• bazen aklıma hasan sabbah gibi bir örgüt kurma fikri geliyor. hepsini öldürmek istiyorum. işi yapanı, dışarı salanı. hepsini böyle testere filmlerindeki gibi düzeneklerle öldürmek sonra da yayınlamak istiyorum. en acısı bunlar bildiklerimiz. sesini çıkartamayan kaç çocuk var tahmin etmeye korkuyorum.

    edit: böyle bir şey yaparsan beni de çağır gibisinden o kadar çok destek mesajı geldi ki. sanırım bir tek ben değil, herkes patlamaya hazır volkan gibi bekliyor.
  • antalya'nın finike ilçesinde, kız çocuğu g.e.g. (7) ile ağabeyi i.e.g.'nin (10), cinsel istismara uğramasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan anne merve a. ile üvey baba rahmi a., yargılandıkları elmalı ağır ceza mahkemesi'nce, üçüncü duruşmada tahliye edildi

    kaynak

    kaynak2

    kaynak 3

    o masum çocukların çizdiği resimlere bakmak bu denli acı veriyorken, o talihsiz çocukları düşünemiyorum.

    bir ses verin canlar, haber ocak ayında gerçekleşiyor ama olay şu an twitterda gündem de tutulmaya çalışıyor. bu olayın aydınlatılması lazım. bu çocukların güvence altına alınması lazım.

    twitter da #elmalıdavası hashtagyle gündem yapılmaya çalışıyor.

    kaynak

    edit: imza kampanyası açılmış konu ile ilgili bir destek de oraya atıp sesimizi daha güçlü duyaralım.

    imzalaa

    edit : bakanlık gelen tepkiler üzerine bakanlık avukatlarını görevlendirmiş

    kaynak

    antalya baro başkanlığı açıklaması olayın çok ciddi takibinde olduğunu belirtmiş
  • ----------------------------
    çok önemli edit: çocukların annesi olduğunu ileri süren bir twitter kullanıcısı, davaya dair birçok resmi belge paylaşarak çocukların babaanneleri tarafından psikolojik olarak zorlanmaları sebebiyle münchausen by proxy sendromu teşhisi konduğu iddiasında bulunmuştur. annenin kimliğinden, sosyal hayatından hatta adli sicil kaydından bağımsız olarak savunma hakkı ve adil yargılanma hakkı gereği bu açıklamaların da değerlendirilmesi gerektiğini düşünerek dün yazdığım bu entry'e bu edit'i yapmayı zorunlu görüyorum.

    bu arada, dolaşıma sokulan ses kaydı ile mektup bu dava ile ilgili değil. anne de ısrarla bunu söylüyor. bu ses kaydını ve mektubu elmalı davasıyla ilgiliymiş gibi dolaşıma sokanların da yatacak yeri yok. dün mağdur çocukların avukatı da mektubun bu davayla ilgili olmadığını belirtmişti. dün burada birçok yazarı bu konuda mesajla uyardım ama herkese yetişmek namümkün.

    debe'ye giren entrym, özünde adalet sisteminin hükümet eliyle ne hale getirildiğine, hakimlik mesleğinin bağımsızlık ve anayasal güvencelerinin ortadan kaldırılmasının nasıl sonuçlar verebileceğine dair hem somut bilgileri hem de görüşlerimi içermektedir ve görüşlerimde herhangi bir değişiklik olmamıştır. 5 yıl önce stajyer avukatlık yapan kişiyi büyükşehir'de ağır ceza heyetine alamazsınız. akp ve mhp teşkilatına üye olan kişileri hakim savcı yapamazsınız. yaparsanız da bunların tarafsız olacağına kimseyi inandıramazsınız ve adaletsizlik yüzünden isyan noktasına gelen toplum, en ufak olayda sizin daha önce yediğiniz naneleri referans alarak yine aynı şeylerin döndüğünü düşünür haklı olarak. bu ortamı yaratan hükümettir. hakimlik savcılık mesleğini ayaklarının altına alıp çiğneyen akp ve mhp'dir.

