• encomiendar yani "derlemek, toparlamak" fiilinden gelen bu sözcük meksikayı fetheden conquistadorların şerrinden kızılderililerin daha fazla kırılmasını engellemek amacıyla madrid tarafından fermanla yürürlüğe konulmuş bir yönetimsel düzenlemedir. özü aslında basittir: ispanya'daki feodal toprak düzeni yeni dünya'ya taşınmıştır. kızılderili köy komünlerinin bir tahriri yapılmış; bunlar öbekler halinde "derlenerek" madrid'in görevlendirdiği asil beylerin "gözetimine" verilmişlerdir. gayet tabii katolik kilise de kanuni ve ruhani korumayı sağlamaktadır. encomienda sisteminin conquistador çeteleri tarafından adeta vahşi hayvan gibi keyfekeder öldürülen, soyulan ve işkence edilen kızılderilileri çok büyük felaketlerden koruduğu, nizam ve dirliği yeniden tesis ettiği şüphe götürmez bir gerçektir. ne var ki encomienda beyleri ve çevrelerinde oluşan yönetim kadrosu yerlerini dolduracak yeni bir sistem kurulmayınca, doğal süreç içinde büyük topraklara hükmeden kalıtsal senyörlere dönüşmüşler ve tahmin edileceği gibi ilerleyen iki yüzyılda ispanyol güney amerika imparatorluğunun gerçek efendileri haline gelmişlerdir. plantasyon sistemi ile iyice müreffeh hale gelen bu criollolar 19. yüzyılın başındaki güney amerika bağımsızlık savaşlarını yürütecek, dekolonizasyonun böylece toprak sistemine hiç bir etkisi olmadan prematüre şekilde gerçekleşmesiyle de güney amerikanın en acı mirası olan toprak eşitsizliği kemikleşecektir.

    (kaynak: cemal bali akal'ın dersinden aklımda kalanlar.**)
  • öncelikle ekşi şeyler'de de yayınlanan (bkz: #88604310) numaralı girdimi koyayım. o zaman latifundiyalardan bahsederken encomiendaları nasıl sınıflandıracağımı bilememiştim. çeviri yaparken tımar desem yanlış anlaşılacak, büyük toprak desem tam anlamını karşılamayacaktı. dirlik olarak karşılanabilir aslında ve isabel moctezuma ile ilgili bir girdi yazarken 'dirlik' olarak kullanmayı tercih etmiştim. yukarıda verdiğim girdimi tekrar okurken yine aklıma takıldı ve biden tam olarak nasıl karşılanabileceği kafama dank etti (bkz: kafaya dank etmek): bildiğin yurtluk buralar. ya da ingilizcesi ile fief.

    tabii ki her kültürün kendine has bir gelişimi ve işleyişi var. örneğin; her ne kadar latifundiyalar tam olarak tımar sistemine karşılık gelmiyorsa da tımar sistemi esasında roma imparatorluğundaki latifundiyaların türk yahut osmanlı coğrafyasına uyarlanmış halidir. arjantin'de estancia olur, brezilya'da fazenda. dolayısıyla ispanya imparatorluğunun uyguladığı encomienda sistemi de ta selçuklu'dan beri uygulanan yurtluk ile aynı mantığa sahiptir.

    ispanyollar yeni dünyayı fethe başladıkları zaman, bu yeni topraklarda kendilerine bağlı oluşumlar olmasını istiyorlardı. bu sebeple askeri ve ticari zümrenin kendi kafalarına göre hareket etmelerini önlemek, fethedilen yerlerdeki yerli nüfusu kontrol altında tutabilmek, düzenli bir gelir elde edebilmek, muntazaman kolonileşebilmek ve üretimin devamlılığını sağlamak üzere çeşitli kişilere 'yurtluk' vermeye başladılar. bu toprak parçaları öyle 'büyük arazi' diyerek geçiştirilebilecek yerler değildir. (bkz: #97336862) numaralı girdimde de değindiğim üzere zaman zaman yerli liderlere de isyanların önüne geçmek ve asimilasyonu hızlandırmak için toprak dağıtırlardı. latifundiyalar bu toprakların yanında 'bahçeli müstakil ev' gibi kalırdı.

