• içi enine dolu.

    dünyanın en hüzünlü şarkısı diye bir başlık gördüm ve kendimi düşünürken buldum. nedir bu dünyanın en hüzünlü şarkısı acaba diye? hangi dünyanın sonra? şu anın dünyası mı? hani aylardır durup hareketsizce izlediğim? bir sene öncesinin mi yoksa? belki gençliğimin, üniversite yıllarının? ilk iş gününün mü? ilk ayrılığın mı? hangi dünyanın en’i bu? bilemedim, bulamadım. en’ler çok ne de olsa. sıralamalar, kıyaslar, kıran kırana bir başı çekme yarışı...

    “en sevdiğin film hangisi?” diye sorular sorduğum zamanlar geldi aklıma sonra. hala sorarım da üstelik. ve hatta cevaplarım da üstelik; sevdiğim diğer filmlere ihanet eder gibi. en güzel müzikler, en derin yaralar, en büyük acılar, en unutulmaz aşklar, en sıcak yazlar, en soğuk kışlar, en beğenilen kitaplar, en uzun geceler, en kısa günler, en, en, en... en'lerin listesi en uzun olmaya da aday gibi. en'in enliği nereden geliyor peki? standartları var mı? kimi için "en" olan kimi için "hiç" bile değilken üstelik? tüm bunları düşünürken, yine gelip merak ettiğim o dünyanın kapısına dayanıyorum aslında; yani herkesin kendi dünyasının. benim dünyamın en’leri bile seneler boyu değişirken, farklılaşırken, evrilirken, senin en’lerinle neden kıyaslamak istiyorum onları peki? neden bilmek istiyorum en’lerini? neden kendiminkileri saymak istiyorum sana? neden süslemek istiyorum cümlelerimi en’lerle? neden “en” ile başlarsam anlamı kuvvetlenir sanıyorum söylediklerimin? neden kelimelerim dikkati daha çok üzerine çeker diye düşünüyorum? neden kelimelerime dikkat kesilirsen onları takip ederek bana da ulaşırsın diye umuyorum? yine bilemedim, yine bulamadım...

    tüm bu çaba yersiz, onu biliyorum ama. şu anki dünyamın en hüzünlü şarkısını buldum ve dinliyorum diyelim. benim o şarkıyı dinlerken vardığım en’lere sen varamayacaksın, bunu da biliyorum ben. sadece sen de benimle gel istediğim için “en” diyorum ona. ama biliyorum; ben çok şey istiyorum. en çok şeyi hep ben istiyorum.
  • ts-en-iso xxxxx seklinde standart isimlerinde kullanilan european norm anlamindaki ingilizce kisaltma. boylece hem ornek, hemi de tanim vermis oldum ki degmeyin keyfime.
  • bununla birlikte çoğul eki kullanılırsa (misal: en süper adamlar) anlatım bozukluğu olur. çünkü "en" anlam itibarı ile tek* şeyi ifade eder.
  • dilimizin uç sınırı. en iyi... en kötü... en yüksek... en derin... çok güzel... muhteşem... olağanüstü iğrenç... hayatta en nefret ettiğim... hayatta en sevdiğim...
    biraz meşakkatli ama doğrusu şu: ‘’bu güne değin görebildiklerim/karşılaştıklarım/duyumsayabildiklerim/anlayabildiklerim, anladığımı zannettiklerim, anlamaya çalıştıklarım arasında...’’
    yok ben 60 yıldır en çok kuru fasulyeyi seviyorum diyorsanız; sürekli genişleyen evren içerisinde git gide daha küçük kaldığınızı söylemem gerek: en derin kaygılarımla.
  • fransizcada su gibi uncountable maddeler için kullanilan zamir...
  • sıfat önü kullanıldığında, minimum olarak üç farklı durum/konum/kişi ister.
  • mütevazı olanı sevmeyendir.
  • bedelli.
    sahip olmak güzeldir.
    fakat ötekilerden, onun gibi olmasını beklemek nafiledir.
    çoğu zaman, onun için; ötekilerden feragat etmek gerekir ki çoğu zaman bu, bebek işidir.
    ve çoğu zaman, o gidince, ötekilerden medet umulur.
    bundan - ondan - sonra tatminkarlık epey zordur ki çoğu zaman dımdızlak ortada kalınır.
  • sıfat olanını sevmediğim kelimedir, birde başına gelmiş geçmiş eklendi mi daha da çekilmez hale gelir.

    edit:imla
  • esp. içinde, -de, -da anlamına gelir. ingilizce'deki in kelimesidir.
hesabın var mı? giriş yap