• zil, sal ve gul. bu bahcede raksin butun hizi...
    sevk aksaminda endulus uc def’a kirmizi
    askin sihirli sarkisi yuzlerce dildedir
    ispanya nes’esiyle bu aksam bu zildedir

    yelpaze cevrilir gibi birden donusleri
    isveyle devrilis, sacilis ortunusleri
    her rengi istemez gozumuz simdi aldadir
    ispanya dalga dalga bu aksam bu saldadir

    alninda halka halkadir asufte kakulu
    gogsunde yosma girnata’nin en guzel gulu
    altin kadeh her elde, gunes her gonuldedir
    ispanya varligiyla bu aksam bu guldedir

    raks ortasinda bir durup oynar, yurur gibi
    bir bas cevirmesiyle bakar oldurur gibi...
    gul tenli, kor dudakli, komur gozlu, surmeli
    seytan diyor ki sarmali, yuz kerre opmeli...

    gozler kamastiran sala, meftun eden gule
    her kalbi dolduran zile, her sineden "ole"
  • nesrin sipahinin sesinin ne kadar muhteşem olduğunu kanıtlayan şarkı.
  • munir nureddin selcuk eserlerini baskalarinin plaga okumasi icin cok nadir izin verirdi. 1967'de bu sarkiyi okumasi icin ilk defa nesrin sipahi'ye izin verdi (belki de son defa, cunku ben 2000'li yillara kadar selcuk ve sipahi disinda kimsenin bu sarkiyi plaga okudugunu gormedim)... hemen 45lik kapagi icin dev gibi bir yelpaze hazirlatildi duvara asildi, nesrin sipahi'ye ispanyol dansci kostumu dikildi, odeon plak sirketinin sahibinin hanimi ispanya'dan kastanyet getirdi, dergilere ilan verildi, sonucta olaganustu ilgi goren bir produksiyon oldu ve bugunlere kadar ses getirdi. munir nureddin bu plaktan gelen telif ucretini evinin karsisindaki tesvikiye karakolunun bakimi icin hibe etti.
  • sevin sevmeyin ama yahya kemal döküntüleri arasında da kalmış olsa bir imparatorluk şairidir, zamanı 16. veya 17. asırdır. bu asırlar, osmanlı emperyal gücünün zirvesinde olduğu zamanlardır, yahya kemal'in o akıncılarının biraz daha sonraları ama kesinlikle o akıncılar tarafından yolu açılmış durée'dir.

    ve bu güce dayanarak yahya kemal, ortalık toz dumanken, ispanya'da iç savaş kapıdayken kalemine değer bulduğu tek şeyi yazmakta kendince sonuna kadar haklıdır: zil, şal ve gül: koskoca ispanya'yı yani bir zamanların endülüs'ünü üç imajın içerisine yerleştirmekten büyük zevk alır. herhalde edebiyatımızda bu şiirden âlâ/estetik bir garbiyatçılık bulmak pek mümkün değildir.

    bestesi de tam ona uygundur ki insana o emperyal güçle nasıl tanım yapıldığını, garb'ın imaja dönüştürüldüğünü ve bunda ne kadar başarılı olunduğunu gösterir.

    gücün estetikle buluştuğu, rafine bir yüksek edebiyattır gözümde, hem şiir, hem şarkı.
  • insanı zorla ispanya'ya götürüp, gece alemlerine meftun edecek içeriğe sahip, saf şiir.
  • babamın küçükken "hadi çocuğum amcalara pipini göster" misali sürekli "hadi çocuğum amcalara bi endülüste raks söyle" diyerek beni az da olsa soğuttuğu şarkı.
  • emre kongarin turkiye'nin toplumsal yapisi finalinin ba$inda okudugu $iir
  • yahya kemal'in ispanya ziyaretinin ertesinde yazdığı zil şal ve gülle özetlen bir ispanya şiiri.
  • nesrin sipahi'nin bu şarkıyı söyledikten sonra kaç saatte kendine geldiğini merak etmekteyim. münir nurettin selçuk, kendinden başkası okuyamasın diye nasıl bir çaba sarfetmiş, takdire şayan
  • favori makamim kurdilihicazkar diyecegim* ama diyemiyorum, $arkinin icinde sektirme var cunku ve bu beni kontrpiyede birakabilir. ne nakarat vardir ne bir $ey, $arkici olsam kesin unuturdum sahnede sozleri.
hesabın var mı? giriş yap