    savunma hakkı kutsaldır deyip, savunmaya yer vermemek olmaz. buyrun:
    https://twitter.com/…432/status/1410193611392749572
    ----------------------------

    hakimleri biraz araştırdım. elimde bu mahkemece daha evvel verilmiş birçok karar var. 2020 yılında verilen kararlar da mevcut bunların arasında. şu anki heyeti tespit edemesem de heyetin bir önceki hakimlerinin adlarını arattım. daha 6 yıl önce stajyer avukat olan kişiyi ağır ceza mahkemesi üyesi yaparsanız bu sonuçla karşılaşırsınız.

    söylemek istediğim şu: hakimlik mesleği ayağa düşürüldü ve hepimiz seyrettik. binlerce hakimin görev yeri bir gecede değişti, binlercesi meslekten atıldı, akp ve mhp teşkilatına üye olmaktan başka hiçbir vasfı olmayan binlerce avukat, puan sınırlamaları esnetilerek ve belki de el altından sorular dağıtılarak (fetö abilerinden bilirler böyle yöntemleri) hakimlik mesleğine kabul edildiler.

    eskiden bir hakimin ağır ceza üyesi olabilmesi için yıllarca sulh ceza ve asliye ceza deneyimi olması gerekirdi. şimdi daha birkaç sene önce fakülteyi bitiren kişiyi alıp büyükşehir'de ağır ceza hakimi yapıyorsunuz.

    bu teşkilattan hakim yapılanlardan özellikle sulh ceza hakimlerini ne koşullarla hakim yaptıklarını biliyor musunuz? istediğimiz her kararın altına imza atacaksın deniyor. daha başlangıçta hakimlik mesleğinin bağımsızlığını ortadan kaldırarak kürsüye oturan hakimden adalet mi bekleyeceksin?

    bu davada da sanıklardan birinin veya dosyaya dahil bile edilmeyen istismar faillerinden birinin bir akpli veya mhpli veya yakını olmadığını, bu tahliyelerin yukarıdan gelen emirle gerçekleştirilmediğini kim gönül rahatlığıyla söyleyebilir?

    korkunç bir girdabın içindeyiz ve maalesef çok daha kötü günler bekliyor ülkemizi. ama inanıyorum ki bu günler geçecek. bu ülkede mesleki onurunu, insanlığın temel değerlerini paraya veya terfiye satmayan gerçek hukukçular da var. günü geldiğinde bu skandal kararlara imza atan hakimler de, savcılar da, o kararlara yazdıkları copy-paste soyut ibarelerin birer gerekçe olmadığını, bahane olduğunu, bu sözde gerekçelerin onları hapisten kurtarmayacağını görecekler.

    bu ülke düzelmek istiyorsa, devri sabık yaratmayacağız diyenlere inat, bugün suçlara karışan kim varsa hepsini tek tek tespit edip yargılamalı ve hapse tıkmalıdır. bu insanlar bir daha gün yüzü görmemelerini gerektirecek kadar çok sayıda suça bulaşmış durumdalar.

    o gün geldiğinde ben gönüllü olarak işimden arta kalan zamanımda adliyede tek tek dosyaları, ihlalleri inceleyen komisyonlarda görev almaya hazırım. benim gibi binlerce hukukçu olduğunu da biliyorum.

    istismar sanıklarının tutuksuz yargılandığı onlarca dava var. bir şekilde medyada ses getirmeyen olaylarda ne dramlar, ne mağduriyetler, ne acılar yaşanıyor. dediğim gibi bu olay ve bunun aktörleri birer sinek. bu sinekler ülkenin her yerine yayılmış durumda. bu yüzden bu bataklığı kurutmadan bu ülkeye rahat yok.

    bu akıl almaz kararlara attığınız her imza ve düşmediğiniz her muhalefet şerhi arşivlerde yerini alıyor. günü geldiğinde hepsinin hesabı sorulur. siz sanıyorsunuz ki bu saltanat sonsuza kadar sürecek. dünya hiçbir zalime kalmadı, size de kalmayacak.
  • yeni gelen hükümet geriye dönük bu skandal mahkeme kararların üstünden geçip bu hakim ve savcılara müebbet vermezse onlarında allah belasını versin.

