• bir tür kişilik testi. sonuç olarak dokuz kategoriden birine giriyorsunuz:

    reformcu (reformer),
    yardımcı (helper),
    başaran (achiever),
    bireyci (individualist),
    inceleyici (investigator),
    sadık (loyalist),
    ilgili (enthusiast),
    zorlayıcı (challenger),
    barışçı (peacemaker).

    (bkz: google olmasa halimiz duman)
  • basit bir kisilik testi degildir. testi yapip sonucunu okuyunca "vay amıssınakkoim, bütün ömrümü truman show'daki gibi kameraya mı aldılar lan" diyeceksiniz.
    insanların doğuştan gelen özelliklerinin belirlediği 9 tip insan vardir bu teoriye göre. bir kısmı http://www.enneagramtr.com/ adresinden alıntılanmış bilgilerle bu tipler şunlardır:

    1. reformist/#13453855
    2. yardımcı/#13453905
    3. şampiyon/#13453918
    4. ferdi/#13453929
    5. araştırmacı/#13453937
    6. sadık/#13453942
    7. ehl-i keyf/#13453955
    8. lider/#13453958
    9. arabulucu/#13453963
  • kişilik tiplerini dokuz başlıkta inceleyen bir yöntemdir. her bir kişilik tipini; sağlıklı, ortalama ve sağlıksız olmak üzere üç hatta inceler, böylece o başlıkta yazan her tanımı sahiplenmek zorunda hissetmezsiniz. bu dokuz tipin kaçınma ve motivasyonlarını vurgular. fakat, ne yaptığınız sizin seçimlerinizdir.
    (örn: içe kapanık bir adamsınızdır, eee?? bu açıklayıcı bir bilgi midir hakkınızda, hayır efendim, değildir. içe kapanık, hassas bir insan olmak kabahat değil, hata değil, eksiklik değildir. çok yakın bir iki arkadaş yapar, ortamların aranan adamı olmasanız da sindire sindire yaşar gidersiniz. veyaaaa bu kişisel özelliğinizle, insanlardan kendinizi koparır ve içe kapanmak ne kelime gömülürsünüz, o zaman çok da iyi bir yolda gitmiyorsunuzdur arkadaşım. vs.) enneagram la ilgili bir kaç kitapta "para verdim üstüne bi de dayak yedim," dediğim için dikkatli seçim yapmanızı tavsiye ederim. don richard riso ' nun bu konudaki kitabı diğerlerine göre daha insancıl gelmiştir. (ciddiyim, bir başka kitapta, elinde kızılcık sopası bi abiyi de kitaba sarıp eşantiyon vermedikleri için şükretmiştim..) böyle işte, daha daha nasılız (bi enrty nin final cümlesini bulamamak, böyle bi şey olmak)
  • “bugüne kadar kişilikle, özellikle de kendi kişiliğiyle ilgilenmeyen hiç kimseye rastlamadım. üniversitede kişilik üzerine uzmanlaşırken karşıma çıkan bütün kişilik testlerini yaptığımı anımsıyorum. benim hakkımda neler söyleyeceklerini merak ediyordum. diğer öğrencilerin çoğu da tıpkı benim gibi bu testleri yapıyordu.

    neden kendimizi tanımayı bu denli çok istiyoruz?

    nedenlerden biri çok basit: merak. zihnin ve duyguların işleyişi ilginçtir. neden bu durumu böyle algılıyorum? neden bir başkası değişik şeyler hissederken ben bu duygulara kapılıyorum? neden bir durumla ilgili olarak benimle aynı bilgilere sahip bir arkadaşım öfkelenirken ben depresif bir hâle bürünüyorum? bu konular üzerine düşünmek ve başkalarıyla konuşmak herkese ilginç gelir.

    ikinci neden ise daha pratik: yaşamlarımızda pek çok acı çekiyoruz. fiziksel acı, gerçekleşmeyen beklentiler, bir sürü küçük sıkıntı ve gecikme, bize düzgün davranmayan insanlar ve bunun gibi nedenler acı çekmemize neden oluyor. acıya verilen genel tepkilerden biri, bu acı için dış unsurları suçlamaktır. “sırtım ağrımasaydı, müteahhit söz verdiği zamanda işini bitirseydi, işe gidip gelmek bu kadar uzun sürmeseydi, insanlar benim zekâmı ve değerimi anlasaydı, gerçekten mutlu olabilirdim.” bununla birlikte kendimizi daha çok tanımaya başladığımızda, dışarıda can sıkıcı olaylar olmasına karşın, çektiğimiz acıların çoğunu aslında gereksiz bir şekilde kendi kendimize yarattığımızı fark ederiz.

