• üvercinka-cemal süreya. şiir kültürüm var az çok fakat üvercinka'dan geçemiyorum. uzun boyunlu olduğumdandır belki.
    (not: boyum uzun değil,boynum uzun)
  • desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
    rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
    sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
    ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
    senden kopardım çiçeklerin en solmazını
    toprakların en bereketlisini sende sürdüm
    sende tattım yemişlerin cümlesini
    desem ki sen benim için,
    hava kadar lazım,
    ekmek kadar mübarek,
    su gibi aziz bir şeysin;
    nimettensin, nimettensin.
    desem ki...
    inan bana sevgilim inan
    evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    ve soframda en eski şarap.
    ben sende yaşıyorum,
    sen bende hüküm sürmektesin.
    bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
    günlerden sonra bir gün,
    şayet sesimi fark edemezsen
    rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
    bil ki ölmüşüm.
    fakat yine üzülme müsterih ol
    kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
    ve neden sonra
    tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
    hatırla ki mahşer günüdür
    ortalığa düşmüşüm seni arıyorum
    cahit sıtkı tarancı
  • tanim: her okunduğunda aynı zevk ve ahengi yaşatan şiirdir.
    sümbülzade vehbi'nin şu şiiridir efendim:

    azm-ü hamam edelim,sürtüştürem ben sana,
    kese ile sabunu,rahat etsin cism-ü can..
    lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
    parmağına yüzüğü,hatem-i zer drahşan..
    ***
    eğil eğil sokayım,iki tutam az mıdır?
    lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..
    ***
    diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
    bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..
    ***
    salınarak giderken arkandan ben sokam,
    ard eteğin beline,olmasın çamur aman..
    ***
    kulaklarından tutam,dibine kadar sokam,
    sahtiyandan çizmeyi,olasın yola revan..
    ***
    öyle bir sokayım ki,kalmasın dışarda hiç,
    düşmanın bağrına,hançerimi nagehan..
    ***
    eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
    yeterki sen kulundan lokum iste her zaman..
    ***
    herkeze vermektesin,birde bana versene
    avuç avuç altını,olsun kulun şaduman..
    ***
    sen her zaman gelesin,ben vehbi'ye veresin,
    esselamun aleyküm ve aleykümüsselam...
  • “yaşamında en zor işin, kendi yolunu yürümek olacak
    – ve, ilişkin olan, önem ve değer verdiğin kişilere, bunu anlatmak:
    yaşamının, yaşadığın kadarıyla, yalnızca senin yaşamın olduğunu: aynı şeyin
    onlar için de geçerli olduğunu; ilişkide olmanın da,
    bu temel gerekliliği engellemediğini,
    engellememesi gerektiğini…
    ama, anlatamayacaksın ki…

    – çünkü , daha kendin bile gereğince
    anlamamış olacaksın bunu…

    ancak arada bir gerçekten yaşayacaksın:
    duygusal olarak “unutulmaz bir an” denen
    yaşam aralıklarından birinde, tam kendin olarak,
    tam kendisiyle yüzyüze geldiğin bir başka kişiyle
    birlikte, birşey yaşadığında(bir sevinç, bir acı…)
    – o zaman gerçekten yaşarsın.
    ama bu “an”ları son derece seyrek yaşarsın
    (kimi insanlar-çoğunluk?- bunları hiç yaşamaz belki); son derece de kısa…
    gene de, bunların sağladığı anlam yoğunluğu, yaşamının bütün geriye kalan çölünü yeşertmeye yetecek.”

    oruç aruoba
  • bu sıra beni en güzel bu dizeler anlatıyor;

    seni düşündüğüm zaman
    içimde bir çocuk bahçesinin kapıları açılıyor
    dünyanın bütün çocukları doluyor içeri

    seni düşündüğüm zaman
    ilkbahar gibi bir şey oluyor
    anlatılmaz bir sevinç kaplıyor her şeyi

    elimdeki kalem
    parmaklarımda şakıyan
    bir kuşa dönüşüyor
    masam bir güneş denizinde yüzüyor

    seni düşündüğüm zaman
    yalnızlık çeken sözcükler
    kolkola giriyor birden

    seni düşündüğüm zaman
    bir bulut oluyorum
    uçmaktan başka bir şey bilmeyen.