    kişiye göre nasıl muamele ediliyor. öğretmen olarak kız öğrencinin başını sevsem görevden atılır, yagılanırım(olması gerekende bu). bu nasıl bir adalet, bu nasıl bir yargı akp'nin yatacak yeri yok.
  • bu ne lan bu nee.
    çocuğun çizdikleri ne.
    o yazdıkları neee.
    en cok beni seçiyorlar ne demek laaaan. annem oturup seyrediyor nee.
    tahliye ne demek bu yaratıklara. tahliye nee.
    durup durup yazıyorum, yazıp yazıp siliyorum. çıldırıcam lan bu ne.
  • bu insanları serbest bırakanların haklarında acilen soruşturma açılması ve hayatlarının didik didik incelenmesi gerekir gibi. bunları görüp, okuyup da serbest bırakan, bırakabilen benim için büyük soru işareti açıkçası.

    anne olacak kadın "çocuklarımın dolduruşa gelerek yalan beyanda bulunduklarını düşünüyorum. suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum." demişmiş. o yaştaki çocukların herhangi bir dolduruşla o beyanları verip o resimleri çizebileceğine inanmıyorum.
  • nasıl ki (bkz: orospu çocuğu taksici) diye bir bakınız var. buraya yazarsam yarım saat içinde evimden alınacağım bir bakınız daha var bir meslek grubuna karşı. gündemde kalması ve suçlu oldukları açıkça görülen kişilerin en ağır cezayı alması gereken davadır.
  • 23 nisan'da makamına oturttuğu devlet koruması altındaki çocuğu ismiyle teşhir eden, ramazan bahanesiyle bir çikolata bile vermeyen kadın ve aileden sorumlu devlet bakanını hatırladınız mı?

    unuttuysanız hatta hatırlıyorsanız da şimdi tekrar izleyin. o yavrucağın korku dolu yüzüne, bakanın şefkatsiz ifadesine dikkat edin:
    https://youtu.be/l5ep_1sen4k

    çikolata vermiyorsan bir oyuncak ver, bir giysi, bir kitap çok mu zor? ama bakanın tek derdi ramazan olduğu için dinin oruç tutmayı emretmediği çocukları bile çikolatadan mahrum edeceğini açıklamak. milli bayramlarla adeta mücadele ve yarış içindeler. 23 nisan kaybedip, ramazan kazanacak, akp mantığı bu.

    çocuk daha küçükken, mutsuz, kısıtlanmış, hayal kırıklığına uğramış olacak ki, büyüyünce de tepesine binmeleri kolay olsun.

    zihniyetleri ve amaçları böyle. bu nedenle elmalı davasındaki çocukların tecavüze uğradığı adli tıp raporuyla kanıtlanmış olduğu halde sanıklar salıverildi.

    o çocuklar devlet yurtlarına yerleştirilse neler olacak? aleyna çakır'ı öldüren ümitcan uygun'un annesinin çalıştığı yurttaki kızları sattığı iddialarını hatırlayın. veya burada lanetlediğimiz onlarca haberde yurt müdürlerinin, polisin, jandarmanın, kaymakamın, valinin, savcının, hakimin tecavüzüne uğramış çocukların davalarını hatırlayın.

    bu çocuklar için bu iktidarla bir çıkış görebiliyor musunuz?
  • usta hadi bu şerefsizler aşağılık birer sapıkta bunları tahliye eden mahkeme,hakim savcı yani o boyutta kim varsa onlara ne demeli?
    bu tahliyeye sebep olanlar kendi çoluk çocuğunun yüzüne utanmadan nasıl bakabiliyor?
    hadi mafyaların,derinlerin ,çökenlerin ,otellerinde yatıp kalkıp dağıttığı paraların,borsalarının esiri oldunuz,onları koruyorsunuz da bu sapıkları bari affetmeyin. bu kadar mı laçka oldunuz?
  • ülkemizde konuşulması gereken çok daha önemli konular var. mesela anne ve üvey babası tarafından istismara uğrayan iki küçük yavru. ve o pisliklerin tahliye edilmesi.
    o mektup, o resim.. her gördüğümde yutkunup kalıyorum.
    bu pisliklerin nefes almaya hakkı yokken ellerini kollarını sallaya sallaya yargılanıyorlar.
    lütfen konuyu gündemden tutalım.
hesabın var mı? giriş yap