    “o kadar ağır bir yükü kaldırmamış olsaydım sırtım ağrımazdı. gereksiz yere zamanı bu denli kısıtlı tutmasaydım, müteahhit işini zamanında bitirebilirdi. işten on dakika önce çıkıp trafiğe takılmasaydım, yol bu kadar uzun sürmezdi. başkalarının onayı için bu denli can atıyor olmasaydım, onların olumsuz tepkileri beni bu denli rahatsız etmezdi. evet, eğer ben doğru hareket etseydim yaşadığım pek çok acı da silinir giderdi. kişiliğimin hangi yönü beni bu denli sabırsız yapıyor ve benimkinden farklı bir zaman çizelgesine sahip olan bu dünyada bu denli sıkıntı çekmeme neden oluyor? kişilik tipim neden başkalarının onayına, aslında bunun o kadar da önemli olmadığını bilmeme karşın, gereğinden fazla önem vermeme yol açıyor?”

    geleneksel kişilik psikolojisi kuramları genelde davranışlarımızın ve duygularımızın nedenlerini anlamamızda bize yardımcı olurlar. daha nadiren de olsa kişiliğimizin bize gereksiz yere acı veren yönlerini değiştirmemizi de sağlayabilirler. bize rahatsızlık veren davranışlarımızın ve duygularımızın nedenlerini anlamamıza rağmen, bunları değiştirmek yönünde her zaman uygun bir adım atamamamızın birkaç nedeni vardır. örneğin, bir kişilik kuramı üzerine bir takım kitaplar okuduktan sonra vardığımız sonuçlar yanlış olabilir ya da kuramdaki düşünceleri yanlış anlayabiliriz. dahası, kişilik üzerine türetilmiş kuramların tümü ancak kısmen doğrudur. bu nedenle de sistem içinde doğru ve anlamlı görülen bir şey, gerçekte geçerli olmayabilir ya da aslında kişinin değişiminin önünde engel teşkil ediyor olabilir. kendimize yönelik abartılı bir imaja sahip olmamız, kendimizi mükemmel görmemiz nedeniyle, kişiliğimizin gerçek yönleriyle pek o kadar ilgilenmememiz de herhangi bir kişilik sisteminin etkin bir şekilde uygulanmasını engelleyebilir. bazen de entelektüel bir anlayış yeterli olmayabilir. genelde yalnızca başarılı bir danışman ya da terapistin ya da yoğun bir deneyimin yarattığı şokun yardımıyla ortaya çıkabilen duygusal bir anlayışa da gereksinim duyarız.

    kişilik kuramlarını entelektüel açıdan ilgi çekici bulmamıza karşın pratik sonuçlar konusunda çoğumuzun düş kırıklığına uğramasının bir diğer önemli nedeni de şudur: çok tanınan ve genel kabul görmüş kişilik kuramlarının hemen hiçbiri, sıradan yaşamın ötesine geçemez.

    çoğu insanın bir danışmana ya da terapiste başvurmasının nedeni “normal” olmadıklarından dolayı mutsuz olmalarıdır. başkalarıyla ilişki kurmakta zorlanırlar, kendilerini kötü hissederler ya da büyük acılar doğuran, kendi kendilerini yiyip bitirmelerine neden olan alışkanlıklara sahiptirler. başkalarıyla kolayca ilişki kurabilen, kendilerini iyi hisseden ve kendi yaşamlarını sabote etmeyen “normal” insanlar gibi olmak isterler. normal yaşamın hiç kuşkusuz kendi iniş çıkışları vardır, ancak psikolojik danışmanlık ve terapi kimi zaman (ancak asla her zaman değil), insanların daha iyi, daha “normal”, daha sıradan hayatlar yaşamasına yardım edebilir.

