3 entry daha
  • samsun antep antalya... bu 3 maçin bendeki ortak özelliği bu 3 maça da gitmiş ya da götürülmüş olmamdir:) 94-95 sezonuydu, reinhard saftig ve de tercümanı hikmet karaman yönetimindeki galatasaray, şampiyonluk yolunda christoph daum lu beşiktaşla yarışmaktaydı. ilk maç antalya ya rastgelmekteydi. o maçın olduğu günü dün gibi hatırlıyorum. ramazan ayına denk gelen bir pazar günüydü ve çekirdek aile (ana baba abla ben) olarak kapalı üst tribünde yerimizi almıştık ve iftarlar statta açılmıştı. belki hatırlayan olur, o gün oynanması gereken galatasaray-antalyaspor maçı yoğun sis nedeniyle ertesi güne ertelenmişti. hatta aynı gün izmit te oynanması gereken kocaelispor-fenerbahçe maçı da aynı gerekçeyle ertelenmişti. bu arada ailece maça 3 saat önce gelip kapalı üst tribünün en önünden yer kapmamızdan sebep olsa gerek galatasaraylı oyuncular sahaya ısınmak için çıktıklarında tribünün üst taraflarından atılan bir yabancı madde kulağıma isabet etmekte ve korkmama neden olmaktaydı, annemin çığlıkları ve yan tarafımızda yer alan yardımsever taraftarların bana zorla su içirmeleri de mevcuttu (sanırsam catapat tarzı bir şeydi, yaşım o esnada 12 ye denk geldiğinden atılan maddeyi tam da net ifade edemiyorum. ama ertesi gün okula bantla gittiğimi hatırlıyorum). günlerden pazartesiydi, ama annem ile babam işleri istanbul da olmamasına rağmen maç için bir gün daha istanbul da kalmışlardı. okul çıkışımda beni de alıp tekrar ali sami yen stadı na doğru hareket etmiştik ama çabalarımız boşunaydı, yine sis ve tarihi belli olmayan başka bir güne erteleme...

    sıra samsun maçındaydı... babam inat etmişti bir kere bizi ailece maça götürmeye... ama bu sefer yerimizi kapalı alt tribünde almıştık. evladını koruma içgüdüsü bu olsa gerek! bütün maç baskılı bir oyun, ama neticesinde dakikalar 90 ı gösterirken kontrataktan celil sağır tarafından yenilen bir gol ve 0-1 lik mağlubiyet... üzülmüştük... çünkü ertesi hafta bizi inönü de deplasmanda zorlu bir beşiktaş-galatasaray derbisi bekliyordu. (hakan şükür ün attığı 2 golle 2 kez öne geçen galatasaray, sergen yalçın ın uzaktan vurduğu şuta engel olamamış, skor 2-2 olmuştu. sonrasında sahneye çıkan, o zamanlar 10 numaralı formayı giyen suat kaya ceza sahası civarlarından yaptığı aşırtmaya benzer vurusla galatasaray ı 3-2 öne geçirmiş ve şampiyonlukta ibre tekrar en yakın rakibini o sezon ligde 2 kez de deviren galatasaray a dönmüştü.)

    sıra antep maçındaydı... babam geçtiğimiz samsun maçında uğursuzluk getirdiklerine kanaat getirmiş olsa gerek bu sefer ablam ile annemi evde bırakmış, yanına sadece beni alıp maça götürmüştü. maç öncesi takımlar ısınırken rakip takımdan sadece 2 kişi gözüme çarpmıştı. biri bundan iki sezon evvel feldkamp döneminde galatasaray a transfer edilen ama bir türlü kendisini beğendiremeyen elvir boliç ti, diğeri de sapsarı saçları ve 17-18 yaşının vermiş olduğu ufak görünümden dikkatlari çeken ayhan akman dı. maçın sonunda yine hüzün vardı, 2-1 yenilmiştik... golleri antep adına boliç, galatasaray adına ise hamza hamzaoğlu atmaktaydı. (hamza nın golünü ise hala hatırlamaktayım, ilk yarı eski açık tarafındaki kaleye atmıştı, gol bir serbest vuruş organizasyonundan gelmişti, o zamanlar da ilk devre eski açığa doğru hücum etmek adetmiş, burdan o sonucu çıkarıyorum.)

    sıra antalya maçındaydı... erteleme sebebiyle maç çarşamba gününe denk gelmişti. babam ve annem istanbul dışında yaşadıklarından ve işleri nedeniyle sadece haftasonları istanbul a geldiklerinden ve de yaşımın 12 olup tek başıma maça gidemeyeceğimden o maça bizim aile adına giden kimse olamamıştı. ama elimizdeki biletleri okulumdaki galatasaray lı abilere gitsinler diye hediye ettiğimi hatırlıyorum. sonuç yine hüsrandı. 0-3 lük iç sahada alınan bir mağlubiyet daha... antalya adına gollerin 2 sini sanırım murat adında o zamana kadar pek tanınmayan bir futbolcu atmıştı. ( not : bu arada antalya maçından sonra ali sami yen stadı nda oynanan ilk maç olan galatasaray-mke ankaragücü maçında da babam ile statta inatla yerimizi almıştık. o maç da aşırı zor geçmişti, 1-0 lık üstünlüğümüzü koruyamamış, skor 1-1 e denk gelmiş ama velhasıl güç de olsa maçı hakan şükür ve saffet sancaklı nın golleriyle 2-1 kazanmıştık. o maçı ilginç kılan olay ise devre arasında babamın bana o zamanlar tadına bayıldığım o meşhur maç sosislisini almasına gitmesi, sonrasında babamın eli boş ve mahçup bir sekilde geri dönmesi, çünkü cebindeki paraları girişte çaldırmış olduğunu farketmesi... ama asıl unutmadığım olay babamın çalınan parasına değil de bana alamadığı yiyecekle içecek için canını sıkması ve "merak etme çıkışta teyzene gidicez, orada birşeyler hazırlarlar yersin" demesi... )

    sıra geldi samsun antep antalya ya... sonuçta hayatım boyunca unutmayacağım çeşitli anılarla dolu 3 maç benim için... ama asla utanmama sebep olacak cinsten değil... tam aksine tatlı birer anı ve beni bugün bile o günlere döndüğümde güldürebilecek cinsten olan... en son olarak söylemek istediğim şey ise :
    galatasaray sen benim hayatımsın. iyi ki varsın.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap