    2-sanki galler prensi gibi coluk cocuk kres bakar gibi millete bakip " dur anlatsin" , " suna bak bu boyle der geri vites yapar" , " bizde boyle benim sevgilim benim karim siz gavatlarda var bu dunyada" gibi hosgoruden uzak tamamen halka oynayan tavrini duzelt veya duzeltmis rolu yap.

    3-karsindakiler cocuk degil.sagar degil aptal degil.senin ulkeni bilipde buraya geliyorlar onlara kendini anlatma.

    omur dengeyi iyi kuruyor, onyargimi kirdi empati kurabiliyor.iletisim guzel.

    atv heralde ucuza kacmak icin sinani almislar.nese bakalim. digerleri hatrina tahammul edecemde ben utaniyorum a.q.

    nasil baris gelinine bu ulkede tecavuz ediliyorsa ve ben.ulkem adina utaniyorsam bu sinan yuzunden ordaki adamlardan utaniyorum.bizi yanlis.taniyorlar.ben o sunucu adina sizden.ozur diliyorum. bir bitmedi bunlar zaten.
  • bir adet korelinin*, hayraniyla sarilan slovaka* "artik bir cay icersiniz ehahu" deyip dalga gectigi program. gece gece yarmistir.
  • iki üç tane gerzek editörün içerik üretmek için yapmadıkları faşistlik kalmayan program. adamı bond çantaya benzetmek nedir amk?

    tanım: buram buram faşizm kokan uyduruk program.
  • iyi fikir,kötü uyarlama. ancak potansiyeli var. yolda düzelmesi ümidiye

    "az sonraa" mantığı kalksın mesela
    program bant videolar,yabancıların türkçe şarkı söyleme denemelerinden daha çok sohbet programı olmalı.
    seyirciler ve orkestra gereksiz.

    2 saat süren programda masada max.10 dakika muhabbet döndü geri kalanı "aaa şarkı söyleyin"-"tavukları pişirmişem"-"az sonraaa"
  • bu sunucularda olmaz malesef. ama çok potansiyel var çoook.

    edit: klasik ekşiciliği bırakalım, neden olmaz, nasıl olur'u kendimizce yazalım.

    bir kere konseptin özünün muhafaza edilmesi şart. yurtdışından her sene onlarca farklı alanda (yarışma, talk show, dizi) konsept getiriliyor. ülke şartlarına göre kafası kolu budanıp ucube haline getirilip yayınlanıyor. hadi onlar neyse. sonuçta hedef kitle de, eldeki malzeme de yerli. "oluru bu abi" deyip geçersin. ama bu programda hedef kitle yerli olsa da malzeme yabancı. diğer programlarda olduğu gibi "yerelleştirelim de nasıl olursa olsun abi" formülü baştan tutmuyor. tamam elemanlar iyi türkçe konuşuyor, tamam bazıları baya bizden biri olmuşlar falan. ama en nihayetinde senin konseptin onların ne kadar "bizden olabildikleri"ne değil, ne kadar "olamadıklarına" dayanacak. yoksa zaten tutmaz. kanal 7'de falan ayda bir çıkıyor "japon gelin-fransız damat" temalı haberler falan. tutacak olsa onlar tutardı. o sebeple yukarda da değinilen türk televizyonculuğunun alamet-i farikası "az sonra"ları, adamlara türkçe şarkı söylettirip maymun etmeye çalışmaları azaltın. tamamen kaldırın demiyorum. yeri gelecek bir ispanyolun türkçe şarkı söylemeye kasmasını, bu uğurda zorlanıp komik hallere düşmesinide yayınlayacaksın ama, bütün programın yarısını buna ayırırsan o iş olmaz abi. malzeme biter bir kere 2-3 program sonra. millet sıkılır artık biyerden sonra.

    sonra, sunucular meselesi. değişmesi şart değil ama değişirse daha iyi olacak gibi. en azından adamlara şunu söyleyin; "aaa o sana ne dediii, vaaaay bak sana şöyle yaptı" modundaki gerzek ilkokul modu atraksiyonları derhal bırakın abi. bu kadar saçma birşey olamaz. bundan çıkacak malzeme olmaz olsun. beyaz futboldaki rasim ozan gibi her lafa "oooooo, vaaaayyy, haydaaaa" demeyle sunucu olunmaz.

    bu sunucu arkadaşların dünya halklarının kültürleri konusunda oldukça bilgili olmaları şart. en azından programdaki elemanların ülkeleri hakkında. tamam slovakya konusunda ne bilebileceksin eyvallah da. abi bir amerikan-ingiliz siyasi ve sosyo-kültürel tarihi/ilişkileri konusunda birşeyler bilmen lazım. ki bu adamları birbirine düşürüp malzeme çıkarabilesin. bir japon-kore kültürü hakkında bilgi sahibi olmalısın ki bu ülkelerin ve kültürlerin bizden farkları ya da benzerlikleri konusundan malzeme çıkarıp ekmek yiyebilesin.

    keza ispanyolların çok övündükleri müthiş başarılı kaşifler, okyanus savaşları vs. tarihleri konusunda biraz bişey bilmelisin ki adama ordan yaklaşabilmelisin. falan filan, örnekler çoğaltılabilir.

    bir de son not: bu programa bir de alman şart abi. almansız olmaz. alman olmayan yabancılı türk programı nerde görülmüş yahu. bi kere rtük müsade etmez buna. o alman olacak.
  • sinan çalışkanoğlu nahoş espriler yapmasa ve dalga geçermiş gibi gülmese daha seyirlik bir program olur.

    tüm yabancı konukları çok sevdim.
    ingiliz çok güzel ve akıcı türkçe konuşuyor. adamın zeki müren dövmesi var, ötesi yok. sözlüğü takip ediyor.
    japon söz verilse aslında kendi kültüründen atasözleri ile bize kültürünü tanıtacak ama pek yer bulamadı kendine. bence pek sevimli birisi.
    italyan abijim gerçek bir bomba. o türkçe öğrenmemiş. türkiyede işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmiş, kullanması gereken kalıpları öğrenmiş o kadar. ama abijim sempatik.
    koreli arkadaş zaten türk ya. adam "buradan çay içmeye gidecek misiniz onu söyle" dedi. "tövbe estağfurullah" dedi. çekik olmasa koreli demem. sadece dil değil kültür öğrenmiş.
    amerikalının kahkahası yeter, neşe saçıyor.
    rus sinan akçıl'a benziyor bildiğin. burada sinan akçıl'ı afedersiniz itin götüne sokan, hiç beğenmeyen türk kızlarımız rusa aşık oldu. sessiz birisi gibi.
    slovak sadece yakışıklı diye programa alınmış gibi. ses yok görüntü var. olsun artık napalım severek bakıyoruz*
    ispanyol çok sempatik kıvırçık saçları ile, sesi de fena değil.

    programın kötü tarafları:
    hadi kendi dilinizde kavga etsenize diyen sunucular. abi biz anlamıyoruz, karşılıklı konuşan iki kişi de birbirini anlamazken neden eğleniyoruz? ya da eğlendiğimizi sanıyorlar?
    konuklara şarkı söyletmek. bir kere yapılsa belki eğlenceli olur ama alışkanlık haline getirmek olmamış.
    "hadi bunu tartışsanıza" diye bir cümlenin geçmesi. program sunucusunun bu şekilde programı yönetmesi.
    sürekli ilişki bağlamında konular. şahsen bir bölümün konusunun ülkelerin kahvaltı alışkanlıkları gibi daha kültürel şeyler olmasını isterim. adamlar yakışıklı diye yok "hesap öder mi?", yok "aşk mı para mı?" gibi kişisel soruların cevaplarını merak etmiyorum. bırakın adamlar kültürleri hakkında konuşsun.

    inşallah bu olumsuzluklar zamanla yok olur ve program daha seyirlik, eğlenceli hale gelir. yoksa format bence çok güzel.
  • kendini komik sanan gerizekali editorlere sahip program. sunuculari da cabasi
  • abnormal summit'in bir kaç bölümünü izleyip ''keşke türkiye'de de böyle programlar olsa, bizde daha güzel muhabbet döner'' demiştim. bugün youtube'da bu programın bir kaç bölümünü gördüm. çalışırken bir yandan da göz ucuyla izledim.

    programdaki elemanlar çok efendi ve eğlenceli. çoğu da çok iyi türkçe konuşuyor. hele birkaçı ülke nüfusunun ekseriyetinden iyi konuşuyor.

    yalnız, biz goygoyu ne kadar çok seviyoruz böyle. tribüne taraftar dizer gibi seyirci dizip her fırsatta alkışlatmanın ne lüzumu var? düzgünce sohbet etsenize oradaki insanlarla, zaten çok eğlenceli tipler hepsi. hem biz de onların kültürünü öğreniriz, kendimizi tartma fırsatı buluruz.

    bir de bu adamlar her ne kadar burada yaşasalar da ülkenin diline, kültürüne ve özellikle genel kabullerine yabancılar. bu eksikliklerinden espri devşirmek fazlaca ayıp. mesela ispanyol -ki çok efendi bir adam- diyor ki, ''birisi eşime yahut bana iltifat ettiğinde bir diğerimiz bunu sorun etmez, hatta hoşuna gider''. sen bunun üzerine bir şey söylediğin zaman bu adamın söylediği çok ters anlamlara kayıyor. o adam farketmiyor ama sen onu çok kötü bir duruma sokuyorsun, bu beyefendiliğe sığmaz.

    şu adamları boş bir odaya koyup italyan ve koreliyi sunucu yapsanız bile süper bir program olur. umarım sunucular ve metin yazarları harcamaz programı.

    edit:yazım hatası
hesabın var mı? giriş yap