• çölde bulunan bir kova elmas ve bir kova su ile örneklendirilir. ikisinden de yarımşar kova alınarak hem hayat kurtarılır hem de hayatın geri kalanı.

    bu aklımla kendimi sikip sikip cogaltmak istiyorum. iki dakikada iktisat teorilerine yeni bakış açıları getiriyorum.
  • diger bir adi deger celmecesi olan paradoks. suyun elmastan daha faydalı olduguna kusku yoktur. o halde,nasıl olur da elmas sudan daha degerli olabilir. bu paradoksu farkedenler degerin fayda ile aciklanamayacagi sonucuna varmislardir. daha sonra burada karsilasilan acmazin, toplam fayda ile marjinal faydayi karistirmaktan kaynaklandigi anlasilmistir.sorunun aciklanmasi marjinal fayda ilkesinin ortaya atilmasindan sonra kolaylasmistir. bir malin veya hizmetin degeri ve fiyati toplam faydasi ile degil marjinal faydasi ile tayin edilir denilmistir. elmasin uretimi guc oldugundan ve yeryuzunde mevcut stoku sinirli bulunudugundan marjinal faydasi ve dolayisiyla fiyati yuksektir. ote yandan, su cok gerekli ve faydali olmasina karsilik yeryuzunde bol miktarda bulundugundan marjinal faydasi dusuktur ve fiyati ucuzdur. ancak suyun toplam faydasi elmasin toplam faydasindan daha yuksektir.
  • antik yunan felsefesinin ortaya attığı söz konusu çelmece tarih boyunca birçok filozofu ve iktisatçıyı meşgul etmiş ve en sonunda eugen von bohm bawerk tarafından çözülmüştür.

    söz konusu çelmece suyun bol bulunmasından ziyade kullanımı ile bağlantılandırılmalıdır. suyu elmastan daha değersiz kılan onun daha çok bulunmasından ziyade suyun insan evladı için en son kullanım değerinin elmasın en son kullanım değerinden daha düşük olmasıdır. açıklamak gerekirse; suyun insan için değerine (fiyatlandırma açısından) bakarken onun hayat için ne kadar önemli olduğuna bakılmaz. zira suyun en son kullanım değeri içtiğimiz ve yaşamsal açıdan önemli olan sudan ziyade; havuzlarda , fıskiyelerde görsel zevkimiz için akıttığımız değeridir. dolayısı ile suyun taban fiyatı belirlenirken bu göz önünde bulundurulur. bu değer elmasın son kullanım değeriden daha düşük olduğundan söz konusu çelmece bir çözüme ulaştırılmıştır.

    (bkz: marjinal devrim)
    (bkz: marjinalizm)
  • marmara iktisat mezunu olarak kim bilir kaçıncı sınıfta bi kere duyduğum, biraz önce bankacılık ve finans okuyan kuzenimin sorusuyla aklıma sadece adının geldiği paradokstur.neydi lan diye ilk aradığım yerin iktisat kitaplarım değil de ekşi sözlük oluşu ayrı bir mevzu.
  • böyle bir paradoks yoktur efendim. tamamen adam smith'in sevgili yavuklusuna elmas yerine su hediye etmek için ortaya attığı bir saçmalıktır bu olay. başarılı olmuş mu olmamış mı merak ediyorsanız, son kitabım olan ''kadınlar, paradoks''un, ''adam olan smith'le de tavlar'' bölümüne bir göz atmanızı tavsiye ederim.
  • iktisat biliminin kurucusu sayılan adam smith amcamız ulusların zenginliği(bkz: wealth of nations)adlı kitabında bir maldan elde edilen toplam faydayı kullanım değeri(bkz: value in use),bir malın diğer malı satın alma gücünü ise değişim değeri(bkz: value in exchange)olarak tanımlamaktadır.adam smith'e göre bir malın kullanım değerinin değişim değerini belirlemesi ve dolayısıylı da kullanım değeri(toplam fayda) yüksek olan malların değişim değerinin(satın alma gücü) de yüksek olması gerekir.halbu ki gerçek hayatta durum hiçte böyle değildir.suyun toplam faydası bir hayli yüksek olmasına karşılık suyla hemen hemen hiçbir şey alınamazken,kullanım değeri hemen hemen hiç olmayan elmasla diğer mallardan çok fazla miktarda satın almak mümkündür.işte bu duruma iktisatta elmas su paradoksu(bkz: diamond-water paradox)denilmektedir.bu durum ingiliz iktisatçı wiliam stanley jevons(bkz: marjinal utility of value)tarafından çözülmüştür.
    edit: tentraya uyarı için teşekkürler
  • bugün rastladım bu yazıya, yazarını ise hiç tanımıyorum ama öyle güzel yazmış ki, üstüne ek bir şey koymaya hiç gerek yok;
    elmas ve su paradoksu
  • aslinda direkt olarak paradoks olarak nitelenemeyecek bir gozlem. elmas, altin gibi degerli madenler dunya uzerinde az bulunmalari sebebi ile exchange madenleri olarak belirlenmislerdir. dolayisiyla daha cok su satin alabileceginiz bir markette elmas daha degerlidir, ama bunu yapamadiginiz bir ortamda, ya da ihtiyac onceliginiz degismisse (susadiysaniz) su daha degerlidir.

    ama dolayli yoldan finans sisteminin degerli taslara endeskli olmasinin absurdlugunu ortaya cikardigi dogrudur: evet lidyalilardan bu yana elindeki mali altin-gumus metalleri karsiliginda degis tokus etmekten daha ileri bir sistem gelistirmis degiliz. dusunsenize sanayi devrimini yapan, ureten ulkeler emeginin karsiligini guc bela alirken, altin elmas gibi degersiz tas parcalarinin madenine sahip ulkeler sirf bu sebeple zengin oluyorlar. ya da fakir ve uretim yetenegine sahip olmayan bir insan altina hucum (gold rush) doneminde oldugu gibi bir parca altin bulup bir gunde zengin olabiliyorlar.
  • bugünlerde aklıma gelen olay.

    herkesin fırsatçı , karaborsacı olarak gördüğü maskecileri ben bu açıdan değerlendiriyorum ve maalesef rasyonel buluyorum yaptıkları gavatlıkları.

    panik ve hayati durumda maalesef limitli malzemelerin değeri kıymeti oranında yüksektir. eğer kişi bu ürünü kullanmazsa ölecekse ve talep milyonları aşmışsa maalesef değeri de bir o kadar artar.

    not : bu işin ticaretini yapmıyorum.
hesabın var mı? giriş yap