    1950’lerde psikoterapistler, benim “waking up” (uyanış: shambhala, 1986) adlı kitabımda “başarılı doyumsuz” olarak açıkladığım yeni bir hasta tipiyle karşılaşmaya başladılar. “başarılı doyumsuz”, çağdaş toplumsal standartlara göre gayet normal olarak kabul edilen, başarılı bir kişidir; saygın bir mesleğe, makul bir gelire, makul bir aile yaşamına, toplum içinde saygınlığa, yani toplumumuzda insana mutluluk getireceğine inanılan tüm olanaklara sahiptir. başarılı olmak, acı ya da zorluklar yaşanmayacağı anlamına gelmez. bazı acı ve zorluklar normal yaşamın bir parçasıdır ve oldukları gibi kabul edilirler. başarılı doyumsuz, sıradan standartlara göre “mutlu” olduğunu bilir, ancak yine de terapiye başvurur çünkü yaşamın yine de “boş” olduğunu fark eder. yaşamda para, kariyer, mal ve îtibardan daha fazlası yok mudur? hayatın “anlamı” nerededir?

    insan doğası ve kişiliği üzerine geleneksel kuramlara dayanan geleneksel terapinin bu insanlar için fazla bir değeri yoktur. geleneksel terapide, kişilik yapısındaki sorunlar tespit edilip düzeltilebilir ve kişiliği geliştirme yönünde yol gösterilebilir ancak asıl soruna, yani yaşamın “derin anlamı” sorununa değinilmez. oldukça iyi bilinen ve genel kabul görmüş kişilik kuramlarının hemen hiçbiri, sıradan yaşamın ötesine geçemez fakat başarılı doyumsuz bundan daha derine inmelidir.

    başarılı doyumsuzların ortaya çıkması, hümanist psikoloji ve benötesi psikolojinin gelişimini de tetikledi. bu psikoloji okulları, sıradan yaşam ve buna ayak uydurmaya çalışan kişilik tipleri hakkındaki bilgi birikiminin yararlarını kabul ediyor, ancak buna ek olarak insanlığın özünde, varoluşsal ve mânevî bir boyut olduğunu da görüyorlardı. sıradan düzeyde bir yaşam için gereken becerileri geliştirmede mâkûl bir başarıya ulaşıldığında, kişi mutlu ve sağlıklı olmak istiyorsa varoluşsal ve mânevî boyutlarda da kendini geliştirmek zorundaydı. sıradan bir yaşam düzeyi ile ilgilenen kişilik kuramları bir yere kadar iyiydi ancak bu noktadan ötesine geçmemiz gerektiğinde derinlikten yoksun oldukları ortaya çıkıyordu ve bu da bizi, belki de nedenini tam olarak bilemesek de, düş kırıklığına uğratıyordu.

    üniversitede kişilik tipleri üzerine çalışan bir öğrenci olarak, yaşamın mânevî ve benötesi boyutlarına zaten güçlü bir ilgi duyuyordum; benötesi psikoloji sayesinde de insana dair geleneksel psikolojik yaklaşımların faydalı ancak sınırlı olduklarını fark ettim. buna en büyük istisna carl gustav jung’du. kolektif bilinçdışı düşüncesi varoluşumuzun mânevî boyutlarına bir açılım getiriyordu. bununla birlikte, jung psikolojik ve psikiyatrik kuruluşlarda pek fazla kabûl görmüyordu, bu nedenle de düşünceleri bir çalışma sistemi çerçevesinde uygulanmaya genelde pek açık değildi. daha sonra, dünyadaki çeşitli mânevî öğretilerin, sıradanın ötesine doğru geniş gelişim olanakları sunduğunu gördüm. bu öğretilere 1983 yılında yaptığım “transpersonal psychologies: psychological processes” (benötesi psikoloji: psikolojik süreçler) adlı çalışmamda yer verdim. bunlar arasında özellikle enneagram, pratik uygulama alanında büyük umut vaat ediyordu. bununla birlikte “transpersonal psychologies” ilk olarak 1975 yılında yayımlandığında, bu kitapta enneagram hakkında ancak kabataslak bir özete yer verilebilmişti.

    enneagram terimini ortaya atan kişi, mânevî doğu öğretilerinin modern batılılar tarafından kullanılması için uyarlanmasına öncülük eden georgi gürciyev'di. gürciyev'in öğretilerinde enneagram en genel biçimi ile kullanılıyordu. daha sonra gürciyev'in en tanınmış öğrencisi olan p. d. ouspensky, “in search of the miraculous: fragments of an unknown teaching” (mucizenin keşfi: bilinmeyen bir öğretinin parçaları) adlı çalışmasında enneagram’ı daha kapsamlı bir şekilde kullandı.

    gürciyev kişiliklerimizdeki kusurların yaşamlarımızda gereksiz acılara neden olduğunun farkındaydı ve her birimizin, kişiliklerimizin yanıltıcı yönlerinin çevresinde döndüğü merkez olan bir baş özelliğe sahip olduğumuzu söylüyordu. bu baş özelliği bildiğimiz takdirde kişiliğin yanıltıcı yönlerini (ya da bunlar bizim seçimimiz olmaktan çok çocukluğumuzda bize zorla kabûl ettirildiğinden gürciyev'in deyişiyle sahte yönlerini) anlamak ve bunların ötesine geçmek de mümkün olabilecekti. gürciyev'in enneagram kişilik sistemini öğrencileri üzerinde uyguladığı çok açık, ancak bildiğim kadarıyla sistemi ayrıntılı olarak öğrencilerine aktarmamıştı.

    enneagram kişilik sistemini ilk kez 1972 yılında, bilincin değişik durumları konusunun işlendiği bir seminerde duydum. öğrencilerimden biri olan jon cowan, bana biraz enneagram’dan söz etti, hatta benim tipimi de çıkarttığını söyledi. bunu izleyen birkaç buluşmamızda cowan bana sistemin bir özetini çıkarttı ve peçetelerin üzerine birtakım şemalar çizdi (bilimde heyecan verici fikirlerin peçeteler üzerinde anlatılması gibi eski bir gelenek vardır!). o sıralarda kişisel gelişimim konusunda çok tutkulu oldugumdan, öğrencimin bu sistemi öğrendiği, şilili psikiyatr claudio naranjo tarafından yönetilen berkeley grubuna katıldım. naranjo, temel enneagram kişilik sistemini modern psikolojik bilgi ile farklı açılardan çok zekice birleştirmişti.

    naranjo’nun enneagram’ı, şili’de oscar ichazo ile çalıştığı dönemde öğrendiğini duymuştum. söylenenlere göre ichazo bu öğretiyi, gürciyev'le aynı kaynaktan, yani bir gizem okulu olan sarmoung kardeşliği'nden öğrenmişti.”
    — ph. d. charles t. tart, california davis üniversitesi
    (helen palmer - ruhun aynası enneagram'a yansıyan insan manzaraları, s. 7-12.)
  • bugun sozlukten bir arkadasin tavsiyesiyle kendime uyguladigim ve tip 8 oldugumu soyleyen test.

    burc yorumlari gibi, her tip karakter tahlilinde koltuk kabartici seyler bulunabilecegi hususunu akilda tutarak soylemem gerekir ki, kendimi dogru taniyabildiysem eger, inanilmaz isabetli bir test bu.

    bir arkadasim da sag olsun tip 8 hakkinda uzun bir konusmanin linkini atmis.

    ilgilenen ve google’da aratmaya dahi usenen cilgin dostlar su linkten ulasabilir enneagram’a;

    https://www.eclecticenergies.com/enneagram/dotest

    edit: videoyu kahkaha atarak dinliyorum. insan ne enteresan bir varlik. kendini cok ozgun zannediyorsun ama genel gecer bir videoda senin adini veriyormuscasina kisilik ozelliklerini anlatabiliyorlar.
  • mbti'ye* gore daha kararli bir sistematigi olan kisilik analiz catisi. daha cok insanin mizacini inceliyor, bunu da hayattaki temel korkusu ve temel motivasyonunu ele alarak yapiyor. 9 tip var. kanat isi olaya dahil olunca 18 ayri tip oluyor. gercekten bu tip ve kanat birlesiminin (atiyorum 1w2, tip 1 kanat 2) ozellikleri ile ortusur durumda oluyor karakteriniz. testler yuksek farkindalik seviyesi ile faydali olabilir; lakin ruh hali degiskenligi ve bilissel yanlis yonelimlerimiz sebebiyle hatali* bir sonuc verebiliyorlar. yine de bircok testi bircok defa yapip asagi yukari bir sonuc bulabilirsiniz. ya da tiplerin temel korku ve temel motivasyonlarini samimi bir sekilde 10 uzerinden puanlayarak hangi tipte oldugunuzu tespit edebilirsiniz.

    mbti'ye gore daha gurbuz bir sistem olmasinin iki sebebi var. ilk neden, mbti tiplerinin 4 farkli ozellikte 2 karsit gruba bolunmesi ile olusmasi. yani sizin bir ozelliginiz, atiyorum icedonukluk/disadonukluk, hafifce bir gruba dogru yonelmis olsa bulundugunuz tip degisiyor. buna insanlar dichotomy diyor ve elestirip bilissel fonksiyonlarin daha onemli oldugunu savunuyorlar; mbti'ye gore bir insanin bir ozelliginin degismesi bazen tum bilissel fonksiyon dizilimini tepetaklak degistirebiliyor (ornek: estj/estp). diger problem sadece bir gruba dahil oluyor olmaniz. yani isfp iseniz isfj ile cok alakaniz yok. tek tipsiniz.

