status quo bias ile yakından alakalı ve
homo economicusun çeşitli tuhaflıklıklarından sadece bir tanesini açıklayan bir kavramdır
endowment effect (veya - benim simultane tercümeme göre - "donanım etkisi").
en kısa tanımıyla, insanların halihazırda sahip oldukları mal ve eşyalara fazladan bir değer biçmeleri, onları olduklarından daha kıymetli görmeleridir. misal, sevdiğiniz bir hırkanızı veya emektar arabanızı düşünün (evet, hemen şu anda düşünün, ben bekliyorum). size ait olanı, size yakın olanı yaklaşık aynı maddi değerde başka bir hırka veya araba ile değiş tokuş etme imkanınız olsaydı, bu imkanı değerlendirir miydiniz? belki siz değerlendirirdiniz (ne tuhafsınız), fakat yapılan araştırmalar, insanların büyük bir çoğunluğunun böyle bir takasa yanaşmayacağını, elindeki nesneyi çok kısa bir zaman önce, hatta şans eseri bile, edinmiş olsa, o nesneyi benzerlerine ve eşit değerdeki benzemezlerine tercih edeceğini gösteriyor. mesela
cornell üniversitesi'ndeki bir deneyde (cornell üniversitesi'nin kampüsünün dehşet güzel olduğunu,
princeton'la beraber amerika'nın en güzel iki üniversitesinden biri olduğunu çok duydum - özellikle de cornelllilerden - fakat bizzat göremedim), her deneğe aynı değere sahip iki nesneden (dev bir kahve fincanı veya bir kalıp isviçre çikolatası) bir tanesi rastegele hediye ediliyor, ve de deneklere ellerindekini gönüllerince değiş tokuş etmeleri, fincan isterken çikolata aldılarsa (veya tam tersi
*), gidip takas edecek birini bulmaları söyleniyor. araştırmanın başında denek grubunun yaklaşık yarısının kahve fincanlarını, yarısının da çikolatayı tercih ettiği kaydedilmesine rağmen, fincanlar ve çikolatalar dağıtıldıktan sonra deneklerin sadece %10'u takasa yanaşıyorlar (hediyeler rastgele dağıtıldıları için, %50'sinin takas peşinde koşmasını beklerdik, öyle değil mi?) lakin, kısa süreli mülkiyet bile insanların yerleşik zevklerini ve tercihlerini bastırmaya kafi geliyor. işte bu davranış bozukluğuna da endowment effect diyoruz. (bu arada
e e cummings'in isminin açılımı da "endowment effect cummings"miş meğer, hiç farkında değildim.)
özdeyişlerimizde de endowment effect'e sık sık rastlanır aslında: "
eldeki bir ceviz daldaki iki cevizden iyidir", "
eldeki bir kus daldaki iki kustan iyidir", "
kargaya yavrusu kuzgun gorunurmus", "
kuzguna yavrusu sahin gorunur" (şahine yavrusu ne görünüyor acaba?) özdeyişleri ilk aklıma gelenler. eğer endowment effect gibi irrasyonel yatkınlıklar, bu tür mantıkdışı davranışlar moralinizi bozuyor, insanlıktan ümidinizi kesmenize sebep oluyorsa, şunu hatırlayarak teselli bulabilirsiniz belki: her ne kadar insanlar çaylaklık dönemlerinde donanım etkisi sebebiyle eldeki ceviz ve kuşlara gerçek değerlerinin iki katı değer biçiyorlarsa da, daha çok takas ve alışveriş yaptıkça, ekonomik ve ticari tecrübeleri arttıkça donanım etkisinin etkisinden kurtulmaya başlıyorlar, ve de zaman içinde ekonomik kararlarını çok daha akılcı temellere oturtuyorlar. hayatın her alanında olduğu gibi, burada da insanoğlu çaylaklıktan kurtuldukça ve tecrübe kazandıkça daha aklıbaşında davranışlar gösteriyor. tabii sözlükte bunun tam tersi geçerli: burada çaylaklıktan kurtuldukça aklıbaşında davranmak yerine, ancak aklıbaşında davranınca çaylaklıktan kurtulabiliyoruz. nereden nereye geldi entry, ben bile hayret ettim.