engellenmek

• mütamadiyen engelliyor, bir süre sonra kaldırıp sonra bir daha engelliyor. halbuki ben onu engellemeyi bile içime kabul ettiremiyorum. bazen arıyor, canımı acıtmak için ne gerekiyorsa söylüyor, hatta yapıyor. susuyorum acının tatlı tebessümü oluşuyor yüzümde, belki de öyle yapmakta haklı. ben hayat boyu bir çok acıyla yüzleştim, hayatın güzel olmayacağını en başından kabul edenlerdenim. sevdiklerim için yaşar, onlar için ölürüm. o öyle değil, acısını benden çıkartıyor, bağırıyor, sinirlendiriyor, gıcık ediyor vs. bir şekilde bana yüklüyor. olsun yapsın. herkes onu soruyor sadece susuyorum. ona da beni soruyorlardır, eminim arkamdan küfür ediyordur. etsin. gerçekten mutlu olsun istiyorum. bir şeyler başardığını görünce istemsizce ben de mutlu oluyorum.
  
  keşke zamanı geri alabilseydik, keşke bazı şeyler hiç yaşanmasaydı. o hataları yapmasaydık, içten içi ikimiz de pişmanız. bi arkadaşım zamanında demişti ki, o çok iyi biri ama henüz ilişki nasıl yaşanır bilmiyor senden sonra ki ilişkisinde her şeyi bilerek yapacak, aslında senle kendini eğitecek demişti. doğruymuş, ben de bilmiyormuşum. öğrendim. eğitim dediğin saf duygularını kaybetmekmiş.
  
  bazen buraya hiç düşünmeden yazıyorum sonra da siliyorum, okusun istemiyorum. gidip bana aldığı not defterine yazıyorum. bundan sonra silmemeye çalışıcam. çünkü burası benimdi ve hem benim kalmalı.
  
  korkuyorum. hiçbir şeyden korkmadığım kadar. çürüyoruz. ben ne yangınlar gördüm