    enneagram'da boyle problemler yok. baskin tipiniz ve dahil oldugunuz kanat tip var. tritype seklinde tanimlanan uclu tipler var. esasen her tipten sizde bir miktar mevcut. sadece en cok miktarda mevcut olan tip sizin asil tipiniz oluyor. zaten bu tritype dedikleri naneyi de tipleri karar alma mekanizmalarina gore akil, duygu ve icgudu olarak 3 ayri kategoriye ayirip bu 3 ayri gruptaki en baskin tipinize gore belirliyorlar. kendinizi guvende hissettiginizde* ya da guvensiz hissettiginizde* baska tiplere de yonelmeye basliyorsunuz. bu her tipin yuzdelik bir sekilde sizde bulunmasi mevzusu big five personality traits ile de ortusuyor ustelik.

    bu arada ugur bati'nin yazdigi enneagram ile kisilik testi diye bir kitap var. eger bir seyler ogrenmek istiyorsaniz bu kitaptan bir suru hatali analiz icerdigi icin uzak durun. eger ingilizceniz yeterliyse enneagram instute baslangic icin iyi bir ucretsiz kaynak. illa ben test yapacagim diyorsaniz idr labs'in enneagram testi gayet guzel bir test olacaktir.
  • psikoloji biliminde bireylerin zihniyetlerini bucket lara koyma adına geliştirilmiş etkili metotlardan biridir.

    individualist seeker (bireyselci arayan), enneagram terminolojisi ile 4w5(469) biri olarak sonuç testlerini gerçekten de olumlu buldum. 4'lerin kanat 3 ile kanat 5 arasındaki fark uçurum gibidir. kısaca değinmek gerekirse 4w3'ler, 3 tipinin 'achiever' yani 'başaran' yapısını ikincil seçimlerinde kullandıklarından daha dışa dönük ve 3'ün bulunduğu grup itibariyle hislerine yönelik eylemlerde bulunurlar ki bu da 3'lerin ambivert bir yapılarının olduğunu gösterir. daha insana ve yaşama dönüktürler. öte yandan 4w5 ise 4'lerin yaratıcı traji-romantiklikleri ile 5'lerin 'investigator' araştırıcı özelliklerinin bir füzyonudur. dolayısıyla 4w5'ler iki kat içine dönük bireyselcilere dönüşürler. narsistik ve bohem özelliklere hatta obsesif rahatsızlıklara sahip olabilirler. 4w5'ler için trajedinin oluşturduğu kaostan yeni bir yaratım sürecine değin geçen süre en anlamlı süreçtir. eğer bir 4 iseniz hele 4w5 iseniz hayat gerçekten de zordur. ısrarla bardağın boş tarafında buharlaşmakta, cama buğulanmakta olan sıvıya ilişir gözleriniz. çünkü 4w5'ler olaylara göz yumar. kendisine zarar gelmeyeceği sürece herhangi bir şeye müdahil olmayı düşünmez zira böyle şeylere düşünmek fazla olasıdır, olağandır(ordinary). onun ihtiyacı olan ise olasılıkdışı(improbable), olağanüstü(extraordinary)dür. örneğin nick seçimimi ele alalım. enneagram'dan henüz haberim bile yokken almıştım bu nick'i. fazlasıyla gün yüzüne çıkıyor şimdi bilinçdışı bilincin verdiğim kararlara olan etkisi. 4w5'ler özelinden ilerlemek gerekirse başkalarına gayet iyi davranıyorken self-blaming hatta self-torture düzeyinde kendilerine karşı bir nefret duygusuna kapılabilirler. enneagram sonucunuz 4 ise muhtemelen bir ınfp ya da ınfj'sinizdir. ancak 4w5 ise büyük bir ihtimalle ınfp'sinizdir. bahsetmekte fayda olduğunu düşündüğüm birkaç şey daha var 4w5'lerle ilgili:
    - kötücül düşünme eğilimi
    - intiharsal düşünceler
    - anti-konformizm(popüler olana karşılık)
    - yıkıcı özeleştiri ve özsuçlama
    - fazla histerik davranma
    - seçilmiş yalnızlığın artması
    - her ne kadar kendilerini hetero/straight/düz olarak tanımlarlarsa da diğer bütün enneagram tiplerinden daha çok homoseksüel eğilim gösterme olasılıkları yüksektir zira traji-romantikler eşeyli cinsel tercihlerinin ötesinde cinssiz olabilirler hatta demi,bi ya da aseksüel dahi olabilirler. romantik ilişkinin her türlü boyutuna adapte olabilecek yapıları vardır. farklı olana yatkınlıkları da bunda büyük katkı sağlar.
    vesaire...

