• ne ilk, bu gidişle ne de son olacak. gencecik insanları ya bu şekilde kendileri öldürüyorlar, ya da ölmesine göz yumuyorlar...
    (bkz: erol zavar)
  • yasal bir basin aciklamasi yapmak icin ciktigi evine "canli" dönememis insan. bu zaman diliminde yasadiklarinin vebalini hepimizin üstüne birakip da gitmis insan. bakinizlara, bakiniz da bakiniz:

    (bkz: vatandas)
    (bkz: anayasa)
    (bkz: ya$am hakki)
    (bkz: fikir belirtme özgürlügü)
    (bkz: adalet)
    (bkz: devlet)
  • " dergi satişindan hapishaneye ve oradan da hastanede komaya;
    engin ceber

    engin ceber, bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinde içimizden biriydi.
    halkının özgürlüğüne, vatanın bağımsızlığına inanmıştı. kendisi için
    bir şey istemedi. istedi ki halkımız gerçekleri bilsin, görsün,
    duysun. bunun için arkadaşları ile birlikte yürüyüş satışına çıktı.
    kendisini ölüme götürecek "büyük suçu" işlemeye de buradan başladı.
    sattığı dergi yasal bir dergi idi. ama bu yeterli değildi. ülkemizde
    bir de yasalarda yazılı olmayan yasa hükümleri vardı. ve bu hükümler
    engin için ölüm fermanı vermişti. önleri polis tarafından kesildi.
    dergi satışından herhangi bir suçlama getiremeyen polis bu sefer
    kendileri hakkında "polise mukavemet"ten dosya hazırladı. bu savcı
    için yeterli idi. savcının istemi ve hâkimin kararı ile tutuklandılar.
    metris t tipi hapishanesi'ne götürüldüler. tek kişilik hücrelerde
    arkadaşlarından yalıtıldı. kendilerine "infaz koruma memuru"
    denilmesinden pek hoşlanan gardiyanlar sabah-akşam sayımlara geldiler.
    her sayımda karşılarında ayakta ve "hazır ol"da durmalarını istediler.
    niçin tek kişilik hücrede ayakta ve hazır olda dursun? bunun mantıklı
    bir izahı var mı? tek kişilik hücrede ayakta ve hazır olda
    durulmayınca saymak mümkün olmuyor mu? mümkün olmayacağını düşünen
    gardiyanlar sabah ve akşam sayımlarında engin'i dövdüler.

    arkadaşlarından aldığımız bilgiye sabah ve akşam önce kovalarla su
    dökülüp ıslatıldı engin. sonra da tahta sopalarla dövüldü. gözaltına
    alındıklarında götürüldükleri karakolda da dövülmüşlerdi. ancak
    gözaltındaki 4 kişiden en iyisi engin'di. hapishanede ise en kötü
    durumda olanı engin oldu. bayram boyunca dövüldü engin. bizler en
    güzel giysilerimizle bayram gezmeleri yaparken, o sabah akşam
    dövülüyordu. bayram sonunda da koma halinde hastaneye kaldırıldı.
    şimdi komada. her an ölebilir. işte bu kadar basit. dergi
    dağıtımından, hastanede koma yatağına. birileri ülkemizin
    zenginliklerini çuvallarla götürüp ceza almazken; birileri gencecik
    insanlarımızın kulaklarını kesmekten ceza almazken, engin en büyük
    suçu işlemişti: gerçekleri söylemek. egemenler için bundan büyük suç
    olabilir mi? onlar değil miydi, "devrimcilik yapmayın, uyuşturucu
    kullanın" diyenler? şimdi de "halka gerçekleri anlatmayın, yoksa
    ölürsünüz" diyorlar.

    bu koroda basın, tv'ler, asker-polis herkes var. asker ve polis de
    diyor ki; "ülkemizde terör var, mevcut yetkiler bize yetmiyor, bize
    daha fazla yetki verin… daha uzun gözaltı olsun, gözaltındakileri
    avukatları göremesin…" peki daha ne istiyorsunuz? zaten her yetkiniz
    yok mu? içeride – dışarıda istediğiniz insanı, istediğiniz zaman
    öldürme yetkiniz yok mu? gencecik insanları katletme özgürlüğünüz yok
    mu? açık ki istedikleri katlettikten sonra yargılanmama özgürlüğüdür.
    bir de bunu elde ederlerse rahat olacaklar.

    ülkemizde bağımsızlık ve demokrasi sorunu vardır. mevcut partilerin
    hiçbirinin bağımsızlık ve demokrasi kaygıları yoktur. akp bu düzenin
    has partilerinden biridir. yukarıdaki özlemlerimiz akp'nin gündeminde
    yoktur. onun tek kaygısı ağa babaları olan abd ve ab
    emperyalistlerinin bitmek bilmez isteklerini karşılamaktır. onlar için
    yeni kanlar dökmektir.

    bir kez daha görülmüştür ki kendi sorunlarımızı ancak kendi
    örgütlülüklerimizle bizler çözebiliriz. demokrasiyi batıda ya da
    doğuda aramayalım. kendi demokrasimizi kurma mücadelesini yükseltelim.
    çünkü herkes için mutlak demokrasi yok. gencecik insanların canları
    pahasına sürdürdükleri bu mücadelede, bunca bedelleri ödemeyi göze
    almanın vakti geldi de geçiyor bile. haklarımızı korumakta, daha da
    geliştirmekte üzerimize düşen aydın sorumluluğunu, bırakalım aydın
    sorumluluğunu insan sorumluluğumuzu yerine getirelim. enginlere olan
    borcumuzu ödeyelim...

    --
    "hepimiz tecritteyiz"
    tecrite karşı sanatçılar
  • "demokrasi cenagaveri" bir iktidarın döneminde, demokratik bir hakkını kullanmak istediği için işkenceyle öldürülen kişi.

    ergenekon mücadelesinin, kişisel hesaplaşmayla değil, demokrasiyle ilgili olan her hamlesine destek vermiştik. peki orada demokrasi arayanlar, burada hangi demokrasiye göre hareket ediyor.

    akp'nin demokrasisi, önceki iktidarlardan farklı değildir, budur. ne yazık ki, engin ceber ne ilk, ne de sondur. derin devleti bitirmeye azmetmiş ya da öyle görünmeye çalışan birileri, yüzeydeki bu cinayetler için neler diyecekler acaba, çok merak ediyorum?
  • iç beyin kanaması nedeniyle ölmüş. demek ki, kafasına vura vura katlettiler.

    peki bu insanlae neye güveniyor, nasıl bu kadar pervasız olabiliyorlar.. güçlerini anmayasa'dan mı alıyorlar. devletin memuru olmak, savcının amirinden izin almadan yargılayamaması mı bu insanları bu kadar cesur kılan.

    2008 yılında hala işkenceden insan ölüyorsa -suçu ne olursa olsun- kapatalım usta bu dükkanı, ne halt etmeye yaşıyoruz ki bu ülkede...
  • birakin derin devleti, daha "sig devlet"imizin hicbir zaman "insan boyu"na inemeyecegine dair endiselerimin hakli cikacagini gormek, bu ulkeyle, insaniyla, havasiyla, suyuyla ilgili besledigim umutlari her gun zihnimdeki arka bahcemin daha da derinlerine gommeme neden oluyor.

    nereye gomdugumu unutacagim diye korkuyorum asil.
  • öyle hapiste, hücrede durmaktan değil işkenceden komada olan kişidir.
hesabın var mı? giriş yap