8 entry daha
  • din kavramının da bizzat dönüşüm sürecidir.
    bir örnek de roma 'nın büyü ritüellerinin yaygın bir şekilde geçerli olduğu krallık döneminden;
    religio, -onis (f) teriminin latincede manaları şöyledir; dinsel bağlılık, korkuyla karışık saygı, hürmet, ihtiram, huşu, haşyet,din, batıl itikat, boş inanç, vicdani neden, vicdanlılık, kutsallık, kutsal olma, mukaddeslik, saygı nesnesi ya da konusu, kutsal yer, dinsel tören, dinsel kurallara uyma, tanrılara karşı görev, tanrı korkusu, dinsel yükümlülükler, dinsel inanç, dinsel sistem, tapınma biçimi, kült

    bu terim üzerinde niye durdum, şimdi anlayacaksınız;
    kelimelerle oynayarak, kökleriyle, ekleriyle savaşarak, bozuşarak, kimi zaman istediğimizi alamayarak, bazen "hah buldum süpermiş ya.." diyerek mutlu olarak bazı sonuçlara vardım. şöyle ki; latincede 'reli-' diye başlayan ifadelerde tutunma veyahut bırakma anlamları mevcut, birkaç örnekle bunu göstereyim;

    relictio, -onis (f): bırakma, terk etme
    religatio, -onis (f): bağlamak, bağlayıp kapamak
    religiosus, -a, -um: dindar, sofu, dinsel, dine ait, boş inançlı, batıl itikatlı, vicdanının sesini dinleyen, insaflı, kutsal, mukaddes
    religo, -are: bağlamak, arkadan bağlamak, zincire vurmak
    relino,-ere: mührünü bozmak ya da çıkarmak
    relinquo, -ere: terketmek, bırakmak, vasiyet etmek, vazgeçmek, savsaklamak, aldırmamak, ihmal etmek
    reliquiae- arum: artıklar, bırakılmışlar, kalan şeyler
    relliquus: kalan, bırakılan
    ..

    üç aşağı beş yukarı kelimeler bunlar, görüldüğü gibi birçok batı diline değişik şekillerde geçmiş olan din kelimesinin kökü burada.

    ingilizce, ispanyolca, fransızca; religion
    portekizce religiao
    italyanca religione
    ..

    aslında yukarda verdiğim latince religio terimi, eski roma'da şöyle kullanılmaktaydı; romalılar uğursuzlukla yüklü olduklarından (tabu) sakınılması gereken yerlere ve günlere loca religiosa yani türkçesiyle mezarlar, yıldırım düşmüş yerler ve dies religiosi adını veriyorlardı. bu bize religio ile bundan türemiş sıfatın yani religiosus 'un , tanrıların ortaya çıkışından daha önceki bir zamanda doğduklarını göstermektedir. zira o dönem büyü ritüellerinin egemen olduğu bir dönemdi, carmen bonum yani iyi niyetli büyü ve carmen malum yani kötü niyetli büyü yanında, religio kelimesinin başlangıçta tabu kavramıyla sıkıca ilintili olduğunu ya da doğrudan tabu 'nun kendisini bildirdiğini kavrayabiliriz.

    not: tabi başlangıçta verdiğim religio teriminin manaları içindeki tanrısallıklar, sonraki dönemde rayına oturmuştur diyebilirim. zira benim burada asıl üzerinde durduğum dönem roma 'nın i.ö. 753 den önce ve sonrasındaki krallık dönemidir.

    edit @: sadece terim olarak ufak bir bilgiydi bu; din ritüellerinin kültürlerarası yolculuğuyla alakalı muazzez ilmiye çığ hoca 'nın sümerlerden tek tanrılı dinlere uzanan bilgi yoluculuğuna bir göz atalım;

    ".. sümer dini çok tanrılı bir dindi. fakat inanç ve dini işlemlerde tek tanrılı dinlere büyük etkileri olduğu anlaşılıyor.

    tanrı’nın yaratıcı ve yok edeci gücü, tanrı korkusu, insanların tanrı tarafından yargılanması, tanrılara yaranmak için kurbanlar verilmesi, törenler, dualar, tütsüler, ilahiler, çalgılarla tanrı’yı sevindirmek, iyi ahlaklı, saygılı olmak ve temizlik sümer inanışlarının temeli idi. bunlar tek tanrılı dinlere geçmiş. sümerlilere göre tanrılar şehirleri ve bütün kültür varlıklarını meydana getirip insanlara vermişlerdir. aynı düşünceyi kuran’da da buluyoruz. allah’ın insanlara elbiseler yaptığı (araf: 26), dağlara barınaklar, sıcaktan koruyacak elbiseler, savaştan koruyacak zırhlar (nahl: 81) ve gemileri (yasin: 82) yaptığı yazılıyor. sümer’de tanrılar ‘ol’ deyince o şey olur. yasin: 82’de ‘allah’ın yaratmak istediğine ‘ol’ demesi yeterlidir.’ denmektedir.

    sümer’de tanrılar istediklerini yok ederler. ordular tanrılarındır. aynı düşünceyi kuran’da da (enfal: 17) savaşta insanların değil, allah’ın öldürdüğü, atılan öldürücü silahların allah tarafından atıldığı yazılı.

    sümer tanrıları kızarsa kendi ülkelerini bile yakıp yıkarlar. tevrat’da, yahve’ (yehova) nın insanlara kızarak onlara yok edici felaketler verdiği, komşu devletleri israil’in üzerine saldırttığı bildirilmektedir. kuran’daki birçok sure içinde allah’ın çeşitli milletleri nasıl yok ettiği sayılmaktadır. bunların bazıları kasırga, bazıları dondurucu soğuk ile ortadan kalkmış (ankebut: 38, furkan: 38, hace: 44, akkaf: 27, muhammet: 13, fussilet: 13 bunlardan birkaçı).

    sümer tanrılarının gök yüzünde duku denilen toplandıkları yerleri, kürsüleri vardı. israillilere göre de tanrı’nın gökte sarayı ve etrafında bir çok yarattıkları var. kuran da 26 ayette allah’ın arş’da, etrafında melekler, cinlerden oluşan bir toplulukta oturduğu yazılı. arş’da saray demek.

    sümer’de krallar yeryüzünde tanrıların vekili sayılıyor. islam’da da halife allah’ın gölgesi, vekili idi. papa da öyle. islam’a giren kadınların başlarını örtmeleri sümer mabed fahişelerinin simgesiydi.

    sümerliler dünyadaki olayların ve tanrı isteklerinin yıldızlarda yazılı olduğuna inanırlardı. buruç: 17-18, neml: 75 ayetlerinde kuran’ın ve diğer olayların gökte levh-i mahfuz’da yazılı olduğu bildiriliyor.

    sümer’de sosyal adaleti koruyan tanrıça senede bir kez insanları, o yıl içindeki davranışlarını göre yargılar. bu inanış islam’a şaban ayının on beşindeki beraat kandili olarak girmiş. sümerliler dini törenlerini ayın görünüşüne göre yaparlardı. tek tanrılı dinlerde de öyle. sümer’de her şahsın ve ailesinin kendilerine özgü bir tanrısı vardı. onun görevi onları korumak isteklerini büyük tanrılara iletmekti. kuran’da (kaf: 17-18) ‘hiç kimse yoktur ki, onun üzerinde bir koruyucusu ve denetleyicisi bulunmasın’ denmektedir." kaynak: uluslararası dördüncü türk kültürü kongresi

    not: altay'ın uyarısıyla sure isimlerinde bir düzeltme yaptım.
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap