• hayatimiz boyunca hepimizin okudugu, izledigi ya da bir sekilde duydugu biyografiler vardir. mevzu bahis olan kisiye dair pek cok motivasyonla dile gelen biyografiler: hayranlik, kin, sevgi-nefret, ismarlama, ideolojik mesrulastirma, altini oyma ve benzeri. atatürk'un den tutun da dostoyevski'ye ve sozlukte varolan bir suru kisiyi tasvir eden entrylere kadar. kotu biyografilerin en buyuk ozelligi mevzuu edilen kisinin karekterini, ozelliklerini ve urunlerini hayattan ve toplumsal kosullardan soyutlayarak idealize ya da estetize etmektir.

    bunlari emin alper basligi altinda yazma geregi duyuyorum cunku kendisi bu bahsettigim estetizasyon stratejisini hayatin her alaninda bir koseye atmis olan kisiliktir. o yuzden eminim ki, onun yeteneklerini, kisiligini, oynadigi ve yonettigi filmlerini ya da akademik ve politik alanda yazdiklarini arka arkaya siralayip iste paril paril emin alper diye bir entry girseydim yuzu ifadesizce bir kosede dururdu. kiymet-i harbiyesinin ise tam da burada sakli oldugu asikar.

    bu yuzden ne entellektuel birikimini ve onun urunlerini, ne analitik zekasinin at gibi kosturmasini ne sinema alanindaki kariyerini ne de edebiyattaki sofistikasyonunu bir kusmuk yigini gibi ortaya dokup ondan sirlari dokulmeye yuz tutmus bir yildiz yapmaya yeltenmez. bunun da otesinde entellektuel birikimini, fikirlerini ve egilimlerini paylasarak, akademik, politik ya da entelektuel dunyamiza girmelerini sagladigi pek cok insana yaptigi katkilarin, lafini bile etmez.

    uzun surmus ve radikal 19. yuzyilin, topraga gomemedigi derinlikli, karanlikli ve mesafeli kisilerden biridir. bu kisiligin kokenleri ise tasra hayatina yonelerek bilenmis keskin bir zeka ve fen lisesinde gecirilmis yillarin kazandirdigi adanmisliktir. bu yuzden her seyin otesinde vefa nin bir semt, guven nin ise roman adi olmadigi bir dunyanin kullerini alevlendiren, nadir bir insandir.
  • (bkz: rifat) adlı çarpıcı kisa filmi gunduz gorulesidir ki uyunabilinesindir.
  • 2012 berlin film festivali dahilinde ''en iyi ilk film'' dalında özel mansiyonla onurlandırılan ve forum bölümünün en iyi filmi seçilerek ''caligari'' ödülünü kazanan yönetmendir.

    ayrıca istanbul teknik üniversitesi insan ve toplum bilimleri bölümü öğretim üyesidir ki bu açıdan itü'de okuyan öğrenciler çok şanslıdır çünkü kendisi bir hoca olarak oldukça entelektüel ve birikim sahibidir.

    umarım başarıları katlanarak artar.
  • emin abi agzimiza sictin citayi yukselttin demek istedigim, akademisyen, yonetmen, senarist, sevgili.
  • daha ilk filmiyle turkiye sinemasinin en iyileri arasinda kendine yer bulan, anlatacagi yeni hikayeleri heyecanla bekledigimiz yonetmen. sahane insan.
  • "insana berlin'de boş yere ödül vermezler" düşüncemi haklı çıkarmış yönetmen. yeni türkiye sineması dediğimiz olgunun ikinci kuşağı hakikaten çok sağlam geliyor ve daha ilk filmleriyle abilerini kıskandıracak işler yapıyorlar. hoş gelmiştir. yolu çok açıktır.
  • tepenin ardı, 31. uluslararası istanbul film festivali'nde en iyi film ödülünü alırken, büşra ersanlı şahsında demir parmaklıkların ardında olan tüm aydın, gazeteci, siyasetçi, belediye başkanı ve öğrencilere selamını göndermiş, takdirimizi toplamıştır.
  • ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşma çok başarılı olan yönetmen, senarist. ayrıca akademisyenmiş. türkiye'nin gerçekten de çocukluğumuzdan beri içimize işleyen bir yarası, olmayan düşmanlar yaratma mevzusunu gündeme getirmesi şahsen kafama taktığım bir olay olduğundan dolayı oldukça ilgimi çekti. bir an önce vizyona girer ve umarım çok bekletmezler meraklılarını.
  • 31. istanbul film festivalinde aldığı ödüllere göre küçük bir değerlendirme yapacak olursak yeni bir zeki demirkubuz daha geliyor demek istiyorum.
  • bu adamın bişiler yapacağı, odasından sünmüş eşofmanıyla sakalını hızlı hızlı kaşıyarak çıkıp karşımıza dikildiği günlerden belliydi. birşeyler soracak gibi olurdu ama öyle bir hızla gelirdi sanki yanıt vermezsek dövecek gibi bakar, sonra amaaann bu sikimtirik adamlar mı bana yanıt verecek der gibi odasına geri dönerdi. aklıma hep sakal karıştırışı geliyor. emin'in kesin sakalını can damarını kesmiş olursunuz. çok garip o zamanlar hep emin'in zeki ama çok zeki olduğu konusunda mutabıklık seviyemiz üst düzeydeydi. ama nedense çok konuşmazdı ya da başka gündelik detaylar üzerine çok konuşurdu, böyle keskin çıkışlar yapardı ama sizce de öyle değil mi bakışı karşılığını alamazdı bizim politik gündem dolu hayatımızda. en çok maskulin hareket engellenemez başlıklı manifestonu hatırlıyorum, gerçi sen o hareketteydin sözcüsü çok daha ateşliydi.
    böyle geldi geçti yıllar hisarüstünün rutubetli evlerinden taşındı herkes birer birer (belki de sen kaldın uzun bir süre). o çevredelerden hep birileri bişiler yaptı yazdı çizdi oynadı girdi çıktı ama emin alper ne yapıyor sahi ne yapıyor. en sonunda çıkarttı dışarı. hala filmini göremedim ama loş ışıklı rutubetli bir oda da geçerse olayımız hiç şaşırmam.
    tebrikler.
hesabın var mı? giriş yap