    asıl mühim olan durum ise bence yaşadığımız dünyanın 4w5'ler için fazla sıradan olması. kimlik arayışındaki her 4w5 bilir ki dunya gezegeninde yaşamak ya da ölmek iki aynı durumun farklı hallerinden ibarettir. ölüm, yaşamla başlar. ölene kadar ölmemiş sayılmak bir illüzyondan farksızdır. yarın ölecek olsam nasıl yaşadığım değil nasıl öldüğüm konuşulacaktır. kimisi aynı hataya düşmemek ve ölmemek adına ölümden kaçarcasına yeni mindsetler geliştirip bu olasılıkları minimalize etmeye çalışacaktır, o kadar. yaşarken çok büyük bir şey gerçekleştirmediğim sürece bir sonraki gün ne yaşamım ne de ölümüm hatırlanacaktır. ondan sonraki gün ve mutlak gelecekte ise şayet böyle büyük bir şey başarmışsam yaşamım da ölümüm de gerçeklikten kopup kulaktan kulağa oynayan insanların zihinlerinde mitselleşecek ve bir yalana dönüşecektir. yani yaşamımın da ölümümün de her halükarda pek bir değeri kalmayacaktır. çünkü artık ortada koca bir yalan gezmektedir. sıradan bir ölümden daha kötüsüdür belki de, böyle efsaneleşen hayatların ölümleri...

    benim için dünyayı; öncesini ve sonrasını açıklayan tek bir şiir vardır o da langston hughes'ün dreams şiiridir:

    dreams

    hold fast to dreams
    for if dreams die
    life is a broken-winged bird
    that cannot fly

    hold fast to dreams
    for when dreams go
    life is a barren field
    frozen with snow

    sonsöz: şiirde geçmekte olan 'if' ve 'when' arasındaki anlam farkını kavradığınız zaman, yeniden doğduğunuz zamandır!
    en azından benim gibi bir 4w5 için böyle oldu.
    çünkü şiir ezberlemek konusunda hiç iyi değildim.
    ve bu, ilk ezberlediğim şiir oldu. aniden. ezberlemek bile istemiyorken bir zehir gibi kapladı beynimin bütün kıvrımlarını...
  • bir bakalım nasıl bir şeymiş diye girdim, tutarlılığını test etmek için 2 defa bana uyan cevapları 1 defa bana tam ters olan cevapları işaretledim. dürüst bir şekilde cevapladığım 2 test sonucunda da araştırmacı cevabını verdi. haklı gibi duruyor test sonunda yayınlanan rapor gayet akla yatkın geldi.
  • gerçekten çok faydalı bir test. yani sizin veya karşınızdakinin yavşaklığı veya sıkıntılarını bir kenara koyarak tam özünde bir kişilik testi. karşınızdaki insan için en uygun testlerden birisi. hele içlerinden (kendimin de bulunduğu) bir sınıf var ki hayatta çoğunlukla üzülmeye mahkumsunuz. hayat yine de her konuda ilerliyor. kendiniz için olumlu bir başlangıç olabilir.
  • yunanca dokuz anlamına gelen 'enne' ve kişilik kelimesinin karşılığı 'agram' kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşturulan enneagram, 'dokuz kişilik tipi' anlamında kullanılır.

    insanları, dünyaya bakış açılarına, dünyayı algılayıp değerlendirmeye ve tepki verme şekillerine göre dokuz farklı kişilik tipine ayırır.

    enneagram basit bir kişilik teorisi değildir, dokuz ana kişiliğin yanı sıra, alt karakter tiplerini de barındırır, buna 'kanat' denir ve her karakter komşu olduğu tiplerin özelliklerini kısmen yansıtır.

    ayrıca bu dokuz mizacın bir de "stres" ve "rahat" hattı var. stres ve rahat hatta bir kaç mizaca yakın hissetmek normal.

    tip 1'den tip 9'a kadar detaylı anlatacağım.

    hazırsanız başlayalım sayın okuyucu!

    *tip 1
    "ya hep ya hiç"
    doğru-yanlış çizgileri nettir.
    en temel özellik mükemmeliyetçi olmalarıdır.
    amaçları "daha iyisi olsun"dur
    işin sırrıysa biraz sakin ve sabırlı olmakta!
    negatife, eksik olana odaklanma yönü törpülenmelidir.