    tıpkı avrupa'daki feodal beylerin toprakları gibi bu topraklar da miras olarak devredilebiliyordu ama özünde krala aitti. ancak avrupa'dakinden farklı olarak köle çalıştırılabiliyordu. her ne kadar feodal beylere bağlı olan plebler köleden hallice olsalar bile hukuken köle değillerdi. encomiendalarda çalışan insanlar köle olmak zorunda değillerdi ama işgücü ihtiyacı hasıl olduğunda bal gibi de köle yapılmışlardır.

    yalnız encomiendaların ömrü çok uzun olmadı. bir kere çok uzaktaydılar ve çok büyüktüler. merkezdeki asiller durumdan rahatsız oluyorlardı zira bizim fatih, kaşif deyip durduğumuz insanlar ya kılıç artığı, çapulcu yahut serkeş kaçkınlardı çoğunlukla. ve birdenbire zengin oluyor, kontrol edilmeleri güçleşiyordu zaman içerisinde. asiller merkezi terk edemiyorlardı zira malları mülkleri, gelecekleri, kariyerleri merkezde kalmaya bağlıydı. ayrıca köleleştirilen yerliler sürekli isyan ediyor, yerel liderler de kendi insanlarına bu zulmü reva görmedikleri için tam bir itaat içinde olmuyordu. yukarıda adı geçen isabel moctezuma encominda sisteminin 1542 gibi erken bir vakitte kaldırılmasının öncülerindendir (hatta sebebidir diyebiliriz). ölürken de bütün kölelerini serbest bırakmıştır (kendisi köleleştirmemişti, toprakla birlikte kendisine verilmişti köleler).

    ama bu sistemin terk edilmesi ile beraber angarya/zorla çalıştırma için yeni bir sistem geliştirildi: repartimiento. onu da başka bir yazıda anlatırım. sözün özü, çeviri yaparken aklınızda olsun; encomiendaları dirlik ama en güzeli yurtluk olarak türkçeleştirebilirsiniz. yani, galiba!.. *

    tema: (bkz: latin amerika tarihi)
  • https://www.youtube.com/watch?v=32xyhplks_s

    ...bu muhtemelen ali demir'in ösym'sini arzuluyordur.
    muhtemelen zekeriya öz süper kahramanıdır bunun...
    hür adam'ı izleyip izleyip gaza geliyordur muhtemelen bu.

    --amaaan yazdım yazdım geri sildim. uzatmaya gerek yok; fethullah'ın baygın bakışlı beslemesidir bu.

    edit: eleştirdiği şeyle, akp'yle aynı şey olan.
  • kisaca ispanyol kolonilerinin kizilderilileri asimile etmesine ve onlardan yararlanmasina denir..
  • bir ekşi sözlük yazarı, baba.
  • conquistador'lara ispanya'daki krallık tarafından toprak verilme sistemidir. ancak mühim olan toprağın verilmesinden ziyade bu topraklarda yaşayan yerli halkında conquistador'lara verilmesidir. conquistador toprağın işleyişinden, yerli halkın asayişine kadar herşeyden sorumludur. paternalistik bir yapısı olması beklenirken genellikle güce ve zorbalığa dayalı bir sistem olmuştur hep.
  • yerli halkın işlediği toprak üzerinden vergilendirilmesini ifade eden; "iyi" sömürgecilik sistemi temel kavramlarından biri.
  • kısaca, sömürgeciliğin ilk döneminde emeğin kontrol edilip örgütlenmesinde kullanılan temel kurum.

    (bkz: ulusların düşüşü)
  • ispanyollar sömürmek amacı ile istila ettikleri bir toprak parçasını ele geçirdikten sonra diğer bir ifade ile ele geçirilen bölgedeki halkın direnişini kırdıktan sonra kendi yönetimlerini daim kılmak için o bölgeye bir yönetici ve aristokrat bir sınıf atıyorlardı. bu sisteme encomienda sistemi denir. bu sistemin en başındaki kişiye yani üst yöneticiye encomendero denir.
    " yerli halk encomendero'ya vergi vermeye ve onun için çalışmaya zorlanıyor, bunun karşılığında encomendero'da onlara hıristiyanlığı kabul ettirmekle yükümlü sayılıyordu." (ulusların düşüşü )
hesabın var mı? giriş yap