16 entry daha
  • kislari soguktan derdest eder insani. yazin insanlarin dolustugu, gunesin kuruttugu kumsali dalgalar istimlak eder. kabinlere kadar genisler deniz. sabaha karsi bulutlar ayrilir sanki, hizli cekim gibi bir hareket baslar gokyuzunde tipki acele bir yere yetismesi gereken dekor gibi. bir film kamerasina donusur gozleriniz. her bir kareyi idrak etmeye cabalar insan. kaldiginiz otelin balkonunda soguktan ayaklariniz demir keser, ancak ilik battaniyenin altina girmenizi engeller bu manzara, o vahsi cazibe. ne de olsa daha simdiden insan omrunde donmek isteyeceginiz sayili anlardan biri oldugunu biliyorsunuzdur bu anin..

    sonbaharda yakisir kilyos'a, belgrad ormanlarinin icinden sarniclardan, bentlerden suzulen arabanizla her yerde durma olasiliginiz var. durdugunuz yerde icinize dolan toprak kokusu, agac serinligi guzel bir baslangic. sonra su "kendin pisir kendin ye" restoranlarinda pisirilen bildircin, kundaklama ic gudusu yaninda az kalir bu anlamsiz damak kulturunu. kufurler, lanetler edilir bir ihtimal. neyse, usumusseniz kanyak da icebilirsiniz kilyos'a geldiginizde.

    sonra burunda askeriyenin ilersinde muhtesem panorama karsisinda fener vardir, bir basina durur oyle. arada isiklarini yakar. kayaliklara inersiniz oradan epeyce dar yollari kullanarak. engin deniz tanimlayamayacaginiz duygulara iter sizi ne duygular birikmistir yuzlesmek istemeyeceginiz, ici bosaltmak gerekir o an denize..
    ve su yilani, kayalarin arasinda ki yengec, midyeler ve diger deniz kabukluklularina cizdirmemeye calisirsiniz ciplak ayaklarinizi hem nereden geldigi belli olmayan su zift denen illete pacalari sivanmis pantolonunuzu boyatmamalisiniz.

    sonra o kayalarda bazi istanbul asiklari oturur ve gercekten yasamayi sever bu amcalar. denize bakmaktan dolayi derin bakislara sahip, gulumseyen adamlar.. gunes ya da ayazdan bronz tenli doga asiklari. kahvelerde yozlasmak yerine orada vakit gecirirler. ekseriyetle bahcelerinde kocaman kirmizi biber de yetistirirler. beraberinde sulu domates ve de salatalik. ve muhakkak icerlerde. ictikleri bos bira kutularinda yengec pisirirler ve kayaliklarda o getirdikleri kirmizi biberleri de kozlerler. ve her defasinda ikram ederler. ellerinden lezzet akar. dostluk dogar bu alisverislerden..

    ya da acar evlerinin oraya geri gidersiniz. rumeli feneri'ne gecersiniz, belki selim ileri'yi gorursunuz belki emre kongar'i ya da baska bir yazar/gazeticiyi. bol limonlu roka istersiniz kuver fiyatina, deniz kenarinda yuruyus yaparken iyot tikar burnunuzu. caninizi sıkan eti kemigine yapismis bir kopek bakar gamli gozleriyle, belki martilar tuner teknelerin arasina.

    her yeri dü$ gibidir kilyos'un. is ki mevsimini bilmekte guzide yerlerini kesfedebilmekte. istanbul bu, herkese dokmez nahiyelerini. emek ister, kesfedilmeyi bekler soylu bir kadin gibi..
69 entry daha
hesabın var mı? giriş yap