    *tip 2
    "yardımcı"
    genellikle “hayır” demekte zorlanırlar. çünkü hayır derlerse sevilmeyeceklerini düşünürler. onay almak için kendi ihtiyaçlarını ortama adapte etmeye çalışırlar; hatta kimi zaman kendi ihtiyaçlarını tamamen yok sayarlar. insanlarla aralarına mesafe koymakta zorlanırlar.

    stres altında duygusal dengesizlik yaşayabilirler. fazla beklentili zaman zaman manipülatif davranışları olabilir. minnet bekleyebilirler ve yaptıkları şeylerin karşılık görmemesinden sürekli şikayet edebilirler.

    tip 2'nin enneagram bağlantı noktaları 8 ve 4'tür. tip 2, stres durumunda genelde tip 8'in olumsuz özelliklerini göstermeye başlarken, sağlıklı durumda tip 4'ün olumlu özelliklerini göstermeye başlar. ama tersi de mümkündür.

    işin sırrı kendi ihtiyaçlarını unutmamaktan geçer.

    *tip 3
    "başaran"
    yeteneğe ve başarıya odaklıdırlar. benlik tasarımları buna göre şekillenir. çevreden onay almak için başarılı olmak gerektiğine inanırlar. başarılı olduklarında kendilerini değerli hissederler.

    amaç odaklı kişilerdir. çok çalışkan ve rekabetçidirler. seçtikleri alanda sivrilmekte zorlanmazlar. hedeflerine ulaşma konusunda hırslıdırlar. en büyük korkuları kaybeden olmaktır.

    tip 3'ün enneagram bağlantı noktaları 9 ve 6'dır. tip 3, stres durumunda genelde tip 9'un olumsuz özelliklerini göstermeye başlarken, sağlıklı durumda tip 6'nın olumlu özelliklerini göstermeye başlar. ama tersi de mümkündür.

    stresli olduklarında başkalarına üstünlük taslamaya çalışabilirler. narsist davranış eğiliminde bulunabilirler.

    işin sırrı kendinize ve karşınızdakine gerçek hisleriniz ve ihtiyaçlarınız konusunda dürüst olunmasında!

    *tip 4
    "özgün"
    artistik bir auraya sahiptir. yaratıcı ve derin kişilerdir. benzersiz olduklarına ve çoğunluktan farklı olduklarına inanırlar. kişiliklerini bu inanç üzerine kurarlar. farklı olmayı bir hediye olarak algılarlar; normal ve sıradan olmak istemezler.

    özgünlerin kendilerine dair farkındalıkları yüksektir. kendi perspektiflerini özgürce ifade edebilecekleri bir alan olduğu için, genellikle sanata yönelirler.

    tip 4'ün enneagram bağlantı noktaları 2 ve 1'dir. tip 4, stres durumunda genelde tip 2'nin olumsuz özelliklerini göstermeye başlarken, sağlıklı durumda tip 1'in olumlu özelliklerini göstermeye başlar. ama tersi de mümkündür.

    özgürlüğünüz ve bireyselliğinizle çelişmeyecek sağlıklı bir özdisiplin geliştirin. düzenli uyumaya, egzersiz yapmaya ve sağlıklı beslenmeye çalışın.

    düşünceleriniz normalden fazla negatifleştiğinde ya da romantikleştiğinde , hayal dünyanızda çok kalmamaya çalışın. sürekli hayal kurmak yerine, hayatı yaşamayı deneyin, işin sırrı bunda!

    *tip 5
    "gözlemci"
    gözlemciler insanların arasına katılmak yerine, kendi dünyalarına çekilip gözlem yapmayı tercih ederler. okumayı ve araştırmayı severler. ilgi alanlarında uzmanlaşırlar. zeki, dikkatli ve bağımsız kişilerdir.

    gözlemciler, dünya ile başa çıkmak için yeterli iç kaynağa sahip olamamaktan korkarlar. dolayısıyla bilgi biriktirme ve bu bilgileri şiddetle koruma eğilimi gösterirler. dünyadan korunmak için akıllarına sığınırlar.

    tip 5'in enneagram bağlantı noktaları 7 ve 8'dir. tip 5, stres durumunda genelde tip 7'nin olumsuz özelliklerini göstermeye başlarken, sağlıklı durumda tip 8'in olumlu özelliklerini göstermeye başlar. ama tersi de mümkündür.

    işin sırrı düşüncelerinizin sizi deneyimlemekten alıkoyduğunu fark etmektir!

