• --- spoiler ---

    ema, içindeki isyan ateşini dışarıya taşıyan, bunu çoğunlukla dans ederek bazen de gerçek anlamda nesneleri ateşe vererek gerçekleştiren bir genç kadın. eşi gaston ile evlat edindikleri polo üzerinden klasikleşmiş aile yapısının dışında bir portre çiziliyor filmde. polo ile neler yaşadıklarını görmesek de, anlatılar ve birkaç sahne ile zihnimizde bir görüntü oluşturmayı başarıyor yönetmen. aslında larrain, anlatmak istediğini sadece aile yapısı üzerinden göstermiyor. filmin odağı, bireylerin çeşitli kalıplara zorlanması ve özgürlüklerini yaşayamaması şeklinde karşımıza çıkıyor. bu yolda ema isyankar role bürünürken, eşi gaston ve sosyal hizmet görevlileri onun karşısında yer alıyor.

    karakterleri irdelerken kendi içlerinde yaşadıkları çelişkileri rahatlıkla görmek mümkün. ema cinselliğini özgürce yaşamak isterken, gaston'un bir başkasıyla birlikte olmasını kabul edemiyor. gaston başta ema ve arkadaşlarının dansını beğenmesine rağmen ayrılıktan sonra sert bir şekilde eleştiriyor onları. ema ile gaston birbirlerini küçük gördükleri bir atışmaya girip akabinde yine birbirlerini çok sevdiklerini söyleyip konuyu kapatabiliyor. yaptıklarımız, düşündüklerimiz ve hissettiklerimiz onlarca farklı koldan besleniyor ve şekilleniyor. gerçek ne, hangisi gerçekten bizi temsil ediyor, bilemiyoruz, ifade de edemiyoruz.
    --- spoiler ---

    konusu bir yana, dansları, müzikleri ve coşkusuyla özel bir film olmayı başarmış ema.
  • aile kavramına sıra dışı bir açıdan bakmak amaçlanmış olsa da çocuğu bir bakıma kutsallaştırdığı için aile kavramını yeterince sarstığını söyleyemem.
    başroldeki kadın ve erkek karakterlerin ikisini de yıpratan ilişkileri bana (bkz: duvara karşı) filmindeki karakterleri hatırlattı diyebilirim.
    müzik seçimi ve dans sahneleri başarılıydı.
  • yukarda denmiş evet duvara karşı, victoria biraz da climax’de var olan bir atmosfer; izlerken aklıma üç film geldi, sessiz sakin ama bir hayli rahatsız da edici.
    --- spoiler ---

    bildiğimiz annelerden olmayan ema evlat edinip sonra terkettiği çocuğuna yakın olmak için, çocuğun yeni ailesine yakınlaşıyor; ama ne yakınlaşmak. bu süreçte de hiçbir kural tanımayıp, rolleri ve dayatmaları umursamayarak; depresif dolmuşluğunu bir yerleri ateşe vererek kusuyor. bir yerde de dediği gibi: “her şey bittiğinde seni dehşete düşüreceğim.” filmin sonunda da o dehşet hali hissediliyor. ayrıca müzik ve dansları da çok beğendim.evet.

    --- spoiler ---
  • pablo larraín'in utangaç şaheseri.

    çocukları evden uzaklaştıran kimdir ya da nedir? hatta sizi?

    kadınlar mı, ki onlar sizi ve birbirlerini hep sevdi, hep sevdiler.

    o adam mı, ki o hep doğayı suçladı ve dışladı?

    ateş mi, ki o hep ışıkları yalayıp yuttu?

    ve dans mı, ki o hep kendine çağırdı?
  • ilginç ve kıymetli bir şeyler söylemeye çalışıyor film ama bunlar tuhaf ve şekilsiz mırıltılar olup kalıyor sadece. psikolojik olarak da irdelenebilir yanları olan bir film aslında. ana karakterler yani ema ve gael garcía bernal'in oynadığı karakter her ne kadar klişe karakterler gibi görülse de aslında oldukları şey ve içsel çatışmaları itibariyle bir derinlik içeren karakterler. bunun dışında topluma, yaşama ve manaya dair bir şeyler söylemeye çalışan bir film ve bunu didaktik bir sıkıcılıkla da yapmak gibi bir tatsızlığa da düşmüyor. ve bunlarla ilgili bir kaç sıkı monolog ve diyalog da var ama bütün bunlara rağmen film bir parça biçimsiz ve başarısız bir hale bürünmüş. sanki güçlü ve güzel bir dille çok keyifli hale gelebilecek bir şiirin tuhaf ve anlaşılmazca okunması gibi olmuş film. senaryonun odağını oluşturan konu bir parça çiğ ve olmamış dururken o konunun etrafında dallanıp budaklanan şeyler, yani karakterlerin derinliği, ifadeleri ve gelişen sahneler güçlü olmuş bu da ortaya tuhaf bir ikilik çıkarmış gibi geldi bana. nihayetinde akıcılığı ve güçlü olabilirliğini tam anlamıyla yansıtamamış ve çok erotik-ki bu konuda başarılı bir filmdi bence- bir film çıkmış ortaya.
    yine de filmi izlediğim süreye üzülmüyorum. fena bir film değildi bence biraz dağınık ve başarısız olsa bile. 6,1.
  • filmin müziklerini, filmden daha çok sevdim; nicolas jaar kesinlikle etkili dokunuşlar yapmış.
    buradan dinleyebilirsiniz
    havada kalan, climax’i anımsatan anlara rağmen güçlü sahneleriyle insanda dans etme isteği yaratan ema; canı yandıkça, canını yakan her şeyi ateşe veriyor.
  • dansları ayrı müzikleri ayrı kendi ayrı güzel bir pablo larrain filmidir. filmi tercih etme sebebim her ne kadar* gael garcia bernal faktörü de olsa, ki karakterinin reggaeton hakkindaki konuşmasıyla yine o sevdiğimiz belli bir dünya görüşünü karakterin sağından solundan ortasından ucundan aktarım işini yapmış yine geleneği bozmamistir. film özetle yeni bir aile yeni bir gençlik sunmakta, eskimiş, daha da önemlisi işlevsiz her şeyi zorbalikla yakıp yikmaktadir. üstelik bunu reggaeton ve temsil ettiği overdose libido eşliğinde gerceklestirir. hoş, arada bu over overdose libido hallerinin filmde neye hizmet ettiği tam olarak tespit edilemese de*..

    --- spoiler ---

    günün sonunda elinizde naif diyebileceğiniz yeni bir aile kalır. ema'nin evil görünen seçimleri ve aksiyonlari sonunda ailelerin, insanların hayatları sonsuza dek değişmiştir, ama günün sonunda kimse bu ucubik aileden şikayetçi gorunmemektedir. belki de film, tam olarak bu dayatılan yeni kültürün ister şikayet edelim ister temsilcisi olalım ister hayatımızın merkezine alalım ister kapıyı pencereyi kapatıp maruz kalmamaya gayret edelim hepimizi alevler içine alarak artık geri dönülmez bir biçimde tüm değerlerimizi kökünden değiştireceğini mariana di girolamo 'nun olağanüstü performansıyla yalın ve net bir şekilde yüzümüze vurmaktadir.
    --- spoiler ---
  • bende hayal kırıklığı yaşatan pablo larrain filmi

    --- spoiler ---

    güçlü sayılabilecek bir hikaye, dinamik görseller ve müzikler ancak filmin akış temposu ayarsız gibi. arada geçmesini beklediğimiz bir görüntü bazen hikayenin gidişatı açısından önemli diyaloglar içerirken bazen de tam yükseldiğimiz noktalarda beklediğimizi alamadık. aslında anlatılan hikayenin içeriği ve ema'nın karakteri ile anlatım tarzı birbirine benzetilmiş. kesinlikle kısır ve durağan bir film değil ama daha tempolu bir film bekliyordum.

    bir noktada ise film bana full metal jacket filmini hatırlattı. şöyle ki filmin ilk yarısı savaşa gönderilmek üzere eğitilen askerlerin eğitimini gösterirken filmin ikinci yarısında forrest gump' daki kadar bile çatışma ortamı göremedik. bu filmde de çokça anarşi kelimesi, alev silahları görsek de tatmin edici derecede vandallık göremedik veya o kadar dansçı ve güzel müzikler varken climax,suspiria filmlerindeki kadar tatmin edici dans sahneleri göremedik.

    gerçi o kadar savruk hayat tarzları olan insanların filmin sonunda resmen bir aile kurması hatta iki aileyi birleştirip yeni bir aile türü ortaya çıkarması nereden bakılırsa bakılsın çarpıcıydı. en azından benim için masum olmayan bir insanın bebek gibi masum kelimesinin ete kemiğe bürünmüş haline sarılması ile filmi bitirmek düşündürdü.

    --- spoiler ---
  • instagram'da ufak bir tanıtımına denk geldikten sonra, ema'nın güzelliği ve özellikle saçı çok ilgimi çekti ve filmi izlemeye karar verdim. güzel bir hikayeydi. dans sahnelerini izlemesi çok zevkliydi. nicolas jaar'ın müzikleriyle daha bir güzel olmuş. ema'yı canlandıran aktris de çok güzel. (bkz: mariana di girolamo)
  • ema : bir çirkin ördek yavrusu hikayesi

    --- spoiler ---

    spoil spoil spoiler
    --- spoiler ---

    tüm yorumları okudum, benim gibi düşünen bir tane bile insan evladı bile çıkmadığı için kendimden de biraz şüphe ettim ama ne de olsa kutsal bilgi kaynağı. her bakış bir yeni pencere.

    ema, anne figürüyle sorun yaşayan genç bir kadın. bu durum küçük çocukluğundan beri böyle. annesi çirkin olduğunu söylemiş, onu sevdiğini de söylemiş ama çirkin denilen bir kız ve akabinde yüzünün yarısı yanmış bir kız kardeş görüyoruz. perukla yüzünün yanan yarısı kapatılmaya çalışılan güzel bir kız kardeş. ve evet buradan bakınca , bingo. kardeşinin yüzünü alkol döküp yakan çirkin ördek yavrusu değil de nedir.

