• moda sahnesi'nin provalarına başlanılan yeni oyunu. mert fırat'tan onur ünsal'a muhteşem bir kadrosu var. sürprizi de oyunun müziklerini can güngör'ün yapacak olması. ekim'de başlıyor.

    http://t.co/wr57plt2ro
  • ilk oyunu yarın başlayacak ve ilk iki haftasının biletleri şimdiden tükenmiş bile. ilk iki hafta indirim uygulamışlar bir de. kaçırdık artık, kısfmetse kasıma ^^
  • ilk haftasındaki tüm biletlerin tükenmiş olduğu oyun. iade biletlerden nasiplenerek izleyebildim ve çok keyifli birkaç saat geçirdim. sağlam bir kadronun bu sağlam oyununu gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.
  • tek kelimeyle şahane bir oyun diyebiliriz. seyirciyi hiç sıkmayan, kopmasına müsaade etmeyen bir oyun izlemek istiyorum diyorsanız muhakkak gitmelisiniz derim. oyuncuların hepsi şahaneydi. duvar bile şahaneydi diyeyim de gittikten sonra siz anlayın. paranızın hakkını veren bir oyun izleyeceğinize garanti ederim.
  • telefonda yer bulamadığım fakat oyuna yarım saat kala kapıda şansımı deneyerek yer bulduğum oyundur. tekseniz bilet bulma olasılığınız yüksek. (bkz: ben tekim) ve spoiler dışı hazır okuyorken söyleyeyim ki kesin gidin, çok kaliteli ve eğlenceli bir yorum olmuş. ki bunca yılın hıncalıyım oyunlara iyi dedigimi sık görmemissinizdir.

    --- spoilerla karışık öznel yorumlamalar ---

    uzun zamandır izlediğim en eğlenceli shakespeare yorumuydu bu oyun. özellikle tercümeye bayıldım, sonunda oh ya zorlama olmayan shakespeare izleyebiliyoruz. 4lü sahnelerde birebir çevrilmemiş ama shakespeare dili sezdiğim anlar benim için çok keyifliydi. oyun atölyesi ve daha önce kısmen moda sahnesi’nde de yapılan zorlama line’lar bu oyunda hiç yok. çok yavan duracak tiratlardan zaten kaçmışlar, hiç almamışlar.
    bir yaz gecesi rüyası ve kişisel rambling: bir yaz gecesi rüyası’nı bir kez ingiltere’de olmak üzere tiyatroda iki kez izleme fırsatı buldum ve ikisinde de gözlerim kapanma raddesine gelmişti, özellikle çiftler barıştıktan sonraki gösteri kısmı zorlamıştı. filmi kısmen izlenebilir, oyunun texti ise diğer shakespearelere olanla daha rahat okunabilir çiftli diyaloglar bol olduğu için. (ya da başta kim kimdir nedir çözemediğim için anca bu sefer ilişkileri çözdüm, sıkıntı bende mi acaba, lan?) bu oyuna ise yorgunluktan gözlerim kapanarak girdim ve gayet açık zevkten dört köşe çıktım. marjinal biziz ya sürekli “in your face” oyunlara gidiyoruz, böyle oyunlara gidince oyundan mutlu çıkılabileceğini hatırlıyorum. en son böyle hissettiğimde the light princess’den çıkmıştım. atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun hayatımda ne yapıyorum ulan ben, neden beni böyle mutlu eden bir şeyin dışındayım diye de kendimi tokatlamıştım akşamında.
    oyunla ilgili gördüğüm tek sıkıntı, başlarda didem balcın dışındaki tüm kadın karakterler ağız açmadan konuşma çabalarıydı. özellikle beyza şekerci’nin ilk line’ları bzbzbzbzzz şeklinde kaynadı. fakat bu sıkıntı sonraki act’lerde yoktu, belki başta heyecandan böyle bir durum olmuştur.
    bengi günay ise yolda görsem tanımayacağım fakat alıp içime sokmak istediğim bir kadın. minimum dekorla, gerçekten girip rüyalar görmek istediğim bir dünya yaratmış bize. tepedeki don-sütyeni çok sonra gördüm ama tam da bu rüyalara yakışır olmuş. kenarda yattıklarında/oturduklarında oyuncuları e sırasından göremiyordum, bu da burada bir not olarak kalsın.
    helena benim aklımda biraz daha gıcık bir karakter olarak kalmış, fakat melis birkan’ın yorumuyla gayet görüp anlayabildiğim empati kurabildiğim bir karakter olmuş. bu kadını her oyunda daha da çok beğeniyorum gerçekten. az sayıda peri kullanımı da sıkıcılığı azaltan, fakat şarkıları da azaltan bir durum yaratmış. kadın perideki titreme olayını pek anlayamasam da, çok da rahatsız etmedi. volkan yosunlar ise tam şeytan tüylü bir piç. onur ünsal da iyice bir yanmış kaslanmış, her oyunda daha da güzelleşiyor. kendisi hakkında o kadar çok güzel şey yazdım ki geçmişte, artık oyunu hakkında bir şey yazmayacak kaşına gözüne yorum yazacak şımarıklık seviyesine ulaştım. hani artık benim haddim değil, adamım zaten hep iyi oynuyor.
    son olarak köylüler ise yorum gibi yorum olmuş. başta önyargıyla izledim çok teatral buldum, hippolyte’in göz devirdiği sahneler gibi. ama yok cidden hoş ve yaratıcı bir craftsman topluluğu olmuş. bu oyunda en sevmediğim bölüm en sondaki sonsuzluğa uzayan craftsman temsili (didem balçın’ın mimiklerini izlemek bu sırada keyif verici oldu) ama sondaki dans sahnesiyle güzel bir şekilde uyandırarak bitirdiler. çiftlerin surat ifadelerini göremedim, bu da şanssız tarafı oldu.
    son olarak demiştim ama asıl son olarak çiftli dans sahnesinden bahsetmek lazım. ne kadar da estetik duruyor, son darbeyi vurdu resmen. çok çok hoşuma gitti, bayıldım. (yazı sonuna doğru ömür gedik’e bağladım, artık bitirmenin zamanı geldi.) twitter’da da biri benzerini söylemiş, okurken bitmesini istemediğim bir kitap gibiydi. en son tutunamayanlar böyle hissettirmişti.
    kemal aydoğan’a da ayrı bayılıyorum, oyun sonu koşup sarılmak istiyorum ama anca teşekkür edip uzaklaşıyorum. teşekkürler moda sahnesi, ne güzel insanlarsınız siz.
    --- spoilerla karışık öznel yorumlamalar ---
  • ayaklarımız, salondan çıkarken geri geri gidiyordu.
    oyundaki tüm oyuncular muhteşemdi.
    moda sahnesindeki son dönem oyunlarının %80'ini izlemiş biri olarak, bu oyun hakkında "rüya gibi" demeyi kendime borç bilirim.