    *tip 6
    "sadık"
    sağlam bir zeminde olmadıklarını hissetme eğilimleri vardır, bu nedenle kolayca korkuya ve endişeye kapılırlar. sürekli, yanlış gidebilecek şeyleri düşünürler, içte hissettikleri korkunun haklı olduğunu teyit etmek için evrelerindeki tehditleri tarayıp değerlendirirler. kendilerini, olabilecek kötü şeylere hazırlamaya çalışırlar.buna bağlı olarak, problem çözme yetenekleri de gelişmiştir.

    tip 6'nın enneagram bağlantı noktaları 3 ve 9'dur. tip 6, stres durumunda genelde tip 3'ün olumsuz özelliklerini göstermeye başlarken, sağlıklı durumda tip 9'un olumlu özelliklerini göstermeye başlar. ama tersi de mümkündür.

    stres ya da kaygı hissettiğinizde aşırı tepki verme eğiliminiz olduğunu fark edin. size nelerin aşırı tepki verdirdiğini anlamaya çalışın.
    işin sırrı korktuğunuz çoğu şeyin aslında gerçekleşmediğini ve yüksek ihtimalle gerçekleşmeyeceğini bilmekte!

    *tip 7
    "maceracı"
    maceracılar çok yönlü ve yeni şeyler denemeyi seven kişilerdir. ilgi alanlarını bulurlarsa çok başarılı olurlar. ufukta hep iyi şeyler olacağına inanırlar, bu nedenle bulundukları anı yaşamakta zorlanabilirler.

    tip 7'nin enneagram bağlantı noktaları 1 ve 5'tir. tip 7, stres durumunda genelde tip 1'in olumsuz özelliklerini göstermeye başlarken, sağlıklı durumda tip 5'in olumlu özelliklerini göstermeye başlar. ama tersi de mümkündür.

    işin sırrı dürtüselliği fark etmekte !
    dürtülerinize hemen uymak yerine onları gözlemlemeyi öğrenin.

    *tip 8
    "meydan okuyan"
    meydan okuyanlar, yönetilmek ve kontrol edilmek yerine liderlik etmeyi ve kontrol altına almayı tercih ederler.

    meydan okuyanlar liderlik etmeye yatkındır. zorluklar karşısında sorumluluğu ele alırlar ve çevrelerini kontrol altında tutmaya çalışırlar. fiziksel güce önem verirler. bu nedenle kas gücünü arttıran sporları sevebilirler.

    tip 8'in enneagram bağlantı noktaları 5 ve 2'dir. tip 8, stres durumunda genelde tip 5'in olumsuz özelliklerini göstermeye başlarken, sağlıklı durumda tip 2'nin olumlu özelliklerini göstermeye başlar. ama tersi de mümkündür.

    ne kadar zor olursa olsun, kontrollü davranmalısınız. sizin gerçek gücünüz, insanları etkilemek ve kriz durumlarında kontrolü ele alıp insanlara yardımcı olmaktır. elbette sizden avantaj sağlamaya çalışanlar da olacaktır. işin sırrı çiğ bir güç gösterisi yapmamakta!

    *tip 9
    "barışçıl"
    barışçıllar nazik insanlardır. etraflarında neler olup bittiğine ve diğer insanların gündemlerine odaklanırlar. herkesi mutlu etmek ve barışı korumak onlar için birincil önemdedir. sevilmek, değer görmek ve huzurlu olmak için akışa ayak uydurmak gerektiğine inanırlar.

    barışçılların en büyük sorunu, kendilerine inanmamalarıdır. bu nedenle başkalarının davranışlarını çok önemserler. hiçbir şey talep etmedikleri için insanlar tarafından göz ardı edilmeleri olasıdır. bu durum barışçılları derinden yaralayabilir. yine de her şeyin yoluna gireceğini ümit ederler ve mutlu sona inanırlar.

    tip 9'un enneagram bağlantı noktaları 6 ve 3'tür. tip 9, stres durumunda genelde tip 6'nın olumsuz özelliklerini göstermeye başlarken, sağlıklı durumda tip 3'ün olumlu özelliklerini göstermeye başlar. ama tersi de mümkündür.

    insanlara uyum sağlama ve hayal dünyasına dalma eğiliminizi fark edin. bunları yapmak yerine çevrenizde ne olup bittiğine dikkat edin ve etrafınızdaki dünyaya aktif bir şekilde katılmak için adım adın, işin sırrı bu!

    edit: imla
hesabın var mı? giriş yap