    ema'nın inişli çıkışlı hareketlerine bakalım biraz da. bir baba figürü belirgin olarak yok, bu babasıyla sorun yaşadığı manasına gelmesin hemen. ama anne dominant, yani dişil otorite var. ama bir dk. bir tezat oluşturuyor değil mi ? otorite nasıl dişil olabilir ? işte bu yüzden muz gibi kalın parmaklar `yangın çıkartmaya yarayan aletin bir hortum gibi olması` `itfaiyeci adamın su şiddetini arttırıp azalttığı kalın hortumu` gibi eril otorite belirteçleri gözümüze sokuluyor. yangınlar çıkıyor ve sonra söndürülüyor. bazıları söndürülmüyor da. otoriteye başkaldırı, katastrasyon filmin pek çok yerinde karşımıza çıkıyor.

    bale derslerine gönderilen ema'nın , profesyonel bir dans grubunda müthiş bir koreografi içinde ahenkle dans ederken, yine otoriteye baş kaldırmayı kendine görev edinmiş arkadaşlarıyla ''fazlaca'' zaman geçirip reggaeton adı verilen saçmalığa kaydığını da görüyoruz. grup koreografisinde herkes tek renk ve hatta renksiz krem rengi kıyafetler giyiyorken, reggaeton grubu içinde ema lilithmi olmaya çalışıyor ?! leopar desenli, tüllü, kırmızılı, hafif dekolteli, seksi ve güzel vücudunu gözümüze sokmak da nedir ?!?! hele bir de kendinden 12 yaş büyük hocasını ayartmak ? birileri annesinin yerine mi geçmeye çalışıyor?! :)

    gözüne zaten en başından beri kestirdiği itfaiye eri abiye ulaşma şekli de muazzam. evet, hanım kızımız planlar yapmıyor, barlar, kafelerde randevular ayarlayıp kendini adamın gözüne sokmaya çalışmıyor. direkt yangın çıkarıyor, ateş ediyor ve adamımızı olay mahaline çekmeyi başarıyor. yangını da söndürüyorlar. her manada ! :)

    zaten filmlerdeki yangınlar gördüğüm kadarıyla şu algoritmayla gidiyor. yangın çıkıyor ve bir şekilde söndürülüyor, fakat filmin sonlarına doğru oldukça sinematografik bazı kareler görüyoruz. suyu yakmaya çalışıyor, 3 tane salıncak yakıyor ( bu anne baba ve çocuk veya baba oğul kutsal ruh bile olabilir) salıncaklar sallanırken yanmaya devam ediyor. sokaktaki itfaiye vanasını ateşe veriyor. ve en sonunda koskoca bir bidon dolusu benzini o efsanevi soundtrack eşliğinde alırken görüyoruz.
    sizce şimdi ema nın kız kardeşini birkaç kibritle oynarken hata yaptığı söylenen zavallı polo mu yaktı ema mı? :)kendi evladı olamayışına öfkelenen ema nın çok aşık olsa da polo nun öz babasından yaptığı çocuğu görüyoruz, he polo nun anasını da el altından gondikledi ama o başka mevzu. bu kadar ışık oyununun, seksi vücutlu insanın dans ettiği filmde biseksüellik olmazsa yönetmeni sandalyesinden aşağı tekme ile atarlar :)

    gael, gaelcim, gael garcia bernalciğim. sana ayrı bir parantez açmak istedim. güç ve otorite bağımlısı küçük lilith emanın ilgisini çekmeyi başardın, evet. otoriter görünüyordun, kitlelere hükmediyordun evet. yaşlı, tecrübeli ve bilgeydin, ona da evet. ama karının arkadaşı önünde ve karın tarafından ‘ zaten yatakta da o kadar iyi değil al istersen sen oyna’ denebilecek hale sen kendini düşürdün üzgünüm. senden umduğunu bulamayan karın kardeşine ve anasına olan öfkesini, evlat edindiği bir oğlan çocuğunu silah olarak kullanarak çıkarmış ve filmin senaryosunu da şekillendirmiş oldu.

    içinde dans olan filmlerin has-ta-sı-yız! ben bu film özelinde yapılan yorumların sıradanlığını ve verilen düşük puanları belki de filmin alt metnini tam okuyamamaya bağlıyorum. çünkü benim yazamadığım bazı sahneler de var. renk ve kostüm geçişleri var. ilginç karakterler var. senaryo sadece görüntüden ibaret değildi. çünkü filmin en başında bir yanan bir sönen güneşin ışımalarını andıran, koreografinin arka fonu bile üzerine bayaca konuşmaya değer. maviden kırmızıya geçen , dansların ona göre hızlandığı veya yavaşladığı bir filmde yüzeyel yorumlar yapıldığını görmek beni üzer. teşekkürler pablo larrain, teşekkürler mubi. :)
hesabın var mı? giriş yap