    diyalogların oyuncularca dile getirilişi, sisli bir ormanda akan pürüzsüz bir dere gibi şiirsel ve büyüleyici..
    daha ağır, anlaşılmaz olmasını beklerken, kalbe ve zihne bu kadar rahat dokunabildiklerine hala inanmakta zorlanıyorum.
    bir kelimeyi bile havada bırakmadan, her duyguyu kıvamında ve doygunca veren bir iş olmuş..

    hakikatten tebrik etmek lazım.
  • kasım ayına biletim var, küçük bir kârla okuturum, yeşillendirin gençler.

    edit: yok be yau, gidicem inşallah. kombine beleşe gidiyor ya sürekli, bi deneme yapayım dedim, zevzeklik ettim. ama tiyatro seyircisi bambaşkaymış. futbol seyircisi defol git lan tiyatro başlığından. hörmeter.

    seyrettikten sonra edit: çok güzel oyun, kaçırmayın, gerçekten çok güzel.
  • muthis oyunculuklarla bezenmis, son derece eglenceli, iki saatin su gibi gectigi oyun! elinize, emeginize saglik!
  • biletlerini aylar öncesinden aldığımız oyun. talep varmış gibi mi gösteriyorlar yoksa gerçekten bu kadar güzel mi göreceğiz.

    oyun sonrası editi: beklediğim kadar güzel değildi. bu oyunu bir yaz gecesi versiyonu ile de izlemiş ve pek beğenmemiştim. gerçi bu hali daha güzel olmuş, absürdlükler de renk katmış oyuna. bir de oyuncuları hatrına izlenir.
  • "a midsummer night's dream" isminin "en kısa gecenin rüyası" olarak çevirilmesi ile ilgili emine ayhan'ın açıklaması.
hesabın var mı? giriş yap