    ataol behramoğlu.
  • "kızlarım,
    oğullarım var gelecekte,
    herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
    kaç bin yıllık hasretimin koncası,
    gözlerinden,
    gözlerinden öperim.
    bir umudum sende,
    anlıyor musun?"
    (bkz: ahmed arif)
  • (bkz: uy havar)*

    "ve sen daha demincek
    yıllarda geçse demincek
    bıcaklanmış dal gibi ayrı düştüğüm"
  • masamıza leyla gelsin ta ürdünden ama istesek gelir
    bize ince parmaklarını şaklatarak nizar kabbaniden bahseder
    istesek olur böyle şeyler biz ona türkçe çaylar ısmarlarız
    kuranda peygamberin bile azarlandığı ayetler vardır, onu deriz
    başka şeyler de vardır
    doğuda her yüz kilometrede bir
    zalimle mazlumun değişmesi dengesi
    biz ey dünya yorgunları diyelim çay içmeye başlayalım

    çay içeriz bir halk dengelenir yumruğumuzdaki kuvvetle
    babaların bıyıklarına ilişen siyaset dersi
    annelerin ideolojileri yoktur merhametleri vardır
    ben o merhameti kimsede görmedim kitaptaki meryemi saymazsak
    en esaslı küfrü orta ikide bir kızdan yedim o bana âşıktı
    yazmaktan başka neye yararsın allahın belası, demişti

    bir şeye yaradığım hissi evlenirsem bir gün olacak
    imparatorluklar çağından beridir yasak bir sevmektir devlet halk ilişkisi
    gecenin dördünde şiirden daha değerli işler vardır
    biz ey dünya yorgunları diyelim çay içmeye başlarken
    sevgilimizle saatler süren telefon konuşmaları yapalım
    sırrı abinin kızı bize de şiir yazsın
    bu annesiz evleri değiştirelim aniden

    ben bir mektuba başlamışsam gerisini sen getir
    yarım mektupların verdiği esenlikle öperim alnından
    bankalar kapanır, faizler düşer, bir bakarsın iyileşir dünya bundan
    bana mektup yaz, boş bırakma, ihtiyarlamazsam orta dünya bizimdir

    orta dünya ilmihali, mustafa akar.
  • yaşanmamış hatıralar bilirim
    büyülü sonbahar akşamlarında
    bulutlar üstünde su kenarında
    yalnız hayal edilen hatıralar
    işte; en ürpertici nağmelerle
    bizim şarkımızı söyliyen rüzgar
    sen dudağında gülümsemelerle
    ben gözyaşlarımla, bu alemdeyim
    fakat yine bizbize, başbaşayız
    duymasan düşünmesen de; unutma
    bir daha bu anı yaşayamayız.

    ıı

    görülmemiş manzaralar bilirim
    karda, kışta, belki de ilkbaharda
    hür denizlerde, kuytu ormanlarda
    sadece hissedilen manzaralar
    bak. dinle, neler anlatıyor yağmur
    üşüyorum üşüyorum beni sar
    karanlık başladı, gitme ne olur
    inan değişen manzaralar değil
    kilometreler ayıramadı bizi
    fakat bir gün gelir de birleştirir
    beyaz bir güvercin kanadı bizi

    ııı

    söylenilmemiş mısralar bilirim
    hüzün dolu yağmurlu gecelerde
    alev çalgıların sustuğu yerde
    yalnız, yalnız düşünülen mısralar
    bilinen şeyler huzur içinde
    bilmenin bilinmez bir korkusu var
    bak bütün rüyalarım nur içinde
    çünkü, bugün havasını kokladığın
    denizaşırı bir diyar bilirim
    ve o diyarda seninle beraber
    yaşanmamış hatıralar bilirim
hesabın var mı? giriş yap